Rahim, erkekteki prostat gibi içi boş, duvarları kaim ve kasılabilen bir organdır. Aşılanmış yumurtacığı içinde büyüten bu organdır. Önden arkaya basık ve tabam yukarıya, kesik tepesi ise aşağıya doğru olan bir koni şeklindedir. Böylece yassılaşmış bir armut ya da gene önden arkaya basık bir bal kabağına benzetilebilir. Rahim arkadan, barsağın %on kısmı olan rektumla, önden de sidik torbasıyla komşuluk eder. Ortasının biraz altında bulunan bir darlık rahmi iki bölüme ayırır. Bunlardan birisi yukarıda kalan gövde, ötekisi de aşağıdaki boyun parçasıdır. En alt katta rahmin vaginaya doğru ilerleyen vagina ağz% yer alır. Daha doğurmamış olan kadınlarda bu ağzın kenarları gamze şeklindedir. Âdet görme zamanlarında hafifçe açılırlar. Doğum yapmış olan kadınlarda bu dudaklar tam olarak açılır. Vakaların büyük bir kısmında, doğum sırasında ortaya çıkan yırtıklara da rastlanmaktadır.
Gebelik geçirmemiş olan erişkin kadınlarda rahmin uzunluğu 5, 5-6 santimdir. Bunun 3 santimi gövde, 2,5 santimi boyun ve 0,5 santimi de darlık içindir. Gövde parçasının genişliği 4 santim, boyun parçasmmki ise 2,5 santim olup kalınlık her tarafta aynı olmak üzere ortalama 2,5-3 santim kadardır. Çok doğum yapmış kadınlarda uzunluk 6,5-7 santime erişebilir. Bunun da 5 santimi gövde için, 2 santimi boyun içindir. Ağırlığı 40-50 gram olan rahim, gene doğurmuş olan kadınlarda 60-70 grama kadar çık-, maktadır.
Yukarıda sözünü ettiğimiz ve vagina parçası adını alan rahmin vaginaya bakan parçası, vagina duvarından değirmi şeklinde bir çıkmazla yarılır. Bu çıkmaz, ön, arka ve iki yan çıkmazlar olarak 4 bölümden yapılıdır. Arkada bulunan çıkmaz ötekilerden daha derin olduğundan, vagina çıkmazı dendiğinde genellikle arka çıkmaz anlaşılır.
Rahim boyun parçasına doğru daraldığından, iç boşluğu üçgen şeklinde olan bir organdır. Üçgenin en dar yeri boyun parçasmdadır. Buradan başlayarak genişler. Rahmin iç çepeleri mukozayla örtülü olup birbirine hafifçe değer. Bu nedenle, rahim boşluğu varlığı kabul edilen ama, görünüşte olmayan bir boşluktur. Ancak çeperler ayrıldığında boşluk görünür hale gelmektedir.
Boyun kanalının rahme açılan kısmına iç ağız, vagi-naya açılan kısmmaysa dış ağız adı verilir. Ama, tabiat, vaginadan uterus boşluğuna geçişi engellemektedir. Rahim, içinde gelişen çocuğu her çeşit yasak dış müdahalelerden korumaya çalışır. Bu nedenle iç ağız yalnız dar değil, aynı zamanda son derece duyarlıdır. Her dokunma, tıpkı nefes borusunun gerisinde gırtlağa dokunulduğunda olduğu gibi, şiddetli ağrı duyumu doğurur. İçeri girmek için yapılan sert denemeler yırtıklara sebep olabilmekte, gene bu denemeler sırasmda çoğu zaman öldürücü yaralar açılabilmektedir.
Buna karşılık rahmin dış ağzı aşağı yukarı tamamen duyarsızdır. Burada da, çocuğun geçişi sırasında sonradan iyileşen yırtıklar olmaktadır. Bu yaralar hekime kadının daha önceden bir ya da birden çok doğum yaptığını gösteren belirtilerdir.
Rahmin boyun parçasının mukozası yapışkan bir sıvı salgılamaktadır. Vagina ağzı, bu salgının meydana getirdiği sümüksü bir tıkaçla kapatılmıştır. Bu tıkaç, cinsel temas ya da âdet kanaması sırasında kolaylıkla itilebilir.
İşte spermatozoidlerin rahme serbestçe girebilmesi ancak bu şekilde olur. Sperma cinsel temastan sonra va-ginadan rahme boyun kanalı aracılığıyla geçer. Bu şekilde boyun kanalının gebelikle ilgili her çeşit olayda büyük önemi ve katkısı olduğu ortaya çıkmaktadır.
Bütünüyle genişleyebilen kaslardan yapılı organ, gebelik sırasında normaldeki büyüklüğünün birçok misline erişmektedir. Gene bu sırada kas liflerinin de büyümesi, gelişmesi söz konusudur. Normal durumda rahim leğen boşluğunun ortasında bulunur. Aynı zamanda öne doğru hafifçe eğiktir. Rahim vücudun öteki bölgelerine çeşitli elastik bağlarla asılmıştır. Bu bağlar ona büyük bir hareket yeteneği ve serbestliği sağlar. Dolu bir barsak rahmi öne doğru itebilir. Gene dolu bir sidik torbası onu arkaya itmektedir. Aynı şekilde organ, kendi özel ağırlığıyla, ya da üzerinde bulunan barsakların basıncıyla aşağıya doğru inebilmektedir. Bağlar her gerili olduğunda ağrı duyumu uyandırırlar. Bu gerilme arkaya doğru olduğunda rahmin bu şekildeki bir yer değiştirmesi bir böbrek ağrısını andırabilir. Gene bu şekildeki bir yer değiştirme bazan siyatik sinirine basınçla bir siyatik ağrısını ortaya çıkarmaktadır.
Doğumlardan ya da düşüklerden sonra karın gevşemektedir. İşte rahmin aşıcı bağları ya doğuştan gevşek olduğunda, ya da sonradan bu gibi nedenlerle salmdığında bazı kötü sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Gerçekte, sağlıklı bir kadında esnek bağlar ve apış arası kasları son derece dirençlidir ve rahim her zaman için eski yerine dönebilir. Ama, yukarıda belirttiğimiz nedenlerle bağların salınmasına apış arası kaslarının esnekliğini kaybetmesi de eklenirse rahim sürekli olarak aşağıya itilir. İşte rahmin boyun parçasının vajinanın ağzında gözüktüğü durumlarda bir rahim fıtıklaşması ya da prolapsusundan söz edilir.
Bazı kadınlarda rahmin arkaya doğru dönük olduğu görülür. Bu durum fıtıklaşmadan daha sık rastlanan bir sapma şeklidir ve ilerideki bölümlerde ayrıntılı olarak incelenecektir. Rahmin arkaya dönmesi gerçek anlamda bir hastalık değildir. Tıpkı düztabanlık gibi doğuştan olan bir anormalliktir ve aşağı yukan kadınların yirmide birinde görülmektedir. Genellikle bir sakınca doğurmaması yüzünden ne hekim ne de kadın bu durumu çok önemsemez. Bütün vakaların ancak % 25 kadarında bazı bozukluklara rastlanabilir ki onları da şöyle sıralayabiliriz:
1 — Âdet görme ve âdet kanaması sırasındaki bozukluklar.
2 — Cinsel temasa engel olma.
3 — Bazı kadınlarda meslek çalışmalarını köstekleme.
4 — Kadının sürekli düşük yapmasına ya da çocuk yapamamasma, yani kısırlığa sebep olma, v.b.
İşte bu gibi durumlarda bir kadın hastalıkları hekiminin müdahalesi gerekmektedir. Genellikle zararsız ve ağrısız olan arkaya dönme, ancak kadınların yirmide birinde olduğu ve onun da dörtte birinde bozukluklara sebep olduğu göz önüne alınırsa çok ender rastlandığı halde, gene de gerek kadınların, gerekse hekimlerin sıklıkla kabahati yükledikleri bir durumdur. Kadın hastalıklarıyla ilgili birçok durumlar ona bağlanmak istenir. Bütün bunların sonucunda, kadın hastalıkları hekimlerince arkaya dönme vakalarının çok sık olarak «tedavi edildiği» ve gene çok sıklıkla cerrahî yollar kullanarak «düzeltildiği» görülmektedir. Arkaya dönük bir rahmi düzeltmeye yönelmiş ameliyatların belki yarısı, hatta belki de yarısından çoğu aslında gerekli ve kadın için yararlı değildir.
Rahmi dönük olan bir kadının çok güç gebe kalacağı, hatta hiç kalamayacağı fikri hekimler arasında bile yayılmıştır. Dönüklüğün döllenmeyi güçleştirdiği doğru olabilir ama, ileri derecede dönüklüklere rağmen birçok çocuğun doğabilmesi bu düşüncenin doğru olmadığını ortaya koymaktadır. Bu yüzden, hiçbir zaman hekim bir kadına kesinlikle «Sakınmanız gerekmez, rahminiz dönüktür, çocuğunuz olmayacaktır» şeklinde konuşmamalıdır.
Rahmin gövde parçasının iç yüzünü döşeyen mukozada salgı bezi yoktur. Normalde, rahim mukozasını kaypaklaştıran grimtırak renkte ve alkali sıvı, önemsiz bir kan sızıntısının sonucudur. Ama, bazı tahrişlerin etkisi altında bu sıvı bollaşmakta ve kadının üreme yollarındaki bir takım akıntılara yol açmaktadır. Buna karşılık rahmin boyun parçasında çok sayıda salgı bezi vardır. Bunlar normalde, beyazımsı, yapışkan ve alkali bir sıvı salgılar. Bu salgı burun saîgısıyla benzerlik gösterir. Gene normal burunda olduğu gibi, normal bir rahimde de boyun parçasının salgıladığı sıvı ancak çeperi ıslatacak ve rahmin vajina ağzını bir tıkaçla kapatacak kadar azdır.
Hastalık hallerinde boyun kısmındaki bezlerin salgısı belirli bir şekilde artar ve sanki bir dere gibi vaginadan dışarı akmaya başlar. Üreme yollarının bu akıntıları da burundaki gibi bir nezle halinden başka bir şey değildir. Vajinasından bu şekilde bir parça sümüksü madde gelen genç bir kızın ürkmemesi gerekir. Örneğin cinsel uyarılma sırasında, âdet kanamasından önce ve kanamanın bitişinden hemen sonra ya da üşümelerden ve soğuk banyolardan sonra görülen böyle hafif akmülar normal kabul edilmelidir.
Buna karşılık bol miktarda gelen ve uzun süre dinmeyen akıntılar da vardır. Bunlar kadın hastalıkları hekiminin muayenesini zorunlu kılan birtakım hastalık durumlarını belirtir. Genellikle akıntıların nedeni çok önemli olmamakta ve tedavileri de oldukça kolaylıkla yapılabilmektedir. Ama, böyle bir yakınması olan kadın hekime başvurmakta ne kadar gecikirse, başlangıçta basit görünen hastalık da o derece direnç kazanır. Kadınların çoğunda bu akıntının bir kanserin sonucunda ortaya çıktığı korkusu yerleşmektedir. Hatta hekimin muayeneden sonra böyle bir durumun olmadığını kesinlikle belirtmesi bile kadını bazan rahatlatmaya yetmemektedir. Gene bazı kadınlar, kendi kendilerine koydukları teşhisin muayeneden sonra kesinleşeceği korkusuyla uzun süre bir hekime başvurmak tan kaçınır.
Akıntıyla birlikte görülme oranı yüksek olan bazı durumlar vardır. Örneğin kansızlıklar, uzun süren kabızlık halleri, tek basma yaşama ya da aşırı spor yapma gibi durumlar bunlardandır. Böyle akıntıların her zaman için bir estetik sorunu ortaya çıkaracağı ortadadır. Hekim, ilk bakışta son derece istek uyandırıcı birçok genç kız ya da genç kadının, hayatlarını akıntılarla sürdürdüğüne şaşırmaktan kendini alamaz. Çünkü bu hastalık hali, normal bir sağlık ve estetik anlayışına sahip olan her kadm için gerçekten çekilmesi, sürdürülmesi güç bir durumdur. Ayrıca bu akıntılar yüzünden kadının dikkati de sürekli olarak cinsel sorunlar üzerine çekilmekte ve kadın kendini «sağlam ve sağlıklı» kadınlardan daha aşağı görmektedir. Bütün bunların sonucunda kadm kendini, genel tutumuna, davranışlarına ve moraline zararlı olan birtakım aşağılık duygularına kaptırmakta ve bîr daha bunlardan kurtulâmamakta-dır. Vücudundan yayılan kötü koku yüzünden çekingen, sert ve hırçın bir kadın kimliğine bürünür. Spor çalışmaları sırasında, herhangi bir oyun oynarken ya da dans ederken hep işin ortaya çıkacağından ve başkaları. tarafından kınanacağından, onlar karşısında küçüleceğinden korkar.
Ama, asıl yıkımlar, hastalıklı organın aşk oyunlarında yer aldığı sırada açığa çıkmaktadır. Aile içinde geçimsizliğe yol açan birçok anlaşmazlıklar olduğu bir gerçektir. Ama, gene çok sayıda aile trajedisi de ilk aşk saatlerinde başlar. Erkek, günlerce, aylarca düşlerinde gördüğü, hayallerinde yaşattığı güzel, istek uyandıran bir kadın yerine karşısında kötü kokulu bir akıntısı olan kadını bulduğunda bütün hayalleri bir anda çoğunlukla da yıkılır. Çünkü uzun süredir kendisini hazırladığı ilk birleşme, tanrısal zevkler yerine kötü kokularla başlamaktadır. İşte yalnız bu örnek kadının böyle bir durumda, bütün korku ve şüphelerini bir yana bırakarak, hemen bir kadın hastalıkları hekimine başvurmasının zorunluluğunu ortaya koymaktadır.
Şifalı bitkilerle cilt bakımı ve güzellik kürleri. Ayrıca Uzmanlar tarafından Çeşitli kürler ve tavsiyeleri,Çocuk ve bebek sağlığı
25 Temmuz 2010 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Popüler Yayınlar
-
Sistit, genellikle bir enfeksiyon sonucunda idrar kesesi (mesane)nin iltihaplanmasıdır .Prof.Dr.İbrahim Saraçoğlu Sistit için en faydalı ot...
-
Badminton , açık havanın olumsuz etkilerini önlemek amacıyla genellikle kapalı alanlarda oynanır. Kort 13.40 m uzunluğundadır. Genişlik tekl...
-
Kına Kleopatra zamanından bu yana saç boyamakta başarıyla kullanılagelmiştir. Her ne kadar zamanımızda kimyasal boyalar moda olmuşsa da, bir...
-
Bazı kimseler beden yapıları açısından veya bazı psikolojik ve sosyal sebeplerle şehvet arzularının azalmasını isteyebilirler. Dinimiz...
-
SEZARYEN Eskiden sonuçları anne için tehlikelerle dolu olduğundan çok ender başvurulan sezaryen, günümüzde ameliyat ye uyuşturma teknikler...
-
2009 yazının en moda saçları nasıl olacak? 2009 yazında dağınık topuzları, örgülü saçları, uzun kakülleri, dalgaları ve bukleleri göreceğiz....
-
Rektal kanama genelde tuvalet kağında veya dışkıda parlak kırmızı renginde kan ile kendini belli eder. Büyük abdestinizdeki koyu kırmızı re...
-
uzunluk: minimum 90 maksimum 120 m genişlik : minimum 45 maksimum 90 m uluslarası maçlarda, uzunluk: minimum 45 maksimum 90 m genişlik : m...
-
Böbrek taşını harekete geçiren kimyasal güç avakado yaprağında bulunan "Methhychavicol" dur. Avakado yaprağını kaynatarak elde ede...
-
Teninize uygun parfüm olduğu gibi burcunuza görede parfümünüz olduğunu biliyormusunuz...İşte burcunuza uygun parfümler SU GRUBU (Yengeç,Bal...
Uyarı
Bu site yayınlanan sağlık ile ilgili bilgiler , ziyaretçilerini bilgilendirmek amacıyla yayınlanmaktadır.
Burada yayınlanan yazıların tamamı bilgilendirme amaçlı olup, hiçbir şekilde hekim muayenesi ve konsültasyonunun yerine konulmamalı, hastalık ve diğer sorunlara yönelik teşhis ve tedavi amaçlı olarak kullanılmamalıdır.
Sağlığınızla ilgili acil durumlarda, bekleme süresi sağlığınızı olumsuz yönde etkileyebileceği için, zaman geçirmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmanızı öneririz.
Genel Kişisel Web
Genel Kişisel Web
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder