31 Ekim 2008 Cuma

KADINLARDA OLUŞAN VAJİNAL AKINTIYA İYİ GELEN SOĞAN SUYU KÜRÜ

Normalde üreme çağındaki her kadında bir miktar vaginal akıntı vardır.Prof.Dr.İbrahim Saraçoğlu kadınlarda oluşan vajinal akıntıya karşı uygulanacak soğan kürünü yine Seda Syan'ın programında anlattı.
Kadınlarda vajinal akıntıyı giderecek soğan kürü tarifi:
1 orta boy beyaz soğanı (kesinlikle beyaz soğan olacak) dörde bölün ve klorsuz 2 su bardağı olarak kaynamış suya koyarak tam 5 dakika kaynatın.Bu suyu öğlen ve akşam yemeklerinden önce 1 bardak için
NOT:Bu kürü 15 günden fazla uygulamayın.

İBRAHİM SARAÇOĞLU MEME BÜYÜTME KÜRÜ

Küçük göğüslere sahip olmak bazı bayanlar için her zaman dert olmuştur.Seda Syan’ın programına katılan Prof.İbrahim Saraçoğlu bayanlar için önemli açıklamalarda bulundu.
Meme büyütmek için yaş sınırının 31 olduğunu açıklayan Saraçoğlu,bunun için uyguladıkları bir beslenme programı olduğunu ve ayrıyeten günde 1 kez içilmesi gereken bitki çayı olduğunu açıkladı.Bu kürün sonucunda 9 ayda göğüslerin 1 beden büyüdüğünüde sözlerine ekledi.
Bitkisel çayı temin etmek için İbrahim Saraçoğlunun resmi web sitesine TIKLAYINIZ

AKNELİ CİLTLERE MUCİZEVİ SOĞAN SUYU

Bugün Seda Sayan’ın programına konuk olan Prof.Dr.İbrahim Saraçoğlu bazı bay ve bayanların ciltlerinde,sırt kısımlarında ve karın bölgelerinde oluşan akneler (iltihaplı sivilce) için önemli tavsiyelerde bulundu.
Bunun için en mükemmel besin Soğan olduğunu açıklayan Saraçoğlu,soğan suyunu iltihaplı sivilcenin üzerine günde 2 kez sürdüğünüzde çok iyi sonuçlar alabileceğinizi belirtti.
Not:Soğan suyunu kulak temizleme çubuğuyla akneli bölgeye sürebilirsiniz

ŞİŞKİNLİĞE VE MİDEDEKİ GAZ SORUNUNA DOĞAL ÇÖZÜMLER

Midede oluşan gazlar oldukça rahatsız edicidir..Helde çıkmıyorsa :( Bunun için Prof.Dr.İbrahim Saraçoğlunun bir önerisi var
Yarım bardak suya tam bir limonu sıkın ve aç karnınıza bunu için.Biraz odanın içerisinde dolaşın.5dakikaya kalmaz hem şişkinliğiniz gidecek hemde gazı rahatlıkla çıkarabileceksiniz...
Prof.Dr.İbrahim Saraçoğlu

İBRAHİM SARAÇOĞLU İLTİHAPLI SİVİLCELER

Sivilceler kadın, erkek birçok insanın sorunu olmaktadır; özellikle ergenlik döneminde çok can sıkıcıdır.iltihaplı ve akneli sivilcelerden kurtulmak için Saraçoğlu kuru soğan suyunu önermektedir.
Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu sırtlarda,yüzlerde ,ciltlerde ve karın bölgelerinde oluşan iltihaplı sivilce ve akneler için soğan suyunun çok etkili bir yöntem olduğunu belirtti.
İltihaplı sivilce ve akneler için soğan suyu kürü:
iltihaplı sivilce ve akneler için kuru soğan suyunu günde 2 kez sivilce ve aknelerin üzerine kulak temizleme çubuğunun ucundaki pamuk yardımıyla sürün.Bir kaç kez uyguladıktan sonra sivilcelerden kurtulacaksınız.

saracoglu.at

İBRAHİM SARAÇOĞLU VAJİNAL AKINTILAR

Bayanlarda vajinal akıtının çok olması rahatsız edici bir durumdur.Hem hijyen bakımından hemde görsel bakımdan bayanların hiç hoşnut olmadıkları ve biraz önce bu durumdan kurtulmak istedikleri bir durum olmaktadır.Prof.Dr.İbrahimSaraçoğlu bu konudada doğal yöntemlerle bizlere yardımcı olmaktadır.
Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu kadınlardaki vaginal akıntıya karşı uygulanacak soğan suyu kürünü anlattı:
VAJİNAL AKINTIYI ÖNLEMEK İÇİN KURU SOĞAN KÜRÜ
hazırlanışı;1 orta boy beyaz soğanı ( kırmızı ve mor soğan olmaz ) dörde bölün. önceden kaynatılmış 2 su bardağı klorsuz suya koyarak 5 dakika kaynattıktan sonra içine başka bir şey koymadan öğlen ve akşam yemeklerinden önce 1'er bardak suyunu için.
Uyarı: Bu kürü (soğan suyu kürünü )15 günden fazla uygulamayın.
Bu kürü uygulamaya başladığınızda 2. - 3. günden itibaren akıntılarınızın çözüldüğünü ve ne kadar fazlalaştığını hayretle göreceksiniz.
AYRICA;Bu kür adet düzensizliği ve polikistik over şikayeti olan olan bayanlar için de mükemmel bir çözümdür.Yumurtalıklardaki kisti tamamen ortadan kaldırmaktadır.

SARACOĞLU.AT

Kışa Doğru Sağlıklı Beslenme Rehberi

Sonbaharın en büyük özelliği hiç kuşkusuz ki kendine özgü hastalıkları da beraberinde getirmesi. Soğuk algınlığı, grip, bronşit gibi bir çok hastalığın görülme sıklığı bu aylarda artıyor. Dolayısıyla vücudu hastalıklardan korumakla görevli bağışıklık sisteminin aylarca sürecek savaşı da yazın bitmesiyle başlıyor. Havaların serinlemeye başlamasıyla birlikte bağışıklık sisteminizi de güçlendirmeniz büyük önem taşıyor. Bağışıklık sistemini güçlendirmenin en etkili yolu da yeterli ve dengeli beslenmekten geçiyor. Karbonhidrat, protein, vitamin, mineral ve yağdan oluşan besin gruplarını günlük ihtiyacınız kadar dengeli almak enfeksiyonlardan korunmak için büyük önem taşıyor. Peki kışın ne tür besinleri, ne miktarda tüketmeniz gerekiyor, hangi besinleri sık tüketmek bağışıklık sistemini artırıyor?

* Bağışıklı sistemini güçlendirmek için hangi besin gruplarını tüketmeliyiz?


Bağışıklık sisteminde vitamin ve minerallerin önemi büyüktür. Son yıllarda yapılan araştırmalar, antioksidan vitaminlerin (A, C, E vitaminleri) bağışıklık sistemini güçlendirdiğini ve hücre zararı, doku hasarına yol açan serbest radikallerin vücuttan uzaklaştırdığını göstermiştir. Yumurta, süt, balık, ıspanak, havuç, kayısı gibi sarı, turuncu ve yeşil sebze ve meyvelerde bulunan A vitamini güçlü bir antioksidandır. Vücutta savunma sisteminde görev alır, lenfosit yapımı ve antikor oluşumunu arttırır böylece enfeksiyonlara karşı vücudu korur. Bağışıklık sistemini güçlendirmek için koyu yeşil yapraklı sebzeler sık tüketilmeli, her gün 3-4 adet kuru kayısı yenilmeli, haftada 1-2 kez yumurta tüketilmeli ve aynı zamanda kaliteli protein içeriğinden dolayı düzenli süt ürünleri ve süt tüketilmelidir.


* C vitaminini doğal yollardan almak için hangi besinleri tüketmeliyiz?

Önemli antioksidanlardan bir diğeri de C vitaminidir. C vitamini virüs engelleyicidir, vücuttan zararlı maddelerin atılmasını sağlar, vücudu bakteri toksinlerinden korur, savunma sistemini güçlendirir. Yeşil biber, maydanoz, tere, roka, karnabahar, ıspanak, portakal, limon, mandalina, kuşburnu gibi besinler bol miktarda C vitamini içerir.

* E vitaminini ne kadar tüketmeliyiz?

Fındık, ceviz, badem gibi yağlı tohumlar, sıvı yağlar, kurubaklagiller, tahin gibi besinlerde bulunan diğer bir antioksidan da E Vitaminidir. E vitamini de güçlü bir antioksidandır ve bağışıklık sisteminde görevlidir. Yemeklere sıvı yağ koymak, haftada 2 kez kurubaklagil tüketmek, haftada 2-3 kez 6-7 fındık, 2-3 ceviz tüketimi ile E vitamininin yeteri kadar tüketimi sağlanabilir.

* Soğuk havalarda yağ tüketimini nasıl ayarlamalıyız?

Yağ tüketiminin miktarı ve çeşidi bağışıklık sistemi üzerinde etkilidir. Günlük tüketilen yağ miktarının fazla olması bağışıklık sisteminin baskılanmasına sebep olur. Bu yüzden yağ tüketimi kısıtlanmalı, kızartma, kaymak, cips, pasta, krema gibi yağlı besinleri tüketmekten kaçınılmalıdır. Balık, balık yağı, fındık ve cevizde bulunan omega-3 yağ asitleri ise antioksidandır ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde etkilidir. Ayrıca zeytinyağı, fındık yağı gibi sıvı yağlarda bulunan omega-9 yağ asitleri de bağışıklık sistemini olumlu etkiler. Bu yüzden haftada 2 ya da 3 kez balık, 6-7 fındık, 2-3 ceviz tüketilmesi, zeytinyağlı salata ve sebze yemeklerinin her gün düzenli yenmesi önerilmektedir.

* Probiyotik ürünler yararlı mıdır?

Probiyotikler: Bağışıklık sisteminin uyarılması, barsakların enfeksiyonlara karşı korunması, immünoglobilinlerin (savunma sisteminde görevli) yapımının artırılmasına, immünoenflamatuar hastalıkların önlenmesinde etkilidir. Probiyotik içeren besinlerin (yoğurt v.b.) düzenli tüketilmesi vücut açısından yararlıdır.

* Besinlerin dışında vitamin tabletleri kullanmak gerekli mi?

Vitamin - mineral tabletlerinin sağlığı korumak için doktorun önerisi dışında kullanılması yanlıştır. Çünkü bazı vitaminler vücutta depo edilmektedir. Fazla kullanımı karaciğerde fazla depolanmasına ve böylece vücuda toksik etki yapmasına yol açabilmektedir. Ayrıca vitaminlerin fazla alınması böbrek taşları gibi sağlık problemlerine neden olabilmektedir. Doğal besinlerden alınan vitamin ve minerallerin vücuda yararlılıkları daha fazladır. Ayrıca doğal besinlerden sadece vitamin değil aynı anda posa, karbonhidrat, vitamin gibi çeşitli besin gruplarını da bir arada alabilmekteyiz. Doktora danışmadan sürekli vitamin kullanımı doğru değildir.

* Dikkat edilmesi gerekenler

* Gün içerisinde tüketilen karbonhidrat, yağ, protein, mineral ve vitaminlerin dengeli ve yeterli tüketilmesi önemlidir.
* Kızartmalar, kaymak, pasta, börek gibi hamur işleri, cips, krema, sakatat, salam, sucuk gibi yağ içeriği yüksek gıdaların tüketimi sınırlandırılmalı, ızgara, buğulama, haşlama gibi pişirme yöntemleri kullanılmalıdır.
* Çay ve kahve yerine C Vitamini içeren kuşburnu, ıhlamur, adaçayı gibi bitki çayları tüketilmelidir.
* Vücuttan toksik maddelerin uzaklaştırılması için 2-2.5 litre su tüketilmelidir.
* Haftada 3 gün düzenli egzersiz yapılmalıdır.
* Her öğünde salata ve sebze tüketilmelidir.
* C Vitamini yüksek miktarda içeren turunçgiller, yeşil biber, karnabahar, ıspanak, roka, tere gibi koyu yeşil yapraklı sebzeler ve meyveler düzenli tüketilmelidir.
* Haftada 2-3 kez düzenli balık tüketilmelidir.
* Yumurta, süt, yoğurt, peynir, et grubu gibi yüksek protein içeren gıdaların düzenli tüketimine özen gösterilmelidir.
* Haftada 2 kez mercimek, barbunya, nohut gibi kurubaklagiller tüketilmelidir.

* Sonbahara özel beslenme programı;

Sabah: 1 dilim yağsız peynir - 5 adet zeytin - domates-salatalık-roka-biber - 1 tatlı kaşığı pekmez - 1-2 dilim tam buğday ekmeği - yeşil çay
Veya; 1 bardak süt - 6-7 kaşık buğday gevreği - 3-4 adet kuru kayısı - 2 ceviz
Ara: 3-4 adet kuru kayısı
Öğle: Izgara tavuk - Karışık zeytinyağlı salata - 1 kase yoğurt - Zeytinyağlı sebze yemeği - 4-5 kaşık kepekli makarna
Ara: 1 porsiyon meyve - 1 bardak ayran
Akşam: Buğulama balık - bol salata - 1-2 dilim tam buğday ekmeği
Gece: 1-2 porsiyon meyve

Sık Kilo Alıp Verme Bağışıklığı Zayıflatıyor

Sık kilo alıp vermenin, bağışıklık sistemini zayıflattığı ve metabolizmayı yavaşlattığı belirtildi.
Beslenme ve diyet uzmanı Lale Sağlık, sık kilo alıp vermeye bağlı metabolizmanın yavaşlamasının “Yoyo Sendromu” olarak adlandırıldığını belirterek, “Bu sendrom adını bir oyuncaktan alıyor. İpe sarılı ensiz makara biçimindeki oyuncakta bir ileri bir geri giden top benzeri kiloların bir alınıp bir verilmesiyle birlikte seyrediyor” dedi.
Bir çok kişinin kış mevsimine girerken ilkbahar ve yaz aylarında verdiği kiloların tamamına yakınını geri almaya başladığından şikayetçi olduğunu belirten Sağlık, sık kilo alıp vermenin bir süre sonra metabolizmaya zarar verdiğini kaydetti. Bu durumun diyet programlarında hedeflenen düzenli ve kalıcı kilo kaybını olumsuz etkilediğini dile getiren Sağlık, “Önceleri masummuş gibi gözüken bu durum zaman içerisinde bir kısır döngüye dönüşmekte ve diyetle hedeflenen başarı oranını düşürebilmektedir” diye konuştu.

Sağlık, “Yoyo Sendromu”na, başta dış görünüş için kilo verme arzusuna dayalı estetik kaygılar, kısa sürede hızlı kilo verme amacıyla uygulanan bilinçsiz ve kişiye özgü olmayan diyetlerin neden olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Özel günler için (doğum günü, düğün, tatil gibi) kısa sürede hedef kiloya yanlış diyetlerle kavuşup sonrasında ulaşılan kiloyu koruyamamak da en sık görülen nedenler arasında yer alıyor.

Bunun dışında, uzman kontrolünde sağlıklı bir şekilde hedeflenen ağırlığa ulaştıktan sonra, sağlıklı beslenme önerileri alışkanlık haline getirilmediği ve aniden eski beslenme alışkanlıklarına dönüş yapıldığı için kilolar tekrar geri alınabiliyor. Bilinçsizce kullanılan zayıflama ilaçları, bireyin kilo verdikten sonra yaşadığı psikolojik durum değişiklikleri de dengesizliğe yol açabiliyor.”

Sağlık, sık kilo alıp vermenin genellikle 20-40 yaş arasındaki kadınlarda estetik kaygısına bağlı olarak ortaya çıktığını söyledi.

“VÜCUDUN YAĞ DOKUSUNUN ARTIYOR”
Sık kilo alıp vermenin ciddi sağlık sorunlarına neden olabileceğini belirten Sağlık, “Bireyin metabolizma hızının yavaşlamasına, vücudun yağ dokusunun artarak kas, su ve yağsız doku oranının azalmasına, sık ve kısa sürede kilo alıp vermeye bağlı olarak bireyin bağışıklılık sisteminin zayıflamasına yol açabiliyor ve hastalıklara karşı vücut direncini zayıflatabiliyor” diye konuştu.

Sağlık, bilinçsiz ilaç kullanımı sonucunda “kalpte ritm bozuklukları, sindirim sistemi bozuklukları, kan basıncının yükselmesi, menstruasyon düzensizliği, psikolojik durum bozukluklarının (sinirlilik, gerginlik, anksiyete gibi )oluşumu, kişinin kilo verdikten sonra kazandığı özgüven duygusunu yitirmesi” gibi fiziksel ve psikolojik etkilerin de görülebildiğini kaydetti.

“ÜÇ TEDAVİ BİRLİKTE UYGULANMALI”
“Yoyo sendromu” sonrasında kişide oluşan fiziksel ve psikolojik harabiyet karşında çeşitli tedavilerin yapılabileceğini ifade eden Sağlık, “Diyet tedavisi, fiziksel aktivitenin artırılması, davranış değişikliği tedavisi, gerekli durumlarda ilaç tedavisi ve cerrahi tedavi uygulanabilir” dedi.

Sağlık, tedavinin başarılı olabilmesi için ilk üç tedavinin birlikte uygulanmasının faydalı olacağını söyledi.

“Yoyo sendromu” sonrasında uygulanacak diyetin başarısının, hiç diyet yapmamış bir kişiye uygulanan diyet programına göre daha zor olduğunu ifade eden Sağlık, “Bu kişilere uygulanacak diyet tedavisinin başlıca amacı, vücut ağırlığını istenilen düzeye indirmek, kişinin besin ögesi gereksinimlerini yeterli ve dengeli oranda karşılamak, yanlış beslenme alışkanlıklarını ortadan kaldırmak, sürekli kilo kontrolünü sağlamak ve uygulanan diyet programını bir yaşam tarzı haline getirerek ulaşılan ideal ağırlığı kalıcı kılabilmek adına da en az bir yıl bu değeri korumaktır” diye konuştu.

Oğul Otu

Yan etkisi olmayan bitki beyne ve kalbe de faydalı... İbni Sina'nın kitabında ''oğul otunun kalbi ferahlandırdığı, kalbe verdiği kuvveti kırmızı yakutun fiiline muadildir'' diye övdüğü melisa ya da diğer adıyla oğul otu, özellikle mevsim geçişlerinde etkisini artıran depresyon, huzursuzluk ve sıkıntıları gidermek için kullanılıyor. İşte hiçbir yan etkisi bulunmayan melisanın faydaları ve tıbbi özellikleri:

Beyin, kalp, rahim ve sindirim sistemi üzerinde koruyucu kuvvetlendirici, spazm çözücü, ruhsal ve fiziksel sakinleştirici, hazmı kolaylaştırıcı, bağırsak gazlarını giderici, terlemeyi önleyici, bağırsak parazitlerini düşürücü, sinir krizleri, depresyon kulak çınlaması, baygınlık, baş dönmesi, kansızlık, yara iyileştirici, mikrop öldürücü, aşırı gerginliğin getirmiş olduğu sinir krizlerine, depresif huzursuzluklara, istem dışı kasılmalara, hafıza zayıflığına karşı çok etkili.

Melisa sadece hastalıklarda değil, saç ve cilt bakımında da kullanılıyor. Yıpranmış, cansız, ve güçsüz saçları iyileştiriyor. Yağlı ciltler için temizleme maskelerinde, yaşlanmış ve yıpranmış ciltler için yenileyici kremlerde de kullanılıyo

Zeytin yaprağı çayı

Çalışmalarıyla Nobel Ödülü`ne aday gösterilen Türk mucit Faruk Durukan, Başbakan Recep

Tayyip Erdoğan ve diğer parti liderlerine, kan şekerini düzenleyici özelliğe sahip

zeytin yaprağı çayı gönderdi.
Yıllar önce yanmayan ürünler elde edilmesinin önünü açan ve farklı buluşlarıyla bilim

literatürlerine defalarca adını yazdırmayı başaran Faruk Durukan, Balıkesir`in Edremit

ilçesindeki fabrikasından siyasi parti liderlerine zeytin yaprağı çayı gönderdi.

Ramazan ayının ilk günlerinde kan şekerinin düşmesiyle rahatsızlık geçiren Başbakan

Recep Tayyip Erdoğan`a, CHP lideri Deniz Baykal`a, MHP lideri Devlet Bahçeli`ye ve DSP

lideri Zeki Sezer`e ayrı ayrı kolilerde zeytin yaprağı çayları gönderen Faruk

Durukan, siyasilerde kan şekeri düşme riskinin yüksek olabileceğine dikkat çekerek çay

kullanmalarını tavsiye etti.

Zeytin yaprağından çay elde eden Durukan, şöyle konuştu: `Zeytin yaprağı çayının

başlıca özelliği, vücuttaki kan şekeri seviyesini dengelemesidir. Zeytin yaprağı çayı

üzerine yaptığımız 5 yıllık bilimsel çalışmalar neticesinde ürettiğimiz çayın ihtiva

ettiği oleuropein maddesi başta ABD olmak üzere birçok gelişmiş ülkede kansere karşı

yapılan ilaçlarda kullanılmaktadır. Zeytin çayı, kan şekeri düzenlemede, hücre

yenilemede, cilt hastalıklarına etkilidir. Ayrıca canlandırıcı, selülit giderici,

romatizmal

hastalıklara karşı, LDL kolesterol seviyesini dengeleyici, bağışıklık sistemini

güçlendirici, dizanteri, hepatit A, B ve C hastalıklarında karşı da etkilidir.`

Devlet büyüklerinin faydalı üründen nasiplenmesini ve vücutlarının daha dirençli

olmasını istediğini söyleyen Durukan, şöyle konuştu: `Başta Başbakanımız Recep Tayyip

Erdoğan olmak üzere diğer liderlerimiz inşallah bu faydalı ürünü beğenir ve

kullanırlar. Kolilerin içlerine ürünleri ve kendimi tanıtıcı broşürler de koyduk`

30 Ekim 2008 Perşembe

SEMİZOTUNUN FAYDALARI

Semizotugiller familyasından; bir yıllık otsu bir bitkidir. Gövdesi toprak üzerine yatık, yaprakları sapsız ve etlidir.
Yenilen kısmı, küçük, yuvarlak yeşil yaprakları ve körpe saplarıdır. C vitamini ve Demir bakımında zengindir. ıçeriğinde kuzukulağı asidi bulunduğundan tadı biraz mayhoştur.
Faydası : Mide ve bağırsak kanamalarında ve kanlı idrarda faydalıdır. Kanı temizler. Vücuda serinlik verir. şeker hastalarının susuzluğunu giderir. ıdrar söktürür. Kabızlığı giderir. Zayıflamaya faydalıdır. Dalak hastalıklarında şikayetleri geçirir. Uykusuzluk, sinirlilik ve zihin yorgunluğunda faydalıdır. Lapası, yanık ve apsede rahatlık verir.

NEFES DARLIĞINA İYİ GELEN BİTKİ TATULA

Patlıcangiller familyasından; 3 - 100 cm boyunda, dik gövdeli, bir yıllık otsu bir bitkidir.
Yaprakları saplı, büyük, oval ve kenarları tam, az girintili veya lopludur. Çiçekleri beyazdır. Meyvesi, çok tohumlu bir kapsüldür. 10 kadar türü vardır. Bunlardan datura metel ve datura stramonium yurdumuzda yetişir. ılaçlarda yaprakları ve tohumları kullanılır.
Faydası : Nefes darlığını giderir. Astımda faydalıdır. Uyuşturucudur. Spazm giderir.

DR.ENDER SARAÇ'TAN ÖKSÜRÜĞE DOĞAL İLAÇ

Yaklaşmakta olduğumuz kış günlerinde artan hastalıklardan kurtulmanın en iyi yollarından biride sağlıklı beslenmektir.Bol meyve ve sebze tüketimide yaparak en azından metobolizmamızı güçlendirebiliriz..
Bol gripli geçen kış mevsiminde en müzdarip olduğumuz dertlerden biride inatçı öksürüktür.Dr.Ender Saraç'ın önerdiği siyah turp ve bal karışımı öksürüğü dindirmekte oldukça faydalı..Nasılmı yapılıyor.İşte tarifi:
Siyah turpu güzelce oyacak yardımıyla 5-6 yerinden alt kısmı hariç oyun.Çünkü alt kısımdan bal akmasın.Deliklerden balı boşaltın ve kenara ayırdığınız kabak parçacıklarıyla açtığınız delikleri tekrar kapatın.24 saat boyunca beklettiğiniz bu karışımın öksürüğü kestiğini görünce ne kadar faydalı bir şurup meydana getirdiğinizi göreceksiniz....

SUNA DUMANKAYA GENÇLİK İKSİRİ

Suna Dumankaya Gençliğinin ve sağlıklı oluşunun formülünü sizlere açıklıyor.Hem çok basit hemde çok etkili bir formül mutlaka deneyin.,
SunaDumanyaka Gençlik İksiri
Malzemeler
-1demet maydanoz
-yarım demet nane
-yarım demek fesleğen
-limon suyu
-1baş sarımsak
Hazırlanışı:Bütün malzemeler cam bir kavanozun içine koyup üzerini örtecek şekilde limon suyu ekleyin ve kavanozun dışını siyah bir poşetle sarın ve buzdolabında 1 gün bekletin akşam yemeklerden önce 2 yemek kaşığı için.10 gün sonra değişimleri fark edeceksiniz.
sunadumankya

DR.YASEMİN FATİH AMATO'DAN SAÇ MASKESİ

Yasemin Fatih Amato'dan parlak ve ışıltılı saçlar için kuru maya maskesi
Yapılışı:4 kaşık toz kuru mayayı bir bardak ılık suda eritin
Saç diplerine masaj yaparak yedirin.Bir kaç dakika bekletin ve bol su ile durulayın..Işıl ışıl ışıldadığını göreceksiniz

YASEMİN FATİH AMATO'DAN EKMEK MAYASI MASKESİ

Deryalı günlere katılan Dr.Yasemin Fatih Amato hergün evlerimizde kullandığımız ekmek mayasından cildimizde nasıl farklılıklar yarattığını ve bu konuda neler yapabileceğimizi anlattı..
Yüz maskesi yapmaya ilk başta ılık su içerisine attığımız mayayı güzelce karıştırarak başlayabiliriz..
Dudak ve göz çevresi hariç cildinizin her yerine sürünüz ve 10 dakika bu şekilde bekledikten sonra ılık su ile yıkayınız.
20 li yaşlarda haftada bir kez
30 yaş üstündekiler günde 2 defa bu maskeyi uygulamaları yeterlidir.
Bu uyglamadan sonra iyice temizlenen cilde günlük kreminizi sürebilirsiniz.

29 Ekim 2008 Çarşamba

Sekiz mucize gıda

Uzmanlar, sağlıklı yaşam için her zaman kolaylıkla bulunabilen en sağlıklı sekiz gıdayı açıkladı.

Mayo Clinic uzmanlarına göre günün en önemli öğünü kahvaltı. Zayıflamak isteyen bir kişi için kilolarını kontrol etmenin tek yolu sağlıklı bir kahvaltıdan geçiyor.

İşte uzmanlardan sağlıklı yaşam için öneriler:

SAĞLIKLI KAHVALTI

3 gruptan bir besin seçin

Sağlıklı bir şekilde zayıflamak için şart olan kahvaltıda, aşağıdaki üç besin grubundan birer besin maddesi seçilmesi gerekiyor:

- Sebze ve meyveler: Taze sebze ve meyveler, sebze-meyve püreleri ya da şeker eklenmemiş meyve suyu.

- Tahıl: Bir çeşit tahıl ekmeği, mısır gevreği ya da bir çeşit çörek

- Süt ürünleri: Az yağlı peynir, az yağlı bir kase yoğurt ya da yağsız süt

SAĞLIKLI YAŞAM İÇİN 8 MUCİZE GIDA

İşte Mayo Clinic uzmanları tarafından önerilen ve her zaman kolaylıkla bulabileceğiniz en sağlıklı 8 gıda.

Kırmızı mercimek: Çok iyi bir demir, magnezyum ve fosfor kaynağıdır. Düşük kalorilidir. Kronik rahatsızlıklardan ve kanserden korur. İçerdiği fosfor sayesinde hafızayı dinç tutar.

Elma: Bünyesinde barındırdığı pektin isimli maddeyle kötü kolesterol ve glükoz seviyesini düşürür. Tazesi en büyük C vitamini kaynaklarından birisidir. Hücreleri ve damarları koruyarak vücuda demir girişini kolaylaştırır.

Yaban mersini: İdrar yolu iltihabından korur. Hafızayı geliştirir. Sağlıklı yaşlanma sağlar. Çok düşük kaloriye sahip olup, lif ve C vitamini açısından zengindir.

Brokoli: İçinde bol miktarda kalsiyum, potasyum ve lif olması sayesinde kalp rahatsızlıkları ve kanserden korur. Hücreleri hasardan korumaya yarayan A ve C vitamini açısından zengindir.

Badem: Yemişler arasında en fazla kalsiyumu bünyesinde barındırır. Lif, magnezyum ve demir bakımından zengindir. En iyi protein kaynaklarından biridir. Kolestrerol seviyesini düşürür.

Somon: Mükemmel bir Omega-3 kaynağıdır. Tansiyonu düşürür, kalp krizi ve felç riskini azaltır. Çok az doymuş yağ ve kolesterol içerir.

Ispanak: A, B, ve C vitaminleri ile demir, magnezyum ve kalsiyum barındırır. Bağışıklık sistemini canlandırır, deri ve saçları sağlıklı tutar.

Sebze suyu: Likopen açısından son derece zengindir. Kanser ve kalp krizinden korur.

Enfeksiyona dikkat!

Uzmanlar, mevsim değişikliği nedeniyle enfeksiyon hastalığına dikkat edilmesi uyarısında bulundu.
Trabzon Doğum ve Çocuk Bakımevi Başhekimi Uzman Dr. İsmail Topal, mevsim değişikliklerinin, özellikle çocuklarda enfeksiyona zemin açan etkenleri tetiklediğini söyledi.

Topal, sonbahar aylarıyla birlikte hava sıcaklıklarının düşmeye başladığını, yaz mevsiminin geride kaldığını belirterek, ''Bu dönemlerde güneş ışınlarından daha az yararlanıyoruz. Ayrıca, okulların açılması, yıllık izinlerin sona ermesiyle birlikte tatillerin geride kalması, stresi daha çok yaşamamıza ve bağışıklık sistemimizin zayıflamasına neden oluyor'' dedi.

Ani hava değişikliklerinin özellikle çocuklarda enfeksiyonlara zemin hazırlayan etkenleri tetiklediğini ifade eden Topal, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Mevsim değişikliklerinin yaşandığı ayları çocuklarımızla birlikte sağlıklı geçirmenin yolu, uzmanların önerilerini dinlemekten geçiyor. Üst ve alt solunum yolu enfeksiyonları, çoğumuz tarafından önemsenmese de yaşam kalitesini düşüren, bizi uzun süre işimizden alıkoyan, çocukların okullarından geri kalmalarına neden olan önemli sağlık sorunları arasında yer alıyor. Bu hastalıklar en sık, ani ısı değişimlerinin olduğu mevsim geçişlerinde ve kış aylarında etkili olur. Özellikle soğuk havalarda toplu halde bulunulan kapalı ve iyi havalandırılmayan mekanlar, virüslerin bulaşabilmesi için en ideal ortamı oluşturur.''

Hava sıcaklıklarının aniden düşüp yükselmesinin, insan vücudunda uyumsuzluklara neden olabileceğini bildiren Topal, ''Özellikle kalp, şeker, kanser, kronik solunum hastalıkları olan risk grubundaki hastaların bu dönemde daha dikkatli olmaları gerekmektedir. Astımı olan çocukların korunması gerekir'' diye konuştu.

DEĞİŞİKLİKTEN ETKİLENMEMEK İÇİN ÖNERİLER

Uzman Dr. İsmail Topal, mevsim değişikliklerinde, günlük yaşantıda her zaman yapılması gereken sağlıklı yaşam yöntemlerinin daha titiz uygulanması gerektiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

''Özellikle el temizliğine özen gösterilmeli. Ellerimizi, göz ve burnumuzla temas ettirmemeliyiz. Bu davranış biçimi çocuklara da öğretilmelidir. Kapalı mekanlardan, havalandırması iyi olmayan yerlerden mümkünse uzak durulmalı. Mevsime uygun giyinmeye özen gösterilmeli, kıyafet ne çok ince ne de çok kalın olmalı. Artan grip vakalarında, hastalanan kişilerle yakın temastan kaçınılmalı, grip aşısı yaptırmak ihmal edilmemeli. Özellikle sınıf gibi ortamlarda kalem, kitap, bardak gibi özel eşyaların başkalarıyla ortak kullanılmasından kaçınılmalı. Bol C vitamini alınmalı, ılık sıvı gıdalar tüketilmeli ve istirahat edilmelidir. Mendiller tekrar kullanılmamalı, doğru ve dengeli beslenilmeli.''

Tiryakilere brokoli müjdesi

Brokolide bulunan bir madde, sigaranın yol açtığı akciğer rahatsızlıklarının hasarını azaltıyor.
ABD'de yapılan bir araştırmada, brokolide bulunan bir maddenin, özellikle sigaranın yol açtığı akciğer rahatsızlıklarında hasarı azaltıcı etkisinin olabileceği ortaya çıktı.

ABD'nin köklü üniversitelerinden Johns Hopkins Tıp Fakültesi'nde yapılan araştırmada, çoğunlukla sigaranın sebep olduğu ve her yıl tüm dünyada 100 binlerce insanın ölümüne yol açan Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı'nın (KOAH) hasarının engellenmesinde, brokolide bulunan "sülforapan" maddesinin etkisinin olduğu bulundu.

Brokoli gibi "brassika" türü sebzelerde bulunan bu maddenin, insan akciğer hücrelerinde bulunan ve hücreleri toksinlerin zararlı etkilerinden koruyan "NRF2" geninin faaliyetini arttırdığını tespit eden bilim adamları, sülforapan maddesinin kısa bir süre önce diyabetin sebep olduğu damar hasarlarına karşı da koruyucu bir etkisinin ortaya çıkarıldığını anımsattılar.

NRF2 geninin faaliyetinin arttırılmasının, KOAH'ın gelişimini engelleyecek tedavilerin geliştirilmesinde kullanılabileceğinin altını çizen araştırmacılar, çalışmalarında, sülforapanın, sigara dumanına maruz kalan hücrelerdeki düşük NRF2 seviyesini yükseltebildiğini gördüklerini belirttiler.

Daha önce yapılan araştırmalarda, brokoli gibi brassika türü sebzelerin, kalp krizi ve felç riskinin azaltılmasıyla bağlantıları ortaya çıkarılmıştı.

Stresi artıran ve bastıran besinler

Beslenme uzmanları, besinlerin ruh sağlığı üzerindeki etkilerini açıkladı.

Besinlerin ruh sağlığı üzerinde önemli etkileri bulunuyor. Bazı gıdalar rahatlamaya yardımcı olurken bazıları stresi artırabiliyor.

Bu durum, metabolizmanın alışık olduğu düzenin dışına çıktığı ramazan ayında daha fazla önem kazanıyor. Ramazanda öğün sıklığının azalması, uzun açlığın ardından yüksek kalori alımı ve hareketsizlik sonucu kas kitlesi azalıyor, enerji yakımına bağlı olarak da vücudun çalışma hızı düşüyor.

Yeme alışkanlıklarındaki bu değişikliğin hem metabolizmayı hem de ruh sağlığını etkilediğini söyleyen Diyetisyen Berrin Yiğit, İngiltere’de yapılan ve gıdaların ruhsal yapı üzerindeki etkilerini inceleyen bir araştırmaya dikkat çekiyor. Yiğit, besinlerin, ‘Stres Artıran’ ve ‘Destekleyici’ olarak iki grupta toplandığını söylüyor.

ŞEKERİ AZALTIN MEYVEYİ ARTIRIN

“Metabolizmanın alışık olduğu düzenin dışına çıktığı ramazanda, daha fazla stres yaratmadan doğru beslenebilirsiniz. Mutfağınızda ve besin seçimlerinde küçük değişimler yaparak hız kazanmak elinizde” diyen Yiğit, İngiltere’de 200 kişi üzerinde ve anket yöntemiyle yapılan çalışmanın sonuçlarını şöyle özetliyor:

“Katılımcılar ‘Stres Artıran Besinler’ olarak nitelendirdikleri besinleri diyetlerinden tamamen çıkardıkları veya azalttıkları takdirde daha dengeli moda girdiklerini belirtmişler ve şekere yüzde 80, kafeine yüzde 79, alkole yüzde 55 ve çikolataya yüzde 53 oranında veda etmişlerdir.

Öte yandan “Destekleyici Besinler” olarak nitelendirilen grupta yer alan su yüzde 80, sebzeler yüzde 78, meyveler yüzde 72 ve balık yüzde 52 oranında artırılmış. Bu şekilde beslenmenin ruh sağlığı ve stres yönetimi konusunda olumlu etkileri gözlenmiş.”

STRESİ AZALTAN 10 BESİN

1. Pancar: En ideali konserve deil, taze ve çiğ tüketmektir. Çünkü ısı pancarın antioksidan kapasitesini düşürür. Salatanıza 1 tam pancarı irice rendeleyip limon ve zeytinyağından oluşan sosla tüketmelisiniz.

2. Lahana: Çok düşük kalorili ama zengin besleyicilikte olan lahana kansere karşı en üstün koruyuculukta olan sülfürlü bileşiklerden zengindir, vücudun serbest radikallere karşı savaş mekanizmasını güçlendirebilmektedir. Kara, beyaz ve mor lahanayı ayırt etmeyin ve beslenmenizde maksimum yer vermeye çalışın.

3. Avakado: Yağlı olduğu için tercih edilmez, Türk mutfağında da fazla yeri yoktur ancak salatalara, mezelere, çorbalara eşsiz besleyicilik ve lezzet katar.

4. Pazı: İçeriğinde muhteşem bir lutein, zeaksantin hazinesi saklamaktadır. Bu iki önemli antioksidan retinayı koruyan göz sağlığı için yararlı karetonidlerdendir. Pazı ile aynı familyadan koyu yeşil yapraklı diğer sebzeleri de göz ardı etmemelisiniz.

5. Tarçın: Kan şekeri dengesini koruyarak hem iştah mekanizmasını destekler hem de kalp sağlığı için faydalıdır. Çay, kahve, tatlılar ve bazı sebze yemeklerine serpebileceğiniz tarçın özellikle süt, mısır gevrekleri ve sütlü tatlılarla harika uyumdadır. Özellikle karanfille birleştirdiğiniz takdirde çok daha etkili olacaktır.

6. Semizotu: University of Texas at San Antonio araştırmacılarına göre semizotu omega 3 yağ asitlerinden en zengin sebzedir. Diğer sebze ve meyvelere kıyasla, semizotu kanser hücrelerinin büyümesini yavaşlatan melatoninden 10-20 kat daha zengindir.

7. Nar: Harika antioksidan kaynağı, kalbe giden kan akışının belirgin oranda azaldığı da belirlenmiştir.

8. Yeşil çay: Ramazanda gün boyu özlenen çay ve kahve iftar sonrası oldukça fazla tüketilir. Oysa ki yavaşlayan metabolizmaya destek olmak adına yeşil çay içmeye özen gösterilmelidir.

9. Kuru erik: Neoklorojenik ve klorojenik asitlerden zengin olan kuru erik hücrelere ciddi yapısal zararlar verebilen serbest radikallerin bozulmasına yardımcı olabilmektedir.

10. Kabak çekirdeği: Magnezyum ihtiyacını karşılamaya yardımcı en iyi besinlerdendir. Fransız araştırmacılara göre kanlarında maksimumda magnezyum olan bireylerin olmayanlara göre erken ölüm riskleri yüzde 40 daha azdır. Ancak kabak çekideği faydalı olduğu kadar kalorilidir de bu nedenle ayıklanmış kabak çekirdeğinden günde en fazla 1 yemek kaşığı tüketmelisiniz.

Beyin dostu ceviz

Görünümü beyini andıran cevizin kimyasal içeriğiyle beyin sağlığını koruduğu açıklandı.
Hasadına başlanan, dışındaki yeşil kabuğu kafa derisini, sert kabuğu kafatasını, içindeki zar beyin zarını, meyvesi ise beynin fizyolojik yapısını andıran cevizin, kimyasal içeriğiyle beyin sağlığını da koruduğu bildirildi.

Son yıllarda, yüksek kesimlerdeki ormanlık alanların ağaçlandırmasında en yaygın meyve türü olarak değerlendirilen ceviz, yaş olarak kilosu 12-15 YTL arasında değişen fiyatlarla alıcı bulurken, uzmanlar da sağlık açısından önemine dikkati çekerek, tüketimini öneriyorlar.

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi diyetisyeni Özgen Arı, ''cevizin fizyolojik yapısının benzerliğinin yanı sıra içeriğindeki vitaminlerle de beyin dostu olduğunu'' bildirdi.

Cevizin, dışındaki yeşil kabuğu ile kafa derisini, sert kabuğu ile kafatasını, içindeki ince zar ile beyin zarını, meyvesi ile de beynin şeklini adeta birebir yansıttığını belirten Arı, ''Bu benzerliğin yanı sıra sağlık açısından da ceviz tam bir beyin dostu'' dedi.

GÜMÜŞ İYONU İÇEREN TEK MEYVE

Şekli ile beynin küçültülmüş bir modeli olan cevizin Omega 3, Omega 6, A, B ve E vitaminleri ile lif yönünden zengin olmasının yanı sıra, beyin için gerekli gümüş iyonlarını da içerdiğini ifade eden Arı, ''Antibakteriyel özelliği olan gümüş iyonları beyin sağlığının koruyucusudur. Ceviz, beynin ihtiyacı olan gümüş iyonlarını içeren tek meyve'' dedi.

Cevizin beyin sağlığına olumlu katkı sağlamasının yanı sıra kalp ve kolesterol için de vazgeçilmez bir meyve olduğunu belirten Arı, ''Ceviz sadece ileri yaştaki bireyler için değil gelişme çağındaki çocuklar için de tüketimi gerekli bir meyve. Cevizi, zihin açıcı, dikkat toplayıcı özelliği nedeniyle ÖSS ve SBS gibi sınavlara giren öğrencilere hararetle öneriyoruz'' dedi.

Cevizin kan kolesterolünü düşürücü etkisinin de bilimsel olarak kanıtlandığına dikkati çeken Arı, cevizin enerji içeriğinin oldukça yüksek olması nedeniyle günde 30-45 gramdan fazla tüketilmesini önermediklerini bildirdi.

CEVİZ LEKESİ NASIL ÇIKAR?

Son günlerde hasat mevsimi olması nedeniyle tezgahlarda yerini alan taze cevizde tek sorunun yeşil kabuğunun yağlı boya gibi ele yapışması olduğunu anlatan Arı, ''Cevizin bıraktığı yeşil leke kolay kolay elden çıkmaz. Ancak, elleri iki dakika kadar sirkeye batırıp bir pamukla ovduktan sonra soğuk suyla yıkamak lekelerin giderilmesine katkı sağlayacaktır'' diye konuştu.

Çin çikolatasında melamin bulundu

İngiliz yetkililer, Çin çikolatasında kimyasal madde olan melamin bulunduğunu belirtti.
İngiliz şekerleme şirketi Cadbury'nun bir sözcüsü, Çin yapımı çikolatalarına yapılan ön testlerde kimyasal madde melamin bulunduğunu bildirdi.

Adı açıklanmayan sözcü, çikolatalarında tespit edilen melamin maddesinin miktarının ne kadar olduğunu belirtmek için erken olduğunu söyledi. Şirket tarafından daha önce yapılan açıklamada, Çin yapımı çikolatalarının güvenli olup olmadığı konusunda şüpheleri bulunduğu bildirilmiş ve bu çikolataların önlem olarak geri çekildiği açıklanmıştı.

Hon Kong hükümeti, Cadbury'nun Asya Pasifik şubesinin, merkezdeki Gıda Güvenliği birimine, Çin'in başkenti Pekin'deki fabrikasında üretilen 11 çeşit çikolatanın toplatıldığını bildirdiğini duyurmuştu.

Açıklamada, ürünlerde melamin bulunup bulunmadığı belirtilmemişti.

Antep fıstığı kolestrolü düşürüyor

Yapılan araştırmalar, Antep fıstığının damar tıkanıklığını önlediği ve kolesterolü düşürdüğünü ortaya koydu.

Gaziantep'te yapılan bilimsel bir araştırmada, Antep fıstığının damar tıkanıklığını önlediği, kolesterolü düşürdüğü belirlendi.

Atatürk Üniversitesi ve Türk Fizyolojik Bilimler Derneği tarafından düzenlenen 34. Fizyoloji Kongresinde sunulan ''Antep fıstığının genç sağlıklı erkeklerde lipid parametreleri ve oksidatif durum üzerine etkileri'' konulu bildiride, 32 erkek üzerinde yapılan bilimsel çalışmaların verileri yayımlandı.

ARAŞTIRMA 32 ERKEK ÜZERİNDE YAPILDI

Gaziantep Üniversitesi'nden (GAZÜ) bir grup bilim adamı tarafından gerçekleştirilen ve konuyla ilgili ilk defa insanlar üzerinde kontrollü olarak yapılan araştırma özelliğini taşıyan çalışmada, bir ay boyunca Akdeniz diyeti uygulanan 32 erkeğe daha sonra aynı diyetle birlikte bir ay boyunca da 100 gram Antep fıstığı verilerek kan örnekleri alındı.

Kan örnekleri üzerinde yapılan incelemede, Antep fıstığının kolesterol düşürücü etkisinin yanı sıra damar tıkanıklığı ile antioksidan etkisi incelendi.

CEVİZDEN DAHA ETKİLİ

Araştırma bulgularına göre, Antep fıstığının damar tıkanıklığını önleyici etkisi olduğu belirlenirken, bu etkinin cevizden daha fazla olduğu da ortaya çıktı.

Antep fıstığının kötü kolesterol olarak isimlendirilen LDL'yi düşürdüğü ayrıca insan vücuduna zararlı toksinleri engelleyen antioksidan miktarını artırdığı da gözler önüne serildi.

'ANTEP FISTIĞININ İNSAN SAĞLIĞINA ÇOK BÜYÜK FAYDASI VAR'

Çalışmayı gerçekleştiren ekip üyelerinden GAZÜ Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cahit Bağcı, Antep fıstığının yüksek doymamış yağ oranı dikkate alınarak belirli bir oranda tüketildiğinde hem metabolizmayı olumlu etkilediği hem de kolesterolü düşürücü etkisi olduğunu saptadıklarını anlatan Bağcı, ''Ayrıca Antep fıstığının sağlıklı genç erkeklerde kan glikoz değerleri ile oksidatif durumlarında da olumlu gelişmeler gördük. Antep fıstığının insan sağlığı için çok büyük faydası var. Her gün belirli oranda tüketilmesini öneriyoruz'' diye konuştu.

Meyve yemek mutluluğu artıyor

Muz, üzüm, çilek ve portakal gibi meyvelerin insanın mutluluk ve canlılığını artırdığı açıklandı.

Yiyecek ve İçecek Yöneticileri Derneği (YİYDER) Başkanı ve Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu, Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Bölümü Öğretim Görevlisi Aydın Özdemir, çilek, muz, üzüm ve portakal yiyenlerde mutluluk ve canlılığın arttığını bildirdi.

Özdemir, insanların günlük hayatta yaş ve kilolarını göz önünde bulundurarak meyve tüketmelerinin sağlıklarına ve mutluluklarına olumlu etki yapacağını belirterek, ''Çilek, muz, üzüm ve portakal yiyenlerde mutluluk ve canlılık artar'' dedi.

C vitamini deposu olan çileğin önde gelen afrodizyaklar arasında yer aldığını, vücutta tüm salgı bezlerini çalıştırarak vücuda gençlik ve kuvvet kazandırdığını, yüksek tansiyonu düşürdüğünü, damarları temizlediğini, kansere karşı koruduğunu ifade eden Özdemir, muzun da kokusuyla bile mutluluk verebildiğini söyledi. Kendisini güçsüz ve sinirli hissedenlere muz yemelerini öneren Özdemir, kalsiyum ve magnezyum içeren muzun strese iyi geldiğini vurguladı.

Üzümün şeker içermesi nedeniyle bedenen ve zihnen çalışanlar için iyi bir besin olduğunu anlatan Özdemir, C ve B vitamini açısından zengin olan portakalın da insana dinamizm verdiğini bildirdi.

ÇİKOLATA VE DONDURMA DA MUTLU EDİYOR

Meyvelerin yanı sıra çok yememek şartıyla, insana mutluluk veren diğer maddelerin çikolata, dondurma, fıstık ve makarna olduğuna işaret eden Özdemir, buğday ekmeğinin sıkıntıları unutturduğunu, simitin de yağ ve protein içermesi nedeniyle insanları mutlu eden yiyecekler arasında yer aldığını sözlerine ekledi.

Kadının kilosu partneriyle ilişkili

Kadının kilo alması ya da kaybetmesinin partneriyle ilişkisine bağlı olduğu açıklandı.

İngiltere’de yapılan bir araştırma, bir kadının kilo alması ya da kaybetmesinin, büyük oranda partneriyle ilişkisine bağlı olduğunu ortaya koydu.

Bu araştırma kapsamında soru sorulan 3 bin kadından yaklaşık yüzde 70’i, mutluluklarındaki en büyük faktörün ilişkileri olduğu yanıtını verdi. Bu kadınlardan geriye kalanlar da kilo aldıkları takdirde ilişkilerini bitireceklerini belirtti.

Slendex adlı bir firma tarafından yapılan araştırmanın sonuçlarına göre, bir kadının kilosunda ilişkide olduğu süre içinde 5 aşamada değişiklik oluyor.

İlişkisinin başında olan bir kadın, karşı cinse kendini beğendirmek için girdiği sıkı bir diyet sonucu ilk aşamada ortalama 2,5 kilogram kaybedebiliyor.

Kadın ilişkisinde rahatlamaya başladıkça kilo alıyor ve bu ikinci safhada bu miktar ortalama 4,5 kilogramı bulabiliyor. Bunu izleyen üçüncü aşamada, evliliği düşünmeye başlayan ve bu büyük gün için incelme hevesine giren kadın ortalama 3,5 kilogram kaybedebiliyor.

Kadının bir bebeğinin olacağı ise 6 kilogram anlamına geliyor. Son aşamada çocukları büyüyen ve görüntüsüne daha fazla zaman ayırmaya başlayan kadın yenilenme yoluna gidiyor ve ortalama 5 kilo kaybedebiliyor.

Kahvenin faydalı olduğu kanıtlandı

Günlük iki fincayı geçmeyen kahve tüketiminin karaciğer düzensizliğine iyi geldiği ortaya kondu.

Alman Aachen Üniversitesi uzmanlarının son araştırmasıyla kahvenin faydalı olduğu bilimsel açıdan ortaya konulmuş oldu. Ancak uzmanlar günlük kahve tüketiminin bir iki fincanı geçmemesi gerektiğini vurguladı.

Dünyada en bilinen içeceklerden biri kahve. Sadece Almanya'da nüfusun yüzde 87’si 15 yıldan beri düzenli olarak kahve içiyor.

Günümüzde kahve çoğu insan için vazgeçilmez öneme sahip. Sabahları güne başlamak, uyanık kalmak ya yemeklerden sonra, arkadaş sohbetlerinde ya da sadece keyif için kahve içiliyor. Ancak tarihi uzun yıllara dayanan kahvenin tek özelliği, tadı ve hoş kokusu değil.

KARACİĞER İÇİN FAYDALI

Deutsche Welle'in internet sitesinde yer alan Ingo Wagner imzalı habere göre Amerikan Sağlık Bakanlığı'na bağlı Ulusal Sağlık Enstitüsü uzmanları geçtiğimiz yıllarda, kronik karaciğer hastalarının düzenli olarak kahve tükettiklerinde karaciğerlerindeki düzensizliğin daha ağır bir seyir izlediğini ortaya çıkardılar.

Ancak uzmanlar bunun sebebini tespit edememişlerdi. Alman Aachen Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görevli bir uzman ekip uzun süren araştırmalar sonucunda kahve ve kronik karaciğer hastalıkları arasındaki ilişkiyi ortaya çıkardı.

Araştırma ekibinin başkanı Dr. Olav Gressner vardıkları sonucu “Günde bir ya da iki fincan kahve içen karaciğer hastalarında hastalığın daha yavaş bir seyir izlediğini gösteren araştırmalar vardı. Ancak biz şimdiki araştırmamızla bunun sebebinin çok büyük ihtimalle kafeine dayandığını ortaya koymuş olduk” şeklinde aktardı.

Uzmanlar kafeinin karaciğer hücrelerindeki etki mekanizmalarından Cyclo- AMP maddesi oranını arttırdığını ispatlamış oldu.

Bu madde organlarda sağlıklı hücreleri yarasız bağ dokusu hücrelerine yani fibröz dokuya dönüşümünü azaltıcı bir özelliğe sahip.

Fibroz, dokuların sertleşerek organı tamamen kabuksu bir yapının kaplamasına ve ilerleyen durumlarda da söz konusu organının işlevini bütünüyle yitirmesine neden olabiliyor.

Örneğin karaciğer fibrozunda organın zararlı maddeleri imha edici bölümü görevini yerine getiremez oluyor. Alkol tüketiminin yanı sıra Hepatit B ve Hepatit C de fibroza yol açabiliyor.

Batı tarzı beslenmede kalp riski

Kızartma, tuz ve et bakımından zengin olan Batı tarzı beslenmenin kalp krizi riskini artırdığı ortaya kondu.

Kanada'da yapılan bir araştırma, kızartma, tuz ve et bakımından zengin Batı tarzı beslenmenin kalp krizi riskini artırdığını gösterdi.

Amerikan Kalp Birliği'nin dergisi Circulation'da yayımlanan araştırma, kızartılmış ve tuzlu besinler yerine sağlıklı besinler yemenin, dünyada kalp krizi vakalarını üçte bir oranında azaltacağını ortaya koydu.

Ontario'daki Nüfus Sağlığı Araştırma Kurumu Başkanı profesör Selim Yusuf'un liderliğindeki araştırma ekibi, 52 ülkede 16 bin kişiyi inceledi ve dünya üzerinde 3 beslenme tarzı tanımladı.

Bunlar arasında yağ, tuz ve etin ağırlıklı olduğu Batı tarzı beslenme, kalp krizi riskinin yaklaşık yüzde 30'unun nedenini oluşturuyor. Daha çok Afrika'da rastlanan meyve ve sebze ağırlıklı beslenme tarzı ise bu riski üçte bir oranında azaltıyor. Tofu, soya ve diğer soslar bakımından zengin Doğu tarzı ise kalp krizi riski için bir fark yaratmıyor.

İştah azaltan 10 bitki

Sağlıklı kilo vermek isteyenler, iştah azaltan ve yağ yakımını hızlandıran bu bitkileri tercih ediyorlar

At kuyruğu bitkisi idrar sökücü özelliğiyle biliniyor. Yağ dokularını eritmeye yardım eden bitki yaraların iyileşmesine de yardımcı oluyor. Fakat tüm idrar söktürücü bitkilerde olduğu gibi fazla dozda kullanılırsa böbreklere zarar verebilir.

Maydanoz, metabolizmayı hızlandırarak bağ dokusunu güçlendiriyor. Maydanoz yemek ve çayını içmek, ödemlere ve vücudun su toplamasına karşı çok etkili bir yöntem olarak biliniyor.

Adaçayı zayıflamak isteyenler tarafından iştah kesici olarak kullanılıyor. Çay ve yemeklerde baharat olarak da kullanılabiliyor.

Fesleğen vücutta biriken fazla suyu atmaya yardımcı oluyor. Üstelik, içindeki eter yağların moral yükseltici etkisi bulunuyor.

Kekik, sindirim sorunlarını tedavi edici etkiye sahip ve metabolizmayı hızlandırıyor. Bağışıklık sistemini güçlendirmenin yanı sıra yorgunluktan şikayet edenlere zindelik veriyor.

Civanperçemi, tatlıya karşı iştahı keser, tokluk hissi verir. Tazelik veren lezzeti, ağır yemeklerin tadını hafifletir.

Biberiye, sindirimi düzenler. İyi bir canlandırıcıdır, kan dolaşımını hızlandırır, cildi sıkılaştırır. Et yemeklerinde kullanılabilir.

Tere, vücuttaki yağ yakımını hızlandırıyor. İnce yaprakları pişince acılaştığı için çiğ yemek gerekir. Ayrıca içinde birçok vitamin barındırır.

Sinameki, kalın bağırsakta suyun emilmesini önleyerek müshil görevi yapar. Uzun süreli kullanımlarda bağırsaklarda yan etkilere yol açacağından idrar söktürücü özelliği bulunan rezene ve nane gibi bitkilerle desteklenmesi gerekiyor.

Balık otu, bünyenin kimyasını hızlandırarak zayıflamaya destek olur. İçindeki maddeler tırnakları güçlendirerek saçlara parlaklık verir. Salata ve meyveli içecekler içinde kullanılabilir.

DEFNENİN FAYDALARI

DEFNE ; 6-7 metreye kadar boylanan ve sarı renkli çiçekler açan, yaprakları güzel kokulu ve kışın yapraklarını dökmeyen bir bitkidir. Yapraklarından yeşil renkli bir yağ olan Defne yağı çıkarılır.
DEFNENİN FAYDALARI
Vücudu rahatlatır.
Kabızlığa iyi gelir.
Kas ağrılarına iyi gelir.
İştah açar.
Sinir sistemini yatıştırır.
Antiseptik özelliğe sahiptir.
Bağırsak gazlarını düzenler.
Sindirim sistemini düzenli çalışmasını sağlar.
İdrar yolları iltahaplanmasına iyi gelir.
Bağışıklık sistemini güçlendirir.
Defne sabunu saç dökülmesini önler.
Hamilelerin kullanması sakıncalıdır.
Defne nerelerde kullanılır :

-Güzel kokusu nedeniyle yemeklerde koku ve tat verici baharat olarak kullanılır.
-Defne yaprağı, hatmi çiçeği ile kaynatılıp, bal ve tarçın ile demlenirse Defne Çayı olur;Defne çayı iştah açmak ve hazmı kolaylaştırmak için faydalıdır.
-Defne yaprağından, defne yağı da elde edilir.
-Meyvelerinden elde edilen Defne Yağı cildi tahriş eden merhemlerle karıştırılarak kullanılır.
-Ayrıca, sabun ve şampuanlara koku vermek için de kullanılır.
-Defne sabunu ve şampuanı hem hoş kokuludur hem de cilde ve saça faydalıdır.
netten

28 Ekim 2008 Salı

PROF.DR.İBRAHİM SARAÇOĞLU YAZILARIYLA CAFE MİLLİYETTE

28 Ekim Salı gününden itibaren her salı ve perşembe Cafe Milliyette yazılarına başlayan Prof.Dr.İbrahim Saraçoğlu bugünkü yazısında Anadolu toprakları ve bitki örtüsünden,günün kürüne ve soru cevap şeklinde yazısıyla ilk yazı dizisine başlamış bulunmakta…
Günün kürü ise şu:Adaçayının faydaları ve en çok işe yaradığı yerlerden biri olan boğaz enfeksiyonları
Antibiyotikleri boğaz ve bademcik enfeksiyonlarına karşı koruyucu ve önleyici olarak kullanamayız. Ancak bir hekim kontrolünde teşhisten sonra kullanabilirsiniz. Oysa adaçayı koruma ve önlemede rahatlıkla kullanabileceğiniz muhteşem bir bitkidir. Ağız hijyenini sağlamada, bademcik ve boğaz enfeksiyonuna karşı önleyici ve koruyucu gücü mükemmel olan adaçayının gargarası ve kürünü öneririm.
Yaklaşık bir bardak suda bir tutam adaçayı (4-5 gr) 10 dakika kısık ateşte demlenir.
Akşam yatağa giderken, çocuklarınızı okula uğurlarken günde iki-üç kez gargara yapınız. Hazırladığınız gargarayı 48 saat rahatlıkla kullanabilirsiniz. Ancak adaçayının içiminde hamileler ilk 3 ay için çok dikkatli olmalıdır. Düşük yapma riskini artırabilir.
Önemli Not: Bir şikâyetiniz var ise hekim kontrol ve önerilerini ihmal etmeyiniz. Buradaki bilgilerin herhangi bir hastalığı teşhis amacı yoktur, destekleyici ve yardımcı tedavi amaçlıdır.
Kaynak:Cafe Milliyet

24 Ekim 2008 Cuma

KADINLARDA KEMİK ERİMESİNE İYİ GELEN ÖNERİLER

Seda Sayan'ın programında, kadınların en önemli sorunu olan kemik erimesine de değinen Saraçoğlu; menopoz döneminde girmiş bayanların Öströjen hormonunun üretiminin düştüğü bu dönemde tüketilmesi gereken takviyenin kalsiyum olduğunu belirtti.
Kalsiyumun en fazla bulunduğu besin süt olduğu bilinir.Ancak süt fazla tüketildiğinde kolesterolün yükselmesine neden olur.
35-40 yaşından sonra fazla tüketilen sütün içerisinde kalsiyumu vücut almaz.Vücut sütteki kalsiyumun ancak %1ila % 2 ini alır.Takviye olarak sütün yerine yoğurt tüketin.
Bir başka kalsiyum deposu ise;brokolidir.Çok az suda 5 dakika haşladığınız brokolinin suyunu içebilir yada brokolinin üzerine koyduğunuz yoğurtla salata şeklinde tüketebilirsiniz.

BÖBREK SANCISINA AVAKADO YAPRAĞI İYİ GELİYOR

Böbrek sancısı çeken kişilerin imdadına Avakado yaprağı yetişiyor.Yaklaşık 1 tutam avakado yaprağını(3,4 gr) 1 bardak suda kaynatın.Yaklaşık (8-10 dakika )boyunca kaynattığınız avakado suyunu ılınınca tüketiniz.
Not:Bu çayı 3 gün boyunca günde 1kez tüketin..Birkaç gün ara verip tekrar 3 gün tüketiniz..Faydasını göreceksiniz
PROF.DR.İbrahim Saraçoğlu

BOY UZATMANIN DOĞAL YOLLARI

Seda Sayan'ın programına katılan İbrahim Saraçoğlu boy uzatmanın doğal yollarını anlattı..
Boy uzatmanın yolları hem beslenme şekli hemde bitkisel çayla mümkün olduğunu belirten Saraçoğlu bu kürde kullanılan bitkisel çayın patentinin kendine ait olduğunu ve bunu ancak kendi web sitesinden sipariş yolu ile verebileceğini açıkladı.
Not:Bu kür 21 yaşına kadar kullanılması uygundur.
Beslenme şekli:Haftada 3 kez balık tüketilmelidir.6 ay kadar bu beslenme şekli devam edilmelidir.(Torik,palamut,kefal,ve uskumru)
Haftada 3 kez bitkisel çay (www.saracoglu.at)

23 Ekim 2008 Perşembe

Keten tohumunun faydaları..

Aktarlarda kolayca rastlayabileceğiniz keten tohumunun faydaları saymakla bitmiyor.

GIDA olarak 10 bin yıldır kullanılan keten bitkisi, çok etkili bir gençlik ve güzellik kaynağı. Kolesterol düşürücü, felç, kanser, unutkanlık önleyici, bağırsak çalıştırıcı etkisi bulunan keten tohumu, yıllara inat sizi gençleştiriyor. Uzmanlar, sıvı şeklinde, salataların üzerine serpiştirilerek veya günde bir çorba kaşığı şeklinde tüketmeyi öneriyor. İşte mucize besinin yararları...

Faydaları saymakla bitmiyor

Cilt yapısını yeniler, parlaklık kazandırır.

Mide-bağırsak sorunlarına karşı iyi geliyor.

Bağırsakları yumuşatır.

Kemikleri güçlendirir.

Bağışıklık sistemini güçlendirir.

Menopoza bağlı şikâyetleri hafifletir.

Kalp-damar hastalıklarından korur.

Kolesterol, şeker seviyesini dengeler.

Yüksek tansiyonu düşürür.

Romatizmal hastalıkları önler.

Sinir sistemini güçlendirir.

Hafızayı güçlendirir

Günde bir kaşık yeterli

Keten tohumunu kaynatılarak içilebilir, yada döverek, toz haline getirip, bir kaşık ağza atıldıktan sonra arkasından su içilebilirsiniz. Çok özel bir tadı veya kokusu olmayan keten tohumu, kavrulunca güzel bir tada kavuşuyor. Tohum şeklinde de tüketilebiliyor.Yemeklere, yoğurda, salatalara, müsliye, pasta, börek gibi unlu mamullere karıştırılabiliyor. Günde 1-1.5 çorba kaşığı keten tohumu sağlıklı kalmak açısından yeterlilik gösteriyor.

Beyaz çayın bilinmeyen faydaları!

Beyaz şakayık”, “altın ay”, “gümüş iğne” ve “beyaz bulut” gibi isimleriyle ve tadıyla efsaneler yaratan, yüzyıllarca çeşitli anlamlar yüklenerek değerlenen ve günümüzde pek çok araştırmanın konusu olan beyaz çaya kupalarınızda yer açın. Beyaz çay, adını çay tarlalarındaki açılmamış filizlerin gümüşi beyaz tüylerinden ve çok açık renkli liköründen alıyor.

En nadide ve en pahalı çay çeşidi olan beyaz çay, kadim şifacılar tarafından yüzyıllardır bitkisel ilaç olarak da kullanılıyor. Ayrıca en az üretilen ve en yüksek düzeyde antioksidan içeren çay çeşidi. Dünyada yıllık üretimi 600-800 ton civarında. Çin, Hindistan, Kenya, Sri Lanka ve Vietnam kaynaklı beyaz çayın, ülkemizde de çeşitleri var.

Dört çeşidi var

Damakta tatlı ve ipeksi yumuşaklıkta tat bırakan beyaz çay, fındıksı bir aromaya sahip. Yüksek kalitedeki beyaz çay, diğer adıyla “gümüş iğne”, yalnızca filizler içeriyor. Kafeini daha az tüketmek isteyenler için keyifli bir seçenek. Dört grup beyaz çay var: Silver Needle (Yin Zhen Bai Hao), White Peony (Bai Mu Dan), Tribute Eyebrow (Gong Mei), Noble, Long Life Eyebrow (Shou Mei). En yüksek kaliteli beyaz çaylar olan “gümüş iğne” ve “beyaz şakayık”, Çin kaynaklı. “Silver needle”, “gümüş iğne”, “büyük beyaz” veya “narcissus” denilen çay klonlarının körpe etli tomurcuklarından dikkatli şekilde elle seçilerek üretiliyor.

Hafif tatlımsı aroması ve lezzetiyle çok ünlü ve nadir. İkinci derece kalitede olan “beyaz şakayık” (white peony), tomurcuk ve yapraklardan oluşuyor. “Gümüş iğne”ye göre daha sert tada sahip olan çay, ondan daha koyu renkte. Avrupa ülkeleri ve Amerika’da fındık veya bambu kokulu, tatlı, hafif tütsülenmiş tada sahip, daha koyu likörlü “beyaz şakayık” satılıyor. Beyaz çaylar içinde en tanınmışlardan biri de, Çin’in Fujian Bölgesi’nde yetiştirilen “yüzde 100 organik beyaz şakayık”. Beyaz çayı Türkiye’de Lipton ile Schiller Chiemsee çay markaları içinde bulabilirsiniz.

Beyaz çayın yararları

Beyaz çay kolon, prostat, mide kanseri gibi birçok farklı kanser çeşidine karşı koruyuculuğa sahip. Yüksek tansiyonu düşürmeye yardımcı. Damarların gelişimine destek oluyor. Felç tahribatına karşı koruyucu etkili. İyi kolesterolü yükseltip, kötü kolesterolü düşürmeye yardımcı olarak damar sertleşmesi ve tıkanıklığının önlenmesine katkı sağlıyor.

Bakteri ve virüsleri doğal yollarla yok etmeyi sağlıyor. Bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Soğuk algınlığına karşı korunmaya yardımcı. HIV belirtilerini hafifletebiliyor. Kalbi güçlendiriyor. Kemik yoğunluğunun yüksek olmasına katkıda bulunuyor. Romatizma ve osteoporoz hastaları için faydalı etkiye sahip. Dişleri daha güçlü yapan az miktarda florid ve diğer besin elementleri içeriyor. Kötü nefes kokusuna sebep olan bakterileri öldürüyor. Metabolizmayı hızlandırarak, dengeli diyet programına yardımcı oluyor.

Nasıl demlenir?

Demliğe koyulan beyaz çay, siyah çayın aksine birkaç kez demlenebiliyor ve her demlemede farklı bir aromatik bileşeni açığa çıkıyor. Eğer demlemede en yüksek kalitedeki filizler kullanılacaksa demleme süresi, suyun sıcaklığına bağlı olarak üç-dört dakika sürebiliyor. Çeşitli metotları deneyerek farklı damak tatları için en mükemmel beyaz çay demleme şeklini bulmanız mümkün.

Efsanevi beyaz çay

Bir Çin efsanesine göre, beş bin yıl önce İmparator Shen Yung kırda dolaşmaktadır. Su içilemeyecek kadar kirlidir, o da suyun kaynatılmasını emreder. Derken rüzgâr, fincandaki kaynar suya bir çay yaprağı bırakır. Meraklı imparator, yaprağın su içinde demlenmesine izin verir. Efsaneye göre imparator yedi yıl boyunca bölgede kalarak sürekli çay içer.

Çin’in Song Hanedanlığı boyunca beyaz çaya büyük hürmet edilmiş. Bu değerli içecek, kraliyet tebasının seçimi ve imparatora sunulan özel bir hediye olmuş. Beyaz çay yaprakları ve tomurcukları, geniş kaselerde rahatça çırpılabilsin diye Song çay seremonisi boyunca ince toz şeklinde öğütülmüş. Bu şekilde ilk çay pudrası üretilmiş. Bu dönemde Çin’e giden Japon rahipler, Song usulü çay hazırlamayı öğrenmiş ve ülkelerinde alışkanlığı devam ettirmişler.

Aşırı fruktoz tüketimi zarar veriyor!

Meyvelerin içinde doğal olarak bulunan ve meyve şekeri olarak bilinen fruktoz, son 30 yılda gıda sanayiinin en çok kullandığı tatlandırıcı haline geldi.

Doğal yiyeceklerle alımı yararlı olan bu şeker türünün gıda sanayiindeki kullanımı arttıkça, doğal olmayan yollardan fazla tüketiminin zararları tıp dünyasının dikkatini çekmiştir.

Mısırdan elde edilen fruktozdan zengin mısır şurubu (high fructose corn syrup), başta alkolsüz içecekler (meyve suları, asitli içecekler, sodalar vb.) olmak üzere bütün hazır gıdalarda (kek, bisküvi, çikolata, şekerleme, tüm jöle ve benzeri ürünler, hazır ekmekler vb.) yaygın olarak kullanılmaktadır. Ucuz olmasının yanında, karaciğerde diğer şekerlerden farklı işlenmesi gıda üreticilerine ek bazı yararlar getirmektedir. Tüm bu yararlar tüketiciye ise zarar olarak yansımaktadır.

Fruktoz, diğer şekerler gibi doyma hissi oluşturmaz ve fruktozdan zengin tatlı yiyecekler daha çok tüketilebilir. Yemeklerden sonra ortaya çıkan ve doyma hissi sağlayan en önemli iki unsur, kan glukoz ve kan insulin düzeylerinin yükselmesidir. Vücut hücrelerinin temel enerji kaynağı olan kan şekeri (glikoz) düzeylerinin yemeklerden sonra yükselmesi, ardından kan insülin düzeylerinin yükselmesine neden olur ve kan şekeri hücrelerin içine girer.

Bu mekanizma insanda doyma hissine neden olur ve daha fazla yemek yenmesini engeller. Fruktoz, doyma hissine katkı sağlamamasına rağmen kan şekeri glukoz ile aynı enerji (kalori) yüküne sahiptir. Bu nedenle gıdalarla tüketilen glukoz miktarı azaldıkça ve bununla birlikte fruktoz miktarı arttıkça, bireyde daha geç doyma hissi oluşur ve daha çok yer. Fast-food olarak ifade edilen tüketim kültürünün en önemli unsurlarından bir tanesi budur. Bu nedenle farketmeden tükettiğimiz yüksek fruktoz, şişmanlık ve şişmanlıkla ilgili hastalıkların ortaya çıkmasında yeni bir sağlık tehdidi olarak kabul edilmektedir.

Tüketicilerin, masum gibi gözüken bu yeni ancak gizli tehdidin farkında olmaları ve özellikle çocukları bu tür ürünlerden uzak tutmaları, şeker, kalp ve damar, şişmanlık ve yüksek tansiyon gibi uzun süreli ve tedavisi zor hastalıkların önlenmesinde alabilecekleri önemli bir tedbir olarak görülmektedir.

Bazı ülkeler, bu tür ürünlerin okul kantinlerinde satılmasına önemli kısıtlamalar getirmiştir. Ülkemizde bu tür bir yasal düzenleme henüz olmamakla beraber, Sağlık Bakanlığı konu üzerinde halen çalışmalarını sürdürmektedir.

Hekimce.com

Gözleriniz ne kadar önemli?

Halk arasında göz tansiyonu adıyla da bilinen glokom, göz içi basıncının yüksek seyretmesi ve göz sinirlerinin zayıflaması sonucu, tedavi edilmezse körlüğe (görme kaybına) neden olabilen bir göz hastalığı.

Türk Oftalmoloji Derneği Genel Başkanı ve Glokom Birimi Başkanı Prof. Dr. Nevbahar Tamçelik, “Görme siniri hasarı ve glokomun yol açabileceği körlükten, erken tanı ve tedavi ile korunmak mümkün" dedi.

Prof. Dr. Tamçelik 6 Mart Dünya Glokom Günü nedeniyle yaptığı açıklamada özetle şunları söyledi:

“Glokomda görme kaybı oluştuktan sonra geri dönüş olmadığından erken tanı çok önemlidir. Glokom yıllar içinde yavaş yavaş ilerleyen sinsi bir hastalıktır.

Bu yüzden çoğu kişi ancak iş işten geçtikten sonra farkına varabiliyor. Bütün dünya ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de saptanmayan ve risk altında bulunan çok sayıda glokom hastası olduğunu düşünüyoruz. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki, Türk toplumu tarafından hastalık yeterince bilinmiyor.

Hastalar bir şeyler hissetmeye başladıklarında, tedavi için çok geç kalınmış oluyor. Göz tansiyonunun kötü sonuçları ancak erken tanı, doğru ve düzenli tedavi ile engellenebilir. 40 yaşından sonra herkesin yılda bir kez gözlerini glokom açısından muayene ettirmesi ve 40–45 yaş üzerinde risk altında olan kişilerin düzenli ve daha sık aralıklarla doktor kontrolüne gitmesi gerekmektedir. Glokom hastalarının ise hastalıklarını ciddiye almaları ve tedavilerini kararlılıkla sürdürmeleri şarttır.”

Prof. Dr. Tamçelik, göz tansiyonu normalden yüksek olanların, ailelerinde ve yakın akrabalarında glokom bulunanların, yüksek miyop veya hipermetrop kusuru olanların, göz yaralanması geçirenlerin, kortizonlu ilaç kullananların, şeker ve migren hastalarının da glokom bakımından risk altında olduğuna dikkat çekti.

Prof. Dr. Nevbahar Tamçelik, bu kişilerin, uzman bir doktor tarafından glokom tedavisinin yapılmasının ve düzenli takip edilmesinin gerektiğini vurguladı.

22 Ekim 2008 Çarşamba

FESLEĞENİN FAYDALARI

Fesleğen Bitkisi: Reyhan olarak da bilinen fesleğen, genellikle ılıman iklimlerde yetişen, beyaz veya pembe renkte çiçekler açan ve güzel kokulu yaprakları olan bir bitkidir
Fesleğenin Faydaları
-Öksürüğü keser.
-Baş dönmesini durdurur.
-Arı sokmasında faydalıdır.
-Ağız yaralarını tedavi eder.
-Fesleğen kokusu, sivrisinek ve tahtakurusu gibi haşaratları kaçırır.
-Asabiyetten ileri gelen genel güçsüzlüğe, iyi gelir

- Sindirim bozukluğuna, faydalıdır
-Uykusuzluğa iyi gelir
-Migrene karşı etkilidir.
-Hazımsızlık için çok etkilidir

-Sinir hastalarına,
-Baş dönmeside etkilidir,
-Bağırsak sorunlarına iyi gelir
-Öksürüğe, anjin ya da boğmacalılara verilir.
-Ağızda oluşan yaralar ve pamukçuk ağız banyosu yoluyla tedavi edilir.
- Sütü gelmeyen ya da az gelen kadınların süt verimini çoğaltmak için de kullanılır.
- Mutfakta tazesi veya kurusu kullanılır
.
kaynak:netten

21 Ekim 2008 Salı

ASTROLOJİ İLE GELEN SAGLIK

Türkiye’nin bitkisel ürünlerle cilt bakımı yapan ilk güzellik uzmanı Suna Dumankaya ile astrolog ve yaşam koçu olarak dünyanın pek çok ülkesinde tanınan Frederico Ciongoli’nin ortak hazırladıkları bu kitap neden hasta olduğumuz ve nasıl iyileşebileceğimiz üzerine temellendiriliyor. Kitapta hastalıkların gerçek sebebi irdelenirken burçların hastalıkların üzerindeki etkisi Suna Dumankaya’nın destekleyici doğal tedavi önerileriyle ayrıntılı olarak okura ulaştırılıyor. Ay, 12 burcu dolaşırken sağlığımızın nasıl etkilendiğini ve duygusal durumumuza bağlı olarak ortaya çıkan pek çok hastalığın nasıl iyileştirilebileceği anlaşılır ve akıcı bir dille anlatılıyor.
Her burç bir organı işaret ediyor
Her burç bedendeki bir organı işaret ediyor. Her burç bedensel bir rahatsızlığa gebe. Her burcun da karakteristik duygusal özellikleri var. Bedendeki her rahatsızlık önce zihinde oluşuyor. Tüm bunlar birleşince bedensel hastalıklarınıza farklı bir bakış açısı geliyor.
Hipertiroid hastalarının genel özellikleri
Yol açan zihinsel davranış kalıbı: Verimli kişilerdir, fikirlerini ve amaçlarını hayata geçirmeyi çok iyi bilirler. Uygulama konusunda harikadırlar ve rüyalarını nasıl gerçekleştireceklerini bilirler. Ancak içsel uyumlarında eksiklik vardır, kendilerine ve başkalarına karşı hem aşırı coşkulu hem de tahammülsüzdürler. Yaptıkları her şeyin odağı, sonuçlarından etraflarındaki kişilerin faydalanmasıdır. Bunun sebebi, kendilerinden fazla başkalarını düşünmeleridir. Sorunun kökü, bu kişilerin kendilerini farkında olmadan olarak dışlanmış hissetmeleri ve diğerleri tarafından kabul edilmek için ellerinden geleni yapmalarıdır.
Önerilen yeni davranış biçimi: Kendiniz olmaya özen gösterin – kendinize daha fazla enerji ayırın, - kendinizi önemli hissetmenizin sebebi kendiniz olsun, başkalarının sizin hakkınızdaki düşünceleri değil, çünkü özlemini duyduğunuz içsel uyuma ancak bu şekilde ulaşabilirsiniz. Daha hoşgörülü olun, insanların farklı tavırlar takınmalarını talep etmeyin. Kendi üzerinize düşeni yapın ve başkalarının sınırlarına saygı gösterin.
SUNA DUMANKAYA’dan öneriler:
• Oğul otunu çay gibi içebilirsiniz.
• Turp, mine çiçeği, brokoli ve limon yiyin…
Mide rahatsızlığı olanların genel özellikleri
Yol açan zihinsel davranış kalıbı: Duyguların ve kişisel kudretin merkezini temsil eder. Mide ağrısı, hazımsızlık, kramplar ve “göbek şişliği” genelde istemediğin bir şeyi kişisel kudret eksikliği dolayısıyla “yutuyor” olduğunun belirtisidir veya belli bir durumu kabul etmediğinin göstergesidir. Mide rahatsızlıklarının aslı bağımlılık, hükmetmek, öfke, nefret gibi duyguların insan farkına varmadan kök salmasıyla da ilişkilendirilebilir. Bu duygular bir nevi enerji düğümü yaratırlar ve böylece midede rahatsızlıklar ortaya çıkar.
Önerilen yeni davranış biçimi: Mide bölgesinde sıkışmış olan enerjiyi serbest bırakmak için kendini tanıma çabası gereklidir. Duygusal bağımsızlık ve kişisel kudret, midenin sorunsuz çalışmasıyla doğrudan alakalıdır. Hayatta yutmaman gereken olayları yuttuğun takdirde midede meydana gelen aşırı enerjiyi dışarı atmak için iyi bir egzersiz, enerji kusmasını gerçekleştirmektir. Yani tüm dikkatini karın kaslarına vermeli ve sesleri, midenin en dibinden haykırıyormuş gibi çıkarmalısın.
SUNA DUMANKAYA’dan öneriler:
• Asitli, alkollü, acı, ekşi gıdalardan uzak durun.
• Bamya yemeği yiyin.
• Et suyu çorbalar tüketin…
Kitapta ayrıca doğal bakım reçeteleri bulunuyor.
Kitabın son bölümünde alfabetik sırayla hangi doğal bitkinin hangi rahatsızlığa iyi geldiğine de yer veriliyor.
Ekinezya: Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir, soğuk algınlığına iyi gelir.
Somak: Ağız içi yaraları, mide bulantısı, diş eti rahatsızlığına iyi gelir, sivilcelere losyon olarak kullanılır…
MYNET

KAPARİ(GEBERE) OTUNUN FAYDALARI

Kaparı (gebere )bitkisinin adını ve çok şifalı bir bitki olduğunu Prof.Dr.Ahmet Maranki sayesinde duyduk Akdeniz ikliminde yetişen kapari bitkisi, birçok hastalığa şifa vermektedir .Özellikle kanser hastarında tronbosit oluşumunu hızlandıran bu bitkinin faydaları oldukça fazla
KAPARİNİN FAYDALARI
* Özellikle kanser hastalarında trombosit sayısını yükseltmektedir.
*Sindirim sistemini düzenler.
*Kabızlık gidericidir.
*İdrar söktürücüdür.
*Balgam söktürücüdür.
*Solucan ve parazit düşürücüdür.
*Ağrı kesicidir.
*Romatizma rahatsızlıklarına iyi gelir.
*Felçten korur.
*İskorbit hastalığında kullanılır.
*Kan bozukluklarına faydalıdır.
*Gut hastalığına iyi gelir.
*Antitümör etkilidir.
*Hemoroid hastalarına fayda sağlar.
*Dalak büyümesinde faydalıdır.
*Kalça rahatsızlıklarında kullanılır.
*Adet düzenleyicidir.
*Diş ağrılarını keser.
*Karaciğer fonksiyonlarını düzenleyicidir.
*Mide ülserini iyi eder.
*Multipl Skleroz (MS) hastalığında faydalıdır.
*Cinsel gücü arttırıcıdır.
ÖNEMLİ UYARI : Gebere, Kapari bitkisi oldukça faydalıdır.Fakat kurutulmuş olmalıdır.bitki toplanır toplanmaz direk yenilmemelidir çünkü faydalı olmasının yanısıra zehirli bir bitkidir mutlaka işlenmiş yada gölgede kurutulmuş olmalıdır.
AHMETMARANKİ

20 Ekim 2008 Pazartesi

İBRAHİM SARAÇOĞLU ADET DÖNEMİ GÖGÜS ARILARINA NANE

NANE:Bazı bayanlar adet dönemi öncesinde birçok sıkıntıya maruz kalırlar; bunlardan biriside gögüslerindeki ağrılar ve şişliklerdir.İbrahim Saraçoğlu adet dönemi öncesi gögüs ağrıları ve şişlikleri için naneyi öneriyor.Adet öncesi bayanlar bol bol nane tüketirlerse gögüslerindeki ağrılardan kurtulup sorunsuz bir adet dönemi geçireceklerdir.
ibrahimsaracoglu

ERKEKLERDE CİNSEL İLİŞKİ SONRASI OLUŞAN AĞRILAR İÇİN

Erkeklerde cinsel ilişki sonrası oluşan ağrılara Prof.Dr.İbrahim Saraçoğlundan doğal öneriler
Bir bardak kaynayan sıcak suyun içerisine 20 adet kuru kiraz sapı atınız.
NOT:Bu saplar yeni olmalı..Aktarlardan alacağınız kiraz saplarının eski olmamasına dikkat edin.
Kaynayan kiraz saplarının içerisine 2-3 damla limon damlatın.Günde 1 bardak tüketin..Çok kısa zamanda faydasını göreceksiniz…
PROF.DR.İBRAHİM SARAÇOĞLU

BEL VE BOYUN AĞRILARINDA PİLATES

Bel ve boyun ağrıları günümüz Türkiyesi'nin 45 yaş altının çok genel bir rahatsızlığı halini almıştır.Bu rahatsızlıklar çoğu zaman ameliyat gerektirmeden egzersiz, rejim ve biraz alışkanlık değiştirerek yenilebilecek durumdadır.
Doktor kontrolünden geçtikten sonra, size uygun hazırlanan egzersiz programı omurganın daha sağlıklı ve esnek olmasını sağlar. Güçlenen karın kasları, adeta bir korse gibi sizi dik tutup,duruşunuzu düzeltir ve belinize binen yükü hafifletir.

HAMİLELİKTE PİLATES NASIL OLMALI ?

Pilates, doğum öncesi, sırası ve sonrasında kadını güçlendiren, doğuma hazırlayan ve doğum sonrası eski formuna hızlı bir şekilde dönmesini sağlayan sistemdir.
Vücudun ağırlık noktasının değişmesi ve ağırlığın artması; omurgada ağrılara neden olur. Ruhsal açıdan da yıpratıcı olan hamilelik süresince; vücutta kasılmalar meydana gelir. Pilates, özellikle bel ve karın kaslarını çalıştırarak omurgayı rahatlatır. Böylece güçlenen kaslar, ağırlığı paylaşarak omurgaya destek olurlar.
Yapılan esneme egzersizleri, kasılmaları rahatlatır. Tutulma ve ağrıları azaltır. Nefes egzersizleri, meditatif yanıyla sizi rahatlatırken; normal doğuma iyi bir hazırlıktır. Aynı zamanda, pelvik bölge egzersizleri; hem doğum esnasında annenin daha rahat olmasını hem de güçlenen rahim kasları doğum sonrasında rahmin kendini daha çabuk toplamasını ve cinsel hayatın normale dönmesini sağlar.
El ve ayak bileklerindeki ve bacaklardaki ödemin atılmasına, şişliklerin inerek derinin rahatlamasına ve kan dolaşımının hızlanmasına yardımcı olur.

PİLATES MUCİZESİ

Pilates nedir?
Bedeninizi bir evle kıyaslayın çoğumuzun evinin acil bir tamire ihtiyacı vardır. Sorun belki çatıda belki borulardaki bir çatlakta belki de duvarlarımızın boyasında... Elektrik hattında ve su tesisatında da hata olabilir. Tüm bunlar çok daha ciddi yapısal problemlerin göstergesidir... Birçok fitness programı egzersizin yüzeysel yanıyla dış görünüşteki sonucuyla ilgilidir. Pilates ise daha derindeki içteki yapıyı güçlendirmeye çalışır. Pilates, etkileyici düz bir karın, ince bir bel ve yuvarlak bir kalça hedefini güvenli bir şekilde elde etmenin yoludur. Buradaki egzersizler bedene yapısal bir destek sağlamak için hatalı vücut duruşlarını düzeltmek üzere tasarlanmıştır. Pilates binanın kuruluşuyla uğraşır ve onun ihtiyacı olan destekleyici kirişleri ekler. Böylece bedeni hizalayarak ve dengeyi yeniden kurarak içeriden bir güç inşaa eder.
Madonna'nın fit vücuduyla gündeme gelen pilates trendy bir egzersiz olduğu kadar en etkili "bedene şifa" kaynağı. Mutlaka denemelisiniz diyoruz.
PİLATES'İN FAYDALARI NELERDİR VE KİMLER YAPABİLİR?
Pilates, vücudun merkezini güçlendirip, denge ve koordinasyonu artırarak stresi azaltmaktadır. Egzersiz güvenli ve kontrollü yapıldığından her yaş ve herkes için uygundur. Vücudumuzu tanımamızı sağlar. Üzerimizde günlük hayatımızda hissedeceğimiz farklar yaratır.
Düzenli yapılan pilates,
*Bel ve boyun ağrılarını azaltır.
* Kalp hastalıklarından korunmanızı sağlar.
* Diyabeti önler.
* Yüksek tansiyonu dengeler.
* Kolon kanserini önler.
* Depresyon ve sinir hissiyatını yok eder.
* Kilo kontrolünü kolaylaştırır.
* Daha güçlü ve fit olmanızı sağlar.
* İyi hissetmenizi, daha güzel ve estetik görünmenizi sağlar.

19 Ekim 2008 Pazar

CİLDİMİZİN YAŞLANMA HIZINI YAVAŞLATABİLİR MİYİZ

Estetik ve bakım uzmanı Hatice Yılmaz`a cilt yaşlanması konusunda fikirlerini almak için birkaç soru yönelttik.

Cilt yaşlanma hızını genetik miras mı belirler?
Yaşlanma hızını genetik faktörler etkiler. Ama bunu durdurmak ya da önlemek bizim elimizdedir. 20 li yaşlardan itibaren düzenli olarak ayda bir kere cilt temizliği sizin cildinizin geleceğinin aynası olacaktır. Evimizde yapacağımız günlük cilt temizliği ve makyaj sonrası temizleme de gözardı edilmemesi gereken önemli noktalardan bir tanesidir. İlerleyen yaşlarda ise özellikle menopoz döneminde öströjen eksikliğinde cilt yaşlanması ve kuruluğunu önlemek için ise, cilt yapısına göre birçok bakımlar uygulanabilir. Peeling, botox, dolgu, mezolift, oksijen terapi, özel bakım kürleri ile cildimizin yaşlanmasını durdurabilir, sağlıkla bakan bir yüze sahip olabiliriz.

Çevresel etkilerden bahseder misiniz?
Güneş, stres, beslenme bozukluğu (özellikle fast-food yiyecekler, asitli içecekler, aşırı şeker, yağ tüketimi, kızartmalar) az su tüketimi, alkol ve sigara kullanımı, yanlış ürün seçimi çevresel etkilerden en önemlileridir.

Çevresel yaşlanmayı yavaşlatmak için neler yapmalıyız?
Cildimizin erken yaşlanması nedenleri başında güneşin zararlı uv ışını gelir.

GÜNEŞ: cilt kanseri riskini en belirgin şekilde artırır. Sadece yaz mevsiminde değil diğer mevsimlerde de en az 15 koruma faktörlü ürünlerle cildimizi korumalıyız.

UYKU DÜZENİ: Günlük uyku düzeni kişiye ve yaşa bağlı olarak değişmekle birlikte yetişkin bir insan için 6-8 saat yeterli olacaktır. Uyku esnasında vücut aktif bir yenilenme süreci içine girir. Uyku sırasında salgılanan melatonin ve büyüme hormonu cildimiz dahil tüm vücudumuzun yenilenmesini sağlar. Yeterli bir uykudan sonra cildimiz daha güzel görünecektir.

SPOR YAPMAK: Spor ile günlük streslerden uzak durabilir, daha üretken bir yaşam sürebilir, formda kalabilirsiniz. Sadece günde yapacağınız 30 dakikalık yürüyüşlerle bile oluşabilecek hastalıklardan kendinizi koruyabilir ve kendinizi iyi hissedebilirsiniz.

ÜRÜN KULLANIMI: Cildimizin yapısına uygun bakımlar yaparak da cildinizin yaşlanmasını engelleyebiliriz.

Cildimizin yaşlanmasını geciktirmek için nasıl beslenmeliyiz?
Kozmetik teknolojisinin ilerlediği bu dönemde herkes bir gençlik formülünün peşinde. Fakat emeksiz bir güzellik bekleyemeyiz. Dış görüntümüz kadar içi görüntümüzün de sağlıklı olabilmesi için beslenmemiz çok önemlidir. Hücrelerimizin düzenli ve dengeli çalışabilmesi için besinlerden karbonhidrat, protein, vitamin ve minarellerden yeterli miktarda almalıyız. Kalsiyum, bakır, iyot, demir gibi mineraller sebze ve meyvelerde bulunur. Proteinler; kas dokusunu güçlendirmek açısından çok önemlidir. Tahıllar, kepekli yiyecekler de yeterli miktarda tüketilmelidir. Suyun önemini de unutmayıp kilo başına 40 ml içmeliyiz. Az ve sık beslenme aralıkları ve çoklu çeşitlerle hem formda kalabilir hem de ışıldayan bir cilde sahip olabiliriz. Yaz mevsiminden çıktığımız şu zamanlarda A-C-E vitamini içeren yiyecekleri de bolca tüketmeliyiz.

Vitaminleri Doğru Kullanıyormuyuz

Günümüzde birçoğumuz vitamin desteği alırız. Pek bu vitaminleri doğru alıyor muyuz? Vitamin desteğini ne zaman almalıyız? Her ürüne güvenebilirmiyiz?

Konu ile ilgili görüşünü aldığımız Maltepe Bölge Hastanesi iç hastalıkları uzmanı Dr. Cengiz Erdoğan, yağda eriyen A-D-E-K vitaminlerini ve suda eriyen B-C folat vitaminilerinin kullanılabileceğini belirtiyor. Erdoğan’a göre “Besinlerle herhangi bir vitamin günlük ihtiyacımızdan az alınırsa, eksik olan kısmı her vitaminin günlük dozu göz önüne alınarak dışarıdan tamamlanır”.

Dr. Cengiz Erdoğan, çocukların, yaşlıların, hamilelerin, süt veren annelerin, kronik hastalığı olanların ve besinlerle yeterince vitamin alamayanların vitamin kullanmalarının geretiğini dile getiriyor.

Piyasadaki her türlü ürüne güvenemeyiz. Erdoğan, alacağımız vitaminlerin son kullanma tarihine, içindeki vitamin çeşitlerine ve dozuna bakmamız gerektiği görüşünde.

Unutmamalıyız ki; vitaminlere ihtiyacımız olduğuna doktor karar verir. Dr. Cengiz Erdoğan normal şartlarda, besin desteğinin yeterli olduğunu, besin desteğinin yetersiz olduğunda vitamin kullanmamızı öneriyor.

Saç Kepekleri için Bitkisel Öneriler

Saçınızdaki kepeklerden bıktınız mı? Artık onlardan kurtulma zamanı geldiğini düşünüyorsanız ve bunu da doğal yollardan yapmak istiyorsanız önerilerimizi denemeye ne dersiniz ?
1. tarif Çınar ağacı yaprağı ve kabuğu, meşe palamudu meyvesi ve yaprağı, akkuş ağacı ve yaprağı, biberiye otu, ısırgan yaprağı kaynatılıp suyu ile saçların diplerine friksiyon yapılır. Saçlar bu karışım ile yıkanır.2. tarif Soğan ve sarımsak kabukları Alman papatyası ile karıştırılıp suyu ile saçlar yıkanır.3. tarif Yumurtanın akı saç diplerine sürülür, 1 saat bekletilip yıkanır.4. tarif Tuz ve sirke karıştırılarak saç diplerine sürülür.5. tarif Ceviz yaprağı ve çöven kaynatılıp suyu alınır. Saçlar bu su ile yıkanır.6. tarif Son durulama suyu sıcak ve bol kullanılır.

Sinüzit için Şifalı Bitkiler

Sinuzit hemen hemen hepinizi çektiği bir hastalıktır. Genç yaşlı demeden bir çok insan bu hastalığa bir kez olsun yakalanırız. Sinuzit için doğla yöntemlerle çözüm arayanlara bir kaç önerim var.
1. tarif 10 gr. acı kavun suyu10 gr. biber yağı karıştırılır. İlk önce 1 yemek kaşığı zeytin yağı içilir. Buruna 3 damla zeytinyağı damlatılır. Bu işlemin hemen ardından 3 damla karışım yağ damlatılır, 1-2 saniye sırt üstü yatılır. Bu işlemde eğer küçük dile yağ kaçmışsa ekmek çiğnenip yutulur. 20 dakika sonra buruna enfiye çekilir. Bu işlem 2 akşam yapılır.2. tarif 1 bardak suya1 yemek kaşığı tuz karıştırılıp eritilir. Buruna düzenli 5-6 damla damlatılır.3. tarif Şeker pancarı özsuyu sıkılıp alınır, buruna 3-4 damla damlatılır.4. tarif Biberiye, papatya, mentollü nane, lavanta, oğul otu, okaliptus, karıştırılıp kaynatılarak suyu çay yerine aç ve tok karnına 1-2 su bardağı içilir.

18 Ekim 2008 Cumartesi

IHLAMURUN FAYDALARI

IHLANUR:Ihlamurun çiçek, yaprak, kabuk ve ağacından faydalanılıyor. Hoş kokulu bir bitki olan ıhlamur aynı zamanda iyi bir bitkisel ilaçtır.Kış aylarının gelmesiyle ıhlamurda evlerde yerini almaya başladı.
IHLAMURUN FAYDALARI
-Sinirleri kuvvetlendirici, sinir bozukluğunu giderici.
-Kan dolaşımını düzenleyici.
-Uyku verici
-Ter söktürücü.

-Kansızlık giderici.
-Mide ifrazatını artırıcı.

-Damarların kireçlenmesini önleyici.
-Göğsü ve bronşları yumuşatıcı.
-Böbrekleri ve mesaneyi temizleyici.
-İdrar söktürücü. Kum dökücü, taş oluşmasını önleyici.
-Grip ve soğuk algınlığı şikayetlerini giderici.
-Balla karıştırılıp içildiğinde, mide ülseri için fayda sağlayıcı.
-Kabızlığı ve bağırsak spazmını giderici.
-Burkulma ve ezilmelerde ağrı kesici özellikleri vardır.
-Boyun ve yüze güzellik verir.
-Saç dökülmelerini önler.

kaynak:netten

17 Ekim 2008 Cuma

CEVİZ LEKESİ NASIL ÇIKAR ?

Son günlerde hasat mevsimi olması nedeniyle tezgahlarda yerini alan taze cevizde tek sorunun yeşil kabuğunun yağlı boya gibi ele yapışmasıdır.Cevizin bıraktığı yeşil leke kolay elden çıkmaz. Ancak, elleri iki dakika kadar sirkeye batırıp bir pamukla ovduktan sonra soğuk suyla yıkamak lekelerin giderilmesine katkı sağlayacaktır.

BEL,BOYUN VE EKLEM AĞRILARI İÇİN AHMET MARANKİDEN ÖNERİLER

Bel,eklem ve boyun ağrılarından müzdaripseniz;
**Zeytin yağı
**Badem yağı
**Biberiye yağı
**Kekik yağı
**Hardal yağı
**Ceviz yağı
Tüm malzemeleri karıştırarak eklem yerlerinize iyice sürün. Streç filmle sarın.
Önemli dip not:Hardal,biberiye ve kekik yağları yakıcı yağlardır.Zeytinyağı,badem ve ceviz yağı gibi yumuşatıcı olan yağlar ile karıştırılmadan sürüldüğünde cildinize zarar verir.

BAYANLARDAKİ YUMURTALIK KİSTİ İÇİN SUMAK VE KURU SOĞAN KÜRÜ

Bugün Seda Sayan’ın programına katılan Prof.Dr.İbrahim Saraçoğlu bayanların sorunlarından biri olan yumurtalık kisti için önerdiği soğan ve sumak kürü tarifi:
1 adet orta büyüklükteki kuru soğanı 4 eşit parçaya bölün yada ince ince kıyın..Üzerine serpeceğiniz sumak ile hem besleyici,hem ekşimsi hemde yumurtalık kisti için oldukça etkili bir salata olacaktır.
Not:Bu kürü haftada 3,4 kez uygulayınız.

İBRAHİM SARAÇOĞLU BÖBREK TAŞLARI

Böbrek hastalarının Pırasa ve bol bol kalsiyum almalarını öneren İbrahim Saraçoğlu açıklamalarına devam etti.
Böbrek taşı olan kişler, kalsiyum içeren sebze ve meyveleri bolca tüketmelidirler.
Taş oluşumunu önlemek için, Haftada 3-4 kez piriçsiz, zeytin yağında pişirilmiş pırasa yemeği yenilmelidir.
Böbrek taşını düşürmek için ise; avakado yaprağı kürü uygulanır. Ancak bu kürü uygularken mutlaka bir hekim kontrolünde olmalıdır.
saracoglu.com

AHMET MARANKİ KÜRLERİ

Ahmet Maranki

1956 yılında İnebolu'da doğdu. Liseyi İstanbul'da bitiren yazar ilk önce Tütün Eksperleri Yüksek Okulu’nu bitirip 1976 yılında stajını tamamlayarak devlet görevine başladı.
Sırasıyla 1981 yılında İstanbul Üniversitesi T. Endüstri Mühendisliği’ni, 1986 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Siyaset Bölümünde ‘master’ını, 1990 yılında aynı bölümün Sosyal Siyaset Çalışma Ekonomisi Endüstri İlişkileri alanında doktorasını tamamladı.
1991 yılında ABD'de mesleki alanda mahalli idareler, sosyal güvenlik sistemleri ve tarım alanında doktora üstü bilimsel çalışma ve araştırmalarda bulundu.

Ahmet Marank Yazıları İçin Tıklayınız

16 Ekim 2008 Perşembe

DR.MURAD'TAN GÜZELLİK ÖNERİLERİ

Blanchet, Renee Zellweger, Hillary Swank, Beyonce Knowles, Sarah Jessica Parker gibi dünyanın en ünlü isimler bulunan klinikte 3 gün geçiren Ebru Şallı Dr. Murad ile görüşen ilk Türk celebrity oldu.
Dr. Murad’ın dünyaca kabul edilen “Su Prensibi”ne göre; Ebru Şallı’nın önce hücrelerinin suyu tutabilme kapasitesi belirlendi; sonrasında cilt güzelliği ve vücut sağlığı için uzmanlar eşliğinde sağlıklı yaşam çalışmalarına, yoga ve pilatesten, beslenme uzmanlarına kadar her türlü hizmetten yararlandı.
Uzun süredir Dr. Murad’ın ürünlerini kullanan ve kitaplarını okuyarak sağlığını ve beslenmesini buna göre düzenleyen Ebru Şallı; Dr. Murad’tan sağlıklı güzellik konularında bilgi aldı ve en son gelişmeleri öğrendi. merkezdeki tüm uygulamalardan faydalanan Ebru Şallı’nın yapılan testler sonucunda biyolojik yaşı 23 çıktı.
Öncelikle vücudun yaşlandıkça su kaybettiğini belirten Dr. Murad’ın Su Prensibi’ne göre hazırlanmış ve hücrelerin su tutma kapasitesini belirleyen özel cihazlarına giren Ebru Şallı’nın sonuçlarını değerlendiren Dr. Murad “Ebru Şallı’nın sonuçları mükemmel ve hayatımda gördüğüm en iyi değerler arasında.” Ebru Şallı’nın test sonuçlarının en iyi değer olan %99 olduğunu söyleyen
Dr. Murad; zaten %100 bir sonuç olmayacağını belirtti. Dr. Murad’tan sağlıklı güzellik konusunda tam puan Ebru Şallı’nın yapılan testlerse hiç kırışığı, aknesi ve güneş lekesi olmadığı ortaya çıktı. Ebru Şallı’nın gördüğü en güzel kadınlardan biri olduğunu belirten Dr. Murad Şallı’ya “senin güzelliğin sadece test sonuçlarınla alakalı değil; çok güzel ve içten gülümsüyorsun ve hiç makyajsız bile güzel olmayı başaran çok ender kadınlardan birisin” dedi.
Ebru Şallı’ya sağlıklı güzellik sırlarını veren Dr. Murad; “cildinize ne sürdüğünüz ve ne yediğiniz çok önemli ancak bunun yanısıra olumlu düşünen, kendini geliştiren ve mutlu olmak için çaba sarfeden insanların her zaman daha sağlıklı ve daha güzel olduğu bir gerçek. Güzel bir gün geçirirken neden kötü bir gün geçirmeyi tercih edeceksiniz. Bu en önemli prensibiniz olsun” dedi
Ebru Şallı’ya ’su prensibi’ni açıklayan Dr. Murad “yaşlandıkça hücrelerimizdeki su miktarı azalır, vücuttaki su miktarı düştüğü için cilt kurulaşır. Sadece cildimiz bundan etkilenmez bütün vücudumuz etkileni eksilen suyu asla günde sekiz bardak su içerek tamamlayamazsınız. Cilt gençliği için, cilde yeterli su verebilmek için gerekli olan suyu ’yemek’ gereklidir.
Çiğ sebze ve taze meyveler içlerinde yapılandırılmış suya sahiptir. Beslenmeniz çiğ sebze ve meyve ağırlıklı olmalıdır” dedi. Ebru Şallı’nın sağlıklı güzelliğinin en önemli sırlarından birinin bilinçli beslenmesi ve vejeteryan olması olduğunu belirten Dr. Murad “mümkün olduğunca çiğ beslenin, çiğ sebze ve meyvelerin yenmesi hem sindirim sistemi hem de sağlık için çok önemlidir.

BEYAZ LEBLEBİ ZAYIFLATIYOR

Kuruyemişler sadece eğlencelik değil, sağlık için de çok faydalılar.
Kabuklu yer fıstığı: İçeriğinde sabit yağ ve proteinli maddeler vardır. Böbrek ve safra kesesi ağrılarını hafifletir.
Beyaz leblebi: Mide suyunu çekmede ve zayıflamak isteyenler için açlıklarını bastırmada önemli bir işleme sahiptir.
Sarı leblebi: Hammaddesi nohuttur.Vücudu kuvvetlendirir. Anne sütünü arttırır.
Ayçekirdeği: Ayçekirdeğinin içeriğindeki yağ damar sertliğini giderir. Kalp, sinir hastalıklarını önler. Bol E vitamini ve protein içerir. Cinsel gücü arttırır. İktidarsızlığı önler.
Kabak çekirdeği: Mükemmel bir kurt ilacıdır. Günde çocuklarda 10-15 adet,büyüklerde 20-30 adet kabak çekirdeği yenmelidir.Tenya solucanlarını gidermek için de kabak çekirdeği iyi bir ilaçtır.
Mısır: Yüzde 18.3 gibi yüksek oranda lif içerir. Mısırın içeriğindeki yüksek karbonhidrat enerji seviyesini yükseltir. İçinde protein, kalsiyum,demir,fosfor, A vitamini bulunur.
Badem: Beden ve zihin yorgunluğunu giderir. Böbrek ,mesane ve tenasül yollarındaki iltihapları giderir. Baş ağrısı karaciğer ve böbrek ağrılarını hafifletir.
Fındık: Vücuda kuvvet verir. Kalp rahatsızlıklarının en önemli nedeni olan yüksek kolestrolün düşürülmesinde en önemli ilaçtır. (%25.2 oranında)İnsan vücuduna yaralı kalsiyum, demir, karbonhidrat, yağ ve çinko ile metabolizmayı düzenler, kemiklerin gelişmesini sağlar.E vitamini açısından zengindir. Kansızlığa karşı koruyucu etki yapar.Kanser yapıcı etmenlerin oluşmasını önler yada oluştuktan sonra onları etkisiz hale getirerek vücudu korur.
Antep fıstığı: Antep fıstığında kolesterol yoktur. Kandaki kolesterol seviyesini düşürür. Kroner kalp hastalığı riskini azaltır. Antep fıstığı, protein yönünden 2 kat,fosfor yönünden 4 kat etten daha üstündür.İnce bağırsakta glikoz emilimini azaltır ve kan şekerinin yükselmesini önler.
Yer fıstığı: Vücudun gelişmesini sağlar. Beden ve zihin gücünü arttırır.Göğsü yumuşatır. Öksürük söktürür.
E-kolay

Popüler Yayınlar

Related Posts with Thumbnails
Pasta Tarifleri

Uyarı

Bu site yayınlanan sağlık ile ilgili bilgiler , ziyaretçilerini bilgilendirmek amacıyla yayınlanmaktadır. Burada yayınlanan yazıların tamamı bilgilendirme amaçlı olup, hiçbir şekilde hekim muayenesi ve konsültasyonunun yerine konulmamalı, hastalık ve diğer sorunlara yönelik teşhis ve tedavi amaçlı olarak kullanılmamalıdır. Sağlığınızla ilgili acil durumlarda, bekleme süresi sağlığınızı olumsuz yönde etkileyebileceği için, zaman geçirmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmanızı öneririz.
Genel Kişisel Web