31 Aralık 2009 Perşembe

Maranki'den domuz gribi tavsiyeleri



Hocam hedefimiz, hastalıklardan korunmak için bağışıklık sistemimizi güçlendirmek. Temel olarak ne yapmamız lazım?


En temel amaç vücutta oluşan toksinleri atmaktır. Dolayısıyla kanı temizlemektir. Bir insanın kanı temizlenirse, kanın içinde mikroplarla savaşan askerler tam olursa, o askerler bedeni korur. Yani kanınız tam olursa, içindeki muhafızlar tam olursa; ne saçınız dökülür, ne gözünüz görmemezlik yapar, ne tiroidiniz olur, ne kalbiniz tekler, hiçbir organınızda bir arıza olmaz. Eğer bunlar oluyorsa da, sebebi bağışıklık sisteminin düşmesidir.

Öyleyse konuşmaya oradan başlayalım mı? Bağışıklık sisteminin düşmesinin sebepleri neler?

Birinci sebep, serbest radikallere maruz kalmamızdandır. Serbest radikaller, bağışıklık sistemine saldıran moleküllerdir. Antioksidanlar da bu serbest radikallerin etkilerini nötralize eden; kanser, kalp hastalıkları ve erken yaşlanmaya neden olabilecek zincir reaksiyonları engelleyen moleküllerdir. Serbest radikal oluşumuna, sigara, pestisitler, çözücüler, petrokimya ürünleri, ilaçlar, güneş ışınları, hatta yiyeceklerde bulunan bazı bileşikler neden olur. Artı aldığımız besinlerin organik olmaması, suni olması, geni değiştirilmiş olması, yanlış gübrelemelerin olması, zamanında yenmeyen meyve-sebzeler, bunlar kurutulurken veya konsantre hale getirilirken kullanılan emilgatörler nedeniyle de serbest radikaller oluşur ve bu yüzden bedenimizin bağışıklık sistemi düşer. İkincisi de elektromanyetik dalgalar; cep telefonu, bilgisayar, televizyon, uydu yansıtıcıları, evimizdeki çamaşır makinesi, buzdolabı, saç kurutma makinesi. Bütün bunlar da bağışıklık sistemimizin düşmesinde etkilidir. Mesela şimdi uçaktan indik, büyük bir basınç yedik, iki gün kendimize gelemeyiz. İşte, bütün bunların yaydığı manyetik alanlar da bedenimizdeki hücrelerimizi bloke ediyor. Demin saydığımız olumsuzluklar da hücrelerimizi bloke ediyor.

gazete vatan

24 Aralık 2009 Perşembe

Bebeğinizle konuşun

bebeğinizle konuşun

Bebeğiniz sizi dinler.Onunla konuşup iletişiminizi sıcak tutun.

Bebeğiniz konuşmayı duyarak öğrenir. Bebekler, konuşmadan önce kelimeleri anlamaya başlarlar. Bebeklerle konuşulursa, isimleri, nesneleri, insanların yaptığı işlerin isimlerini öğrenirler. Bu sebeple, bebeklerle vakit geçirdiğinizde, ne yapıyorsanız, kelimelerle de ifade etmeniz gerekir. “Bebeğim seni yıkıyorum, giydiriyorum, siliyorum”, gibi. Sizin onunla konuştuğunuz zamanlar, bebeğiniz için en mutlu anlardır.
Siz bebeğinizin en iyi, en candan, en sevgili öğretmenisinizdir. Bebeğiniz herzaman sizin onunla ilgilenmenizi ister. Asla bebeğinizi bir TV önünde oturtup yanlız bırakmayın. Bebeğiniz, oynamakla, ilgilenilmekle öğrenirler; yavaş da olsa.

Ne söylediğinizden daha önemli olan, belki de nasıl baktığınızdır. Ses tonunuz, kelimelerden daha ağır ifadeler taşır. Bebeğiniz de size sözcüklerle olmasa da mutlu olduğunu rahatlıkla ifade eder.

Ona şarkı söyleyin. Devamlı olarak konuşun, konuşun. Yavaş ve yumuşak seslerle konuşun. Basit kelimeleri seçmeye önem verirn. Cümlelerinize ara verin. Kelimelerinizin hakkını verin. Yarım konuşmayın. Her şeyden konuşun. Sizin kelime hazneniz, onun dağarcığınızın başlangıcıdır. Onun cevap vermesini bekleyin. O da konuşsun. Ona zaman tanıyın. Konuşurken onun yüzüne bakın. Onunla iletişim kurduğunuzu anlasın. Onu dinlediğinizi gösterin. Onun kelimelerini tekrar edin. Yaptıklarını tekrar edin. Bebeğinizle birlikte oynayın. Onun sevdiği TV programlarını berarber seyredip hislerinizi onunla paylaşın. Ancak bu anlarınızı uzatmayın. Arka plan seslerini mümkün olduğunca azaltın. Sizin seslerinize odaklansın.

Her bebeğin konuşmayı öğrenme yaşı farklıdır.

İlk doğum gününden önce

•Yüzünüze bakmaktan hoşlanır

•Hoşlandığını ifade eder

•Onu tekrarlamanızdan memnun olur.

•Tanıdık sesleri olur.

•Bazı müziklerden hoşlanır.

•Kendine göre bir lisanı olur.

•İlk doğru kelimelerini söyleyebilir.

Çoğu bebek ilk doğru kelimelerini 12-18 aylık iken söyler. 3 yaş civarında da 4 kelimeden oluşan cümle kurabilirler. Bebeğiniz 18 aylık olmasına rağmen hala anlamlı kelime söyleyemiyorsa, 2,5 yaşında olup da anlamlı cümle kuramıyor ise, ne söylediğinizi anlayanıyor ve etrafına ilgisi zayıf ise, duyma sorunu olabilir. Bu sebeple bir uzmana başvurmanız gerekebilir.

Gebelikte eğzersiz

Gebelikte eğzersiz

Gebelik kadın vücudunda fiziksel, metabolik, psikolojik ve hormonal birçok değişikliğin meydana geldiği bir dönemdir. Fiziksel yönden aktif kadınların daha kolay doğum yaptığına dair kanıtlar çok eski yıllara dayanmaktadır. Hamileliğe karar verildiğinde egzersizlere mutlaka başlamalıdır. Gebelikte gerek fiziksel gerek ruhsal sağlığın korunması için kontrollü bir egzersiz programı oldukça yararlıdır.

Gebelikte yapılan düzenli egzersizin yararları şöyle sıralanabilir;

• Fiziksel kondisyonun korunmasını sağlar• Duruş bozukluklarını önler• Dolaşım ve sindirim işlevlerini düzenler• Doğum için, gereken kas aktivitesini destekler• Gebelikte oluşan eklem ağrılarını azaltır• Gebelikte kilo kontrolünü sağlar• Doğum süresini kısaltır• Düşük ağırlıklı bebek doğma riskini azaltır• Gebelikte ve lohusalıkta depresyonu önlemeye yardımcıdır• Doğum sonrası iyileşmeyi hızlandırır.
Gebelikte oluşan değişiklikler düşünülerek planlanan egzersiz programı haftada 1, 2 ve 3 seanslık programlar halinde uzman fizyoterapist eşliğinde uygulanmaktadır. Egzersizler 6 kişilik gruplar halinde sürdürülebildiği gibi bireysel ve eşlerin katıldığı programlar halinde de planlanabilir.

İdeal olanı kişinin gebe kalmayı planladığı andan itibaren başlayıp doğum sonrasında da kişiye özel olarak en az haftada 2 seans olan bir egzersiz eğitimi programına dâhil olmasıdır.

Öncelikle tüm gebeler egzersiz eğitimine alınmadan önce detaylı bir değerlendirmeden geçerler. Bu değerlendirmede; gebelik ile ilgili detaylı sözel değerlendirmenin yanı sıra, kas iskelet sistemini ilgilendiren ayrıntılı fiziksel muayene ve testler yapılır ve tüm bunların eşliğinde kişiye özel bir egzersiz - eğitim programı belirlenir.

Egzersiz eğitim programı şunları içerir;

• Düzgün vücut duruşu sağlanması ve korunması• Uygun vücut mekaniklerinin öğretilmesi• Doğum sonrası çocuk bakımı için gerekli kol kas kuvvetinin sağlanması• Artan vücut ağırlığının taşınabilmesi için bacakların kuvvetlendirilmesi• Ödem, varis ve krampları önlemek için egzersiz eğitimi• Gebelik süresince ve sonrasında idrar kaçırmanın önlenmesi için pelvik taban kaslarının kuvvetlendirilmesi• Karın kaslarının kuvvet kaybının ve sarkmalarının önlenmesi• Kalp damar siteminin dayanıklılığın korunması için egzersiz eğitimi• Doğumda kullanılacak kasların kuvvetlendirilmesi• Gevşeme tekniklerinin öğretilmesi• Solunum tekniklerinin öğretilmesi
Bu programa gebeliğin 32. haftasına kadar devam edilir. 32. haftadan itibaren gebeyi doğuma hazırlamak, doğum hakkında bilgilendirmek ve doğumu kolaylaştırmak için doğum eğitimi programına geçilir.

Su içi gebelik egzersizleri:

HRS hastanesinde uzman fizyoterapist eşliğinde Türkiye’de ilk defa gebelere özel su içi egzersiz eğitimi verilmektedir. Su içi egzersizlerin karada yapılan egzersizlere oranla çok daha etkili olduğu ve doğumu kolaylaştırdığı, doğum süresini ve gebelikte oluşan eklem ağrılarını azalttığı yapılan çalışmalarla kanıtlanmıştır. Su içi egzersizler, hijyenik koşulları sağlanmış vücut ısısına uygun havuzda bireysel veya 2 kişilik gruplar halinde yapılabilir. Gebelere havuzda özel olarak planlanmış egzersiz programı uzman fizyoterapist eşliğinde yaptırılır.

Bu programın etkileri şunlardır:

• Suyun kaldırma kuvveti nedeniyle vücut ağrılığı ortadan kaldırılarak gebelikte oluşan eklem ağrılarını, krampları, ödem ve varisleri azaltır• Vücut sıcaklığına uygun su ısısı nedeniyle genel iyilik halini arttırır• Vücut sıcaklığına uygun su ısısı ve 30 dakikayı geçen egzersiz eğitimi sayesinde mutluluk hormonu salınımı artar• Fiziksel kondisyonun korunmasını sağlar• Duruş bozukluklarını önler• Dolaşım ve sindirim işlevlerini düzenler• Doğum için, gereken kas aktivitesini destekler• Gebelikte kilo kontrolünü sağlar• Doğum süresini kısaltır• Düşük ağırlıklı bebek doğma riskini azaltır• Gebelikte ve lohusalıkta depresyonu önlemeye yardımcıdır• Doğum sonrası iyileşmeyi hızlandırır.

23 Aralık 2009 Çarşamba

Çalışan anne ve bebeğinin bakımı

Çalışan anne ve bebeğinin bakımı

Geçmişten bugüne, çalışan kadının hayatın pek çok alanında zorlandığından söz edebiliriz. En çok üzerinde durulan ve tartışılan konu ise, çalışan bir annenin çocuğunun bakım sorunudur.



Günümüzde başta ekonomik sebepler olmak üzere, uzmanlaştığı veya zevk aldığı bir alanda çalışan kadınların sayısı hızla çoğalmaktadır. Çalışan bir annenin çocuğunun bakım sorunları ise sıklıkla yaşanılan annelerin ortak problemidir. Geçmiş zamanlara göre günümüzde, aileler daha çok çekirdek aile biçimini aldığından aile büyüklerinin, anneanne/babaanne gibi, çocuk üzerindeki etkinliği azalmıştır. Bu durum, çocuklar için erken yaşta kurum veya bakıcı bulma ihtiyacını doğurmuştur.

Çalışan bir anne iseniz, öncelikle bebeğinizle evde geçireceğiniz ilk zamanlarda kendinizi yabancılaşmış hissedebilirsiniz. İş hayatında her sabah düzenli olarak aynı saatte kalkmaya, evden çıkmaya, günlük yapmanız gereken işler listesinden sırayla gitmeye alışkın olduğunuzdan, bebeğinizin beklenmedik ve tahmin edilemez halleri sizi şaşırtacaktır. Tabii bu en zor haftalar bebeğiniz büyüdükçe, siz onu tanımaya başladıkça geçecektir. Bebeğiniz 2 aylık olduğunda size gülerek, kahkaha atarak karşılık verdiğinde ve sizi tanıdığını hissettirdiğinde, bu zor zamanlar yerini keyifli zamanlara bırakacaktır. Bebeğinizle ilgilenmek, o size gülümsedikçe sizin için ödül değeri taşıyacaktır.

Size bunu okurken olmayacak bir hayal gibi gelse de, bebeğiniz büyüdükçe onun ritmine ayak uydurmanız kolaylaşacaktır. Siz bebeğinizi tanıdıkça onun ihtiyaçlarını daha çabuk anlayabilecek, gereksinimlerini zamanında karşılayabilecek ve günlük rutinlerini oluşturabileceksiniz. Kısa zamanda bebeğiniz ve aileniz için neyin daha iyi olduğunu keşfedeceksiniz.

Evde Bir Bakıcı Mı? Yoksa Günlük Bakım Evi Mi?

Siz işe başlamadan önce düşünmeniz gereken en önemli konu, bebeğinizin sizin yokluğunuzda bakım sorunudur. Günümüzde değişen yaşam düzeniyle birlikte bu konuda birçok seçenek vardır ve yapmanız gereken ailenizin ihtiyaçlarına en uygun olanını seçmektir: Evde bir bakıcı ile kalması, günlük bakım evlerinde kalması veya bir yakınınızın evinde bakılması gibi. Bütün bu seçenekleri değerlendirirken, maddi olarak hangisini karşılayabileceğinizi düşünerek başlamak, sizin için daha kolay olacaktır.

Bu seçimi yapmanın en zor tarafı hangi seçeneğin sizin bebeğiniz için en iyisi olacağına karar vermektir. Bu konuda çevrenizde güvendiğiniz ve deneyimleri olan kişilerden fikir almanız ve önerilerini değerlendirmeniz işinizi kolaylaştırabilir. İlk zamanlar, bebeğinizi bir başkasıyla bırakma fikri size korkutucu gelebilir. Bu yüzden, bu konuda içinize sinmeden karar vermeyin. Eğer emzirmeye devam etmeyi düşünüyorsanız, bebeğinizin bakımını üstlenecek olan insanın size bu konuda yardımcı olacağından emin olun.

İş Hayatına Dönüş İçin Annenin Ön Hazırlığı

Bebeğinizin günlük bakımı için kararınızı verdiğinizde işe başlamadan önce mutlaka bu konuda ön hazırlığınızı yapın. İlk gün bir saatten başlayarak ve daha sonraki günler zamanı arttırarak bebeğinizi bakıcıya veya bakım evine bırakın. İdeal olan, işe başlamadan önce, bir tam gün bebeğinizi bırakabilmenizdir. Böylece kendinize bu duruma alışmak için zaman tanımış olursunuz ve durumu gözlemleme şansınız olur. Hem bebeğinizin hem de kendinizin bu yeni düzenlemeye alışmasına yardımcı olur.

Eğer emzirmeye devam ediyorsanız, işe başlamadan önceki haftalarda biraz daha fazla süt pompalayın ve depolayın. Böylece işe başladığınız ilk zamanlarda daha fazla süt pompalamanız gerekliliği fikrinden kurtulur ve çalışma hayatına daha kolay uyum sağlayabilirsiniz.Bazı şirketler, doğum izni sebebiyle, işe başladığınız ilk zamanlarda yarım-gün çalışmanızı daha sonra tam güne çıkarmanız konusunda size yardımcı olabilirler. Eğer böyle bir olanak yok ise, işe hafta ortası başlamaya çalışın. Böylece hafta sonundan önce sadece 2-3 gün işte olmuş olacaksınız.

İşe başlamadan önce uyanmanız ve evden çıkmanız ne kadar zaman alıyor tam olarak hesaplayın. Yeni anneler, işe geldikleri ilk günü "buruk bir gün" olarak tanımlarlar. Kendinizi üzgün, endişeli ve şaşkın hissedebilirsiniz ama eğer kendinizi işinize odaklayabilirseniz çok çabuk toparlanabilirsiniz. Unutmayın, iş arkadaşlarınız ve patronunuz sizin çalışma konusunda ne kadar istekli ve kararlı olduğunuzu anlamaya çalışacaklardır. Eğer işinize devam etmek istiyorsanız yapmanız gereken en önemli şey verimli olabilmektir. Hayatınızda oluşturduğunuz yeni düzen bir-iki hafta içinde kendiliğinden rayına oturacaktır.

Kendiniz ve bebeğiniz için verimli olabilmek adına, yol gösterici öneriler:

• Sizinle iletişime geçmesi için iş yerinizden bir kişiyi belirleyin. Böylece, sürekli değişik insanlarla iletişime geçme zorunluluğundan kurtulabilirsiniz.
• Çoğunlukla e-posta yoluyla iletişim kurmaya çalışın ve günlük rutininizde size uyan, kendi belirlediğiniz bir zamanda e-postanızı kontrol edin.
• Eğer telefonla iletişime geçmeniz gerekli ise, zamanını siz belirleyin. Ne zaman iş şapkanızı takacağınızı sizin belirlemeniz stresinizi azaltacaktır.

Anne olarak bilmeniz gereken en önemli şey

İşinize geri dönmeye karar verdiğinizde ise;

• İş arkadaşlarınızla mutlaka iletişime geçin ve siz gittikten sonraki değişiklikler hakkında bilgi alın. Onlarla iletişime geçerek yakında işinizin başında olacağınızın da mesajını vermiş olursunuz.
• İse başlamadan önce bir gün bebeğinizi iş yerinize götürmeniz sizin için durumu kolaylaştırabilir. İş yerinde düzeni bozmamak için uygun bir zamanı seçin; böylece, iş arkadaşlarınız da bebeğinizle ilgilenme fırsatı bulabilecektir.
• Eğer bebeğinizi emzirmeye devam etmeyi planlıyorsanız, bu konuyu patronunuz veya iş arkadaşlarınızla önceden paylaşın ve bu konuda gerek duyacağınız düzenlemeleri işe başlamadan önce yapmış olun.

Anne Olarak Bilmeniz Gereken En Önemli Şey:

Bebeğinizin ilk aylardan itibaren sizin ruh halinizden etkilendiğidir. Endişeli bir annenin bebeği bu endişeyi kendi duygusu gibi yaşar ve kendini iyi hissetmez. İlk aylar için anne-çocuk ilişkisini anlatan formül: "iyi anne=iyi bebek; kötü anne=kötü bebek"tir.

Kaliteli Zaman Faktörü

Çalışan anneler, tedirginlik ve suçluluk duyguları ile dolu olduğu zaman çocuklar için annelerinin çalışması problem yaratabilir. Araştırmalar, bebeğin daha birkaç aylıkken annesinin gidip geri döneceğini öğrendiğini ve ona güven duyabildiğini söylüyor. Yani anne olarak sizin belli bir çalışma düzeniniz varsa, bu düzen içinde teknik ve duygusal rahatlığınız sağlanırsa, çocuğunuzun gün içinde bakımı sadece ve sürekli olarak aynı kişi tarafından gerçekleşirse, annenin çalışmasının çocuğun sağlıklı yetişmesine çok olumlu katkılarından söz edilebilir.

Evde olan, ama zaten evde olmasının çocuk için yeterli olduğunu düşünen ve onunla "kaliteli zaman" dediğimiz yoğun ilişki kurabildiği en küçük bir faaliyet yapmayan pek çok ev kadını anne olduğunu da unutmayalım. Çalışan anneler kendilerini iyi hissettikleri sürece çocuklarının da iyi olacağını unutmamalılar. Annelerin, çalışmanın çocuğa ihanet olmadığını, ilişkiyi daha kaliteli yapabileceğini bilmeleri gerekir.

Çocuklarda uyku bozukluklarının nedenleri ve çözümleri

Çocuklarda uyku bozuluklarının nedenleri ve çözümleri

6. aydan itibaren bebeklerde ve daha büyük çocuklarda uyku sorunlarından söz edilebilir.


Olası sorun yaratan uyku alışkanlıkları; gece uykuya dalarken zorluklar, sabah çok erken ya da çok geç kalkmak, akşam çok erken veya çok geç yatmak, gece çok sık uyanmak ve tekrar uykuya geçmede zorluklar veya gün içinde uykulu olmak olarak sıralanabilir.

Bir çocuğun nasıl uyuduğu sadece onun davranışlarını değil, ebeveynin de ona karşı olan davranışlarını etkileyecektir. Eğer çocuk iyi uyumuyorsa ebeveynin hayatına da huzursuzluk getiriyor olabilir. Ebeveyn her gece ağlamayla uyanıyor, sürekli kalkıyor ve kendi uykusunu da yeteri kadar alamıyorsa, büyük ihtimalle kendini çaresiz, hayal kırıklığına uğramış, üzgün ve kızgın hisseder. Çocuğun uyku bozukluğu arttıkça ebeveynin bitkinliği ve kızgınlığı artacak, günlük aktiviteleri de bundan etkilenecektir. Bu nedenle çocuğun problemi tam olarak belirlenmeli ve çözmeye başlanmalıdır.

Bir Çocuk Kötü Uyuyan Olabilir Mi?

Çocuklar uyku becerilerinde farklılık gösterirler. Bazı çocuklar doğuştan çok iyi uyuyabilirken, bazı çocuklarsa uyku düzenlerinin bozulmasına doğuştan duyarlıdırlar. Yatma zamanının değişmesi, hastalık, hastaneye yatmak veya evdeki bir misafir uyku düzenlerinin bozulmasına sebep olabilir. Bu çocuklar her zaman uykusuz olarak adlandırılmalarına rağmen; rutinlerinde, programlarında, çevrelerinde veya aileyle ilişkilerinde uygun değişiklikler yapıldığında onların da iyi uyudukları gözlemlenmiştir. Böyle çocuklar hala bazı geceler az uyusa da, yeni rutinler düzenli olarak takip edildiğinde normal uyku düzenine kısa sürede dönerler.

Büyük bir tıbbi veya nörolojik rahatsızlığı olmayan bütün çocuklar iyi uyuma yeteneğine sahiptirler. Uygun bir saatte yatağa giderler, birkaç dakika içinde uykuya dalarlar ve sabah uygun bir saate kadar da uyurlar. Çocuğun gece kısa uyanmaları normaldir ve bu uyanıklık birkaç dakika sürer ve çocuk çok kısa bir sürede kendi kendine uykuya dalar.

Çocukluktaki uyku problemlerini anlamak ve çözmek için biyolojik döngülerine dikkat etmek gerekir. Yani çocuğun beslenme, oyun, bakım gibi faaliyetlerinin çocuğun bireysel özelliklerine uygun şekilde düzenlenmesi gerekir.

Bebeğin uyanık olduğu, aktivitede bulunduğu, beslendiği ve uyuduğu zamanlar gözlemlenerek, ihtiyaçları sezilebilir ve ne zaman onunla oynanacağı, besleneceği veya yatırılacağı bilinebilir. Çocuğun programını oluşturmaya başladığı fark edildiğinde, onu gün içinde mantıklı ve tutarlı saatlerde yemeğe ve uyumaya özendirmek önemlidir. Bu onun gelişen 24 saat ritmini daha istikrarlı hale getirmesine yardımcı olacaktır. Olabildiğince mantıklı bir düzen sağlanırsa, çocuğun iyi ritimler geliştirip sürdürmeye devam etmesi daha olası hale gelir.

Bebeklikten sonra, çocukluk boyunca ve ergenlikte çocuğun tutarlı bir program sürdürmesine yardımcı olmak çok önemlidir. Yani 2 veya 3 yaşındaki bir çocuğun ne zaman yatacağına karar vermesine izin verilmemelidir.
Sonuç olarak bebeğin ilk aylardan sonra mantıklı bir günlük program oluşturmasına ve çocukluğu boyunca bu programı sürdürmesine yardım etmek için elden geldiği kadar çabalamak gerekir. Çocuğun kendi kendine bir program tutturmasını bekleyemeyiz; onun için uygun olan ayarlanmalı ve sonra onun olması sağlanmalıdır.

Çocuğun Yatma Vakti Rutinlerinin Önemi

Uykudan önce anne-baba ile kısa teması da içeren 20-30 dakikalık uyku öncesi rutinler çocuğun daha iyi uyku düzeni geliştirmesi ve büyüdükçe ortaya çıkan problemlerin önüne geçebilmesi açısından daha avantajlıdır. Yatma vakti rutinleriyle anlatılmak istenen çocuğun yatağa girmeye hazırlanırken ve uykuya dalarken yaptığı aktivitelerdir.

Çocuk büyüdükçe yatma vakti rutinleri önemini korumaya devam eder. Eğer yatma vakti çocuk için güzel bir zaman dilimiyse, zorluk çıkartmak yerine bu anın gelmesini dört gözle bekleyecektir. Yatma vakti rutinleri tabi ki aileden aileye değişir ama ebeveyn aile için en uygun rutini seçmeli ve her gece çocukla vakit geçirmeye özen göstermelidir. Çocuk büyüdüğünde bile yatmadan önce ebeveyniyle vakit geçirmekten hoşlanacaktır, çünkü yakın, sıcak ve kişisel zaman ihtiyacı vardır. Örneğin, yan yana oturulsa bile televizyon izlemek kişisel bir ilişki içermediği için bunu karşılamaz. Onun yerine bu zaman; okulda yaşananlar, hafta sonu veya tatil planları ya da hobilerden konuşarak değerlendirilebilir.
Birçok ebeveyn gece uyanmalarını ve yatarken çıkabilecek tartışmaları önlemek için çocuklarını kendi yataklarına alırlar. Bazı ebeveynler bunu çocuklarının iyiliği için yaparlar. Bazıları da çocuklarının yanlarında yatmalarını tercih ederler. Çocuk hasta veya üzgün olduğunda onu yanına almak mantıklıysa bile, genel olarak iyi bir fikir değildir. Çocuğun yalnız başına uyuması ebeveyninden kaygı göstermeden ayrılabilmesi, psikolojik gelişimi ve bağımsızlaşması için önemlidir. Ayrıca ebeveyninin yatağında uyumak çocuğu rahat ve emniyette hissettirmek yerine gergin ve kafası karışık hissettirebilir. Eğer çocuğun anne ile baba arasına girmesine izin verilirse, onları ayıracak kadar güçlü olduğunu düşünecek ve bunun için üzülecektir. Bir çocuk kontrolün ebeveynde olduğunu ve isteklerini yerine getirilirken onun için en iyisinin yapılacağından emin olmak ister. Ancak bu gösterilmezse, korkabilir.
Çocuğunuzun uykuya dalmakla neyi ilişkilendirdiğine dikkat edin!

Bir çocuk, geceleri yalnız başına yatamıyor olabilir. Bu durumda, ailesinin yardımına ihtiyacı vardır. Ailesi onu tutup sallayabilir, sırtını ovabilir veya uykuya dalana kadar onunla konuşabilir. Böyle yapılsa bile problem bitmez. Gece boyunca birkaç kez ağlayarak ve ebeveynini çağırarak uyanabilir. Bütün olasılıklarda yorgun, korkulu ve kızgın olunabilir çünkü ebeveynin kendi uykusu bozuluyordur.

Birçok ebeveynin bilmesi gereken şey, onların anormal olarak bulduğu gece uyanmalarının oldukça normal olduğudur. Anormal olan odasına girerek tekrar uyumasına yardım etmektir. Bütün çocuklar belirli şartlar ile uykuya dalmak arasında çağrışım kurar. Çoğu çocuk için bu, belli bir odada olmak, belli bir yatak ya da karyolada yatmak ve favori oyuncağını ya da özel battaniyesini yanına almak anlamına gelir. Çocuklar geceleyin normal olarak uyandıklarında bu şartlar hala yerindeyse hemen uykuya dalabilirler.

Çocuklar doğru şartlar var olmadıkça uyuyamaz ve uykuya tekrar dalamazlar. Gece boyunca çocukların normal gece uyanmaları vardır, ancak bu uyarılmalar kısa olacağına uzundur çünkü bu çocuklar uykuya nasıl döneceklerini öğrenmemişlerdir. Uykuya dalmakla ilişkilendirdikleri şartlar, okşanmak, sırtının sıvazlanması gibi şartlardır ve bu şartlar uzun zaman hazırda bulunmazlar. Olaylar çocuk uykuya daldığından daha farklıdır, bir şey yanlıştır. Uykuya geri gideceğine, çocuk tam olarak uyanır ve ağlamaya başlar. Bu sebeple problem anormal uyanmalar değil, tekrar uykuya dalma konusunda çekilen zorluktur. Ve bu zorluk çocuğun uykuya dalmakla ilgili geliştirdiği ilişkiyle büyür.

Eğer bir çocuk gece, biberonla ya da göğüsten, çok sıvı alan bir çocuksa uyku ile kurulan bağlantıların dışında pek çok sebepten dolayı uykusu bölünebilir. Bunun yanında bir anda beslenmeyi kesmek hem o, hem ebeveyn açısından zor olabilir. Bu yüzden beslenmenin miktarını ve sıklığını yavaş yavaş azaltmak daha iyi bir fikir olacaktır. Eğer çocuk sadece uykuya dalarken emzik kullanıyorsa, emziksiz uyumayı öğrendiğinde emziği tamamen bırakacaktır. Ama eğer bütün gün ağzında ise, sadece geceleri emziği kaldırmak çok zor olacaktır. Bu durumda, ilk olarak yapılması gereken çocuğun gün içinde emzik kullanmasını yavaş yavaş azaltmaktır.

Küçük çocuklar gece uyandıkları şartlar içinde yani yalnız uyumayı öğrenmelidirler.
Eğer çocuk uyurken yanında ebeveynini görmeye alışıksa ve artık beşikte ya da sallandığı pozisyonda değilse ağlayarak uyanır. Çocuk anlayabilecek yaşa geldiğinde artık onunla beraber uyunmayacağını açıklamak gerekir. Fakat uykuya dalmadan onu hoş tutacak alışkanlıklar da oluşturulması önemlidir. Ebeveyn hikaye okumayı bitirdiğinde ya da oyun bittiğinde onu yatağa yatırmalı ve kapıyı aralık bırakmalıdır. Bazı çocuklar çağırmaya devam edecek ya da ağlayacaklar, bazıları ise yataktan çıkacaklardır. Eğer çocuk ebeveynini çağırmaya devam ediyorsa, ona cevap verene kadar geçen süreyi gittikçe arttırmak yeterlidir. Odaya geri dönülebilir ama yanına yatılmayacak ve o uykuya daldığında odada olunmadığından emin olunacaktır.

Problem Nasıl Çözülür?

1) Çocuk gece iyi uyuması için karyolasında ya da yatağında tek başına uyumayı ve gece uyandığında tek başına yeniden kurabileceği şartlar altında uykuya dalması gerektiğini öğrenmelidir. Kaldırılmamalı, sallanmamalı ya da emzirilmemeli ve radyo, televizyon, biberon veya emzikle sakinleştirilmemeleri gerekir.

2) Çocuk yeni düzene adapte olana kadar anlayışlı, sabırlı ve tutarlı olmak gerekecektir. Biraz ağlama duymadan bu problemi tedavi etmenin yolu yoktur ancak bu oran minimumda tutulabilir. Çocuğunuzun ağlamalarına katlanabileceğiniz minimum süre ile (12-13 dakika olabilir) odada yalnız bırakmaya başlayın.

3) 15-20 saniye yanına gidip sakin ses tonuyla yalnız olmadığını ona söyleyin.

4) En başlarda çocuk uykuya dalmanın yeni yolunu öğrenirken biraz mutsuz olacaktır fakat kendini terk edilmiş de hissetmemelidir. Eğer belirli aralıklarla yanına gidilirse kendini daha az terk edilmiş hissedecek ve durmadan ağlamalar olmayacaktır.

5) Diğer bir önemli nokta ise, beslenme ve uyku arasındaki bağlantıyı kırmak için çocuğu emzirmeyi bırakmaya gerek olmadığıdır. Böyle bir durumda sadece ikisini birbirinden ayrıştırmak yeterli olacaktır. Çocuk gece emzirilmek yerine akşamüstü veya öğlen uykusu öncesi gün içinde emzirilebilir.

İlk birkaç gece kolay olmayacaktır ve çocuklar ne kadar savaştıklarına göre değişiklik gösterirler...

22 Aralık 2009 Salı

Ömer Osman Korkmaz'' Sigarayı Bıraktırmak için ''

Nur Ertürk'ünsunduğu kanal 7 ekranlarındaki programına konuk olan Lokmanhekim Ömer Osman Korkmaz en son programa katıldığında sigarayı bırakmanın formülünü verdi..
Sigarayı Bırakma Formülü:Tencereye 1 litre suyun içersine 3-4 dal karakekiği koyup (balıkesirde yetişen kekikmiş)20 dakika kaynatın,kaynayan suyu bir kavanoza koyun,sigara içmeden önce 1 çay bardağı için ve sigarayı için,kekeik suyunun ardından sigaranın tamamını içemeyerceksiniz tiksineceksiniz....
Not:Kekik suyunun tansiyon yüseltici özelliği vardır,bu yüzden dikatli tüketilmesi gerekmektedir.Tansiyonu yüksek olanlar önce tansiyon ilaçlarını içtikden ve 1tane sarımsak yuttuktan sonra kekik suyunu çok olmamak kaydıyla içebilirler.

19 Aralık 2009 Cumartesi

Bebek ve uyku

Bebek ve uyku

UYUMAYI 7 GÜNDE ÖĞRETİN

Bazı bebekler vardır ; doğumdan hemen sonra hayatlarının başlayacağı eve geldiklerinde ya tüm ev halkına hükmeder, istediğini yaptırır, ya da söz dinleyen bir bebek olur .( TABİİ BU NADİREN GÖRÜLÜR).Bazı bebekler vardır ki annelerini geceler boyunca uyutmaz, gündüzleri uyur, geceleri oyun oynamak ister. Zavallı anne uykusuzluk çeker, yorgun düşer.

Bebeğiniz doğduğu andan itibaren onun için her şeyin en iyisini istiyorsunuz. Belki de bu yüzden ilk günlerde geçirdiğiniz uykusuz geceler sizin için hiç önemli değil. Ama bu bu tempoya ne kadar dayanacaksınız! Haftalar hatta aylar boyu gecenin bir yarısında tatlı uykunuzdan uyanmak hiç hoş olmasa gerek Geceleri arada bir eşinizden yardım isteyecek oluyorsunuz ama o yorganı başına çekip daha derin bir uykuya dalıyor. Bir gün olsun yataktan dinlenmiş ve kendinizi iyi hissederek kalkmanın nasıl bir his olduğunu unuttunuz artık!

Siz bebeğinize düzenli bir uyku alışkanlığı kazandırmak istiyorsanız en başta karar vermelisiniz. Sabırlı olacak , bu yaptıklarınızın sonucunda bebeğinize uyku alışkanlığı kazandıracağınızı aklınıza getireceksiniz. Bebekler onlara izin verildiği takdirde 3-4 ay arasında kendiliğinden uyuma alışkanlığı kazanıyor. Tabii bu söylenen, siz onu yıllarca sürecek yanlış bir uyku düzenine alıştırmazsanız geçerli. Hele ki bebeğiniz 6 aylıksa ve siz hala gece kuşu olmayı sürdürüyorsanız burada bahsedeceğimiz programı hemen uygulamaya başlayın. Çünkü 7 günde düzenli uykuyu garanti ediyoruz. Bizden söylemesi...

1. GÜN
Yeni Bir Düzen Kurun
Uzun saatler süren öğle uykusu nedeniyle birçok bebeğin günü ve gecesi birbirine karışıyor. Böylece bebek uykuda olması gereken bir saatte oyun oynamayı tercih ediyor. Şimdi bu durumu düzeltmenin zamanı geldi! Son araştırmalar bebeklerin gece ile gündüzü ayırt edebildiğini ortaya koyuyor. Bunun için ona gerekli ipuçlarını vermeniz yeterli.
Yarından başlayarak onu sabah erkenden kaldırın ve her gün aynı saatte uyandırmaya özen gösterin. Yatağını pencerenin yakınına koyun ve perdeleri aralık bırakın. Gün ışığı onun uyanmasına yardımcı olacaktır. Öğle uykusuna yatırdığınız zaman bile hava kararmadan önce onu uyandırın. Böylece gün ışığında uyanması gerektiğini, gece ise uyuması gerektiğini anlayacaktır. Bebeğinizi akşamları da aynı saatte yatağına yatırın. Gerekirse loş ışıkta ona kitap okuyun veya şarkı söyleyin.

2. GÜN
Uygulamaya Devam
Dün başladığınız rutin programa devam edin. Hemen pes etmeyin. Geceleri karnı acıktığı için ağlamaya devam edebileceğini unutmayın. Onu emzirmek ya da beslemek zorunda kalıdığınızda bunu hafif karanlık bir ortamda yapın. Özellikle geceleri bebeğinizi nelerin rahatlattığını iyi gözlemleyin. Ilık banyonun bir çocuk için sakinleştirici, bir başkası içinse tam tersi olabileceğini aklınızdan çıkarmayın. Gece yatırdığınızda müzik dlinletmek gibi rutin alışkanlıklar kazandırın.

3. GÜN
Ağlama Başlıyor
Ağlamak çocukların en büyük silahı! Anne ve babaların da dayanamadığı bir durum. Ancak, sabırlı olun ve kendi kendinize şunu mırıldanın: "Sonuç uyku olacak!" Onu uyutmaya çalışırken ağlaması karşısında endişelenmeyin. Bırakın koyduğunuz uyku kurallarına alışsın. Program değişiklikleri 6 aylıktan küçük çocukları çok daha fazla üzüyor. Bebeğiniz en fazla 15-20 dakika ağlar ama kötü uyku alışkanlığı yıllarca sürebiliyor. Unutmayın ki bu çocuğunuzla sizin aranızdaki bir savaş. Onunla ilgilenmeyin ama kendi merakınızı gidermek için 5-10 dakikada bir kapı aralığından onu kontrol edin. Susması için ışıkları açmayın, yataktan çıkarmayın ya da biberon vermeyin, aksi takdirde ertesi gece de dakikalarca ağlayacağından emin olun.

4. GÜN
Ağlama Savaşı Sürüyor
Geçen gece oldukça uzun sürdü değil mi? Bu gece biraz daha rahat geçecek. Ama bilin ki o yine de ağlamaya devam edecek. Ancak, bu kez daha kısa sürecek, bize inanın. Bunun için kurallarınızın kesin olduğunu ona ispatlamanız gerekiyor. Sabırlı davranmaya devam edin. Ona karşı yumuşak olduğunuz hissini uyandırmayın. Yoksa geçen geceye göre 2 kat daha fazla ağlayacaktır. Sakın ona bu kozu vermeyin.

5. GÜN
Bebeğiniz Sakinleşiyor
Bebeklerin çoğu 3-5 gün içersinde bu programa alışıyor. Dolayısıyla, bu gece belki de şanslı geceniz! 5 dakikada bir onu kontrol etmeyin, en az 15 dakika aralıklarla odasına uğrayın. Bazı bebekler odaya sık sık girilmesinden rahatsız oluyor. Bu nedenle kapı aralığından onu izleyin. Hem unutmayın ki bu gece daha az ağlıyor.
Uyku problemlerinin arasında sıkça rastlananların başında gece emzirmesi ve alt değiştirme geliyor. Tabii ki size bunları yapmayın demiyoruz ama mümkün olduğunca kısa ve sessiz olmasına özen gösterin. Altını değiştirirken bile kesinlikle ışıkları açmayın. Gereginden çok emzirmeyin. Böylece hem onu rahatsız etmemiş olursunuz, hem de yeniden altını değiştirmek, zorunda kalmazsınız!

6. GÜN
Bebeğiniz Uyuyor!
Mucize gibi geliyor değil mi? Sakın, bu mutluluğu günlerdir uyguladığınız kuralları rafa kaldırarak bozmayın. Uyumasını garip karşılayarak onu sık sık kontrol etmeyin, Gevşeyin!
Onu sıcak tutan bir pijama giydirin.Böylece üstünü açmasını kendinize dert etmeyin. Bebek monitörünün sesini kısın ve sadece çok ihtiyacı olduğunda onu duyun. Başarınızı gölgeleyecek davranışlarda bulunmamaya özen gösterin.

7. GÜN
Uyku Sırası Sizde!
Kendinize bir iyilik yapın ve bu gece derin bir uyku çekin. Son 6 gündür belki çok uykusuz kaldınız ama buna değdi değil mi? Çocuğunuza muhteşem bir armağan verdiniz: Düzenli uyku alışkanlığı. Hiç şüphe yok ki, bu program hastalık, tatildeki otel odası gibi etkenler nedeniyle zaman zaman aksaklığa uğrayacaktır. Oysa unutmayın ki, hiç uyku problemi yaşamamış bebekler bile bu durumlarda sorun çıkarıyor. Uyku problemi yeniden baş gösterecek olursa planı en baştan yeniden uygulayın, ikinci sefer ilkinden çok daha kolay olacaktır.

Beslenmede yumurtanın önemi

Beslenmenin yumurtada önemi

Anne sütü ve yumurta tüm besinler içerisinde en kaliteli proteine sahiptir. Yumurtada insan vücudunda sentezlenemeyen ve besinler ile dışarıdan alınması gerekli olan “elzem amino asitler” yeterli ve dengeli miktarlarda bulunmaktadır.
Gelişim için gerekli protein, vitamin, mineral ve yağa sahip olan yumurta, çocuk ve yetişkin beslenmesinde önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle bebeklere dahi 4-5 aylıkken verilmeye başlanır.

Ailesinde kalp ve damar hastalığı olan bebekler dışında 5 aylık bir bebek, gün aşırı bir yumurta sarısı yiyebilir. Ancak risk grubunda olan bebeklere kolesterol nedeniyle yumurta, 3-4 günde bir verilmelidir.

Bebeğin beslenme zincirine ilk kez katılan yumurta,ilk önce katı olarak pişirilmeli ve bir yumurta sarısının dörtte birinden başlanmalıdır. İki günde bir arttırılarak, 8-10 gün sonra tam bir yumurta sarısı yedirilmeye başlanmalıdır.

A vitamini ve bazı B vitaminleri bakımından zengin bir yiyecek olan yumurtada demir, fosfor, magnezyum, kükürt ve sodyum gibi mineraller bulunur. Yumurtanın sarısı, akına oranla daha fazla yağ, protein ve demir içerir.

Bu nedenle beslenme problemi olanlara, kansızlık sorunu yaşayanlara yumurta sarısı yemeleri önerilmelidir. Yumurta ne kadar taze olursa, o kadar da besleyici olur. Düşük sıcaklıkta bekletilen yumurtalarda A, uzun süre bekletilen yumurtalarda ise B12 vitamininde bir azalma görülür. Bu nedenle özellikle çocuklara yedirilecek yumurtanın günlük olmasında fayda vardır.

4 Aralık 2009 Cuma

Domuz Gribinin Belirtileri

Domuz Gribi her geçen gün can almaya devam ediyor.Domuz gribi olduğumuzu nasıl anlarız belirtileri nelerdir .
Domuz gribinin belirtileri
-Ateş
-Bulantı
-Burun akıntışı
-Boğaz ağrısı
-Halsizlik
-Baş ağrısı

İbrahim Saraçoğlu'' MS hastalığı''

İbrahim Sarçoğlu Ms Hastası olanlar için şifalı olduğunu söylediği Anadulu buğdayından hazırladığı kürünü açıkladı.Kür 20 Sürmektedir
MS hastalı için Anadolu Buğdayı kürü:
Yarım litre kaynamış suyun içerisine, 1 avuç dolusu, Anadolu Buğdayını atıp, 6-7 dakika haşlayın. Ilınmaya bırakın. Ilındıktan sonra, yarısını sabah, diğer yarısını da, öğlen aç karnına yiyin. Haşlamış olduğunuz buğdayı 4 saatten fazla bekletmeyin. Çünkü 4 saatten sonra buğday mayalanır ve zarar verebilir.

26 Kasım 2009 Perşembe

Şiddetli öksürük için elma çayı hazırlama

Kış aylarında, pek çoğumuzun sıkça karşılaştığı bir durum olan öksürük ve belgam atamama probleminden kurtulmanın pratik ve doğal bir yolu mevcut. Elma çayı.

Şiddetli öksürük için : 1 litre suyun içine, ince dilimlenmiş 1 adet adet elmayı kabuklarıyla birlikte atın. Haşladıktan sonra çay gibi sıcak olarak için.

Balgam söktürmek için : Elma kabukları ile yapılan çay, hem göğüsü yumuşatır, hem de, balgam söktürmek için idealdir. Tarifimize gelince; Elmanın kabuklarını soyun, İçine biraz tarçın, zencefil ve karanfil atılır. 10 dak demlendirdikten sonra, içilir.

Ahmet marankiden öksürük tedavisi

Uzun süren öksürükler bir hastalık olmayıp,çeşitli hastalıkların belirtisidir. Herhangi bir tıbbi hastalığa bağlı olmayan uzun süreli öksürüklerde bazı bitkisel tedaviler uygulanabilir.

Okaliptüs,nane, ıhlamur, zencefil, meyankökü hapları ve şurupları. c vitamini, ıhlamur, zencefil, şahtere, hibiskus, meyankökü öksürük için faydalıdır.

Ihlamur, zencefil, meyankökü birlikte kaynatılırsa etkisi büyük olur.Yulaf samanı çayı ile üzerlik tohumu da kronik bronşite ve öksürüğe iyi gelir.

Öksürük için pratik bitkisel formüller:

Malzemeler:
2-3 parça parmak ucu kadar zencefil,
iri bir tutam ıhlamur,
1 çay kaşığı hibiskus,
1 çay kaşığı şahtere otu

Uygulanışı: Malzemeler 1 su bardağı kadar suda 3-4 dakika kaynatılır.2-3 dakika demlendirildikten sonra içilir.

Şekeri fazla kullanmak doğru değildir. Çaya nöbetşekeri konulursa öksürüğü azaltır.

* Günde 2-3 kere meyankökü çiğnemek de yararlıdır.

* Zencefil, kekik ve alerjik kökenli olmayan öksürükte karabiber faydalıdır.

* Kronik öksürük için 2 adet karaturp,kabak oyacağı ile 5-6 yerinden oyulur.oyukların içine bal doldurulur ve sadece oyukların üstü turp parçaları ile kapatılarak 24 saat bekletilir.Sonra içindeki sıvı şişeye doldurulur ve günde 3 çorba kaşığı içilir.

* Kuşburnu, ısırgan, zencefil, şahtere ve hibiskus çaylarını içmek de yararlıdır.

* Ebegümeci kaynatılır,zeytinyağı ve limon katılarak bol bol yenirse göğsü yumuşatır.Öksürüğü hafifletir ve balgam söker.

* Toz zencefil ile bal karıştırılarak yenilirse öksürüğe iyi gelir.

19 Kasım 2009 Perşembe

Bebekleri Anlama Rehberi

‘Bebekleri anlama’ rehberi


Anneler bebekleri doğduğunda ne kadar kitap okurlarsa okusunlar, hatta anneleri, kayınvalideleri, arkadaşları ve kız kardeşlerinden bebek bakımı konusunda destek de alsalar, bebeklerini büyütürken onlarca soruyla karşı karşıya kalırlar.

Bu soruların yanıtlanmaması endişeye dönüşür. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. İbrahim Çelik, annelerin bebek bakımında artık halk efsanesine dönüşmüş bilgilerin doğrularını anlatarak, annelere bir mini rehber oluşturdu. İşte anneler için bebeklerini anlama rehberi:

1- Anne üşütünce kendi karnı ağrır, bebeğe bir şey olmaz!
Anne üşütürse en fazla kendi karnı ağrır, zira soğukta bağırsak hareketleri hızlanır, bu da karın ağrısı olarak hissedilir. Ancak bu durumun süt yoluyla bebeğe geçmesi söz konusu değildir.

2- Anne gazlı içecek tüketirse bebekte gaz olmaz
Gazlı içecekler, sıkıştırılmış karbondioksit içeren sıvılardır. Bunlar içildiğinde açığa çıkan serbest karbondioksit midede gaz baloncukları şeklinde şişkinliğe yol açar. Ancak bu gaz baloncuklarının süt yoluyla bebeğe geçmesi fiziksel olarak imkânsızdır. Benzer şekilde gaz yapan yiyecekler, annede gaz yapabilir. Ancak bu gazın da süt yoluyla fiziksel olarak bebeğe geçmesi söz konusu değildir.

3-Yeşil kaka yapıyorsa araştırmak gerekir
Bebeğin kakasının yeşil olmasına neden olan çok sayıda sebep vardır. En temel neden bağırsak pasajının hızlanmasıdır. Bağırsak hareketini artıran her türlü fiziksel ve kimyasal etken bebeğin kakasının yeşil olmasına neden olur. Bu, çoğunlukla da belirgin bir sebep olmadan olur.

4- Anne strese girince sütü de etkilenir
Bilimsel olarak süt salgısını artırdığı kanıtlanmış özel bir gıda ne yazık ki yok. Anne sütü üzerine etkili olan temel faktörler şunlardır: Annenin yapısal ve genetik özellikleri, emzirmeye olan arzu ve inancı, normal doğum sonrası en kısa sürede bebeğin anne memesiyle buluşması, annenin ağrı, sancı ve stresinin olmaması, doğru teknikle ve sık aralıklarla emzirmesi, bol sıvı alması ve dengeli beslenmesi.

5- Tırnak kesmek için kırkının çıkmasını beklemeyin
Bebeğin tırnakları, tırnak yatağını ne zaman geçerse o zaman kesilir, bunun için kırkını beklemeye gerek yoktur.

6- Hava sıkışınca hıçkırık olur
Bebeğin hıçkırmasının nedeni midede sıkışıp kalan bir hava cebininin mideden dışarı diyafram kasına doğru bir baloncuk oluşturup bu kası uyarmasıdır. Sıkışan bu hava kitlesi çıkıncaya kadar hıçkırık sürer.

7- Göz yaşarması, göz zarının tahriş olması demektir
Bebeğin göz yaşarması çoğunlukla mikrobik, alerjik ya da fiziksel bir etkenin göz zarını tahriş etmesine tepkisel olarak ortaya çıkar. Bazen de gözyaşı kanallarının doğuştan tıkalı olması nedeniyle gözyaşının buruna drenajındaki zorluk nedeniyle olur.

8- Yer yemez kaka yapmasından korkmayın
Tüm canlılarda var olan bir refleksin yenidoğandaki görünümü gastrokolik refleks, mideye bir gıda maddesi girdiğinde, eş zamanlı olarak kalın bağırsaklar da harekete geçerek bağırsak içinde bulunan dışkının dışarı atılması hadisesidir. Son derece sağlıklı ve fonksiyonel bir süreçtir; kesinlikle sindirim ya da emilim bozukluğunun işareti değildir.

9-Şekerli suya alışınca memeyi reddeder
Yenidoğan sarılığında bebeğin beslenmesinin rolü büyüktür. Anne sütü yetersiz olan bebeklerde sarılık daha erken ve uzun sürer. Önceki yıllardan kalma bir alışkanlık olarak, aç kalan bebeğin en azından şekerli suyla beslenmesi gereksiz, hatta zararlı bir davranır olabilir. Zira şekerli suyun tadına alışan bebek anne memesini reddedebilir.

10- İlk üç ay yalancı meme vermeyin
Bebeğin yalancı emziği tutmak için yaptığı dil-damak-dudak hareketleri anne memesini emerken yaptığından farklıdır. İlk günlerde bebekler yalancı emziği tutmakta çok başarılı olamaz Ancak bir kere bu işi başardıklarında bu kez de anne memesini kavramakta zorluk çekerler. Bu da memenin bırakılması ve biberonla beslenmeye geçiş anlamına gelir. Mümkünse ilk üç ay bebeklere yalancı meme verilmemelidir.

11- Ağlayan bebeği sık sık kucaklayın
Yenidoğan bebeğin kendini güvende ve huzurlu hissedeceği tek ortam olan anne kucağından şımaracağı gerekçesi ile mahrum kalması ne acı! Bebeğiniz her ağladığında kucaklayın.

12- Bebek memeyi bulunca rahatlar
Bebekleri hayata bağlayan, güçlü arama refleksleridir. Bu refleks sayesinde bebek, anne memesini arar, bulunca da emer. Böylece hem karnı doyar, hem de kendini güvende hisseder. Dolayısıyla karnı tok bile olsa yenidoğan bebek, sürekli doğru yeri bulana kadar aranır.

13- Sık hapşırması reflekstir
Yenidoğan bebekler genellikle doğum sırasında burunlarında bulunan salgı ve mukusu atmak için sık sık hapşırırlar. Bu tamamen refleks bir olay olup üşütme ile ilgili değildir.

14- Bebeğin memesinde süt toplanırsa korkmayın
Anneden gecen hormonların etkisiyle yenido-ğan bebeğin memelerinde süt toplanabilir, buna hiç el sürmemek en iyisidir. Bu, bir kaç hafta içinde zaten kendiliğinden geçecektir. Masaj, memede enfeksiyona yol açabilir...

15-Göbeğinde fıtık varsa kendiliğinden geçer
Göbek fıtıkları, portakal büyüklüğünde bile olsa genellikle kendiliğinden geçen oluşumlardır. Üzerine bağlanacak cisimlerin bu sürece olumlu ya da olumsuz etkisi olmaz.

16- Göbeği düşsün diye toz kullanmayın
Göbek tozu çok eski yıllarda kullanılan bir çeşit antibiyotik olup günümüzde kesinlikle kullanılmamaktadır. Göbeğe kullanılacak en iyi madde yüzde 70’lik alkol solüsyonlarıdır.

17-Gözündeki çapağa anne sütü damlatmayın
Evet anne sütü içindeki antimikrobial maddeler yüzeysel göz enfeksiyonlarında işe yarayabilir. Ancak en doğrusu hekimin görüp karar vermesidir.

18- Bitki çayı gazı gidermez
Bitki çaylarının ya da geleneksel gaz gidericilerin bilimsel olarak bir faydası kanıtlanmamıştır. Bu içeceklerin temelde zararı içlerinde bulunan şeker nedeniyle bebeğin anne sütünden soğuması ve biberona alışmasıdır.

19- Her gün yıkamak çok önemli
Bazı bebekler banyodan sonra çok rahatlar. Büyüme hormonu uykuda salgılandığından dolaylı yolla banyo, büyümesine katkı sağlayabilir.

20- Bebeği tuzlamanın ölümcül tehlikesi var
Anadolu’da halen yaygın olarak kullanılan yenidoğan bebeğin tuzlanması âdeti, son derece tehlikeli ve ölümcül sonuçları olabilecek çağdışı bir uygulamadır.

Odasını Hazırlaken Nelere Dikkat Etmeli

Odasını hazırlarken nelere dikkat etmeli?

Yeni bir anne adayı olarak dünyaya getireceğiniz bebeğiniz için hazırlıklara nereden başlamanız gerektiğini bilemiyorsanız bize kulak verin. İşte onun sağlığını kollayan bir oda için yapmanız gerekenler...

Doğrudan güneş alsın
İşe oda seçiminden başlayın. Öncelikle yatak odanıza yakın ve doğrudan güneş alabilen odayı seçmelisiniz. Mobilya ve perde tercihinizi de açık renk ve kolay temizlenebilenlerden yana kullanın. Aydınlatmada kullanılan lamba ise ışığı tavana yansıtanlardan olmalı. Odanın sıcaklığına gelince ibre, günün her saatinde 16-25 derece arasında olmalı.

Sert bir yatak tercih edin
Keskin ve sivri köşeleri olmayan, aralarında 6 santimetreden fazla mesafe bulunmayan parmaklıklı bir karyolanın içine oturtulmuş düz ve sert bir yatak tercih edin. Yumuşak yatak bel kemiğini eğriltebilir. Sıkı doldurulmuş pamuk ve yün yataklar istenilen sertliği sağlar. Yatağın sertliği sizi tatmin etmiyorsa, bir battaniyeyi birkaç kat katlayıp üzerine çarşaf geçirerek de kullanabilirsiniz.

Karyolası hazırlanırken yatağın üzerine büyük bir muşamba, üzerine de ıslaklığı emmesi için pamuklu örtü serin. Böylece bebeğiniz altını ıslatınca bütün yatağı ıslatmamış olur.

Kuş tüyü yorgan kullanmayın
Çocuklar için hazırlanacak bir yorgan hiçbir zaman kalın ya da kuş tüyünden olmamalı. Kuş tüyü fazla sıcak tutar ve terletir. Üstelik bebeğinizin tüylere karşı alerjisi de olabilir.

Yastık şart değil
Yastık bebek için gerekli değil. Bebeği yastıksız yatırmak, daha derin soluk almasını ve göğsünün genişlemesini sağlar.

Anneler İçin Emzirme Rehberi

Anneler için emzirme rehberi


Bu tarihlerde hem sivil toplum örgütleri, hem de Sağlık Bakanlığı emzirmeyi sürekli gündemde tutmak için etkinlikler ve kampanyalar düzenliyor

Bebekle en yakın temas emzirmeyle sağlanır
Emzirme, anne ile bebeğin baş başa kalabildiği, gözleri ile konuşabildiği çok özel bir süreçtir. Bebek ile en yakın temas, emzirme ile sağlanabilmektedir. Mükemmel ve eşsiz bir besin içeriğine sahip olan anne sütü, aynı zamanda bebeğin mikrobik hastalıklardan korunmasında önemli rol oynar. Son yıllarda yapılan çalışmalar, emzirmenin bebeğin beyin gelişimini desteklediğini; obezite, diyabet gibi hastalık risklerini de azalttığını göstermektedir.

Emziren annelerde doğum sonrası kanamalar daha az olmakta; meme ve yumurtalık kanseri, kemik erimesi gibi hastalıklar da daha az oranda görülmektedir. Başarılı bir emzirme süreci için doğru bir başlangıç yapılması çok önemlidir. Bebeğini besleyebilme içgüdüsü, bazen annelerde yoğun bir kaygıyı da beraberinde getirir. Bu dönemde anneye güven telkin etmek, olumsuz düşüncelerden uzaklaştırmak ve destek olmak çok önemlidir. Amerikan Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Hilda Çerçi Özkan konuyla ilgili bilgiler verdi:

Doğar doğmaz emzirilmeli

* Anneler, kendilerini psikolojik olarak emzirmeye hazırlamalı, emzirmenin bir sabır işi olduğunu bilmelidir.
* Sütün gelmesini beklemeden bebek doğar doğmaz ilk yarım saat içerisinde emzirmeye başlanmalıdır. Bu sürede bebeğe kesinlikle şekerli su verilmemelidir.
* Doğumdan itibaren her ağlama ya da süt isteme durumunda, saat sınırlaması olmaksızın bebekler emzirilmelidir. İlk haftalarda üç saatten fazla uyuyan bebekler, uyandırılarak da olsa, emzirilmelidir.
* Bebeğin memeye doğru şekilde yerleştiğinden emin olmalıdır. Bunun için bebek ağzını tam olarak açmalı ve meme ucu çevresindeki kahverengi bölgeyi tamamen ağzına almalıdır. Bebeğin çenesi memeye gömük, alt dudak hafif dışa kıvrılmış pozisyonda olmalıdır.
* Emzirmeden önce veya sonra bebeğe mama, şekerli su ve diğer besinleri vermekten kaçınılmalıdır.
* Emzirme döneminde bebeğe biberon verilmemeli ve hatta ilk haftalarda emme şaşkınlığını önlemek için emzik bile kullanılmamalıdır.
* Gebelikte olduğu gibi anneler kendilerine özen göstermeli, dengeli beslenmeli, günde 2-3 litre sıvı tüketmelidir. Anneler, ayrıca yeterince dinlenmeli, moralini yüksek tutmak için eşinden ve çevresinden yardım almalıdır.

Çalışan annelere önemli ipuçları

* Anne sütünü sağmak için iyi emen bir makine edinilmelidir.
* Eğer annenin sütü çoksa işe başlamadan önce günde en az bir kez süt sağarak, ufak bir depo oluşturmalıdır.
* İşyerinde süt sağmak için uygun bir ortam sağlanmalıdır. Bu konu için gerekli izinler alınmalıdır.
* 3-4 saatte bir sağılan süt, buzdolabında saklanmalı; eve götürülürken, buz kalıpları arasında özel soğutuculu bir çantada taşınmalıdır.
* Elde edilen sütler, saklama poşetleri içinde buzdolabında 24 saat, iki kapılı buzdolabının buzluğunda 3 ay, derin dondurucuda 6 ay saklanabilir. Süt saklama poşeti içinde bulunan sütler, bebeğe verilmeden önce ılık su dolu bir kap içerisinde ısıtılabilir.
* Isıtılan süt; kaşıkla, bu amaçla üretilen küçük plastik kadehlerle bebeğe verilmelidir. Bebek sütü bu şekilde almıyorsa, biberon da kullanılabilir.
* Yakınlık hissi için anneler, bebeğin resmi veya ona ait bir giysisini işyerine götürülebilir.
* Anneler, evden çıkarken ve işten döner dönmez bebeğini emzirmelidir.

Bebeği memeden kesmek sabır ister

Amerikan Hastanesi Yenidoğan Bölümü Emzirme Danışmanı Hemşire Beyhan Numan’ın, bebeğini memeden kesmek isteyen annelere önerileri var:
Bebeğin memeden kesilmesi için belirlenmiş bir zaman yoktur. Burada iki önemli faktör vardır. Hem bebeğin hem de annenin bu duruma hazır olması gerekir.
Bebeği memeden kesmek için çelik gibi sinir ve sabır gerekir. Bu dönemde annelerin kendilerini suçlu hissetmeleri normaldir. Bebeği memeden kesmek bir günde uygulanabilecek bir işlem değildir.
Memeden kesmenin bebeğin hasta olduğu dönemlere denk getirilmemesine dikkat edilmelidir.
Memeden kesme bir gün içinde gerçekleşirse bebek huzursuz olabilir. Annenin ise memeleri şişer ve ateşi çıkar. Memelerde dolgunluk ve tıkanıklık gelişip antibiyotik kullanımı gerekebilir. Tıkanıklıkların açılmaması durumunda ameliyata kadar gidilebilir.
Bebek, emzirme seansları azaltılarak ve emzirme süreleri kısaltılarak emzirmeden kesilmelidir. Dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biri önce gündüz seanslarını azaltmak, daha sonra gece seanslarına geçmektir. Eğer hiçbir şekilde başarılı olunmuyorsa bebeğiniz hazır değil demektir.

18 Kasım 2009 Çarşamba

Çocuk Beslenmesi

Çocuk Beslenmesi



Bebek ayına uygun olarak beslenmelidir!
Aşağıdaki bilgiler kesin bir kural olmamakla birlikte bebeğin ayına uygun beslenmesi konusunda fikir vermek amacıyla derlenmiştir.
Bebeklerin gelişim durumları her zaman burada bahsedilen sınırlara uymayabileceği gibi, bazılarının bir uzman tarafından değerlendirilmesi de gerekebilir.




0-6 ay arası beslenme

6-9 ay arası beslenme

9-12 ay arası beslenme

Daha detaylı bilgi için Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Merkezlerimize başvurunuz.

0-6 Ay Arası Beslenme

Anne sütü ilk 6 ay bebek için ideal bir besindir ve iyi beslenen bir annenin bebeği için tek başına yeterlidir.

Anne Sütü

Bakanlığımız Anne ve Çocuk Sağlığı hizmetleri kapsamında çocuk sağlığının korunması, hastalıkların azaltılması, ölümlerin önlenmesi anlamında 1987 yılından bu yana diğer çocuk sağlığı programlarına paralel olarak "Anne Sütünün Teşviki" programı uygulanmaktadır.

Program kapsamında Emzirme Haftası olan Ekim ayının ilk haftasında çeşitli sektörlerle işbirliği ile ülke düzeyinde aktiviteler yapılmakta ve mesajların geniş kitlelere ulaşması sağlanmaktadır.

Bebekler için en iyi besin anne sütüdür!

Anne sütü emen bebeklerde kansızlık görülmez, çünkü anne sütünde kansızlığa karşı yeterli miktarda demir vardır. Anne sütünde bebeğin büyümesi için gerekli olan maddeler inek sütündekinden daha fazladır.

Doğumdan sonraki ilk 24 saat içinde bebek emzirilmeye başlanmalıdır!

Doğumdan hemen sonra bebeği kucaklamak anne ve bebek arasında sıkı bir bağ oluşturur ve kucaklanan bebek doğal olarak memeyi bulur ve emmeyi öğrenir. Anne sütü alan bebeklerde güven duygusu gelişir, psikolojik olarak bebek daha huzurludur.

Anne sütü ve doğumdan sonra gelen ilk sarı süt (halk arasında ağız olarak bilinir) bebeği ishal, öksürük, soğuk algınlığı ve diğer hastalıklardan korur. Ağız, bebeğin ilk aşısıdır. İlk günlerdeki ağız sütü azdır, ancak bebeğin tüm ihtiyacını karşılar. Bu dönemde bebeğe şekerli su, mama, inek sütü veya başka gıdalar verilmemelidir. Bu gibi ek besinlerin verilmesi bebeği hastalandırabilir ve iştahını keser.

Bebeklere ilk 6 ay içinde mutlaka anne sütü verilmelidir!

Anne sütü bebeğin ilk 6 ayında ihtiyacı olan her türlü besin değerine sahiptir. 6. aydan sonra anne sütüne ilave olarak ek gıdalara başlanabilir. Anne sütünde yeterli miktarlarda vitamin, protein, yağ, demir ve benzeri maddeler vardır. Yeterli miktarda su içerdiği için, çok sıcak iklimlerde dahi ayrıca bebeğe su vermeye gerek yoktur.

Anne sütü alan bebeğe ayrıca inek sütü verilmez!

Ek gıda başlandıktan sonra anne sütü 1-1,5 yaşına kadar bebek için önemli bir enerji ve besin kaynağıdır. Özellikle bebeğin hasta olduğu dönemlerde anne sütü bebeğe rahatlık sağlar, sindirimi kolaydır ve daha iyi hazmedilir. İshal ve Üst Solunum yolu enfeksiyonu hastalıklarının daha kolay iyileşmesini sağlar.

Anne sütü daima taze, temiz uygun ısıdadır, hastalıklardan korur, doğal besinlerden içeriği en mükemmel olan gıdadır. Emzirme çene ve diş sağlığı için yararlıdır, konuşmayı kolaylaştırır.

Anne sütünün sindirimi kolaydır. Çünkü içinde inek sütünde ve hazır mayalarda bulunmayan lipaz enzimi gibi sindirimi kolaylaştıran enzimler vardır. Dolayısı ile anne sütü ile beslenen bebeklerde kabızlık ve gaz sancısı daha az görülür.

Anne sütü sterildir ve bebeğe doğrudan verildiği için mikroplarla karşılaşma olasılığı azdır.

Annenin bebeğini emzirmesi kendi sağlığı açısından da iyidir. Emzirmeye erken başlayan kadınlarda, doğumdan sonra uterus (rahim) küçülmesi çabuklaşır, kanama erken kesilir. Emziren kadınlarda over ve meme kanseri daha az görülür.

Eğer bebek anne sütü almıyorsa; 4. ayda yumurta sarısı başlanır. Katı pişirilmiş yumurtanın sarısının önce 1/8'i sütle ezilerek verilir. Miktar yavaş yavaş artırılır.

5. ayda; 4. ayda verilen ek besinlere ilave sebze çorbasına başlanır. Mevsimine göre, patates, havuç, kabak veya ıspanak bebeğe verilebilir. Bir süre sonra bu çorbaya bir tatlı kaşığı bulgur veya pirinç eklenerek pişirilebilir.

Ayrıca 5. ayda; acısız tarhana çorbası, pirinçli ve yoğurtlu çorbalar bebeğe verilebilir. Bir çorba kaşığı ile başlanıp yavaş yavaş miktarı artırılır. 5. ayda, meyve suyu yerine meyve püresi de tercih edilebilir.

6. ayda, 4 ve 5. aylarda verilen besinlerin yanı sıra tüm aile için acısız pişirilen mercimek çorbası bebeğe verilebilir veya bir çorba kaşığı mercimek sebze çorbasına katılarak pişirilebilir. Küçük bir miktar kıyma, çorbalara eklenir.

Daha detaylı bilgi için Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Merkezlerimize başvurunuz.

6-9 Ay Arası Beslenme

Bebeğinize anne sütü vermeye devam edin!

Genel olarak anne sütü ilk 6 ay için ideal bir besin kaynağıdır. Fakat 6 aydan sonraki bebekler yalnızca anne sütüyle büyümelerini sürdüremezler. Ek gıdalara başlanması gerekir.

Bebekler 6 aylık iken ağızları yarı katı gıdaları kabul etmeye uygun hale gelir. Dişler belirginleşir ve dil artık katı gıdaları dışarı atma refleksini kaybeder. Mide ve barsak sistemleri nişastayı daha iyi hazmetmeye başlar.

Ek beslenmeye bebek 6 aylık olduğunda başlayın!

6 aylık bebeğe ilk verilecek ek gıda yoğurttur!

Emzirdikten sonra bebeğe yoğurt verilebilir. 2-3 gün sonra yoğurda alışmış olan bebeğe bir tatlı kaşığı meyve suyu başlanır. Meyve suyunun miktarı yavaş yavaş artırılır.



Bebekler Neden Ek Gıdaya İhtiyaç Duyarlar?

1. Anne sütü miktarındaki azalma;
Yapılan çalışmalara göre eğer anne yeterince besleniyorsa, anne sütü bebeğe ilk 6 aya kadar yeterlidir. 6. aydan sonra bebek, anne sütünden ihtiyacı olan enerji, protein ve diğer besleyici faktörleri yeterince alamaz. 6. aydan sonra ek besinlere başlanmalı ve bebek 2 yaşına gelene kadar emzirilmelidir.



2. Bebeğin besin ihtiyacındaki artış;
Ek beslenme yapılmadan sadece anne sütü verilmeye devam edildiği takdirde demir eksikliği anemisi gibi bazı problemler ortaya çıkabilir.



3. Bebekler artık sıvı olmayan yarı katı gıda maddelerini kabul edebilecek duruma gelir;
Bebekler 6. aydan itibaren yarı katı gıdaları kabul edebilecek hale gelirler ve kaşıkla verildiğinde gıdaları geri çıkarmazlar.



4. Bebekler kendi bağışıklık sistemlerini geliştirmek zorundadırlar;
Bebekler yaşamlarının ilk aylarında, annelerinden aldıkları koruma faktörleriyle hastalıklara karşı korunurlar. Bu koruma 4-5. aydan itibaren kaybolur. Dış ortamdaki mikroplarla karşılaşmaları sonucu kendi bağışıklık sistemlerini geliştirirler.



5. Bebekler annelerinden daha bağımsız hale gelirler;
Ek gıda ile beslenme döneminde, bebekler daha bağımsız ve hareketli olurlar, bu onların çevredeki mikroorganizmalar ile temas etmelerini kolaylaştırır. Bu nedenle bebekler daha sık enfeksiyon hastalıklarına yakalanırlar. Bu hastalıklar arasında ishal önemli bir yer tutar.

Bu dönemde yetersiz beslenen bebekler daha kötüye gidebilir ve malnütrisyon (beslenme yetersizliği) görülebilir. Bu durum, bebeklerin yetersiz kilo alımı ve bazen de kilo kaybı ile birlikte büyüme ve gelişme tablolarının duraksamasıyla kendini gösterir.



6. Bebeklere değişik lezzetlerde ve tarzlarda yemekler sunmak, çocukluk çağındaki yemek sevmeme alışkanlığını önlemede yardımcı olur.
Bebeğin dişlerin çıkmaya başlamasıyla, katı ek gıdalar da verilmeye başlanır. Bilindiği gibi 6. aydan sonra anne sütündeki demir miktarı azalır. Bu açığı kapatmak için demir ihtiva eden ek gıdalar bebeğe verilmelidir. En iyi demir ihtiva eden gıda kırmızı ettir. Kırmızı et, bebeğe, kıyma şeklinde sebze çorbasına katılarak verilebilir. Kıyma yerine çorbaya iyice kıyılmış karaciğer de katılabilir. Bir çay kaşığı ile başlanan karaciğer daha sonra yavaş yavaş artırılarak verilebilir.

Eğer aile bütçesi et almaya uygun değilse; et yerine fasulye, nohut, mercimek, bezelye veya üzüm pekmezi gibi gıdalar verilebilir. Bu gıdalar da içlerinde yüksek oranda "demir" ihtiva ederler.

6. aydan itibaren kahvaltı başlanır. Haftada 2 kez yumurta sarısı verilebilir. Alerjik olabileceği için bir yaşından önce beyazı tavsiye edilmemektedir. Ek gıdalara alışan bebeklere, balık ve kıymalı yağsız sebze yemekleri de verilebilir.

Daha detaylı bilgi için Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Merkezlerimize başvurunuz.

9-12 Ay Arası Beslenme

Bebeğinizi 2 yaşına kadar emzirmeye devam edin!



Bebek 2 yaşına gelene dek anne sütüne devam edilmelidir.
9 aylık bebekler artık katı gıdaları çiğneyebilirler, evde herkes için pişen yemeklerden yiyebilirler.
Bu yaş gurubundaki bebeklere uygun yemekler şunlardır: Yoğurtlu ve sütlü, mercimekli çorbalar, iyi pişmiş nohut ve mercimek yemekleri, patates, kabak, taze fasulye, pazı, ıspanak gibi sebze yemekleri, balık, köfte, et yemekleri, etli veya mercimekli dolmalar.
Ekmek ve soyulmuş meyve parçaları bebeğin eline verilebilir. Bebeğe makarna ve pilav da verilebilir.
Çay, gazoz, çikolata, şeker v.b yiyecekler bebeklere verilmemelidir.
Bebek, kendi kendine yemek yemeye alıştırılmalıdır
1 yaşına gelmiş bebeğin yemekleri iyotlu tuz (ailede herkesin yediği yemekler) ile pişirilmelidir.

Emzirmenin Bebeğiniz İçin Faydaları

Emzirmenin bebeğiniz için faydaları


Emzirmenin asıl amacı bebeğin beslenmesidir.Ayrıca emzirmenin bir aile planlaması yöntemi olarak kullanılabilmesi,desteklenmesini sağlaması açısından önemlidir.Yaşamın özellikle ilk 6 ayı içinde bebeği beslenmenin en sağlıklı yolu emzirmedir.


İlk iki yıl içinde beslenmenin ana kısmını anne sütünün oluşturması önemlidir.

Emzirmenin bebek sağlığı açısından faydaları

· Bebeğin bağışıklık sistemi üzerinde olumlu etkisiyle bebeği hastalıklardan korur.Yenidoğan bağışıklık açısından olgun değildir.Bu görevi anne sütü yüklenir.İlk günlerde kolostrumla çok yüksek miktarda geçen antikorlar bebeği sistematik hastalıklardan korur.Bebeğin mide-bağırsak sisteminin emzirmeyle korunması daha da uzun sürelidir.Böylece yenidoğan yaşamını tehdit eden pnömoni,tüberkiloz,ishal,kızamık gibi hastalıklardan korunur.Ani bebek ölümleri önlenir.

· Anne sütü çocukluk çağı alerjilerine karşı koruyucudur.

· Bebeğin diş ve damak gelişimi için daha iyi olur.

· Anne sütü verilen bebeklerde ileriki zamanlarda şişmanlığa daha az rastlanır.

· Anne sütüyle beslenen prematüre bebeklerde zeka gelişiminin daha iyi olduğu saptanmıştır.

Emzirmenin anne sağlığı açısından faydaları

· Uterus kasılmalarını sağlar,involüsyon hızlanır.Uterus küçülüp eski haline gelir.

· Meme kanserinden korur.

· Endometriyum ve over kanserinden korur.

· Anne – bebek ilişkisi güçlenir.

14 Kasım 2009 Cumartesi

Okul Çağında Beslenme

Okul çağında beslenme

Okul çocuklarında beslenme hayatın ilk yıllarında oluşan yemek yeme alışkanlıkları daha sonrada sürüp gidecektir, baştan nasıl giderse sonradan da öyle gitmektedir. Süt çocukluğu döneminin sonlarında ortaya çıan büyüme hızının azalması, besin gereksinmesinde de azalmaya neden olur. Bu durum aileyi kuşkulandırır yemek seçme, psikolojik nedenlerle besinleri geri çevirme sıklıkla görlür.

Aile fertleri Anne ve Baba, bu durumlara hazırlık olmalı ve bunun doğal olduğunu bilmelidir. Çünkü gerçekten yemek yemeyen bu çocuklar, daha ileri yaşlarda şişman çocuk olabilmektedirler. Besinlere ilgisinin azalması, okul öncesi yıllara kadar sürebilir. Alınan besinlerde yeterli besinsel öğeler varsa, gelişim normal düzeyde ise, ilgi azalması önemli değildir.

Okul çocuklarında beslenme 6-11 yaş grubundaki çocukları kapsar. Bu çağdaki çocuklarımız büyüme ve gelişmenin hızlı olduğu, yaşam boyu sürebilecek davranışların büyük ölçüde oluşturduğu bir dönemdir. En hızlı büyüme kızlarda 10-12 yaşta, erklerde ise yaklaşık olarak 11 ile 15 yaşlar arasında başlamaktadır. Kızlarda vücut ağırlığı ve boy uzunluğunda artış menarştan yani ( ilk adet kanaması ) bir yıl öncedir. Vücut ağırlığındaki artış yaklaşık olarak 20 yaşına kadar devam eder. Boy uzunluğunda artış ise kızlarda 17 yaştan sonra genellikle durur; fakat erkeklerde yavaşta olsa devam eder.

Büyüme süreci önemli miktarda enerji ve yeni dokuların yapımı için daha fazla miktarda proteini, mineralleri ve vitaminleri gerektir. Tüm enerji ve besin öğelerinin yeterli ve dengeli karşılanabilmesi için 6-11 yaş grubu çocukların tüketmeleri gereke besinlerin iyi kaliteli ve yeterli miktarlarda olması önem taşır. Yetersiz ve dengesiz beslenen çocuk hastalıklara karşı dirençsiz olur, sık hastalanır, hastalığı ağır seyreder ve okula devamsızlık nedeniyle okul başarısıda buna bağlantılı olarak düşer. Bu nedenle okul başarı seviyesini arttırmak, sınıf tekrarlarını azaltarak, eğitim ve öğretimin maliyetini düşürmek gelecek nesillerimizin daha güçlü daha sağlıklı olmasını sağlamak için temel hazırlamak gerekir. Bu bakımdan cocuklarımızın beslenmesine ciddi anlamda özen göstermeliyiz

Okul Çağı Cocuk Beslenmesi

okul çağı cocuk beslenmesi

Bu konunun iki yönü vardır.

1) Okullarda öğle yemekleri ve ilave kahvaltılar,
2) Yatılı okullarda bütün günün yemeklerinin verilmesi.

1- Okullarda öğle yemekleri ve ilave kahvaltılar: Okulda çocuğa ilave yi­yecek vermenin yararları:

a) Çocuklar, evlerinde yeteri kadar beslenmeyebilirler.
b) İhmal yüzünden özellikle sabah kahvaltısı yapılmayabilir.
c) Öğleyin çocuklar evlerine gidemez, besleyici değeri düşük yi­yeceklerle yetinebilirler.

Bu bakımdan okulda öğle yemeği veya ilave yemek vermekle:

a) Evdeki diyetin eksikliği karşılanabilir.
b) İyi beslenme alışkanlığı kazandırılır.
c) Çocukların sosyal gelişmelerine yardımcı olunur.
d) Beslenme bilgilerinin çocuklar yolu ile ailelerine duyurulması sağlanır. Eğer okulda öğle yemeği veriliyorsa, yiyeceklerin miktarı asgari çocuğun günlük gereksinmesinin beşte ikisini karşılayabilmelidir. Ayrıca yemek fiyatlarının ucuz olması, kolayca hazırlanıp pişirilen, aynı zamanda çocukların sevdikleri yiyeceklerden olması; yiyeceklerin mümkün olduğu kadar besin değerlerini kaybetmeden, temizlik kuralları gözönüne alınarak, sağlıklı ve lezzetli olarak hazırlanması gereklidir.

Öğle yemeğinde 1 etli veya kuru baklagilli veya yumurtalı yemek yanına pilav veya makarna ile sebze garnitürü verilir. İçecek olarak süt veya ayran kullanılır.

Öğle yemeği verilmezse, kuşluk kahvaltısı verilebilir. Kahvaltıda 1 bar­dak ayran veya süt, sandviç, meyve vb. en kolay verilebilen yiyeceklerdir. Sandviç içine peynir, köfte, et, yumurta, ceviz içi, fındık içi gibi besinlerden biri konur. Böyle bir sandviç yanında meyve ya da havuç, salatalık, domates, marul gibi sebzelerden biri ve ayranla dengeli bir öğün oluşturulabilir.

Öğle yemekleri ve kahvaltılar çocuklara beslenme bilgisi öğretmek için, birer uygulama olarak ele alınmalıdır. Konu ile ilgili öğretmen, yemek sa­atlerinde öğrencilerle beraber bulunup yiyeceklerin besin değerleri hakkında öğrencileri sürekli uyarmalıdırlar. Gereğinde aile bilgisi, ev işi, sağlıklı bilgisi derslerinde menüler öğrencilerle birlikte yapılıp, uygulanması için de beraber çalışılmalıdır. Unutmamalı ki en iyi öğrenme, uygulamalı olandır

2- Yatılı okullarda beslenme: Sağlık bilgisi ve ev işleri dersleri, okuldaki çocukların iyi bir beslenme alışkanlığı kazanmalarını hedef almalıdır. Ço­cuklara beslenme ilkeleri öğretilip yemek listelerinin hazırlanmasında fi­kirlerinin alınması, artıkları önler. Verilen yemekler, çocukların ge­reksinmelerini karşılayacak miktar ve özellikte olmalıdır.

Dengeli ve yeterli yemek planlama ancak beslenme ve besin bilgisi olan kişiler tarafından yapılabilir. Beslenme ile ilgili öğretmen, bu hususta önderlik etmeli, gereğinde yemek planlama sorumluluğunu üzerine almalıdır. Yatılı okullarda çocukların çoğunlukla sebze yemeklerini sevmedikleri gö­rülmektedir. Bunun nedeni, öğrencilerin yiyeceklerin besin değerleri ve vü­cudun çeşitli besin öğelerine olan gereksinmesini bilmemeleridir. Ayrıca, yi­yeceklerin temiz olarak hazırlanmaması, dikkatsiz pişirme ile renklerin hoşa gitmeyecek durum alması da öğrencilerin yemekleri sevmemelerinin ne­denleri arasındadır. Aynı tip yiyecekleri hergün vermenin de artıkları artırdığı bilinmektedir. Artıkların önlenmesi için beslenme eğitimi ve yemeklerin iyi planlanıp hazırlanması zorunludur. Çocuğun büyüme ve gelişme ve öğrenim başarısı üzerinde beslenme mutlak eskisi olur

bebeklerde Beslenme Önemi

Bebeklerde beslenmenin önemi

Yeni doğan 3.0 – 3.5 kg ağırlıkta bir bebeğin normal büyümesi ve gereksinmesi büyük ölçüde beslenmesine bağlıdır. Vücudun yapı maddeleri, besin öğelerinin yeniden düzenlenmesi ve hücre yapısına dönüşmesiyle sağlandığına göre bebeğin beslenmeden normal büyümesi ve gelişmesi olanaksızdır.

Hücre çalışması ve yeni hücrelerin oluşması için gerekli olan enerji ve besin öğeleri yeterli miktarda ve düzenli olarak karşılanmazsa, çocukta büyüme ve gelişme bozuklukları seyreder

Çoçukların beslenmesinin; bedensel, ruhsal ve zihinsel yönden normal olmalarında, sağlıklı büyümeleri ve gelişmelerinde önemi büyüktür. Çocuklarına iyi beslenmesi; sağlıklı birey, aile ve toplum oluşmasında ilk adımdır. Bugünün çocuklarının iyi beslenmesinin gelecek kuşakların da iyi beslenmesi ve sağlıklı olmasının payı olacağı unutulmamalıdır.

Çocukların beslenmesi özel uygulamalar gerektirir. Çocuğun yaşı ne kadar küçükse, büyümesi o derece hızlıdır; sindirim sisteminin özellikleri nedeniyle getirilebilecek besinler sınırlıdır, beslenme yönünden de başkalarına bağımlıdır; hastalıklara ve dış etkilere dayanıksızdır. Büyümenin en hızlı olduğu ilk aylarda enerji ve besin öğeleri ihtiyacı, vücut ağırlığının kilosu başına en yüksektir. Bu nedenle, çocuğun yaşının özelliklerine göre beslenmesi, normal büyümesi gelişmesi , sağlıklı olmasında, ayrıca gelecekteki yaşamında da büyük önem taşır.

Büyüme ve gelişme, vücudun ölçü ve çalışma düzenindeki erişkinliğe doğru değişme ve olgunlaşma sürecidir. Büyüme ve gelişme, birbirini etkileyen tamamlayan olgulardır. Bu iki olgu, ayrı olarak tamamlanırsa, büyüme; vücutta ölçü yönünden olgunluğa yaklaşmada hücre ve dokuların gösterdiği değişmedir. Gelişme ise, hücre ve dokuların çalışma düzeninde değişmeler ve olgunluk yaklaşma sürecidir. Çocuğun büyümesii gelişmesi, sağlığı ve yaşamını ;beslenme yanında, kalıtım ve çok çeşitli çevre özellikleri etkiler.

Çocuk beslenmesinde amaç, çocuğun olabildiğince en üst düzeyde sağlıklı büyümesi ve gelişmesini sağlamaktır. Tek başına beslenmeyle, çeşitli çevresel etkileri tümüyle yenmek, kalıtsal özellikleri değiştirmek olanaksızdır. Örneğin, sosu kısa boylu bir çocuk iyi beslenmeyle uzun boylu olamaz, ancak iyi beslenmeyle boyunun olabildiğince en üst düzeyde uzamasına yardımcı olunur.

Çocuklar insanların atalarıdır. Çocukların, yapısal ve doğal özellikleriyle ihtiyaçlarına uygun beslenmesi, sağlıklı, güçlü, verimli kuşakların yetişmesinde önemli olduğu kadar sonraki kuşaklar için de ciddi anlamda önem taşır

13 Kasım 2009 Cuma

Anne Sütünün Bebeğe Yararları

Anne Sütünün Bebeğe yararları

Öğretmen, öğrenciye sormuş :
-Yeni doğan çocuklar için anne sütü niçin inek sütünden daha yararlıdır?
Öğrenci hiç duraksamadan cevabı yapıştırmış :
-Anne sütü bir ke daha lezzetlidir. Ekşime mekşime yapmaz. Kedi içip bitiremez. Taşınması daha kolaydır. Üstelik ambalajı da çok nefistir!
Fıkrada esprili bir şekilde özetlendiği gibi anne sütü; hem bebek için hem de anne için mükemmeldir. Anneler emzirerek kendi sağlıklarına katkıda bulundukları gibi ekonomik, hijyenik, zahmetsiz bir besleme şansı da yakalarlar. Bebekler içinse emmek, her yönüyle idealdir. Kendisi için gerekli bütün besinleri anne sütünden sağladığı gibi, annesinin sıcaklığını tensel temas yoluyla hisseder. Daha doğar doğmaz, dünyaya gözlerini açtığı ilk saatlerde ve daha sonraki aylardaki kendisi için gerekli olanları, anne sütünü emerek sağlayabilir. İşte bu yüzden her annenin bebeğine verebileceği en değerli armağan; anne sütüdür. Bu değerli ve ideal besin kaynağının niçin bu kadar önemli olduğunu biraz daha ayrıntılı olarak aktarmak istiyoruz.Aşağıda anne sütü ile beslenmenin etkinliğini değerlendiren yaklaşık 270 çalışmanın en çarpıcı sonuçlarını bulabilirsiniz.

Anne sütünün bebeğe yararları
Anne sütü alan bebeklerin ortalama I.Q. puanları daha yüksektir: Bu konuda çok sayıda çalışma yapılmıştır ancak en yenisi Yeni Zelanda’daki araştırmadır. 1000 birey üzerinde yapılan ve bu bireylerin 18 yıllık incelenmesinden oluşan bu araştırmada, bebekliklerinde anne sütüyle beslenmiş olanların hem zeka seviyeleri hem de öğrenim hayatındaki başarıları daha yüksek bulunmuştur.

Anne sütü mamadan daha kolay hazmedilir ve içeriği daha çok kana geçer: Anne sütü içerdiği bazı enzimlerle bebeğin bu sütü daha kolay hazmetmesini sağlar. Anne sütü inek sütünden daha az protein içermesine karşın, içindeki tüm protein bebeğin dolaşımına geçer. Ayrıca içerdiği demir ve çinko elementleri, bebeklerin bağırsaklardan kana daha kolay geçer.
Anne sütünde bulunan maddeler bebeğin enfeksiyonlara karşı daha etkili korunmasına yardımcı olur ve bebeğin kendi bağışıklık sisteminin gelişimini hızlandırır.

Anne sütü mekonyumun (mekonyum=bebeğin ilk dışkısı) daha kolay çıkarılmasına yardımcı olur: Nispeten kıvamlı ve yapışkan olan ilk dışkı, annenin ilk sütü olan kolostrumun bebeğin sindirim sistemi üzerindeki etkileri sayesinde kolaylıkla, hiç zorlanmadan çıkarılmaktadır
Anne sütü ile beslenen bebekler daha iyi bir sosyal gelişim gösterirler: Yaşamın 12. ayının sonunda, mamayla beslenen bebeklerle anne sütü ile beslenen bebekler karşılaştırıldığında anne sütü ile beslenenlerde psikomotor ve sosyal gelişimin belirgin olarak daha fazla olduğu bulunmuştur.

Anne sütü aşıların etkinliğini arttırır.
Anne sütüyle beslenen bebeklerin ilk üç yılda herhangi bir nedenle ölme olasılıkları nispeten daha düşüktür.
Anne sütü bebek için doğal bir sakinleştiricidir: Anne sütündeki bazı kimyasal maddeler bebek üzerinde belirgin olarak sakinleştirici etkiler gösterirler.
Taze anne sütü asla bakteri içermez: Dahası, anne sütünün bakterilere karşı koruyucu özellikleri de vardır.

Meme emmek bebeğin duygusal bir ihtiyacını karşılar: Bebekler dokunulmaktan ve kucaklanılmaktan hoşlanırlar. Çok sayıda çalışma, kucağa alınmayan ve bedensel temastan yoksun kalan prematüre bebeklerin ölme olasılıklarının daha yüksek olduğunu göstermektedir. Emzirme eylemi esnasında annesiyle yakın bedensel temasta olmak, bebeğin bu önemli ihtiyacını karşılamak açısından çok önemlidir.

Prematüre doğum yapan annelerin sütlerinin bileşimi bu bebeklerin zamanında doğan bebeklerden daha farklı olan besin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olarak daha farklıdır
Anne sütüyle beslenen bebeklerde görme kusurları daha az sıklıkta ortaya çıkar: Anne sütü bebeklerde görme fizyolojisinde önemli rolü olan A vitaminin en önemli kaynağıdır.
Anne sütü bebeği solunum yolu, idrar yolu, göz enfeksiyonlarından, ishalle seyreden enfeksiyonlardan, diş çürüklerinden korur.

Anne sütüyle beslenen kız çocuklarının ileride meme kanserine yakalanma riskleri nispeten daha düşüktür: Hem menopozdan önce, hem de menopoz sonrası ortaya çıkması muhtemel meme kanseri açısından, bebekliklerinde kısa bir süre de olsa anne sütü almış kız çocuklarında bu risk %25 daha düşük bulunmuştur.

Biberonla beslenen bebeklerin ileride Tip I şeker hastalığına (gençlerde görülen insülin kullanımı zorunlu şeker hastalığı) yakalanma riski daha yüksektir: İnek sütünde bulunan bazı maddelere karşı bağışıklık sisteminin ürettiği antikorlar muhtemelen Tip I diyabet gelişimini kolaylaştırmaktadırlar.

Anne sütü ile beslenmeyenlerde ileride multipl skleroz ortaya çıkma riski nispeten daha yüksektir: Her ne kadar nedeni tam olarak ortaya çıkarılmış bir hastalık olmasa da multipl skleroz, bebekliklerinde anne sütü alanlarda, almayanlara göre daha az görülmektedir.
Anne sütü ile beslenenlerde kasık fıtığı ortaya çıkma riski nispeten daha düşüktür: Bilinmeyen bir nedenle anne sütü kasık fıtıklarına karşı koruyucu bir etki göstermektedir.
Anne sütü çocuklarda ortaya çıkan juvenil (gençlik çağında ortaya çıkan) romatoid artrit hastalığı karşı koruyucudur: Anne sütü ile beslenmiş olma, riski %40 oranında azaltmaktadır.
Anne sütüyle beslenenlerde Hodgkin hastalığına yakalanma riski daha düşüktür.
Anne sütü almamış olanlarda bazı çocukluk çağı lenfoma türlerinin ortaya çıkma riski daha yüksektir.

Anne sütüyle beslenen bebeklerde egzama daha az görülür. Egzamaya karşı koruyucu etki özellikle 6 ay ve daha uzun süre anne sütü ile beslenen bebeklerde daha belirgindir.
Anne sütü ile beslenme alerjiye karşı korur ve bu koruyucu etki erişkinlik dönemine kadar sürer. Anne sütü ile bir ay ve daha uzun süreli beslenme hem gıda alerjilerine, hem de solunum yolunda ortaya çıkan alerjilere karşı koruyucudur. Hatta çalışmalar kalıtımsal olarak alerji gelişimine yatkın bireylerde bile anne sütünün koruyucu etkileri olduğunu göstermiştir.
Anne sütü ile beslenen bebeklerde reflü (mideden yemek borusuna gıda kaçağı) ve buna bağlı kusma daha az sıklıkla ortaya çıkar.

Anne sütü bebeğin astım hastalığına yakalanma riskini azaltır ve riskteki bu azalma ileri yaşlara kadar devam eder.
Anne sütü ile beslenen bebeklerde orta kulak enfeksiyonları daha az görülür.
Ani bebek ölümü sendromu biberonla beslenen bebeklerde daha sıktır.
Anne sütü bebeği bakterilerle oluşan menenjit (beyin zarı iltihaplanması) hastalığına karşı korur

İlk Ay Sadece Anne Sütü

İlk Ay Anne Sütü


Sağlıklı bir toplum yaratmanın ilk adımı, öncelikle bebeklerimize sağlıklı başlangıçlar sunarak atılır.

Nedir sağlıklı başlangıçlar?...
Birincisi, bebeklerimize anne karnında sağlıklı bir süreç yaşatmaktır.
İkincisi, onları sağlıklı koşullarda dünyaya getirmektir.
Ve üçüncüsü, doğduktan sonra ne olursa olsun onları anne sütünden mahrum bırakmamaktır.

Bebekler beslenme bozukluklarından ölüyor...
Araştırmalar, ülkemizde binlerce bebeğin sırf anne sütünden doğru bir şekilde yararlanamadığı için yaşamını yitirdiğini ortaya koymaktadır. Sağlık Bakanlığı’nın 2002 verilerine göre, ülkemizde canlı doğan her bin bebekten yaklaşık 38’i bir yaşına gelemeden yaşama veda etmektedir. Daha açık bir ifadeyle her yıl ülkemizde doğan yaklaşık bir buçuk milyon bebekten ortalama elli bini 1 yaşına gelemeden kaybedilmektedir. Bebeklerin ölüm nedenleri arasında beslenme bozuklukları ikinci sırada yer almaktadır. İlk bakışta bu olanaksız gibi gelebilir. Çünkü hepimizin de bildiği gibi, ülkemizde emzirme oldukça yaygın. Doğumdan sonraki ilk aylarda hemen her bebek anne sütü ile beslenmektedir. İstatistiklere göre ise, ülkemizde emzirmeye başlangıç oranı yüzde 95’in, ortalama emzirme süresi ise 12 ayın üzerindedir. Fakat yine de bebeklerimiz beslenme bozukluklarından ölebilmektedir. Neden? Uzmanlara göre bunun en önemli nedeni, ülkemizde emzirmenin yaygın ve süresinin uzun olmasına karşın, ek besinlere gerekenden çok erken ya da çok geç bir dönemde başlanmasıdır. Örneğin; bebeklerin ilk 6 ayda ‘sadece anne sütü’ almaları gerekirken bu dönemde gereksiz olduğu halde ishal riskini arttıran su ilavesi yapılabilmektedir. Ya da sindirim sistemlerinin henüz yeterli olgunluğa ulaşmadığı ilk altı aylık dönemde, onlara ek besin verilmeye başlanabilmektedir.

Her beş yılda bir gerçekleştirilen Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırmalarına göre ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenen bebek oranı 1998’de yüzde 1.3 iken 2003’te yüzde 21’ e çıkmıştır.

Araştırmalar, ‘ilk altı ayda sadece anne sütü alan bebeklerin’ oranının artmış olduğunu gösterse de sonuç yine de yeterli değildir. Peki bu yanlış beslenmenin bedelini, toplum olarak nasıl ödemekteyiz?

Ne yazık ki; bebeklerimiz hala yetersiz ya da yanlış beslenmeden dolayı ölebilmektedir. Hem de bunu önlemek son derece basitken. İlk altı ay yalnızca anne sütü, daha sonra ise ek besinlerle beraber emzirmenin 2 yıla kadar sürdürülmesi... Sadece bu kadar...

İşte bu bilincin yaygınlaştırılabilmesi ve beslenme bozuklukları nedeniyle bebek ölümlerinin yaşanmaması için 1-8 Ekim arası, tüm dünyada ve ülkemizde ‘Dünya Emzirme Haftası’ olarak kutlanıyor. Ve biz, bu hafta aracılığıyla bebeklerimiz için eşi bulunmaz bir besin olan anne sütü ve emzirmenin faydalarını bir kez daha vurguluyoruz.

İlk altı ay ‘mutlaka’ ve ‘sadece’ anne sütü...
Yaşamlarının ilk altı ay içerisinde bebeklerimize sunabileceğimiz en ideal besin maddesi anne sütüdür. Bunun birçok nedeni var. Birkaçını hatırlatacak olursak...

Anne sütü içerdiği koruyucu maddelerle, bebeklerimizin mikroplara karşı ilk aşısıdır. Onları birçok hastalıktan korur, bağışıklık sistemlerinin güçlenmesine de yardım eder. Bebeklerimizin gereksinim duyduğu tüm besin maddeleri, en uygun oranda sadece anne sütünde mevcuttur. Anne sütü mikropsuzdur, her an hazırdır ve ekonomiktir... İlk altı ay boyunca bebeklerimize anne sütü vermek onlara sunabileceğimiz en değerli armağandır.

Altıncı aydan sonra ek gıdalara başlanmasıyla beraber, emzirmenin iki yaşına kadar sürdürülmesi ayrı bir önem taşır. Çünkü büyüme ve gelişmelerinin çok hızlı olduğu bu iki yıllık süre zarfında onları emzirmek, sadece o andaki değil ileriki yıllardaki fiziksel ve ruhsal sağlıklarını da olumlu yönde etkiler. Onları olabildiğince uzun bir süre emzirmek, özellikle de beslenme bozukluklarının önlenmesinde önemli bir role sahiptir. Uzun süre emzirilen bebeklerin ilerde bazı hastalıklara karşı daha dirençli olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca, bu bebeklerin daha zeki olduklarına dair çeşitli araştırma sonuçları da mevcuttur.
Anneler emzirerek kendi sağlıklarına da katkıda bulundukları gibi ekonomik, hijyenik, zahmetsiz bir besleme şansı da yakalarlar.

Bebekler içinse emmek, her yönüyle idealdir. Kendisi için gerekli bütün besinleri anne sütünden sağladığı gibi, annesinin sıcaklığını tensel temas yoluyla hisseder. Bu temas, bebekte güven duygusunun gelişmesini destekler. Daha doğar doğmaz, dünyaya gözlerini açtığı ilk saatlerde ve daha sonraki aylardaki kendisi için gerekli olanları, anne sütünü emerek sağlayabilir. İşte bu yüzden;
Her annenin bebeğine verebileceği en değerli armağan; anne sütüdür.

12 Kasım 2009 Perşembe

Maranki'den domuz gribine karşı kara üzüm özü tavsiyesi

Anne Sütü Vermenin Kadına Yararları

Anne Sütü Vermenin Kadına Yararları

Kendi sağlınız için; Emzirin
Anne sütünün yalnızca bebekler için yararlı olduğunu düşünmeyin. Şüphesiz ki, annenin kendi sağlığı için de gerekli. Çünkü;

-Emzirme anne ile bebek arasındaki bağı güçlendirir
Emzirme annede oksitosin adı verilen hormonun salgılanmasını sağlar. Oksitosin hormonu, rahim kasılmalarının ve süt salgısının sağlanması dışında, annelik içgüdüsel davranışlarını yönlendirmeyle de ilgili bulunmuştur.

-Emziren annelerin kendilerine güvenleri ve annelikten aldıkları haz daha fazladır
Her geçen gün ve her geçen ay giderek gelişen ve büyüyen bir bebeği görmek ve bunun kendi verdiği süt sayesinde doyduğunu bilmenin verdiği bir anne için benzersiz bir duygu olsa gerek...

-Emzirme, doğum sonrası rahmin toparlanmasını hızlandırır
Emzirme sırasında salgılanan oksitosin hormonunun yardımıyla rahim gebelik öncesi büyüklüğüne (her ne kadar doğurmuş bir kadında rahim hiçbir zaman orjinal büyüklüğüne geri dönmese de) daha kolaylaşır. Bu da annenin doğum sonrası kanama riskini önemli ölçüde azaltır. Doğum sonrası emzirmeyen annelere de kanamayı azaltmak için sentetik oksitosin hormonunu veya rahmi kasılmaya sevk eden diğer bazı ilaçları daha yüksek dozlarda ve daha uzun süre kullanmak gerekebilir

-Emziren anneler daha kolay kilo verirler
Emzirme eylemi annenin günlük enerji gereksinimini yaklaşık 500 kalori arttırır. Bebeklerini tümüyle ya da kısman emzirmeyle besleyen annelerin doğum sonrası birinci ayda kalça çevresi ölçümlerini emzirmeyen annelere göre belirgin şekilde daha düşük bulunmuştur.

-Emzirme doğal bir gebelikten korunma yöntemidir
Eğer bebeğinize ek gıda vermiyorsanız emzirmenin gebelikten koruyucu özelliğinden faydalanabilirsiniz.

-Emzirmek anne için doğal bir sakinleştiricidir
Emzirmek gerçekten de hem sakinleştirici hem de uykuya dalmayı kolaylaştırıcı etkiler yaratır. Bu nedenle annelerin bebeklerini emzirirken uykuya dalmalarına sık rastlanır.

-Emziren annelerde demir eksikliğine bağlı kansızlık ortaya çıkma riski azalır
Emziren annelerde doğum sonrası kanama miktarı daha az olduğundan ve emzirmeye devam ettikleri sürece adet görme olasılıkları daha düşük olduğundan bu anneler, doğumda kaybettikleri demir depolarını daha kısa zamanda tekrar oluştururlar.

-Emziren annelerin meme kanserine yakalanma riski nispeten daha düşüktür
-Emzirme, şeker hastalığı olan annenin günlük insülin ihtiyacını azaltır.
-Emziren annelerde endometriyzis hastalığının ilerleme hızı daha düşüktür.
-Emzirmek, annenin ileride yumurtalık kanserine yakalanma riskini azaltır
-Emzirmek annenin ileride endometrium (rahim için tabakası) kanserine yakalanma riskini azaltır
-Emzirme anneyi ileride ortaya çıkacak kemik erimesinden korur
Anne sütünün özellikleri ve yararları hakkında pek çok araştırma devam ediyor. Ancak bugün elimizde olan sonuçlar bile tek başına anne sütünün öneminin anlaşılması için yeterli. İşte bu yüzden annelerin daha hamilelik döneminde kendilerini emzirmeye alıştırmaları ve doğum sonrası oluşabilecek sorunlara karşı hazırlıklı olması gerekiyor. Emzirmeye hazırım ama nelere dikkat etmeliyim diyorsanız işte sizin için derlediklerimiz…

Emzirmenin anneye pratik yararları
Annesütü her yerde ve her mekanda kullanıma hazırdır
Emziren anneler zamandan tasarruf ederler
Biberon kaynatmak, mama hazırlamak için ayrıca zaman ve enerji harcamalarına gerek yoktur.
Emziren annelerin biberon, kutu, şişe gibi yardımcı malzemeler almak için uğraşmaları gerekmez.
Emziren anneler doğa dostudur. Çünkü plastik kutular, biberonlar… doğada geri dönüşümü olan maddeler değildir.
Emziren annelerin temiz su bulma sorunu yoktur. Kullanılan suda kurşun ve alüminyum gibi bebeğin sağlığına zarar verecek maddelerin olmamasına dikkat etmek gerekmez.

Bebeğim Geceleri Neden Sık Uyanır

Bebegim Gecleri Neden Sık Uyanır

Üç aylık bebeğiniz geceleri devamlı olarak uyanıyor ve siz ne istediğini tam olarak anlayamıyorsunuz.. Onu kucağınıza alıp süt şişesini veriyorsunuz ama gerçekten bu durumu düzeltmek için ne yapacağınızı bilemiyorsunuz ve çaresizsiniz.
Bebeklerin gece uykuları yetişkinlerden daha hafif ve kısa süreli olabilirken, bebeğinizin en az sizin kadar uykuya ihtiyacı olduğunu unutmayınız. Bebeğiniz bir neden olmaksızın sık sık uyanmaz. Aşağıdaki şu olasılıkları değerlendiriniz:

Gece süresince ayrı olma endişesi: Bebeğiniz size yakın uyumak istiyor olabilir. Evdeki herkes iyi bir uyku düzenine kavuşana kadar farklı bir uyku düzeni oluşturunuz. Bebeğiniz yatağınızda size sokularak kendini güvende hissettiği en iyi biçimde uyuyabilir ya da yatağınızın yanına yerleştirdiğiniz beşik ya da karyolasında rahatça uyuyabilir. Bebeğiniz yanınızdaki odada uyumaya alışmış dahi olsa, bunu daha iyi düzenleyebileceğiniz bir deneme süreci geçirebilirsiniz. Bebeklerin gece süresindeki gereksinmeleri yeni yaş dönemlerine girmeleriyle değişiklik gösterir. Yukarıda bahsettiğimiz gibi yeni bir uyuma düzeni eskiden geçerli olsa da günümüzde çok fazla uygulanması uygun görülmüyor. Eğer ki bebeğinizin yatağınızda ya da yatağınızın yakınındaki bir karyolada aynı odada uyumasından rahatsız oluyorsanız, bebeğiniz büyümeye başladıkça ve daha derin uykuya dalıp uykusu düzene girdikçe onu yanınızdan yavaş yavaş uzaklaştırabilirsiniz.

Gastroesophageal Reflux: GER gece uyanmalarının en çok görülen ve gizli tıbbi nedenidir. Bebek GER ile düz yüzeye yattığında, mide asitleri yemek borusuna doğru akar ve kusma isteği verir ve neticede yetişkinlerin mide ekşimesi dedikleri bir ağrıya neden olur. Aşağıdakiler GER' i olan bebekteki bulgulardır.

Gün boyunca sıkça kusmak


Sadece huzursuz olmaktan daha önemli bir işaret olan ağrıyla patlak veren ağlama sonucunda uyanmak


Gün içerisinde sık sık gerçekleşen karınla ilgili kolik nöbetlerine bağlı ağrı


Bebeğin yiyecekleri boğazına doğru geri akmasındaki çıkardığı gırtlak sesleri


Beslemeden hemen sonra kalınbağırsakta ya da karın boşluğunda duyulan sancı (kolik) GER tıbbi tedaviyle başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir, bu nedenle böyle bir olasılık için çocuk doktorunuzla konuyu tartışınız.

Besin formülü alerjisi: Eğer bebeğiniz yemeklerden sonra özellikle mızmız ve huysuz ise, besinden alerji kapıyor olabilir ya da eğer ki emziriyorsanız bebeğiniz ana diyetindeki süte karşı alerjik reaksiyon gösteriyor olabilir (süt ve bunun gibi ürünler en çok görülen sorun yaratıclardır. ) Diğer bulgular; yanaklarında kırmızı isilik, makatlarında ortaya çıkan kırmızılık gibi unsurlar içermektedir. Eğer bebeğinizin uykusuz gecelerinin altında yatan faktörün yiyecek alerjisi olduğundan şüpheleniyorsanız, besin düzenini değiştirin ya da doktorunuzun ya da beslenme uzmanınızın tavsiyesiyle sorunlu yiyecekleri bebeğinizin diyetinden çıkarın.

Hava alerjisi: Bebeğinizin uyuduğu ortamdaki herhangi birşeye olan alerjisi burnunun tıkanmasına ve kulak zarının arkasında akışkan bir sıvının oluşmasına neden olabilir. Eğer bebeğiniz düzenli olarak tıkalı bir burunla uyanıyorsa, bebeğinizin uyuduğu ortam için mümkün olduğu kadar toza dayanıklı bir ortam yaratın. Doldurulmuş hayvanlar ve tüylü oyuncaklar çok bilinen toz toplayıcılar ve toz alerjisinin kaynaklarıdır. Bu tür oyuncaklar da düzenli olarak temizlenmeli ya da ortadan kaldırılmalıdır.

Ağlamak bir iletişimdir.
En iyi arkadaşlarınız ya da yakınlarınız size bebeğinizi bağırmaya terketmenizi söyleyebilirler. Bunu asla yapmayınız. Bebeğinizin gece uyanmasına neden olabilecek olasılıkları aramaya devam ediniz. En sonunda hepinizin iyi bir şekilde uyumasını sağlayacak doğru düzenlemeyi, dieti, uyuma pozisyonunu ve ortamı bulacaksınız.

5 Kasım 2009 Perşembe

Anne sütü kesilmesi bebek emzirme

Anne sütü kesilmesi bebek emzirme

Sütten kesilmenin birkaç sebebi vardır. Bunların önde gelenle­rini sıralayalım: Bebek Emmez İse: Yeni doğan bebeğin emmeyişi, ya rahimde yeterince gelişmediğinden ya da erken doğmasındandır. Her iki durumda da bebek zayıftır. Dudak kasları memeden süt emecek güçte değildir. Bebek aç olduğu halde ememez. Anne gerçek sebe­bi bilmediğinden telaşa kapılır ve üzülür. Eğer günlerce bebeğin emmesini bekleyecek olursa maalesef sütü kesilir. Ne Yapmalı • Bebeği zayıf veya erken doğan anneler, daha ilk günden em­mediğini gördükleri takdirde ya elle ya da eczaneden satın ala­cakları vakumlu bir "süt çeker" le memelerindeki sütü temiz bir kaba boşaltmalı; bunu kaşık veya deliği geniş açılmış bir biberon­la bebeğe vermelidirler. • Bebeği emmeye alıştırmak için yavaş yavaş biberon meme­sinin deliğini küçültmeli; yani deliği gittikçe küçülen başlıklar tak­malıdır.

DİKKAT: Bebek "pamukçuk" veya benzeri bir ağız içi yarasın­dan rahatsız ise; yine meme ememeyecek; rahatsızlığın uzun sür­mesi halinde anne sütten kesilecektir. Bu durumda ağız yarası te­davi ettirilmeli; iyileşinceye kadar yine elle veya süt çekerle me­me boşaltılmalı ve kaşıkla verilmelidir. Sütünüz Az İse: Bebeğiniz, muntazaman emzirdiğiniz halde, ki­lo almıyor; memeden sonra ağlamaya devam ediyor ise büyük ih­timalle sütünüz az geliyor demektir. Sütün az gelişi, beslenme ye­tersizliğinden kaynaklandığı gibi; ruhsal durumunuzla da yakından ilgilidir. Sağlığmız yerinde, beslenmeniz de normal ise; ailede ruhsal gerginliğe sebep olan bir geçimsizlik söz konusudur. Ne Yapmalı? • Anne beslenmesine dikkat etmeli, mümkün mertebe ruhsal gerginliklerden uzak durmalıdır. • Sütü az bile olsa, bebeğini emzirmeye devam etmeli; geriye kalan eksikliği sulandırılmış inek sütü ile tamamlamalıdır. İnek sütü, deliği küçük bir biberonla verilmeli ki, bebek rahat emişin­den dolayı biberonu tercih etmesin. • Bebeğin memeden vaz geçmemesi için en iyi usül, iki emzir­meden sonra bir biberonla takviye yapmaktır. Doğırmdan Hemen Sonra Süt Gelmezse: Normal şartlar altında, doğumun hemen arkasından memele­re süt gelmekte; ancak bazı durumlarda sütün gelişi 3-5 gün hat­ta iki hafta gecikebilmektedir. Doğumdan hemen sonra sütü gelmeyen anneler telaşa ve hele üzüntüye hiç kapılmamalı; sütü varmış gibi bebeğini emzirmeye devam etmelidir. Ancak bu arada, gayet tabii ki bebeğin gerekli gıdayı alabilmesi için, deliği küçük açılmış bir biberonla beslen­melidir. Çoğu anneler, "sütüm olmadığı halde, bebeğimi emzirmeye devam etmemin ne faydası .var" diye soracaklardır. Açıklaya­lım: Memedeki süt torbacıklarına sütün gelişi hormonlar tarafın­dan başlatılmakta ve devam ettirilmektedir. Hormon salgılayan bezler, meme uçlarındaki sinirlere bağlı olduklarından bu sinirler tarafmdan uyarılmayı beklerler. Bu uyarı haberi ise, ancak bebe­ğin meme uçlarını emmesi ile doğar. Bebek uzun zaman meme emmediği takdirde, hormon salgılayan bezler hiçbir uyarıcı haber alamayacaklarından hormon salgılamayacaklardır. Hormon sal­gısı olmadan meme içindeki süt torbacıkları süt imâl edemezler. İşte, ilk günlerde sütü olmadığı halde, anneye bebeğini emzirme­ye devam etmesini söylememizin sebebi budur.

20 Ekim 2009 Salı

Maranki'den troid hastalığına karşı ceviz tavsiyesi



Prof. Dr. Ahmet maranki den troidi karşı bitkisel şifa karışım.Bir kaç adet cevizi bir su
bardağında bir kaç gün bekletin ve cevizi yedikten sonra suyunu için. Bu uygulamayı hergün
yaparsanız bir kaç hafta içinde kendinizdeki değişikliği farkedeceksiniz.

Prof dr. Ahmet Maranki Tavsiyesi
Ayrıca ceviz arasındaki perdeden 25,30 adetini bir litre suda bekletin ve onu da aynı şekilde
hergün tüketirseniz troide faydasını farkedeceksiniz

6 Ekim 2009 Salı

Bebek Şampuanı nasıl seçilir, bebek şampuanı seçilmesi

Bebek şampuanlarının yetişkin şampuanlarından farkı nedir?

Hassas bebek derisi için bebek şampuanları kullanılmalıdır. Bu ürünler nötral PH da oldugu için deriye zarar vermeden temizler.
• Yetiskin sampuanları deriyi daha çok kurutur. Tahriş etkisi yapar; ayrıca içindeki parfürn ve boyalar çocukta alerjiye de neden olabilir. Daima nötral (5.5 pH) bebek şam¬puanlan kullanılmalıdır.

Bebek Şampuanı nasıl seçilir, bebek şampuanı seçilmesi

Bebek şampuanlarının yetişkin şampuanlarından farkı nedir?

Hassas bebek derisi için bebek şampuanları kullanılmalıdır. Bu ürünler nötral PH da oldugu için deriye zarar vermeden temizler.
• Yetiskin sampuanları deriyi daha çok kurutur. Tahriş etkisi yapar; ayrıca içindeki parfürn ve boyalar çocukta alerjiye de neden olabilir. Daima nötral (5.5 pH) bebek şam¬puanlan kullanılmalıdır.

Pişik kremi seçerken nelere dikkat etmek gerekiyor?

Pişik kremi seçerken nelere dikkat etmek gerekiyor?


Pişik kremleri renksiz ve parfümsüz olmalıdır. Genellikle çinko oksitli kremler tercih edilmelidir. Ancak dirençli pişik vakalannda düsük güçte hidrokortizonlu kremler ve eğer mantar enfeksiyonu da varsa mantar ilaçları ile birlikte kullanılmalıdır.
• Bu tür ilaç içeren kremler doktor tavsiyesi olmadan kesinlikle kullanılmamalıdır. Çünkü kortizon içeren kremler eğer bebeğe uygun türde değilse deriden emilip kana karışarak böbrek üstü bezlerde yetmezliğe dahi neden olabilir.

Yazın bebek bakımı

Yazın bebek bakımı ile ilgili 7 soru...

Bebeklerin bakımına her mevsim önem verilmesi gerekir, ama yaz mevsiminin sıcak havaları bazı sorunlarla daha sık karşılaşılmasına sebep olabilir. İşte bu olası sorunlarla ve bebek bakımıyla ilgili merak edilen soruların cevapları...

Yazın yenidoğan döneminde bebek bakımında dikkat edilmesi gereken noktalar nelerdir?

Yenidoğan dönemi olarak adlandırılan ilk 1 ay bebeğin derisi çok ince ve hassastır. Deriye sürülen her ilaç kana karışarak ciddi yan etkiler yapabilir. Bu nedenle uzman doktor tavsiyesi olmadan hiçbir merhem veya krem bebeklere sürülmemelidir.
• Göbek düşünceye kadar temiz ve kuru tutulmalı, bebek bezi içinde kalmamalıdır. İdrar ve dışkı bulaşması göbekte ciddi enfeksiyon sebebi olabilir.
• Aynca yenidoğan bebek bakımında hijyen kurallarına uygun temizlik çok önemlidir, bebeğin cildi her alt değiştiğinde ılık su ile yıkanmalı ve çok iyi kurulanmalıdır.

Yazın bebeklerde pişik görülme oranı artar mı? Anneler bebeklerinin altını bezlerken nelere dikkat etmelidirler?
• Yazın sıcak hava ve terleme, pişik görülme ihtimalini artırır. Bebek bezleri günde 5-6 kez değiştirilmeli, bez bölgesi ılık suyla yıkanıp iyice kurulandıktan sonra çinko oksitli pişik önleyici krem ince bir tabaka halinde sürülmeli ve sonra yeni bir bez kullanılmalıdır.

Pişik kremi seçerken nelere dikkat etmek gerekiyor?
• Pişik kremleri renksiz ve parfümsüz olmalıdır. Genellikle çinko oksitli kremler tercih edilmelidir. Ancak dirençli pişik vakalannda düsük güçte hidrokortizonlu kremler ve eğer mantar enfeksiyonu da varsa mantar ilaçları ile birlikte kullanılmalıdır.
• Bu tür ilaç içeren kremler doktor tavsiyesi olmadan kesinlikle kullanılmamalıdır. Çünkü kortizon içeren kremler eğer bebeğe uygun türde değilse deriden emilip kana karışarak böbrek üstü bezlerde yetmezliğe dahi neden olabilir.

Bebek şampuanlarının yetişkin şampuanlarından farkı nedir?
• Hassas bebek derisi için bebek şampuanları kullanılmalıdır. Bu ürünler nötral PH da oldugu için deriye zarar vermeden temizler.
• Yetiskin sampuanları deriyi daha çok kurutur. Tahriş etkisi yapar; ayrıca içindeki parfürn ve boyalar çocukta alerjiye de neden olabilir. Daima nötral (5.5 pH) bebek şam¬puanlan kullanılmalıdır.

Bebek pudrası kullanırken nelere dikkat etmek gerekiyor?
• Pudralar bebek tarafından solunum yolu ile alınırsa tehlike yaratır, ayrıca pudralar deride ter ve idrarla birleşerek tahriş edici bir taba¬ka da oluşturabilir, bu nedenle pişik için pudra önermiyoruz.

Pişik cinsiyete göre farklılık gösterir mi?
• Pişik her iki cinsiyette de görülür, tedavi cinsiyete göre değil hastalık tablosuna göre yapılır. Ancak kız bebeklerde cinsel organ temizliği yapılırken anüs çevresindeki dışkı daima arkaya doğru silinmeli, idrar yolu ve cinsel organlara dışkı bulaştırmamaya özen gösterilmelidir.

Yazın bebeklerde giysi seçimi nasıl olmalıdır? Hassas ciltli çocuklar için hangi tür kıyafetler tercih edilmelidir?
• Yazın bebekleri terletmeyecek, pamuklu, açık renkli giysiler seçilmeli, sentetik kumaştan giysiler giydirilmemelidir.
• Giysiler sabunla yıkanmalı, parfüm içerdikleri için çamasır yumusatıcılar kullanılmamalıdır. Çamaşır suyu, deterjan ve yumuşatıcılar bebeklerde alerjiye neden olabilir.

Popüler Yayınlar

Related Posts with Thumbnails
Pasta Tarifleri

Uyarı

Bu site yayınlanan sağlık ile ilgili bilgiler , ziyaretçilerini bilgilendirmek amacıyla yayınlanmaktadır. Burada yayınlanan yazıların tamamı bilgilendirme amaçlı olup, hiçbir şekilde hekim muayenesi ve konsültasyonunun yerine konulmamalı, hastalık ve diğer sorunlara yönelik teşhis ve tedavi amaçlı olarak kullanılmamalıdır. Sağlığınızla ilgili acil durumlarda, bekleme süresi sağlığınızı olumsuz yönde etkileyebileceği için, zaman geçirmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmanızı öneririz.
Genel Kişisel Web