31 Mayıs 2009 Pazar

Cildiniz için ceviz maskesi

Cevizin yararları sağlık açısından gerçekten önemlidir.Cevizli maske ise cildinizdeki ölü hücreleri temizler.Şimdi maskenin yapımına gelelim…

Hazırlanış şekli: Cevizleri iyice un haline gelecek şekilde dövün.Sonra 1 tatlı kaşığı bal, 1 tatlıcevizmaskesi.jpg kaşığı portakal suyu ve 4 kaşıkda süt ekleyin.Daha sonra bu karışımı yüzünüze masaj yaparak uygulayın.. Yaklaşık onbeş dakika kadar bekledinden sonra temizleyin sonra ılık suyla yıkayın.

Gül Suyu Cilt Temizleme Kremi

Gül suyu cilt bakımı maskesi ve kremi

içindekiler :

* 1/2 yemek kaşığı balmumu
* 1 yemek kaşığı emülsiyon balmumu
* 4 yemek kaşığı minera yağ
* 6 yemek kaşığı gül suyu
* 1/2 yemek kaşığı boraks
* parfüm içinde bir parça gül yağı

Uygulama şekli :
Temizleme kreminde anlatılan ilk ili adımı tekrarlayın.Her iki kabıda ateşden alın ve yağa su ekleyin.Krem kıvamına gelene kadar karıştırın.Karışım soğuyunca bir parça gülyağı katın ve karışım yoğunlaşana kadar karıştırın.

1 günlük detoksta nasıl bir öğle yemeği yenebilir

Öğlen yemeği içinde ikiye ayıralım yemeği çiğnemeli ya da çiğnemesiz detoks diye. Eğer çiğneme yoksa ( sadece sebze meyve suları içmek, katı bir şey yememek ), sıvı alınacaksa güzel çorbalar. Yani güzel bir sebze çorbasından bol bol limitsiz içebilirsiniz. Kendiniz evde yapıyorsanız ya da yaptırıyorsanız çorbanın içine havuç koyabilirsiniz, kereviz koyabilirsiniz, ufak patatesler koyabilirsiniz, zencefil, maydanoz sapları, ıspanak kökleri koyabilirsiniz. Yani turfanda ne kadar sebze varsa bunları kaynatıp bunun suyunu içebilirsiniz.

Eğer çiğneyeceğim bir şey diyorsanız da yeşil yapraklılardan oluşmuş güzel büyük bir salata, içinde salatalıklar, domatesler, ıspanak, roka, maydanoz. Yani pişmemiş olarak sebzeleri üzerine bol zeytinyağını ve limon suyunu koyarak yiyebilirsiniz. İlla bu beni doyurmaz diyorsanız da kahverengi pirinci tavsiye ediyoruz. Kahverengi pirinci haşlayın, onu salatanın içine koyun, karıştırın. Salatanız o zaman sanki ılık bir yiyecek gibi size daha çok tatmin hissi verebilir.

1 günlük detoksta sabah kahvaltısı nasıl olmalı

Detoks yaparken sabah kahvaltısı nasıl olsun sorusuna ilk olarak iki bardak suyla başlamalısınız diye cevap verilebilir. Sabah uyandığınızda ilk içtiğiniz şey kesinlikle bir çay ya da kahve olmasın. Zararlı içecek olmasın ilk uyandığınızda iki büyük bardak su ve bu iki büyük bardak su sizin önce böbreklerinizi temizleyecek belki sizi bi tuvalete çıkaracak, metabolizmanızı hızlandırarak güne başlamanızı sağlayacak.

Sonra taze sıkılmış bir meyve ya da sebze suyu. Nedir bu meyve sebze suyu sizin sevdiğiniz turfanda olan bir meyve ya da sebzenin suyu ya da birkaç yeşil sebze meyve suyu. Özellikle ıspanak, roka, maydanoz gibi şeylerin suları olabilir, salatalık suyu olabilir, domates suyu olabilir, havuç, yeşil elma olabilir. Ama büyük bir bardak sebze ya da meyve suyuyla devam ediyorsunuz. Eğer isterseniz sonra kahvaltıya geçebilirsiniz. Kahvaltı da eğer çiğ bişeyler yiyecekseniz domates, salatalık, zeytin, yeşil zeytin, üzerine biraz zeytinyağı, biraz pul biberi olabilir. Bu şekilde hafif bir kahvaltı yapmanızı tavsiye ediyoruz. İsterseniz sırf meyve de yiyebilirsiniz.

29 Mayıs 2009 Cuma

Ender Saraçtan Tavsiyeler

Ebru Şallı, sağlıklı yaşamı benimsemiş biri. Önemli olan, bu yaşam biçimini uzun yıllar benimsemek, koruyabilmek ve uygulamak. Kendisini sağlıklı bulmakla birlikte biraz daha dengeli kilo almasının iyi olabileceğini düşünüyorum.

Aşırı zayıflıkta bedeb için çok sağlıklı olmayabilir. Bu kiloyu koruduğu, düzenli egzersize ve sağlıklı beslenmeye devam ettiği sürece uzun yıllar ciddi bir sorunu olmayacağını düşünüyorum.

Ender Saraç Bronzlaşmaya Yardımcı Çorba

Malzemeler :
* Havuç
* Balkabağı
* Turuncu dolmalık biber
* Domates
* Kişniş
* Zeytinyağı
* Sarımsak

Yapılışı
Kabak, havuç ve domates rendelenir. Zeytinyağında önce sarımsak, havuç sonrada biber, kabak çevrilir. Son olarak da domates eklenerek kaynatılır. İnce kıyılmış kişniş ile süslenerek servis edilir.

Ender Saraç Karaciğer için enginar detoksu

Enginarın dış çanak denilen yapraklarından 4-5 tane, sapının yapraklarından 2 tane yarım lire suda 3-5 dakika kaynatın. 5-10 dakika demleyin.

Yaprakları suyun içine sıkıp süzerek çıkartın ve ılınmaya bırakın. Bu suyun içine başka bie kapta kaynattığınız 1-2 tatlı kaşığı hindiba otunu ekleyip sabah akşam 1 çay kaşığı bal, 1/4 çay kaşığı zerdeçal ve 5-6 damla limonla tüketin. Kesinlikle ılık tüketin gaz yapabilir.

Diş beyazlatma işlemi dişleri nasıl beyazlatır

Dişler iki şekilde beyazlatılır. Biri ev tipi diğeri de ofis tipi. Ev tipi dediğimiz beyazlatmada hasta muayenehaneye gider, uzman ağzından bir ölçü alır ve hastanın dişlerine uygun şeffaf bir kılıf yapar. Hasta her gece o kılıfın içerisine dişlerin bulunduğu bölgeye ilaçtan sürüyo ve ağzına yerleştiriyor. Hasta uyuyana kadar o kılıf ağzında kalır. Bu işlemi bir hafta boyunca her gece tekrarlar.

Muayenehane de yapılan beyazlatmada ise hastanın sadece iki saat boyunca ağzı açık kalıyor yine dişlerinin üzerine bir jel sürülüyor. Diş etlerini korumak için ayrıca bir jel sürülüyor. Bazen ışınla bazen ışınsız olarak hekim direk beyazlatma yapıyor ve en fazla bir saat içinde sonuç alınır.

Dişler hangi yöntemlerle beyazlatılır

Dişlerimizi beyazlatırken mutlaka uzman desteğine ihtiyaç vardır. Diş beyazlatma işlemi uygun hastaya uygulandığı zaman dişlere zarar vermez. Bunun iki tip yapımı vardır. Eğer diş hekiminiz size beyazlatma yapılabilir teşhisini koyduysa o zaman iki alternatifiniz oluyor.

Birincisi evde yapılan beyazlatma, diğeri ise muayenehanede hekim tarafından yapılan beyazlatma. Bunların ikisinin de sonucu aynıdır. Fakat bunların arasındaki ter fark muayenehanede hekim tarafından yapılan beyazlatma o gün hemen sonuç verir. Hekimin ve hastanın en fazla iki saatini alır. Fakat evde yapılan beyazlatma çok daha uzun sürer. En az bir hafta belki de daha fazla sürebilir bu beyazlatma işlemi. Evde yapılan beyazlatma zaman bakımından dezavantajlıdır. Fakat ikiside aynı sonucu verir.

1 günlük detoks menüsü ile stresi azaltmak mümkün mü

Gül Kaynak anlatıyor. Mesela çok yoğun geçen bir hafta sonundan sonra, burada yoğunluk derken hafta sonu çok yiyip içtiğinizi varsayıyoruz ve pazartesi günü de haftanın ilk iş günü olacağından detoksa Salı günü başlamanız varsayılır. Salı günü sabahleyin normal şekilde çok fazla abartmadan kahvaltınızı yaparsınız ve öğlen yemeğinizden sonra yani saat birden sonra bir günlük detoksa başlamaya karar verdiniz diyelim. Yani Salı günü saat birden Çarşamba günü saat bire kadar yapacağınız detokstan bahsediyoruz.

Bu günlük detoksta yapacaklarınız, taze sıkılmış meyve suları içmek, evde yapılmış taze sıkılmış sebze suyunu tanesiz şekilde içmek, bitki çayları ve bol su içiniz. 24 saat detoks çok önemlidir ve bunun büyük bir bölümü uykuda geçsin diyorsanız bir öğlenden bir öğlene tavsiye ediyoruz.

Detoks yaparak stresi azaltmanın da bir yolu var. O akşam mesela masaj yaptırabilirsiniz, küveti doldurup güzel bir banyo yapabilirsiniz, erken uyuyabilirsiniz, cep telefonunuzu kapatabilirsiniz, komedi ya da bir aşk filmi izleyebilirsiniz. Yani kendinizi kötü haberlerden, stresli dünyalardan biraz uzak durarak izole edebilirsiniz ve bunu her hafta yapabilirsiniz.

1 günlük detoksun akşam yemeğinde neler olmalı

Akşam yemeği aslında bizim en hafif öğünümüz olmalı, bu çok önemli. Biz genelde biliyorsunuz bütün aktivitelerimizi akşam yemeği üzerine kuruyoruz ve çok geç saatlere kadar yemek yiyoruz. Ama akşam yemeği tercihen güneş batmadan önce yenmelidir. En azından detoks gününde saat 8’den sonra bişey yememeliyiz. Onun için 6 – 7 gibi yemeğe oturmalıyız.

Eğer çiğnenecek bir detoks günüyse o sizin için salata, zeytinyağlı yiyecekler olabilir, canınız çekerse çok hafif bir ızgara balığı salatayla beraber yiyebilirsiniz, ya da en güzeli güzel bir çorba içmek, dilerseniz bir sebze suyu da alabilirsiniz.

Gül Kaynak 1 günlük detoksta neler atıştırabiliriz

Çiğnemeli detoksta atıştırabileceğiniz en güzel şey sebzeler ve meyvelerdir. Yani havuçları güzel güzel kesip onları limon suyunun içine koyup o şekilde yiyebilirsiniz. Devamlı küçük salatalıklar bulundurabilirsiniz yanınızda, salatalıkları yiyebilirsiniz. Meyveler yemeklerle değil yemek aralarında tavsiye edilir uzmanlar tarafından.

Turfanda meyveyi bir ya da iki meyveyi diğer meyvelerle çok fazla karıştırmadan azar azar yiyebilirsiniz. O meyveleri ara öğünlerde yiyebilirsiniz. Tabi ki meyve suları ve sebze suları güzel ara öğünler olabilir.

28 Mayıs 2009 Perşembe

Kiraz sapının faydaları

Kiraz, çağımızın hastalığı olan strese iyi geliyor. Menopoz dönemi rahatsızlıklarında faydalıdır. İdrar söktürücü özelliğinden ötürü kiraz böbreklerin dostudur ,vücudu zehirli maddelerden arındırır. Kiraz ürik asit ve ürat tuzlarının vücuttan atılmasını sağlamasından dolayı romatizmal rahatsızlıklara, gut hastalığına, eklem kireçlenmesine ve damar sertliğine iyi gelmektedir. İçeriğinde bulunan kinik asit sayesinde böbreklerin taş ve kum yapmasını önler ve böbreklerde taş kum varsa zamanla döktürür, ayrıca safra kesesi taşının dökülmesine de yardımcı olur.

Kiraz, Vücuttaki fazla suyun atılmasını sağladığı için dolaylı olarak zayıflamaya da faydalıdır. Kandaki zararlı maddelerin vücuttan atılmasını ve kanın temizlenmesini Sağlar. Yüzde oluşan sivilcelerin yok edilmesine yardımcı olur. Kiraz suyu yüz ve boyuna sürülürse kırışıklıkları giderir ve kırışık oluşumunu engeller. Karaciğerimizin dostu olan kiraz, hastalıklar, aşırı ilaç tüketimi ve zehirlenmeler sonucu zorlanan karaciğerin yükünü hafifleterek iyileşmesine yardımcı oluyor. İçeriğindeki bol fosfor sayesinde sinirleri kuvvetlendiriyor. A vitamini kaynağı olmasından ve karoten içermesinden dolayı gözlerin dostudur. Kiraz ağrıların dindirilmesinde aspirinden daha Faydalıdır.

Kiraz Sapı: Kiraz sapları en çok idrar yolları enfeksiyonları için tercih edilmektedir. Kiraz sapı çayı vücuttaki ödemlerin atılmasında da oldukça etkilidir. Kiraz Sapı idrar söktürücü özelliğiyle de bilinmektedir. Eklem kireçlenmesi ve damar sertliğinin tedavisinde kullanılmaktadır. Kirazın sapları idrar söktürücü olarak kullanıldığı gibi bronşite karşı da kullanılmaktadır.

Kiraz Sapı Nasıl Tüketilir: Gölgede iyice kurutulan kiraz sapları ince ince kıyılıp 1 litre suyun içine bir küçük avuç kiraz sapı konularak hazırlanan demlemeden günde 3-4 fincan içilebilir. Kiraz sapı çayı çayı vücuttaki ödemin atılmasına yardımcı oluyor.

Kantaron Otu ve Faydaları

Kantaron Otu: Kantaron Otunun içeriğinde , A vitamini , C vitamini ve çeşitli mineraller bulunur.

Kırmızı kantaron ve Sarı kantaron olarak iki çeşidi vardır. Kırmızı kantaron otu mide ve sindirim sistemi rahatsızlıklarında,Sarı kantaron otu ise daha çok sinirsel rahatsızlıkların tedavisinde kullanılmaktadır.

Kantaron Otunun yararları: Hastalıkların iyileşme süresini kısaltır. Yaraların iyileşmesini hızlandırır. İştah açıcıdır, sindirimi kolaylaştırır ve mide ağrılarını azaltır. Ateş düşürücü özelliği vardır.Kantaron otu ile yapılan çay vücuda kuvvet verir.

Astıma karşı yararlı bir ottur. Midedeki asit fazlalığını azaltarak mide ülserine karşı yararlı olur.İshal kesici özelliği vardır. Damar sertliğine karşı faydalıdır .

Balgam söktürücü özelliği vardır.Akciğer hastalıkları için de faydalı bir bitkidir. Kantaron otu, depresyonu azaltmak için kullanılır. Psikolojik olan altını ıslatmalara karşı kullanılabilir. Uykusuzluğa, korku ve gerginliğe karşı da yararlı olduğu bilinir. Adet sancılarını ve menopoz şikâyetlerini hafifletici özelliği vardır.

Kantaron Yağı Ve Faydaları

Antiseptik kanama durdurucu yara ve yanık iyileştirici iltihap önleyici kantaron yağı daha pek çok şifa özelliğini bünyesinde barındırmaktadır.
Hem haricen hem de içilerek hastalıkların tedavisinde kullanılımaktadır. Hücre yenileyici özelliği sebebiyle özellikle yara ve yanıklarda oldukça etkilidir.
Kantaron yağı hem kantaron bitkisinin hem de zeytinyağının şifa özelliklerini bünyesinde barındırmaktadır.
Eski çağlardan beri kullanılan kantaron yağının mikrop öldürücü ve damar büzücü etkisi modern araştırmalarla da kanıtlanmışdır.
Kantaron yağının faydaları:
Kantaron yağı her türlü yaralarda kullanılmaktadır. Açık yaralar taze yaralanmalar kesikler ezikler çarpmalar sonucunda oluşan morluklar vb durumlarda iyileşme sağlamaktadır.
Kantaron yağı;
* Antiseptik özelliği ile yarada mikrop oluşmasını önler
* İltihap önleyici özelliği ile yarada herhangi bir iltihap oluşmasını engeller
* Damar büzücü etkisi ie kanamayı kısa sürede durdurur
* Hücre yenileyici özelliği ile yaranın çabuk kapanmasını sağlar
* Aynı zamanda sürüldüğü sürece yaranın sebep olduğu ağrı ve sızıları giderir.
Yanıklarda ve haşlanmalarda da kantaron yağı kullanılabilir. Yanıkları kısa sürede iyileştirdiği gibi yanık anındaki acıyı dindirir. Yanığın mikrop kapmasını ve iltihap oluşumunu engeller.
Güneş yanıkları için kantaron yağından yararlanabilirsiniz. Yanık bölgelerinize sürdüğünüzde acınızın azaldığını hemen hissedebilirsiniz. Yanıklarınız kısa sürede iyileşecektir.
Trafik kazaları sonucunda meydana gelen iç yaralanma ve iç kanamalarda hem sürülerek hem de dahilen içilerek kullanılır. Damar büzücü özelliği nedeniyle iç kanamaların durmasına yardımcıdır.
Hematomlarda (derideki mavi-mor lekeler) beze şişkinliklerinde ilgili bölgeye sürülerek masaj yapılır.
Pürüzsüz bir cilde sahip olmak için cilt bakım yağı olarak faydalanabilirsiniz.
Kantaron yağı bebeklerin pişiklerinde de çok etkilidir.
Yine bebeklerin karın ağrılarında kantaron yağı kullanıldığında ağlamaları sona erer. Ağlayan bebeğin karnına kantaron yağıyla sağ avuç içi kullanılarak hafif hareketlerle masaj yapılır.
Sırt ağrıları lumbago siyatik ve romatizmada masaj yağı olarak kullanılmaktadır.
Yalnız bu rahatsızlıklarda 1/10 oranında ardıç ya da kekik yağı (veya her ikisi de) eklenerek kullanılır. Ağrılı bölgeye bu yağ ile masaj yapılır. Kısa süre içinde ağrılarınızın hafiflediğini göreceksiniz. Değişik bitki kürlerinin yanı sıra bu masajla hastalığınızı tamamen tedavi etme şansına sahipsiniz.
Dahilen kullanımda kan şekerinin düşürülmesine yardımcı olur.
Dahilen kullanımda iç ve dış varislerin tedavisinde etkilidir. Bunu damar büzücü özelliğiyle yapar.
Mide ağrılarında ve mide ülserinin tedavisinde de dahilen kullanılır.
Yaz-kış ayaklarını ısıtamayanlar da kantaron yağından yararlanabilir
Uyarı: dahilen kullanımlarda günde bir tatlı kaşığından fazla içilmesi uygun değildir.
Kantaron yağı 2-3 sene boyunca tazeliğini ve etki gücünü muhafaza eder.

Yağ yakıcı zayıflama çayı

Yazın gelmesiyle birlikte fazla kilosu olanlar ya da kendisini formda hissetmeyenler için sağlıklı kilo vermelerini sağlayacak en basit yollardan biriside Yağ yakmayı sağlayan bitkisel çayları bolca tüketmektir. İşte size hazırlaması basit olan bir bitkisel formül sunuyoruz.

Malzemeler :

4 çay kaşığı Yeşil çay
4 çay kaşığı Mate yaprağı
2 çay kaşığı Isırgan yaprağı
2 çay kaşığı Kekik

Hazırlanışı : Daha önceden kaynatmış olduğunuz bir litre suyun içine malzemeleri koyunuz. Daha sonra 10 dakika çayınızın demlenmesini bekleyin (çayınız demlenirken kaynatmayınız, suyunuz önceden kaynamış olmalıdır.)

Çay hazırlanırken karışımın içine, kiraz sapı, mısır püskülü, rezene ilave edilirse çay aynı zamanda ödem sökücü özelliğide gösterir.

Not : Çaya şeker ve bal kesinlikle katmayınız.

Yaz Diyeti

Evet, yaz geldi. Herkes işlerini yoluna koydu ve tatil planı yapmaya başladı. Tatil planlarından sonra geriye sadece tek bir sorun kaldı. O da fazla kilolar. Kadınların olduğu kadar erkeklerinde büyük bir sorunu olan fazla kilolar insanların tatilde plajlarda istediği şekilde dolaşmalarını engelliyor.

Fazla kilolarınızdan bir an önce kurtulmak, kendinizi formda hissetmek ve tatilin tadını doyasıya çıkarmak istiyorsanız sizde tatil diyetine geç kalmadan hemen başlamalısınız.

Yaz diyeti günlük 1400 kalori alırsınız ve sizi fazla zorlamadan haftada ortalama 1-2 kilo vermenize yardımcı olur.

İşte yaz diyetinin günlük programları:

1. gün

Sabah : 1 kase kiraz, 1 dilim kızarmış ekmek, 30 gram beyaz peynir
Öğle : 1 tabak çoban salata, 1 tabak kıymalı kabak yemeği, 1 dilim ekmek
Akşam : 4 tane ızgara köfte, 1 adet domates- salatalık- yeşil biber, 1 kase yoğurt, 1 dilim ekmek, 1 dilim kavun

2. gün

Sabah : 1 adet domates- salatalık, 5 adet zeytin, 30 gram beyaz peynir, 2 adet galeta
Öğle : 1 adet ızgara biftek, 1 kase yoğurt, 1 dilim karpuz, 2 dilim ekmek, 2 adet şeftali, 1 kase yoğurt
Akşam : 1 tabak karışık salata, 1 kase sebze çorbası, 1 dilim ekmek, 2 adet şeftali, 1 kase yoğurt

3. gün

Sabah : 1 fincan şekersiz çay, 1 kaşık bal, 30 gram kaşar peyniri, 1 dilim diyet ekmek
Öğle :1 tabak patlıcan salatası, 3 adet köfte, 2 kaşık haşlanmış yağsız makarna, 1 kase erik
Akşam : 1 tabak etli taze fasulye, 1 kase cacık, 1 dilim ekmek, 1 dilim karpuz.

4. gün

Sabah : 1 bardak soğuk süt, 2 dilim diyet ekmek, 30 gr beyaz peynir.
Öğle : 1 adet karnıyarık, 1 kase yoğurt, 2 dilim ekmek, 2 adet şeftali.
Akşam : 1 tabak diyet tonbalığı salatası, 2 dilim diyet ekmek, 1 kase erik ve kiraz.

5. gün

Sabah : 1 dilim karpuz, 30 gram beyaz peynir, 2 dilim ekmek.
Öğle : 2 dilim ekmek, 1 tabak zeytinyağlı bakla, 1 kase yoğurt, 1 kase kiraz.
Akşam : 4 adet ızgara köfte, 1 tabak karışık salata, 1 adet haşlanmış patates, 2 adet şeftali.

6. gün

Sabah : 2 dilim diyet ekmek, 1 adet haşlanmış sosis, 1 bardak şekersiz çay.
Öğle : 1 tabak kıymalı bamya, 2 dilim ekmek, 1 domates-salatalık, 1 dilim kavun.
Akşam : 130 gr haşlanmış tavuk eti, 1 dilim ekmek, patlıcan salatası, 1 kase yoğurt, 1 kase erik.

27 Mayıs 2009 Çarşamba

Detoksta hangi besinler kesinlikle yasak

Detoks yapmak isteyen bir kişinin kesinlikle uzak duracağı yiyecek ve içeceklerin başında kafeinli içecekler geliyor. Yani alkol, kahve, çay, asitli içecekler, enerji içecekleri kesinlikle tüketilmemeli.

Bunun dışında bir kişi gerçekten vücudunu arındırmak istiyorsa hayvansal proteinlere de ara vermesi lazım. Yani süt ve süt ürünleri, kırmızı et, tavuk eti ve yumurtadan uzak durması gerekmektedir. Onun dışında da ağır karbonhidratlar. Yani makarna, pilav, beyaz ekmekten uzak durmak lazım. Ağır tatlılar yerine de meyveleri az bir şekilde yemek lazım.

Detoks diyetinin ilk gününde nasıl bir menü tercih edilmeli

Eğer yapabiliyorsanız detoks diyetinin ilk gününde tamamen sıvı gıdalar almalısınız. Bu sıvılar bolca su, taze sıkılmış sebze suları. Mesela çok güzel bir sebze karışımı ne olabilir derseniz, salatalık olabilir, kereviz yaprakları olabilir, ıspanak yaprakları olabilir ve güzel bir yarım limonu sıkıp böyle bir karışımı içebilirsiniz.

Mevsimine göre meyvelerden mesela mevsimiyse karpuz suyu, mevsimiyse nar suyu, güzel bir greyfurt suyu içilebilir. Onun dışında da hafif bir sebze çorbası yapabilirsiniz kendinize. Bu sebze çorbaları turfanda sebzelerin sarımsak, zencefil, kereviz, patates gibi sebzelerden taneleri süzülmüş şekilde mineral bakımından zengin olarak yapıp detoksun ilk gününde içebilirsiniz.

Detoks öncesi nasıl bir hazırlık yapılmalı

Detoksa gelmeden önce hazırlanmak çok önemli. Detoksa merkezlerinde detoksa başlamadan önce en az 4 gün olmak üzere bir ya da iki hafta hazırlık yapmak gerekmektedir. Öncelikli olarak çayı, kahveyi, kolayı, sigarayı yani kafeinli içecekleri hayatımızdan çıkarmamız gerekiyor. Onun yerine bol bol bitki çayları, taze sıkılmış bitki ve meyve çayları günde en az 3 litre su içmek gerekir. Tabii ki sebze çorbaları da bunlara dahil bol bol sıvı almak gerekiyor.

Sonra hayvansal proteini hemen azaltmak gerekiyor. İlla et yemek isteyen olursa bunu balık eti yiyerek yerine getirmeleri gerekir. Onun dışında baklagiller, nohutlar, mercimekler, fasulyelerden protein almak gerekir. Badem gibi kuru yemişlerle ara öğünleri atlamak gerekir. Bol bol meyve salata zeytinyağlı yiyecekler yemek gerekir. Ne kadar çok çiğ yemek yenirse o kadar iyi olur detoksa başlamadan önce.

26 Mayıs 2009 Salı

Yenidoğanda görülen kalça çıkığı nasıl düzeltilebilir?

Yenidoğan bebeğin ateşi yüksek ise neler yapabiliriz?

Yenidoğan bebeğin ilk muayenesi ne zaman yapılır?

Yenidoğan bebeğin burnunda tıkanıklık olduğu nasıl anlaşılır?

Bebeklerde kasılma nedir?

Yenidoğan bebeğin kusması normal kabul edilmeli mi?

Yenidoğan bebeğin uyku problemi yaşadığı nasıl anlaşılabilir?

Detoks yaparken nelere dikkat etmek gerekli

Detoks diyeti yapılırken en önemli şey sıvı alımıdır. Bol bol su içmeniz gerekiyor. Onun dışında mineral, vitamin ve enzim alımına devam etmek gerekiyor. Uzmanların çok fazla taze sıkılmış meyve ve sebze suları tavsiye etmelerinin nedeni bunlarda çok fazla mineral, vitamin ve enzim var . Yani vücudumuzu yiyeceklerden uzak tutarken mineral, vitamin ve enzim çok önemli. Bu üçünü muhakkak çok almamız gerekiyor ki vücudumuz zayıf düşmesin.

Sabah uyandınız bi poğaça ya da simit yediniz, öğlen bir makarna akşam da bir kebapçıya gittiniz ve et yediniz. Bu şekilde yaparsanız vücudunuz istediği vitamin, mineral ve enzimlerden hiç birisini almamış olabilirsiniz. Onun için tersine detoksta vücudunuzu bu üçlüyle çok çok beslemeniz lazım. Bunun için taze sıkılmış meyve ve sebze suları çok önemlidir.

Detoks diyetinin ikinci gününde neler yiyebiliriz

Detoks diyetinin ikinci gününde eğer isterseniz ilk gün gibi devam edebilirsiniz, isterseniz çiğnemeyle devam edecekseniz salatalar yiyebilirsiniz. Ama en çok tavsiye edilen şey sıvıdan devam etmek. Bu sefer daha değişik sebzelerle devam edebilirsiniz. Mesela havuç suyu, havuç suyu çok zengin mineral, vitamin verecektir size, hemde sizi enerjik tutacaktır.

Yeşil elmayı zencefille karıştırabilirsiniz. Çorbadan limitsiz olarak içmeye devam edebilirsiniz. Bitki çayları içebilirsiniz. Bu şekilde evde yapmış olduğunuz detoksa devam edebilirsiniz. Ama mineral ve vitaminlerinize çok dikkat etmeniz lazım, onun için uzmanlar bir günü aşan detokslarda bir merkezde detoks uzmanı ya da diyetisyenler eşliğinde yapılması gerektiğini tavsiye ediyorlar.

Detoks diyetinin son günü hangi yemekler yenebilir

Eğer evde kendinize bir kür yapıyorsanız uzman yardımı olmadan, detoks diyetinin son gününde gene sıvıdan devam edebilirsiz. Eğer hafif hafif yemeğe geçmek istiyorsanız da çiğ sebzeler özellikle de yeşil yapraklı sebzeler yiyebilirsiniz. Mesela roka, pişmemiş ıspanak, maydanoz, nane, fesleğen, salatalık, isterseniz büyük dolmalık biberlerden yeşil biberlerden bir karışım, üzerlerine bol zeytinyağı özellikle soğuk sızma zeytinyağı olabilir. Üzerine bol limon suyuyla güzel bir salata yapıp onu yiyebilirsiniz.

İsterseniz yanına da kepekli pirinç ya da esmer pirinç dediğimiz pirinçten biraz yapıp salatanın içine karıştırıp onu yiyebilirsiniz. Sebze çorbalarına devam, bol su içmeye ve bitki çaylarına devam. Birde şöyle bişey yapabilirsiniz son günde eğer imkanınız varsa bir masaja gidebilirsiniz, bir yoga dersine katılabilirsiniz, sauna da bir terleme yapabilirsiniz. Yani birazda rahatlatıcı aktiveteler yaparak vücudunuzu biraz da şımartabilirsiniz.

25 Mayıs 2009 Pazartesi

Bir Yaş ve Öncesi Çocuklarda Beslenmede Nelere Dikkat Edilmeli?.

Beslenme büyüme ve gelişme için gerekli besin öğelerinin dengeli olarak alınabilmesi ve kullanılabilmesidir. Beslenme ile sağlık durumu arasında karşılıklı bir etkileşim vardır.Beslenmesi iyi olmayan çocukta bağışıklık sistemi etkilenmekte, hastalıklara karşı yatkınlık oluşmakta, her hastalık sonrasında beslenme biraz daha bozulabilmekte, büyüme ve gelişme beklenilen düzeyde olmamaktadır. Anne sütü yeterli ise ilk 6 ayda bebeğin tüm ihtiyaçlarını tek başına karşılayabilmektedir.Anne sütü yeterliliği nasıl anlaşılır?Bebeğin doyduğunun en iyi göstergesi yeterli kilo almasıdır. İlk 6 ay içinde 150-200gr. yada her ay 600-800gr. kilo alımı anne sütünün yeterli olduğunu gösterir. Bunun dışında bebeğin günde 5-6 kez altını ıslatması, günde 1-2 kez kakasını yapması anne sütünün yeterliliği konusunda bize fikir verir. Diğer yandan anne sütünün yetersiz olduğu durumlarda , bebek aç kaldığında kan şekeri düzeyinin düşmesine bağlı olarak bebek uyuklayabilir ve ağlamayabilir. Bu sakin görünüm yanlışlıkla bebeğin doyduğu izlenimini verebilir. Bu nedenle bebeğin kilo alımı ilk 1 yaşta yakından izlenmelidir.Anne sütünün bol olması için neler yapılmalıdır?Anne sütünün salgılanmasına etki eden 3 ana faktör vardır.1- bebeğin sık sık emzirilmesi2- annenin beslenmesi ve sıvı alımı3- annenin ruhsal durumuSütün bol olmasını sağlayan en önemli faktör bebeğin emmesidir. Bebek doğumdan sonra en kısa sürede( en geç yarım saat içerisinde) emzirilmeye başlanmalıdır. Bebeğin emmeye en istekli olduğu bu dönem geçirilirse bebek uzunca bir süre emmeye isteksizlik gösterecek ve ilk emzirme gecikecektir. Süt gelmese bile erkenden emzirilmelidir. Bu, refleksin oluşmasını ve sütün salgılanmasını başlatacaktır. Takip eden süreçte ise bebek anne memesini her aradığında gece ve gündüz sık sık emzirilmelidir. Annenin emzirme döneminde estetik kaygı ile yada kilo verme amacıyla diyet uygulaması süt oluşumunu azaltacaktır. Anneden bu dönemde beklenen aşırı beslenme olmayıp, günlük ihtiyaçlarının biraz üzerinde beslenmesidir. Halk arasında süt salgısını arttırdığı savunulan bir çok besin maddesinin böyle bir etkisi bilinmemektedir. Bu nedenle anne, emzirme döneminde diyet yapmamalı, her gün tüm besin gruplarından düzenli olarak yemeli, ortalama 4 litre kadar sıvı tüketmeli, aşırı miktarda çay ve kahve tüketmemeli, sigara kullanmamalıdır. Diğer önemli faktör annenin ruhsal durumudur. Stres, tartışma, yorgunluk anne sütünü olumsuz etkilemektedir.Anne sütünün emzirme süreleri ve aralıkları nasıl olmalıdır?Bebekler bir öğünde alacakları anne sütünün %50’sini ilk 1-2 dakikada, %90’nını ise ilk 5 dakikada emerler. Ortalama emzirme süresi 15-30 dakika arasındadır. Bebek sabit zaman aralıkları ile değil, istedikçe emzirmeye çalışılmalıdır. Bu süre 30 dakika ile 3 saat arasında değişmekte olup beslenme aralıklarının 3 saati aşmamasına özen gösterilmelidir.Anne sütünü nasıl saklayabilirim?Özellikle çalışan anneler el veya pompa yardımı ile sağdıkları sütü steril kaplara aktararak evde olmadığı saatlerde bebeklerine verilmesini sağlayabilir. Bu amaçla sağılan anne sütü:Oda sıcaklığında : 4-6 saatBuzdolabında : 24 saatBuzdolabının buzluğunda : 4 haftaDerin dondurucuda : 6 ay saklanabilir.Ek gıdaların verilme sırası nasıl olmalıdır?Anne sütü yeterli ise 6. aya kadar ek gıda verilmemelidir. Anne sütü yeterli değil yada yok ise 4.aydan sonra hekim önerisi doğrultusunda ek gıdalara başlanabilir.EK BESİN TAKVİMİ4-6 AY MEYVE SUYU- PÜRESİ YOĞURT, SEBZE ÇORBALARI VE PÜRELERİ, MUHALLEBİ, KAŞIK VE KAVANOZ MAMALARI6-7 AY ek olarak KAHVALTI BAKLAGİLLER VE TAHILLAR ETLİ SEBZELER TAVUKLU SEBZELER7-9 AY ek olarak KÖFTE, TAVUK, BALIK VE DOLMALAR9-12 AY ek olarak MAKARNA, PİLAV,SOFRA GIDALARIEK BESİN HAZIRLANMASINA ÖRNEKLERELMA yıkanır, kaynar sudan geçirilir, soyulur, cam rendede püre olarak yedirilir.ŞEFTALİ yıkanır, kaynar sudan geçirilir, kabuğu soyulur dilimlere ayrılır, çatalla püre haline getirilir, yedirilir.MUZ çatalla püre haline getirilir, yedirilir.PORTAKAL suyu sıkılarak verilir. Meyve suyu mümkünse evde hazırlanmalıdır, günde iki kez ile başlanılır, hazırlandıktan sonra yarım saat içinde tüketilmelidir. Mikser kullanmaktan mümkünse kaçınılmalıdır.YOĞURT: 60Kcal, 3gr.protein =100cc süt, 1 çay kaşığı yoğurt mayasıSüt kaynatılır, elin dokunabileceği sıcaklığa gelinceye kadar soğutulur. 1 çay kaşığı yoğurt(mayası) ilave edilir. Kımıldatmadan üzeri örtülerek 3-4 saat bekletilir. Yedirilirken içine meyve ve bisküvi konulabilir.SEBZE ÇORBASI: 300Kcal, 3,5 gr protein: 2 porsiyon; 1 küçük havuç, 1 orta boy patates, 1 yemek kaşığı pirinç, 1 yemek kaşığı zeytinyağıPişirildikten sonra tel süzgeçten geçirilir ve bebeğe yedirilir. Her seferinde yeni bir sebze eklenerek çeşitlendirilebilir. Daha sonraki aylarda bir çorba kaşığı kıyma yada tavuk eti de katılabilir.MUHALLEBİ: 200Kcal, 5-6 gr. protein:2 porsiyon; 200ml su, 1 silme yemek kaşığı pirinç unu, 6 ölçek endüstriyel mamaSoğuk suya pirinç unu ilave edilip, ezilir. Yavaş ateşte karıştırılarak pişirilir. Ocaktan indirildikten sonra ılık halde iken mama ilave edilir ve yedirilir.KAHVALTI: 210 Kcal, 6-7 gr protein:2 porsiyon;1 yumurta sarısı, 1kibrit kutusu peynir, 1 tatlı kaşığı pekmez, ekmek içi yada bisküviYumurta, ¼ Yumurta sarısı katı olarak başlanır. Her 2-3 günde bir miktar arttırılıp, 8-10 günde bir bütüne ulaşılır. Peynir tuzsuz ve orta yağlı olmalı, gerekirse akşamdan su içine konulmalıdır. Kahvaltı ürünleri ayrı ayrı veya anne sütü, mama, bitkisel çaylar içinde verilebilir.IZGARA KÖFTE: 70Kcal, 6gr. protein:1 porsiyon; 30 gr yağsız dana kıyma çok az ekmek içi, çok az maydanozEkmek içi az ıslatılır, maydanoz ve kıyma yoğurulur, ısıtılmış fırında veya yağsız tavada pişirilir ve yedirilir. Ekmek yerine pirinç konularak sulu köfte olarak da verilebilir.

Anne Sütünün Faydası

Anne sütünün faydalarına bir yenisi daha eklendi. Anne sütüyle beslenen bebek ağrıyı daha az hissediyor.Yeni doğan bebekler üzerinde yapılan araştırmalar eski metotları yeniden gün ışığına çıkarıyor. Kan alınırken iğnenin verdiği acının hafifletilmesi üzerine yapılan araştırmalarda, anne sütüyle beslenen bebeklerin, kundaklanan, sakinleştirici veya plasebo verilen bebeklere oranla daha az acı çektiği gözlendi.Anne sütünün yeni doğan bebekler için en etkili doğal ağrı kesici olduğu araştırmalarla saptandı.Araştırma kapsamında yeni doğan bebeklerden kan alırken iğnenin ne kadar acı verdiği ölçülmeye çalışıldı ve anne sütü ile beslenen bebeklerin biberonla beslenen bebeklere kıyasla daha az acı hissettiği saptandı.Bin bebek üzerinde yapılan araştırmada, uzmanlar ağrı derecesini bebeklerin kalp atışlarındaki ve nefes alışlarındaki değişikliklerle, kan alındıktan sonraki ağlama süresine bakarak tespit etti.Uzmanlara göre anne sütü içerdiği kimyasallar nedeniyle doğal ağrı kesici endorfin hormonu salgılanmasını tetikleyip ağrıyı hafifletiyor.Bir başka teori ise anne sütüyle beslenen bebeklerin anneleriyle yakın temasta olmalarının verdiği huzurun ağrı hissini hafiflettiği

Yeni Doğan Bebeğin Uykusu

Uykusuzluğa bir çare var mı?Yenidoğmuş bebeğiniz en azından 5-6 aylık olana kadar geceleri1.5-2 sattte bir uyanacaktır. Ancak gece gündüz kavramınıöğrendikten sonra ki bunu ona siz öğreteceksiniz aralıksız 3-4saat uyuyabilir. Yani geceleri yalnızca iki kez uyanırsınız.Bebeğinize gece-gündüz kavramını öğretmek için ona gecelerigündüzleri olduğundan daha farklı davranın. Onunla hiçkonuşmayın, oynamayın, ciddi olun ki uyuması gerektiğinizamanla anlayabilsin. Gündüz odası aydınlık olsun.Bebeğiniz altı aylık olduktan sonra gece beslenmelerini yavaşyavaş kaldırın. Bu dönemde bebek katı gıdaya geçtiği için süteeskisi kadar ihtiyaç duymaz. Aynı zamanda midesi de artık dahaçok şey alabildiğinden uzun süre tok kalabilir. Bebeğiniz katıgıdaya geçtikten sonra gece öğünlerinde bebek gevreği ya dapirinç unu muhallebisi verebilirsiniz. Bu onu uzun süre toktutar. Bebeğinizin yatağında uykuya dalmasını sağlayın. Yavaşyavaş ona kendi kendine uyumasını öğretin. Onu nasıl uyutuyorolursanız olun tam uykuya dalmadan yatağına bırakın.Bebeğiniz gece ağladığında onu yatağında sakinleştirmeyeçalışın. Mümkünse kucağınıza almayın. Bebeğinizin odasını çokgeç olmadan ayırın. Bebeğiniz her ağlamasına fırlamayın. Birazbekleyin belki kendiliğinden uykuya dalabilir. Ona kendikendine uyumayı öğrenmesi için fırsat verin. Bebeğinize biruyku öncesi alışkanlığı kazandırın. Onu her zaman hep aynısaatte yatırın.Yukarıdaki önerilerin hepsini denemenize rağmen bebeğiniz halageceleri sık sık uyanıyor olabilir. Bu durumda siz şanssızebeveynlerden birisiniz. Bazı bebekler gerçekten hem zoruykuya dalarlar hem de uykuları hafif olur ve geceleri sık sıkuyanırlar. Bu bebekler ilerde de az uyuyan yetişkinlerolurlar. Ancak gece uyanmaları yukarıdaki alışkanlıkları devamettirirseniz en geç 1.5 yaşında tamamen yok olur. 1.5 yaşınagelen bebeğiniz aralıksız uyumaya başlar ama yine de bazıgeceler sık sık uyanabilir. Gece uyanan bebeğinizin hastaolmadığına eminseniz yanına hemen gitmeyin. Bırakın 5 dakikaağlasın.Bazı uyku uzmanları bebeğin gece uyandığında yanınagidilmemesini ve ağlatılmasını önermektedirler. Gerçekten deen geç 6 gün içinde gece ağlatılan ve hiç bir şekilde yanınagidilmeyen bebekler uyumayı öğreniyorlar. Ancak bebeğinçaresizlikten mi yorgunluktan mı uyuduğunu bilemiyoruz. Bazıuzmanlara göre ise ağlatılan bebekler kendilerini terkedilmişhissetmekteler ve içsel mutsuzluk geliştirmekteler. Bu sizeçok gaddarca görünüyorsa hiç denemeyin bile. Kuralları tamuygulayamazsanız kavram kargaşasına yol açarsınız.

Bebeğinizle Nasıl İletişim Kuracaksınız.

Bebeklerle iletişim kurmak kimi ebeveynler için son derecedoğalken kimileri için çok zordur. Çok ciddi biriyseniz, dahaevvel pek bebeklerle vakit geçirmediyseniz ya da onlarla pekilgili değilseniz bebeğinizle iletişim kurmak sizin içinimkansız gibi görünebilir. Ancak bebeklerle anlaşmak sanılanınaksine çok kolaydır.Öncelikle takındığınız ciddiyet maskesini yüzünüzden atın.Bebeğinize her zaman gülümseyin . Bebeğiniz gülmeyi ve dahapek çok şeyi sizi taklit ederek öğrenecek. Bebek dilindekonuşmaktan asla utanmayın. Bazı anne-babalar kendileriniaptal gibi hissettiklerini söylüyorlar ama bebeğinizle nekadar erken iletişim kurarsanız o kadar iyidir. Eğer kendinizibu şekilde konuşmak kendinizi kötü hissettiriyorsa bebeğinizleyalnız kaldığınızda sık sık onunla konuşun. Böylece bebekdiline alışacak başkalarının yanında utanmayacaksınız. Birsüre sonra bu o kadar doğal bir hal alacak ki farkına bilevarmayacaksınız.Yaptığınız her şeyi bebeğinize anlatın. Evişleri yaparken,yemek yaparken neler yaptığınızı ona anlatın. Yürüyüş yaparkenetrafınızda gördükleriniz anlatın. Şimdi sizi anlamamasınarağmen duyduğu sesler ve gördüğü her şey onun dünyaya adapteolmasını hızlandıracak, iletişim kabiliyetinin gelişmesineyardımcı olacaktır. Bebeğinizle konuşurken her şeye bir isimverin. Nesneleri tek tek tanıtın. Vücudun bölümlerini sayın.Bebeğinizin çıkardığı sesleri taklit edin.Her gün bir kaç kez bebeğinize evi gezdirin. Her odayıanlatın. Her şeyi tek tek gösterin. Yaşadığı evi ona tanıtın.Bebeğinizi sık sık kucaklayın, sarılın, öpün. Onu kucağınızaalarak dansedin. Kucağa alışmasından asla korkmayın. Bu onunen büyük ihtiyacı. Onu sık sık kucağınıza alın. Ona dokunun,masaj yapın. Dokunulmayan bebekler gelişim bozukluklarıgösterirler.Bebeğe zaman zaman oyuncaklarıyla yalnız kalması için fırsatverin. Bu şekilde kendi kendine vakit geçirmeyi de öğrenmeli.Ancak oyuncaklarıyla birlikte de oynayın. Bebeğinize kitap vedergileri gösterin. Buradaki resimleri anlatın. Sayfalarıçevirmesine izin verin. Değişik objeleri eline verin. Parlakrenkler gösterin.Bebekler ilk aylarda yüz hareketlerini çok ilginç bulurlar.Yüzünüzü değişik şekillere sokarak onun ilgisiniçekebilirsiniz. Bebeğinize değişik yerler gösterin. Otobüse,vapura, trene gidin. Müzeleri gezin. Ne kadar farklı ortamdabulunursa entellektüel olarak o kadar hızlı gelişecektir.Bebeğinizi sık sık yüz üstü koyun. Emeklemeye teşvik edin.Geniş alanlar yaratın. Hareket imkanları sağlayın. Her zamananakucağına hapsetmeyin. Bebeğinizin yaşına uygun oyuncakverin. Etrafında çok oyuncak bulundurmayın. Bir kaç oyuncakonu yormayacaktır. Bebeğinizi her gün dışarı çıkarın. Onayağmuru, karı, rüzgarı hissettirin. Sadece iyi havalarda değilkötü havalarda da dışarı çıkın. Her gün dışarı çıkan bebeklerdeğil, uzun süre dışarı çıkarılmayan bebekler daha çokhastalanır.

Masaj Yapilan Bebeğin Boyu Uzuyor.

Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu tarafından gerçekleştirilen “Bebeklerde bebek masajının uyku süresine, büyüme- gelişmeye ve annelerde kaygı düzeyine etkisinin incelenmesi" konulu araştırma, masaj uygulamasının bebeklerin ağırlık ve boy artışları üzerine olumlu etkileri olduğunu ortaya çıkardı“Masaj uygulamasının bebeklerin ağırlık ve boy artışları üzerine anlamlı etkisi olduğu, ayrıca bebek masajlarının erkek bebeklerin ağırlık ve boy artışında kızlara oranla daha etkili olduğu saptandı" dedi. Çalışmanın bebeklerde bebek masajının uyku süresine, büyüme ve gelişmeye ve anneler üzerindeki kaygı düzeyine etkisini ölçmek amacıyla gerçekleştirildiğini kaydeden Prof.Dr. Conk, “Masaj uygulamasının annelerin kaygı düzeyleri üzerinde de olumlu etkileri olduğu görüldü" diye konuştu.

Bebeğe Banyo Yaptırmak


Bebekler çok sık yıkanmaya gerek duymazlar, gün aşırı yıkamak yeterlidir. Günlük olarak kritik yerlerin (yüz, boyun, kafa ve popo) süngerle silinmesi banyoların arasındaki dönemlerde iyi olur. Banyo için günün herhangi bir anı uygun olabilir, ama yatmadan önce yapılan banyo bebeğin gevşemesini sağlayarak uykuya hazırlık aşamasını oluşturur. Karnın tamamen dolu olduğu sıra banyo yapılması bebeği kusturabilir. Bebeğin banyo sırasında karnı çok açsa bu durumda da huzursuz olur ve banyodan hoşlanmaz.Banyoya yeterli zaman ayırın ve banyo yaptırırken asla bebeğinize arkanızı dönmeyin, suyun içinde kayabilir. Kapı veya telefona mümkünse cevap vermeyin, vermek zorunda kaldığınız durumlarda bebeği havluya sarın ve beraberinizde taşıyın.Banyonun yapıldığı oda sıcak tutulmalıdır (mümkünse 22-25 derece). Taşınabilir küvet kullanıyorsanız evin her yerini bu iş için kullanabilirsiniz, ancak çok su sıçrayabileceğini göz önüne alarak banyo ya da mutfağı tercih etmek daha uygun olabilir. Bebeğe banyo yaptıracağınız alandaki sert zeminlere örtü veya havlu serin. Küvete 5 cm yüksekliğinde su koyun. Suyun ısısı 37-38 derece arasında olmalıdır, sıcaklığı dirseğinizle kontrol edebilirsiniz. Sıvı sabun ya da köpük kullanmayın, bebeğin cildini kurutabilir. Bebeği küvete yavaş yavaş yerleştirin ve bebek küvetteyken suyu açmayın. Bebeği yıkarken başından başlayın ve bezlenen bölgeye kadar inin. Bebeğin yüzü için sabun kullanmanıza gerek yoktur. Üst göz kapaklarını yavaşça sulu bezle burun kökünden dışarı doğru silin. Kulakların sadece dış kısımlarını silin. Bebeğin altını temizlerken önden arkaya doğru yıkayın. Saçlar için haftada bir kez şampuan kullanmak yeterlidir, diğer zamanlarda başı sadece suyla yıkayın. Temiz su ile ıslattığınız bezi bebeğin kafasına sıkarak şampuanı durulayabilirsiniz.Banyodan sonra bebeği havluya sarın ve iyice kurulatın. Daha sonra bezini bağlayarak giydirin.

Depresyon geçiren kadınlara müjde!

Depresyon geçiren kadınlara müjde!Pbipolog İlkim Öz'ün başlattığı ''Mutlu Kadınlar Projesi'' kapsamında, otuz yaşını aşmış evli kadınlara ücretsiz diş, cilt bakımı, saç tasarımı ve pbipoterapi hizmeti verilecek.Kadınların eşleriyle hafta sonu tatiline ve romantik bir akşam yemeğine çıkmaları, çocuklarıyla pazar kahvaltısına katılmaları da sağlanacak "Mutlu Kadınlar Projesi" depresyona girmiş kadınların, hem ruhlarının hem de bedenlerinin onarılmasını hedefleniyor.Pbipolog İlkim Öz, yaptığı açıklamada, kadınların erkeklere göre daha duygusal ve kırılgan olduklarını belirterek, özellikle evli kadınların zamanla yıprandığını, hem fiziksel hem de ruhsal anlamda kendini yenilemeye ihtiyaç duyduğunu söyledi.Yirmi senelik meslek hayatı boyunca kendisine terapiye gelen kadınlardan, "keşke eşimle bir yemeğe ya da tatile çıkabilseydim", "kendimden memnun değilim", "keşke daha genç gösterseydim", "Daha güzel görünmek isterdim" şeklinde yakınmalar duyduğunu anlatan Öz, sözlerini şöyle sürdürdü:"Bir insanın fiziğini onarmak, ruhunu onarma konusunda büyük önem taşıyor. Çünkü ruhumuz ve bedenimiz bir bütün. Bunlardan birini düzeltir, diğerine gerekli ilgiyi göstermezsek, tekrar eden bir depresyon olabiliyor. Meslek hayatım boyunca bana başvuran kadınların daha güzel görünmelerini sağlayacak hizmetler sunmayı istedim ama buna imkan yoktu. Bu yılın başında çıkarmaya başladığım İlkim Öz dergisinde yazı yazan, konusunda uzman arkadaşlara fikrimi açtığımda, buna katkıda bulanabileceklerini söylediler. Derginin her sayısında bir kadın seçerek, diş, cilt ve pbipolojik sorunlarını gidermeye karar verdik. Diş hekimi Güzin Kırsaçlıoğlu, Dermatolog Lale Dönderici, özel bir göz hastanesinin uzmanları, ben, kalıcı makyaj uzmanımız, kuaförümüz, imaj danışmanımız ücretsiz hizmet vererek, 2 ayda bir kadını mutlu edeceğiz."Proje kapsamında, kadınların eşleriyle Safranbolu'da bir hafta sonu tatili geçirmesini, pazar kahvaltısı yapmasını ve baş başa bir akşam yemeğine çıkmasını da sağlayacaklarını anlatan Öz, ayrıca kadınları bir spor merkezinden de ücretsiz yararlandıracaklarını bildirdi."Dünyada her kadın mutlu olmayı hak eder sloganıyla başlattıkları" projeye 30 yaşını aşmış, evli kadınların başvurabileceğini ifade eden Öz, kadınların "www.ilkimoztan.com" sitesini ziyaret ederek, başvuru formunu doldurabileceklerini ya da telefon ve mektup yoluyla kendisine ulaşabileceklerini dile getirdi. Öz, uzman ekip tarafından seçilecek kadınlardaki değişime dergide yer vereceklerini söyledi.Projeyi geliştirmek istediklerini de kaydeden Öz, "Bu amaçla bir vakıf kurmayı ve daha çok kadına hizmet vermeyi planlıyoruz" dedi

Mevsimsel yorgunluktan kurtulun!

Mevsimsel yorgunluktan kurtulun!Moraliniz bozuk, kendizi sürekli yorgun hissediyorsunuz, yataktan kalkmanız için bir vinç diliyorsunuz... Endişelenmeyin! Mevsim değişikliği sırasındaki bu karamsar ve miskin halleri atlatmanın pratik yolları var.Yorganın altından çıkmadan en sevdiğiniz filmleri seyrettiğiniz bir günün hayaliyle mi yaşıyorsunuz? Her sabah yataktan sürüklenerek mi çıkıyorsunuz? Yalnız değilsiniz... Mevsim geçişlerinde yaşanan ufak çaplı bir depresyon geçiriyor olabilirsiniz.Uzun kış mevsimi boyunca karanlık günlerin içindeydik: Kar yağdı, yağmur bazen hiç durmadı. Bir de üstüne ekonomik kriz eklenince, ruhsal çöküntü yaşamak kaçınılmaz oldu. Merak etmeyin, iç karartıcı günler sona eriyor.Hava güneşli olduğu zaman insanların yüzlerine bir bakın. Yaşam dolu ve enerjik değiller mi? Ama elbette kışın gözüken tablo böyle olmuyor.Bazı insanlar daha ağustos ayında kış mevsiminden korkmaya başlıyor. Kış geldiğinde ise uyuşuk, moralsiz ve motivasyonları düşük olabiliyor. Hatta böyle zamanlarda karbonhidrat tüketimi de artış gösterebiIiyor. Bu yüzden kilo almak maalesef kaçınılmaz oluyor. Bu durum sizin için çok uç bir örnek olabilir ama her beş kadından birinin bunun biraz daha hafifini yaşadığını söyleyebiliriz. Artık bu günler sona erdiğine göre kilolarınızdan kurtulup daha canlı ve sağlıklı olmanın zamanı geldi.Uzmanlara göre, kış mevsiminin karanlığı beynin uykuyu, iştahı, seks dürtüsünü ve moral düzeyini kontrol eden kısmını olumsuz etkiliyor. Beynin bu bölümünde oluşan bu dengesizlik biyokimyasal bir etki yaratıyor. Bu yılın başında uzmanlar, kötü havayla beynin kendimizi iyi hissetmemizi sağlayan serotonin kimyasalının arasında bir bağlantı olduğunu tespit etti. Buradan çıkarak vardıktan sonuç ise güneş ışığının mutluluğa eşit olduğu!Mevsim geçişlerindeki moral bozukluğunuzu yenmek için yapabilecekleriniz çok basit. Günler aydınlanırken siz de eski moralinize kavuşmak için aşağıdaki önerilerimizi uygulayabilirsiniz.IŞIĞA DOĞRU GİDİNÇoğumuz evden sabah erkenden çıkıp akşama kadar çalışıyoruz. Gün ışığında girdiğimiz ofislerimizden karanlık saatlerde çıkabiliyoruz. Biraz daha fazla ışığa ihtiyaç duyduğunuz şu günlerde eve kapanmayın. Hiç olmazsa hafta sonlarında kendinizi dışarı atın. Hava soğuk, güneş bulutların arkasında saklanıyor olsa da vücudunuzun ışığa ihtiyaç duyduğunu unutmayın.O gözükmeyen güneşin faydaları yadsınamaz. Bulutlu bir hava bile evinizdeki ışıklandırmadan daha aydınlıktır. Evden çıkmayı tercih etmiyorsanız perdeleri sonuna kadar açın. Bu şekilde eve olabildiğince güneş ışığı sokun. Ofiste çalışırken ise masanızın cam kenarında olmasını tercih edin. Evinizdeki ya da ofisinizdeki mobilyaların açık renkli olmasına dikkat edin.Evinizde suni aydınlatmalar yerine doğal aydınlatmalar kullanmayı tercih edin. Yeni çıkan düşük voltajlı ekonomik ve iyi aydınlatan ampulleri deneyebilirsiniz. Floresan ışıklardan ise uzak durun. Bu tip aydınlatmalar suni olduklarından gözünüzü yorarlar.TATİL YAPINEkonominin bu denli kötü olduğu bir zamanda çoğumuz yılda sadece bir tatili karşılayabiliyoruz. Peki neden illa yazın tatil yapmak yerine tatil hakkınızı baharda kullanmıyorsunuz? Havaların tam olarak ısınmadığı, güneşin kendisini arada sırada gösterdiği şu günlerde güneye gidin. Baharın başlarında yapacağınız bir yaz kaçamağının fiziksel ve ruhsal etkisi haftalarca hatta aylarca sürecektir.Yapılan yeni araştırmalar, ekvatora yaklaşıldıkça mutluluk seviyesinin arttığını gösteriyor. Çünkü gittiğiniz yerdeki ışığın kalitesi ve gücü büyük önem taşıyor. Kayak yapmaya gittiğiniz zaman da bahsettiğimiz kaliteli gün ışığından faydalanabilirsiniz.OFİSTEN UZAKLAŞIN"Yakın bir zamanda tatile çıkmama imkan yok" diyorsanız, size daha kolayını önerelim. Ofiste kelimenin tam anlamıyla dirsek çürüttüğünüz masanızdan biraz uzaklaşın. Sadece yemek yemek ya da sigara içmek için kalktığınız sandalyenizden biraz da hava almak için kalkın. Yarım saatliğine dışarı çıkarak yürüyüş yapın. Eğer çalıştığınız binada bir teras varsa, oraya çıkıp hava almayı da deneyebilirsiniz. Otoparkta arabaların arasında yapacağınız bir yürüyüşün bile kendinizi ne kadar iyi hissettireceğine inanamayacaksınız. Gün ışığı moralinizi yerine getirirken bir yandan da egzersiz yapmış olacaksınız. Unutmayın ki egzersiz gerçekten de önemli bir antidepresandır.KENDİNİZİN DOĞAL ALARMI OLUNHava değişimi yaşadığımız şu günlerde, uyku hormonu olan melatonin seviyesini azaltan mekanizma düzgün olarak çalışmaz. Bu yüzden de sabah yataktan kalkmak zorlaşır. Eğer eviniz panjurluysa yatarken onları kapamak yerine sonuna kadar açık bırakın. Böylelikle gün aydınlandığında vücudunuz güneşin enerjisini hissedecek ve olumlu etkilerinden yararlanacaktır.DAHA AZ İÇKİ TÜKETİNArkadaşlarınızla çıktığınızda içkinin size daha iyi vakit geçirteceğini düşünüyor olabilirsiniz. Bunun sebebi, alkolün rahatlatıcı özelliğindendir. Oysa araştırmalar, alkolün vücuttaki mutluluk hormonu seviyelerini düşürdüğünü gösteriyor. Eğer birkaç hafta içki içmemeyi denemek gözünüzde büyüyorsa, dışarı çıktığınızda geceyi bir bardakla bitirmeye çalışın.MEVSİM DEĞİŞİMİNİN VÜCUDUNUZDAKİ NEGATİF ETKİLERİBir ara vermeye ihtiyacınız olduğunu gösteren belirtileri şöyle sıralayabiliriz:İçinizde engel olamadığınız ağlama isteği varsa, durduk yere moralinizin bozulduğunu hissediyorsanız depresyonda olabilirsiniz. Bunlara ek olarak, aşırı yorgunluk, aşırı uyuma isteği duyuyor ya da uykusuzluk çekiyorsanız, iştahınızda aşırı artış, konsantrasyon bozukluğu varsa, çabuk öfkeleniyor, tedirginlik hissediyor ve seks isteğinizin azaldığını düşünüyorsanız doktorunuzu bir an önce ziyaret etmelisiniz.

Mamografi hayat kurtarabilir!

Mamografi hayat kurtarabilir!Her 12 kadından birinin göğüs kanserine yakalandığı düşünülürse en önemli erken teşhis aracı olan mamografi hayati bir önem taşıyor! İşte mamografi hakkında merak ettikleriniz...Göğüs kanserinde tanı koymak amaçlı uygulanan mamografi bir kadının 40 yaşından sonra yılda bir kez yaptırması gereken bir test.Ailesinde göğüs kanseri vakası olan daha genç kadınlarda ise erken teşhis amacıyla yapılması gerekir.Amerikan Hastanesi Kadın Sağlığı Ünitesi uzmanlarından Dr. Senai AKSOY mamografi hakkında en çok merak edilen soruları cevaplandırdı.Neden mamografi yaptırmak gerekir?Göğüs kanseri kadınlarda kansere bağlı ölüm nedenleri arasında akciğer kanserinden sonra ikinci sırada yer alır. Kadınlarda ise en sık rastlanılan kanser tipidir.Yapılan istatistikler her 12 kadından birinin hayatının bir evresinde göğüs kanserine yakalanacağını ve hastalığa yakalanan her 25 kadından birinin bu nedenle hayatını kaybedeceğini gösteriyor!Mamografi sayesinde göğüs kanserinin erken tanınabilmesi hastalığa bağlı ölüm riskini %20 ila 70 arasında azaltabiliyor. Bu nedenle pek çok doktor kadınlar belirli aralıklarla mamografi yaptırmasını öneriyor.Mamografi nedir?Mamografi, elle yapılan göğüs muayenesi sırasında şüpheli bir kitle bulunması halinde, kitlenin yerinin ve özelliklerinin belirlenmesi amacıyla uygulanan yardımcı bir tanı testidir.Bunun dışında göğüs kanserine yakalanma riski düşük olan, hiçbir şikayeti bulunmayan ve yıllık yapılması önerilen göğüs muayenesi normal bulunan kadınlara da belli aralıklarla göğüs kanseri tarama testi olarak mamografi öneriliyor.Erken teşhis olasılığının artırılması için mamografiye mutlaka bir göğüs muayenesinin eklenmesi büyük önem taşıyor.Mamografi nasıl ve ne zaman yapılır?Mamografi göğüs dokusunun en iyi görüntülenebildiği dönemde yani adet kanamasının başladığı ilk hafta içerisinde hormon seviyelerinin henüz düşük olduğu günlerde yapılmalı.Her iki göğüs mamografi cihazı adı verilen özel bir röntgen cihazı yardımıyla sıkıştırılarak çeşitli seviye ve kesitlerde filmler alınır.Mamografi sırasında göğüsün sıkıştırılmasındaki amaç daha iyi görüntüler elde etmek ve kadının alacağı radyasyon dozunu en düşük seviyeye indirmektir.Test sonucunda elde edilen röntgen görüntüleri daha sonra bir Radyoloji Uzmanı tarafından değerlendirilir.Testin değerlendirilmesi nasıl yapılır?Mamografi sonucunda normal dışı bulguların varlığı veya göğüs de kanseri düşündüren bir görüntü tespit edilirse genellikle ileri inceleme yapılması önerilir.Kitle saptandığında bu kitlenin kist yapısında olup olmadığının belirlenmesi amacıyla ultrasonografi incelemesi önerilir.Test sonucunda nihai kararı ise göğüs muayenesini yapmış ve hastanın tıbbi geçmişine hakim uzman verir.

Klitoris cinsel mutluluğun anahtarı mı?

Gerçekte, cinsel ilişkide oluşan "vajinal orgazm" kadınların büyük çoğunluğunda yine klitorisin uyarılmasıyla oluşur.Klitoris kadın cinselliğinde orgazm oluşumunda merkezi öneme sahip bir yapıdır. Klitoris kelimesinin kökenini yunanca'da "küçük tepe" anlamına gelen kleitoris kelimesi oluşturur.Cinsel ilişkide klitorisin işlevleri ve orgazmdaki rolüSigmund Freud "vajinal yoldan" yani cinsel ilişkiyle orgazm olamayan kadınların infantil ("çocuksu") olduklarını ima etmiştir. Yani Freud'a göre yetişkin kadın "vajinal orgazm" olamıyorsa, bunun nedeni o kadının çocukluğun belli bir gelişim döneminde "takılmış" olmasıdır.Bu teori günümüzde ve özellikle de Masters ve Johnson'un 60'lı yıllarda cinsellik alanındaki kapsamlı çalışmalarında ortaya çıkan bilgilerle geçerliliğini yitirmiştir.Vajinal orgazmda da klitoris etkiliKadında orgazm çok uzun zamandan beri klabip olarak vajinal orgazm ve klitoral orgazm olarak ikiye ayrılmaktadır. Bu tanımlamada klitoral orgazmdan kasıt klitoris uyarısıyla oluşan orgazm (örnek: mastürbasyon), vajinal orgazm ise direkt vajina uyarısıyla (örnek: cinsel ilişki) oluşan orgazmdır.Gerçekte, cinsel ilişkide oluşan "vajinal orgazm" kadınların büyük çoğunluğunda yine klitorisin uyarılmasıyla oluşur.Klitoris kadın cinselliğinde orgazm oluşumunda merkezi öneme sahip bir yapıdır. Klitoris kelimesinin kökenini yunanca'da "küçük tepe" anlamına gelen kleitoris kelimesi oluşturur.Cinsel ilişkide klitorisin işlevleri ve orgazmdaki rolüSigmund Freud "vajinal yoldan" yani cinsel ilişkiyle orgazm olamayan kadınların infantil ("çocuksu") olduklarını ima etmiştir. Yani Freud'a göre yetişkin kadın "vajinal orgazm" olamıyorsa, bunun nedeni o kadının çocukluğun belli bir gelişim döneminde "takılmış" olmasıdır.Bu teori günümüzde ve özellikle de Masters ve Johnson'un 60'lı yıllarda cinsellik alanındaki kapsamlı çalışmalarında ortaya çıkan bilgilerle geçerliliğini yitirmiştir.Vajinal orgazmda da klitoris etkiliKadında orgazm çok uzun zamandan beri klabip olarak vajinal orgazm ve klitoral orgazm olarak ikiye ayrılmaktadır. Bu tanımlamada klitoral orgazmdan kasıt klitoris uyarısıyla oluşan orgazm (örnek: mastürbasyon), vajinal orgazm ise direkt vajina uyarısıyla (örnek: cinsel ilişki) oluşan orgazmdır.Gerçekte, cinsel ilişkide oluşan "vajinal orgazm" kadınların büyük çoğunluğunda yine klitorisin uyarılmasıyla oluşur.Cinsel ilişkide kadında orgazm, penisin direkt klitorise ritmik olarak temas etmesi, erkeğin pubis kemiğinin klitorise ritmik olarak temas etmesi ve yine penisin hareketleriyle ritmik olarak hareket eden iç dudakların klitorisi uyarmasıyla oluşur. Hiç bir klitoris uyarısı olmadan "saf vajinal orgazm" oluşması mümkün olmakla beraber olağan değildir.Kadın penisi: KlitorisKlitorisin kadında penisin tam karşılığı olduğu ve erkekte orgazm olma mekanizmasının penis başının direkt veya dolaylı yoldan uyarısı olduğu gerçeğini göz önünde bulundurursak yukarıdaki bilgi daha anlaşılır hale gelir. Erkekte penis başı uyarısı olmadan orgazm ne kadar mümkünse, kadında da klitoris uyarısı olmadan yalnızca vajina uyarısıyla orgazm oluşması da ancak o kadar mümkündür."Vajinal orgazmın" çoğu kadın için yalızca belli ilişki pozisyonlarında gerçekleşmesi ve bazı pozisyonlarda kadının "uyarılmadığını" ifade etmesi o pozisyonda klitorisin mekanik olarak daha az uyarılmasıyla ilgilidir.Klitoris ile penis eşdeğer olmalarına karşın aralarında önemli bir fark daha bulunur: Penis serbest bir yapı olmasına karşın klitoris etraf dokulara sıkı sıkıya tutunan hareketsiz bir yapıdır. Bu bir dezavantaj gibi görünmesine karşın, ilişkide penisin ritmik hareketlerine bağlı olarak iç dudakların pasif olarak hareket etmesi, etraf dokuya sıkıca tutunmuş olan klitorisin bu hareketlerle daha yoğun olarak uyarılmasına önemli katkılarda bulunur.Kadın sünnetiKlitoris binlerce yıldır insanoğlunun ilgisini çekmiş ve bazı din, töre ve geleneklerin ve çeşitli inanışların hedefi olmuştur ve halen hedef olmaya devam etmektedir. Buna bağlı olarak bazı ilkel ve gelişmiş toplumlarda halen klitoris "kadın sünneti" adı altında çeşitli cerrahi müdahalelere tabi tutulmaktadır. Bu müdahaleler kadının cinsel yaşamını derinden etkilemektedir.Bu cerrahi müdahalelerden en vahşi olanı klitorisin tümüyle çıkarılması ve dış dudakların birbirine dikilmesinden ibaret olanıdır. Firavun veya Peygamber Sünneti adı verilen bu müdahale sonunda kadın genital bölgesinde yalnızca adet kanaması ve idrar çıkışı için ufak bir delik kalır.Yukarıda bahsedilen "kadın sünnetinin" daha hafif şekilleri de mevcuttur ve bazı toplumlarda halen yaygın olarak uygulanmaktadır. Bu müdahalelerde de klitorisin ya baş kısmı tümüyle veya kısmen kesilip atılmakta, veya baş kısmının çevresini saran "sünnet derisi" (bu yapı kadınlarda iç dudaklara karşılık gelir) kesilir.Klitorise uygulanan cerrahi girişimlerKlitoris cerrahisi hormonal nedenlere bağlı olarak büyümüş olan klitorisin (erkeklik hormonunun aşırı salgılanmasıyla seyreden bazı doğumsal hastalıklarda klitoris adeta bir erişkin penisi büyüklüğüne ulaşabilir!) kısmen kesilerek ufaltılması şeklinde uygulanan bir müdahaledir.Orgazm olamama şikayeti nedeniyle başvuran kadınlarda bazı doktorlar klitorisi dışarıdan saran derinin kısaltılması yani "klitorisin soyulması" şeklinde bir operasyon önermektedirler. Burada amaç klitorisin cinsel ilişki esnasında penisle direkt temasının sağlanmaya çalışılmasıdır. Orgazm oluşumunda klitoris üzerindeki derinin ilişki esnasında klitorisi direkt uyarmasının önemi göz önüne alındığında bu operasyonun yalnızca çok dikkatli bir değerlendirme sonrasında yapılması gerektiği anlaşılabilir.Klitoris takılarıGünümüzün modası olan ve buruna, göbek deliğine ve diğer bölgelere süs amacıyla takılan takıların klitorise takılmasına gelişmiş ülkelerde rastlanabilmektedir.Kadın dış genital bölgesinin genel yapısıÇoğu kadın ve çoğu erkek, kadınların dış genital bölgelerinin yalnızca vajinadan ibaret olduğunu sanırlar. Gerçekte kadın dış genital bölgesinde iki ayrı anatomik yapı daha vardır: vulva ve klitorisVulvanın yapısıKadının dışarıdan bakıldığında görülen genital bölgelerinin tümüne topluca vulva adı verilir. Vulva, kadın dış genital bölgelerine karşıdan bakıldığında üstte mons pubis, ("Venüs tepesi"; Venüs=aşk tanrısı), altta anüs ve yanlarda dış dudaklar tarafından sınırlanan bölgedir.Mons pubis, leğen kemiklerinin önde birleştiği bölgenin üzerinde bulunan yağ dokusu, cilt ve genital kıllardan oluşan kısımdır.Dış dudaklar sağlı sollu olarak mons pubisten anüse doğru uzanırlar. İdrar deliği ve vajina girişinin etrafını sararlar ve bu yapılar da kıllarla kaplıdırlar.İç dudaklar ise sağlı sollu dış dudakların iç kısımlarında yer alan, klitorisin üst kısmından vajina girişinin altına uzanan kıvrımlı yapılardır.Bazı kadınlarda dış dudaklar iç dudaklardan daha büyük yapıda olup "dışarı taşabilirler".Klitorisin yapısıKlitoris hemen mons pubis altında yer alan bir yapıdır. Bu yapı üstte ve yanlarda iç dudaklarla çevrilidir ve hemen alt kısmında idrar deliği, idrar deliğinin altında ise vajina girişi bulunur.Klitoris dıştan görünen bir baş (glans), ve vulvanın içine tümüyle gömülü şekilde yanlara doğru uzanan iki kolu olan gövde kısmından oluşur.İç dudaklar parmaklarla hafifçe geriye ittirildiğinde klitorisin dıştan görünen kısmı daha bariz hale gelir.Gövde kısmı dışarıdan görülmediğinden çoğu kişi klitorisi yalnızca düğme şeklinde basit bir yapı sanır. Ancak klitoris glans ve yanlara uzanan kollarıyla adeta bir "ters V" şeklinde bir yapıdır.Klitorisin gövdesinde yer alan kollar içerisinde aynen penisteki gibi cinsel uyarılma esnasında içleri kanla dolarak sertleşen süngerimsi yapılar vardır.Klitoris embriyolojik olarak penisle aynı kökene sahiptir ve bu anlamda penisin kadındaki tam karşılığı olarak kabul edilebilir. Lakin klitorisin peniste olduğu gibi ejakulasyon ("boşalma") ve idrar yapma ile ilgisi yoktur.Klitoris damar ve sinirlerden oldukça zengin bir yapıdır. Ortalama büyüklükte bir klitoriste yaklaşık 8000 sinir lifi bulunur. Bu lif yoğunluğu peniste bulunanın yaklaşık iki katıdır ve vücudun başka hiçbir bölgesinde bu kadar yoğun sinir lifi yoktur.Klitoris büyüklüğü kadından kadına çok önemli değişiklikler gösterebilir. Baş ve gövde toplam uzunluğu ortalama 3 santimetre olmakla beraber 7 santimetreye kadar varan uzunlukta olabilir. Klitorisin baş kısmının büyüklüğü de oldukça değişkendir ve 3-8 milimetre arasında olabilir. Klitoris büyüklüğü ile orgazmın nitelikleri arasında herhangi bir ilişki saptanabilmiş değildir.Klitorisin büyüklüğü kan testosteron ("erkeklik hormonu") seviyeleriyle ilişkilidir. Östrojen seviyesiyle klitoris büyüklüğü arasında bir ilgi olmaması nedeniyle menopoz sonrası kan östrojen seviyeleri düştüğünde genital bölgenin diğer kısımlarında atrofi (gerileme) olurken bu yapının büyüklüğü değişmez. Gebelik döneminde klitoris mekanik ve damarsal değişikliklere bağlı olarak kalıcı bir büyüme gösterebilir.Klitoris uyarıldığında hem baş hem de gövde içi kan dolarak sertleşen bir yapıdır. Bu, erkekteki ereksiyonun (sertleşmenin) tam karşılığıdır. Tam uyarılmış bir klitorisin baş kısmı iki katı kadar büyüyebilir. Büyüyen baş kısmı dışarıdan daha bariz görülebilir hale gelir.Klitorisin bilinen en önemli işlevi kadının orgazm olmasını sağlamaktır. Gebe kalabilmeyle, idrar yapma işleviyle, adet kanamasıyla bilinen hiçbir ilgisi yoktur. Klitorisin tam olarak kanıtlanmamış diğer bir işlevi de cinsel ilişkide sertleştiğinde idrar deliğini kapatmak ve bakterilerin mesaneye girişini engellemektir. Muhtemelen kolların şişerek sertleşmesi de vajina kanalının nispeten gerilmesini sağlayarak penisin girmesini kolaylaştırır.http://www.cinsel-sorunlar.com/

Hamilelikte cinselliğe bakış değişiyor

Araştırmalara göre hamileliğin ilk 12 haftasında kadınların cinsel isteklerinde azalma oluyor. Bu durumla beraber hamilelik ve sonrasındaki süreç eşlerin hayatlarını her yönden olduğu gibi cinsel yönden de etkiliyor.VKV Amerikan Hastanesi Pbipoloji Bölümü’nden Pbipolog Aslı Akkan, bu durumun kolayca aşılabilmesi için çiftlerin birbilerine anlayış, şefkat, ilgi ve sevgiyle yaklaşması gerektiğini söylüyor.Evlilik kurumunun ve çiftler arasındaki ilişkinin sağlığının test edildiği önemli noktalardan biri de çocuk sahibi olunmaya karar verilmesi, hamilelik ve hamilelik sonrası sürecin eşler üstündeki etkisidir. Hamilelik ve hamilelik sonrası süreç eşlerin duygusal süreçlerini etkilediği kadar, cinsel hayatlarını da etkilemektedir. Her ne kadar bu süreç cinsel hayatı eskisinden farklı kılacaksa da bu farklılığın bireylerin ilişkilerini etkilemesine ve zorlamasına en az düzeyde izin verilmesini sağlaması önemlidir.Hamilelik süresince jinekoloğu tarafından medikal,fizyolojik herhangi bir sorun görülmeyen ve cinsel hayatı yaşamasına izin verilen kadının, yaşadığı hormonal ve fiziksel değişiklikler cinsel isteksizliğine sebep olduğu kadar kadının kendi inanç sistemi de bu durumu tetikler. Araştırmalara bakıldığında sağlıklı bir hamilelik yaşamakta olan kadınların ilk 12 haftada cinsel isteklerinde azalma olduğu görülmekteidir. Yaşadığı fiziksel yorgunluk, bulantı, kilo alımı, rahat bir pozisyon bulamama gibi sebepler bu durumu açıklayabilmekle beraber, kadının kendindeki değişime adapte olma sürecinde yaşadığı kaygılar, bebeğime zarar verir miyim endişesi, ve fiziğindeki değişime bağlı olarak eşinin onu eskisi gibi istemeyeceği inancı da çok büyük rol oynamaktadır. Benzer düşünceler erkeği de etkilemektedir ve onu da cinsellikten soğutmaktadır. Hamilelik boyunca cinsellikle ilgili yaşanılabilecek bu çeşit sorunları engellemenin en önemli yolu ise çiftlerin bir birleriyle mümkün olan en açık şekilde konuşmalarıdır. Kaygılarını ve isteklerini dile getirdikleri zaman sağlıklı cinselliklerini neyin etkilediğini bulacaklar ve sorun odaklı çözüme ulaşacaklardır.Hamilelik süresince çiftlerin cinsel hayatlarında yaşayabilecekleri sorunlar doğum sonrası da devam edebilir ve bu konunun önemi unutulmamalıdır. Doktorunun izin verdiği zaman itibariyle kadının cinsel ilişkiye girmesinin herhangi bir sakıncası yoktur ancak cinsel ilişkiyi etkileyebilecek pbipolojik faktörler yine ortaya çıkabilir. Doğum ve bebek bakımının kadın için son derece yorucu olması nedeniyle doğum sonrası ilişki sıklığında azalma beklenen bir durumdur. Ancak doğum sonrası depresyon veya başka sağlık problemi olmadığı taktirde genellikle doğumdan 3 ay sonra hamilelik öncesi cinsel ilişki sıklığına dönülmesi beklendiktir. Bebeğin bakım ihtiyaçları azaldıkça, uykusu düzene girdikçe cinsel aktivite de normale dönmeye başlar.Doğum sonrası fiziksel yorgunluk dışında cinselliği etkileyebilecek durumlar:Ağrı Korkusu: Bir çok kadının doğum sonrası ilişkiye girmekten çekinme nedenin ağrılı ilişkiden korkmaları ve kaygıları arttıkça da girdikleri ilişki sırasında disparoni (ağrılı cinsel beraberlik) ve vajinismus (vajinal kasların kasılması sonucu cinsel beraberliğin olamaması) gibi sorunlar yaşayabildikleri araştırmalarda gözlemlenmiştir.Estetik Kaygılar: Vücudundaki değişim ve/veya aldığı kilolar yüzünden kendini beğenmeyen kadının cinsellik sırasında zihnini sürekli bedeniyle meşgul etmesi cinsel ilişkiden zevk almasını önleyebilir. Bununla bağlantılı olarak, eşini eskisi kadar bakımlı bulmayan erkek de cinsel yaşamdan uzaklaşabilir.Rol Değişimi: Çocukları olan kadar sadece birbirine odaklanan çiftler, doğumun ardından neredeyse tüm ilgiyi çocuğa yöneltmeye başlayabilir. Bir yandan yeni bir yaşama uyum sağlamaya çalışmanın gerginliği, bir yandan da birbirlerinden eskisi kadar ilgi görememenin yarattığı sıkıntı cinsel isteksizliğin oluşmasına yol açabilir.Bu sorunların en az seviyede yaşanması ve ilişkiyi en az ölçüde etklilemesini sağlamak için çiftlerin, özellikle erkeğin eşine şefkat, ilgi, sevgi ve anlayış ile yaklaşması, beğenisinin devam ettiğini belli etmesi, kadının ise bu geçiş döneminin özelliklerini bilerek eski haline döneceğini sorun olmadığını bilmesi gereklidir. Ayrıca çiftlerin haftada l yada 2 kez bebek yanlarında olmadığı zamanlarda bir arada olmaya özen göstermeleri gereklidir. Bu birbirleri için ayrılmış özel zamanlarda ev ya da bebek hakkında konuşmayıp, kendileri ve bir birleri hakkında konuşmaları, eskisi gibi ortak paylaşımlar yaşamaları tavsiye edilebilir. Bunların yanı sıra okşamak, dokunmak veya kucaklaşmak gibi cinsel duyguları tetikleyebilecek davranışlarda bulunmak cinsel hayatlarının canlanmasına yardımcı olacaktır. Tüm bunlara rağmen sıkıntılar yaşanıyorsa bir uzmandan yardım almak da faydalı sağlayacaktır.

Güzel kadınların aldatma riski fazla

7 ile 30 yaşları arasındaki kadınlarla yapılan araştırmada tükürük örneği alındı.ABD’li bilim adamları, güzel kadınların, eşlerini veya sevgilililerini aldatma olasılığının daha yüksek olduğunu ortaya koydu.Teksas Üniversitesi tarafından yürütülen araştırmalara göre güzel kadınlarda kadınlık hormonu östrojenin bir türü olan ’östradiol’ isimli bir hormon buluyor. Bu hormon seviyesinin yüksek olduğu kadınların aldatma riski daha yüksek oluyor.Ayrıca bu hormonun yüksek olduğu kadınlar, daha fazla partner değiştiriyor. Güzel kadınlar, çevresindeki erkeklerden daha çok ilgi görüyor ve kendilerine güvenleri daha yüksek. Bu yüzden de aldatmaya eğilimli oluyorlar.Araştırmayı yapan Dr. Kristina Durante, bu hormon seviyesi yüksek olan kadınların sadece çocuklarına daha iyi bir baba ve iyi bir koca değil, daha fazla şey istediğini tespit etti. Bu kadınların standartları yüksek oluyor ve erkeklerden daha yüksek beklentileri bulunuyor.Ayrıca tıpkı erkeklerdeki testesteron hormonu yüksekliği gibi, cinsel istekleri daha yüksek oluyor. Araştırma için yaşları 17-30 arasında değişen 58 kadınla yüzyüze görüşüldü ve tükürük örnekleri alındı.(Vatan)

100 Yıl Önce Seks Nasıldı

Bugünün seks yaşamı geçmişe göre oldukça hayat dolu.. Web siteleri ve kitaplar geçmişten günümüze kadar ki seks yaşamını, tutkuyu ve tatmini göz önüne seriyor. Ruth Smythers'in 1894 yılında yazdığı ve yıllar sonra günümüzde yeniden basılan kitabında geçmişteki seks kuralları anlatılıyor. Buna göre eski zamanlarda seks iğrenç ve acı dolu. Çok nadir ve gönülsüzce yapılan ilk seks tecrübesinde kadınlara sadece itaat etmeleri öneriliyor.İşte 1894'lerde seksle ilgili kadınlara verilen öneriler..1894'lerde kadın nadiren, gönülsüzce birlikte olmalı..Akıllı bir gelin haftada sadece iki kere eşiyle birlikte olabilir ve çok fazla vakit kaybetmez, sıkça seks yapmaktan uzak dururdu. Hastalık numarası, uykusuzluk ve baş ağrıları gibi mazeretler sıkça söylenirdi.Seks 1894'lerde iğrenç olarak adlandırılıyor..Çoğu erkek tarafından eğer biraz şans verilirse baştan çıkarılmak normaldi ancak kadınlar tarafından farklı pozisyonlar, vücudun erkek tarafından öpülmesi iğrençti.Özgüveni olan ve hassas bir koca avantajlıydı. Evlilikte unutulmaması gereken önemli bir kural vardı;Az, nadiren ve isteksizce birlikte ol.. Diğer taraftan evlilikte şehvet ve ihtiras önemliydi.. Bununla beraber kadınlar için toplumda kabul görülenden daha az seks yapmak önemli bir sorundu, bir kadının eşiyle ne sıklıkta birlikte olabileceğini iyi bilmesi gerekirdi.Kadın ve erkek çıplak kalmamalıydıAkıllı bir kadın asla kocasının onu çıplak görmesine izin vermemeliydi. Aynı şekilde kadın da kocasını çıplak görmemeliydi. Çoğu kadın bu nedenle yatarken seks sırasında çıkartmayacakları pamuklu gecelik, erkeklerde pijama giyerdi. Böylece seks isteklerini engelleyip, gizleyebiliyorlardı. Kadın yatağa ilk önce yatıp ışığı kapattığında ve sessiz kalıyorsa erkeğin kendisine yaklaşmasını istemiyor demekti. Bu tür hareketler erkeğin cesaretini kırmak içindi.Seks hakkında konuşmak uygunsuzdu..Erkek kadına yaklaştığında kadın mümkün olduğu kadar çabuk uzanmalıydı. İyimser kocalar için seksüel heyecan kadar bedensel istek de önemliydi. Seks engellenemezdi, sadece karanlık çöktüğünde yapılabilirdi.Seks hakkında konuşarak, cilve yaparak, seks hakkında hikayeler okuyarak, fotoğraflara bakılarak ve seksi tablolar çizilerek erkekler baştan çıkartılmamalıydı, bunlar sevimsiz davranışlar olarak algılanırdı.Eğer erkek bir kadının dudaklarını öpmek için eğilirse, kadın başını usulca yana çevirmeliydi. Erkek sadece nazikçe yanaklarını öpebilirdi. Eğer bir erkek kadının elbisesini çıkartarak onu öpmeye çalışıyorsa kadın derhal kendini geri çekmeli, erkeği itmeli, yataktalarsa yataktan kalkmalıydı.Eğer bir kadının kocası onunla şehvet uyandırıcı konuşup birlikte olmaya çalışırsa, akıllı bir kadın seks içermeyen bazı sorular sorarak konuyu değiştirmeliydi.Kadınlar seks sırasında nasıl davranırdı?Kadınlar, erkekler seks sırasında abartılı davrandıklarında veya öfkelendiklerinde kesinlikle sessiz kalmalıydılar. Bu süreçte söylenmemeleri, mükemmel bir yalancı olmaları gerekebilirdi.Erkek seksi bitirir bitirmez, akıllı bir kadın seks yerine erkeğin günlük olarak yapması gerekenlere dair konuşmalıydı.Zeki kadınlar, seks yaşamıyla ilgili yeni yöntemleri kabul etmemeli, eşini cesaretlendirmemeli ve eşinin bu konudaki tavırlarını, isteklerini görmezden gelmeliydi.Tartışmalar, dır dır etme, azarlama ve ufak tefek ağız dalaşı gece yatmadan bir saat önce onun cesaretini kırmak ve isteğini azaltmak için önerilirdi.Evliliğin 10. yılında çoğu ev hanımı çocukların yetişmesiyle ilgilenirdi ve kocasıyla tüm seksüel birlikteliğinin sonuçlarına ulaşmış sayılırdı. Bu dönemde kadın kocasının aşkına çocukları için ihtiyaç duyar ve sosyal baskılar nedeniyle koca evde kalırdı.2008'de seks için çiftlere neler öneriliyor?* Kocanızla sekse başlarken onu cesaretlendirecek ve memnun edecek şeyler yapın..* Seksi sonuna kadar coşkulu yaşayın. Asla hayır dememeye çalışın ve seks sırasında diğer sorunlardan ya da problemlerden konuşmayın..* Yenilik yaratın. bazen zarif bir lady bazen vampir ruhlu bir kadın olun. Bazen romantik bazen fantastik yeniliklerle seks yaşamınıza renklilik katın.* Aşk seksin bir parçasıdır ancak dokunmak, oyunlar oynamak erkeklerin en çok hoşuna giden hareketlerdir. Bunları deneyin.* Vücudunda sevdiğiniz bölgeleri söyleyin, dokunuşlarını ve hareketlerini övün. Bu on u seks için cesaretlendirecek ve daha çok haz alacaktır.* Sevdiğiniz sıcak hareketleri, fantazilerinizi paylaşın. Seks yaşamınızı her seferinde farklışatırmaya çalışın.* Seksi görünmek için iç çamaşırları alın, yatak odanızın dizaynını değiştirin.* Masaj, köpük banyosu gibi sizi harekete geçirecek şeyler yapın, sekse hazır olun.* Eşiniz seks filmleri izlemeyi seviyorsa onunla izleyin, erotik hikayelerden hoşlanıyorsa birlikte okuyun.* Seks için yatak odanızın dışında farklı yerler bulun. Sadece sizin memnuniyetinize odaklanın.* Ona kendini harika hissettirecek harika erotik hikayeler anlatın. Aklınızda sadece seks olsun.* İyi vakit geçirmek için planlar yapın. İlk kez seks yapıyormuş gibi bir ortam hazırlayarak seks yapın ya da onunla ikinci bir balayına çıkın.

Evlilik öncesi Cinsel Bilgiler

Cinsel yaşamımızla ilgili sorunlarımızı başkalarıyla tartışmaktan genellikle kaçınıyoruz. Örneğin bir jinekolog sizi muayene ettiği zaman da cinsel sağlığınızla ilgili sorularınızı sormaya fırsat bulamıyorsunuz ya da doktora muayene olma heyecanı size her şeyi unutturuyor. Health’de yer alan araştırmaya göre özellikle rahim ameliyatı geçirmiş kadınlar cinsel sorunlar yaşıyorlar…
Sık sık cinsel temasta bulunmak böbrek enfeksiyonuna neden olabilir mi?Olabilir.Böbrek enfeksiyonlarını normal olarak bağırsakların aşağı kısmında yaşayan bakteriler yaratıyor. Cinsel temas, bu bakterilerin yanlış yere boşaltım sistemine geçmesine neden oluyor. Bakteri, boşaltım sistemine girdikten sonra böbreklere yerleşiyor. Cinsel temasta bulunmadan önce ve daha sonra vajina bölgesini temizlemek ve cinsel temastan hemen sonra tuvalete gitmek, böbreklere bakterilerin yerleşmelerini önleyebilir. Cinsel temas sırasında değişik pozisyonları denemek de yararlıdır.
Cinsel temas sırasında çok az miktarda idrar kaçırmanın anlamı nedir?30-59 yaş gruplarındaki kadınlar arasında her dört kadından birinin cinsel temas sırasında idrar kaçırdığı biliniyor. Bu, önemli bir sorun değildir. Cinsel temastan önce fazla su içmemek, alkollü ve kafeinli içecekleri içmemek soruna çözüm getirebilir. Böbrek kaslarının cinsel temas sırasında spazm geçirmesi de mümkündür. Böbrek kası spazmlarını önlemek için bir doktora baış vurulması gerekir.
Hiç bir belirtisi olmadan kısırlığa yol açan bir hastalık var mıdır?Cinsel temas ile bulaşan hastalıklar arasında en önemlisi frengidir. Bu hastalık bazen hiç bir belirti göstermeden ilerler. Ayrıca kadınlarda cinsiyet organlarının enfeksiyonu da bir tehlike oluşturur. Enfeksiyon rahim ve yumurtalıklara da geçebilir. Bu tür ciddi enfeksiyonlar, sonuçta kısırlığa neden olabilir. Dahası dışgebelik sorununu yaratabilir. Dış gebelik kadın için son derece tehlikelidir.
Rahim ameliyatından sonra cinsel hayat sona erer mi?Bundan kesinlikle emin olmak imkansız. Bazı kişiler, geçirdikleri ameliyattan sonra bunalıma girerler ve cinsel temas isteğini tamamen kaybedebilirler.Oysa rahimin alınmasından sonra kadın cinsel temasta bulunabilir ve hatta orgazm da olabilir. Fakat bu ameliyattan sonra kadının cinsel yaşamında bazı değişiklikler de kaçınılmazdır. Ameliyat sırasında vajina kısalabilir.Bu da cinsel temastan zevk alma olasılığını azaltır. Bu ameliyatın kadın üzerindeki fiziksel ve ruhsal etkisi bir yıl sürebilir.Böyle bir ameliyat geçiren kadının mutlaka ruh sağlığını korumak için ruhsal tedavi görmesi gerekir.

23 Mayıs 2009 Cumartesi

Gül Kaynak Farklı detoks tipleri var mı

Hepimizin aynı organları var. Yani bir karaciğerimiz, iki böbreğimiz, bir midemiz, kalınbağırsağımız var. Onun için hepimizin yapabileceği ortak şeyler var. Yani herkes eğer belli sıvıları alırsa günlük olarak su tüketimini artırırsa, taze sıkılmış meyve ve sebze suları içerse, hayvansal proteini, ağır karbonhidratları , işlenmiş yiyecekleri, alkolü kahveyi diyetinden çıkarırsa her zaman bir detoksa girebilir.

Kişiye özel detokslarda özel durumlarda bire bir detoks uzmanıyla oturup kendi sağlığınıza ve kendi vücudunuzun karakteristik özelliğine göre bir detoks programı geliştirebilirsiniz. Ama herkesinde yapabileceği belli başlı şeyler var.

Detoks yapmanın sağlık açısından sakıncaları var mı

Detoksun hiçbir yan etkisi yok. Sindirim sistemini durdurma olayı bizim her zaman yaşadığımız bir şey. Mesela hasta olduğumuz zaman hiçbir zaman ağır yiyecekler kebap vs yemezsiniz, çorba gibi hafif yemekler yersiniz, bitki çayları içersiniz. Yani sindirimimizi azaltarak vücudumuzun kendi kendine bişey yapmasını sağlarız. İşte detoksta kişiye her hangi bir şey yapmaz, kişinin vücudunun kendi kendine toksinlerden arınması için bir alan açıyor.

Zaten bütün dinlerde, bütün kültürlerde zaten detoks var. Bir bakıma oruç en güzel detokstur. Detoksun hiçbir şekilde yan etkisi yok. Sadece belli insanlar, mesela hamileler, emziren anneler son 6 ay içinde ciddi bir ameliyat geçirmiş kişilerin yapmasını uzmanlar pek tavsiye etmezler. Bunun dışında herkesin yapabileceği hiçbir yan etkisi olmayan bir şeydir detoks.

Gül Kaynak Detoksun faydaları nelerdir

Belki diyebiliriz ki şimdi vücudumuzun karaciğeri, böbrekleri ya da değişik organları detoks zaten detoks yapıyor. Yani bizim aldığımız toksinlerden bizi temizliyor. Ama biz 50 yıl önceki ortamda yaşamıyoruz. Şuan markete gidip raflarına baktığımızda gördüğümüz yiyecekler dedelerimizin, nenemizin yediği yiyecekler değil. Şuan kimyasallarla çok fazla yüz yüze geldiğimizden dolayı bu alanda da kendimizi temizlememiz için ekstra bir şeyler yapmamız lazım.

Arada detoks merkezlerine gidip kendimizi arındırma sürecine sokmamız lazım.

22 Mayıs 2009 Cuma

Diyet yaparken bir ayda ne kadar kilo vermek idealdir

Bir ayda ortalama 4 ile 6 kilo kilo verimi beklenir. Normak kiloda olan insanlar için ayda 4 kilo pbez olan kişilerde ise vücutlarında ödem olduğu için ayda 6 kilo verimi normaldir. İlk ayda 8 kilo verildiğide görülür ama bu pek doğru değildir.
Fazla kilo verilmesi ve bunun 1, 2, 3. aylarda devam etmesi tehlikelidir. Eğer metabolik bir rahatsızlık, özellikle tiroidlerde bir problem yoksa kişi, ayda ortalama 4 kilo verir.

Ama ayda 1 kilo veriliyorsa kişide mutlaka bir sorun vardır. Bu sorun, diyetisyenler ve doktorlar tarafından tiroidlere ve kan bulgularına bakılarak araştırılır.
Çok hızlı kşlo vermenşn sonuçlarında hastanın nasıl kilo verdiği çok önemli. Kusarak yada son olarak mankenlerin pamuk yutarak kilo verme yöntemleri çok tehlikelidir. Böyle durumlarda ilk başlarda pisikolojik sorunlar oluyo, saç dökülmeleri, uykusuzluk, vitamin ve minerallerde azalmalar, tansiyonda düzensizlikler oluyo. Bunlarda kişinin tüm sosyal yaşantısını fazlasıyla olumsuz olarak etkiler.
Bu nedenlerden dolayı hızlı kilo vermeyi diyetisyenler önermezler. Hızlı verilen kilolar sonrasında hızlı bir şekilde geri alınır.

Diyet yapmadan sadece egzersizle zayıflanır mı

Ne Sadece diyet yaparak kiloyu sabit tutmak mümkündür, nede sadece egzersiz yaparak kiloyu sabit tutmak mümkündür.

Eğer kişide ciddi bir kilo sorunu varsa öncelikli olarak diyet yapmaya başlaması gerekir. Genelde diyetisyenler dire sporu, egzersizi önermezler. Çünkü ilk başta kişi birazcık kilo versin sonrasında o kşlo verimini görüp ona göre spor programı uygularlar.

Diyetin yanında kişi beslenme alışkanlıklarını değiştirmediği sürece asla olması gereken ağırlıkta, stabil bir şekilde kalamaz. Kilo verebilir ama beslenme alışkanlıkları değişmediyse 1-2 sene sonra başladığı noktaya geri dönecektir.
Fast food yada çikolata gibi yiyeceklere çok özen göstermek lazım. Örneğin dışarıda yediğimiz bir hamburgerden alınan kaloriyi yakmak için bir buçuk saat yürüyüş yapmamız gerekir. Ayrıca bir çikola yada çikolatalı gofret yediğimizde 45 dakikalık yürüyüş ile ancak ondan aldığımız kaloriyi harcamış oluruz.

Diyet yapmanın genel kuralları nelerdir

En başta diyet kişinin beslenme alışkanlıklarını değiştirmesiyle başlar. Eğer bir kişi beslenme alışkanlıklarını değiştiremiyorsa yapacağı diyet kesinlikle aktif bir diyet olmaz. Beslenme alışkanlıklarını değiştirdikten sonra yani tamamen kişinin kendine özgü alışkanlıklarını kıstıktan sonra diyet etkili olur.

Bunların en başında 3 beyaz gelmektedir. Un, şeker ve tuz. Diyete başlarken en dikkat edilecek nokta bu 3 beyazdır. Bunlar kesinlikle yenmeyecek diye bir şey yok ama bu gıdaları alırken daha çok dikkat etmek gerekir. Mesela tuz vücutta su tutumuna neden oluyo bundan dolayı uzak durmak gerekir.

Porsiyonlar düzeltilmelidir, azar azar ama daha sık yemek yenmelidir. Çünkü metobolizmanın hızlanmasında ki en büyük etken azar azar ve sık yemektir. Yiyeceklerin kalorisine de dikkat etmek gerekir ama bunun yanında porsiyonları küçültmek en önemli noktalardan biri. Porsiyonlar küçüldüğünde daha az enerji alınır.
Yiyeceklerin kalorisini hesaplamayı saplantı haline getirmemek gerekir. Zaten verilen diyet ve değişimlerde diyetisyen neyin yerine ne yemesi gerektiğini söyleyecektir. Eğer kişi diyetisyene gitmeden internet gibi yollardan neyin ne kadar kalori içerdiğini öğrendiyse tabiki kendi balına da enerjı kısıtlama yapabilir.

Günlük kalori ihtiyacımızı nasıl hesaplayabiliriz

Her insanın kalori hesaplaması birbirinden faklıdır. Burda boy,kilo, hastalık durumu, yaş ve cinsiyet gene belirleyici olur. Kişilerin alması gereken kalori diyetisyenler tarafından özel olarak belirlenir. 50 kiloda bir insanın alması gereken kalori 50 kilo üzerinden hesaplanır ve bunun üzerinden azaltmaya gidilerek kilo verimi sağlanır.
Genelde 50-55 kilo arasında ki bir bayan için 1400 – 1600 kalori arasında enerji alımı yeterli olmaktadır. Tabi ki bu kişinin boyu, kilosu ve yaşıyla ilgili olarak değişiklik göstermektedir.

Erkeklerde ise bu değer biraz daha fazladır 1600 – 1800 kalori arası enerji alması gerekmektedir. Bunun nedeni metabolizma ile alakalıdır. Çünkü erkeklerin metabolizması daha hızlı çalışır.

Bu değerler yaşlılarda daha yüksektir. Özellikle hasta yaşlılarda değerler daha da yüksek olur. Genelde yaşlıların diyet içeriğinde 2000 kalori civarı enerji verilir.

Suna Dumankaya Güne iyi başlamak için ne tür bitkisel formüller uygulayabiliriz

Sabah kalktığımız zaman ilk olarak herkesin dil temizliği yapması lazım. Bunu bıçağın ters tarafı ile dilimizin pasını atarak yapabiliriz. Daha sonra bir bardak ılık suyun içine; bir çubuk tarçın, iki tane karanfil, bir dilim limon koyup beş kaynatıp demlendikten sonra çay gibi yani onu içersek bu içimizi oldukça rahatlatır.

2 çorba kaşığı bala, bir tatlı kaşığı keten tohumu, bir tatlı kaşığı çörek otu ve 2-3 adet cevizi karıştırıp direk yada kızarmış ekmeğe sürüp yiyebilirsiniz. Çünkü keten tohumunda Omega3 var, çörek otunda insanlarda ki kireç çözücü özelliği vardır. Ceviz ise kan değerlerimizi dengeler aynı zamanda Omega3 ve Omega6 vardır. Bu karışım vücudumuzun direncini artırır ve güne daha zinde başlamamızı sağlar.

Suna Dumankaya Zayıflamaya yardımcı olan bitkisel formüller nelerdir

Suna Dumankaya Zayıflamamız için bize hangi bitkilerin ne şekilde yardımcı olduğunu anlatıyor.
Biberiye bitkisi vücuttaki yağı yakar, funda yaprağı vücuttaki suyu atmaya yardımcı olur.
Papatya yumuşatır, rezene hazımsızlığı giderir, sinameki de bağırsakları çalıştırır.
Biberiye, funda yaprağı, papatya, rezene ve sinameki karışımı bir çay zayıflamaya yardımcı olur.
Bitkisel çaylar tüketilirken, zayıflamak isteniyorsa protein ve karbonhidratlar karıştırılmamalı.

Suna Dumankaya Selülitle mücadele için ne tür bitkisel formüller uygulanabilir

En önemli şey hamama gidip kese olun. Kese kan dolaşımını olumlu etkiler. Bundan sonra yapacağımız bitkisel ilaçlar daha çok yararlı olur.

Selülit için bitkisel bir formül :
Eşit miktarda susam yağı, Limon suyu, 10 Adet dövülmüş aspirin ve bir tatlı kaşığı okaliptus yağını karıştırın. Dairesel şekilde yukarı doğru masaj yapın. Bol su içip çok yağlı gıdalardan uzak durun. Bunlar selülitin geçmesini sağlayan şeylerdir.

Selülit için başka bir bitkisel formül:
Bir kilo şeftaliyi soyun, robottan geçirin. Bir demet maydanozu 3 dakika haşlayın. Yeşil çay ilave edin ve 4 limon sıkın. Bunu güzel bir kavanoza koyun ve her gün bir su bardağı için. Karışımı taze nane ile tatlandırıp içtiğinizde çok faydasını görürsünüz.

21 Mayıs 2009 Perşembe

Meyve kabuklarındaki güzellik sırrı

Kırışıklıkları durdurmak ve kansere karşı koymak için soyma bıçağını bir kenara koyun. Pahalı kremlerden daha etkili doğal iksirlere göz atın.
Konu meyveler olduğunda hemen herkesin ilgisini çeken o yumuşak ve sulu olan orta kısmıdır. Ancak ; Florida Üniversitesi'nde Beslenme Profesörü olan Doktor Susan Percival bazı önemli antioksidanların kabukta bulunduğunu belirtiyor.
Bununla beraber aramızda bir ananası kemirmek isteyen olacağını pek sanmıyoruz. Ama simdi bahsedeceğimiz şu beş meyvenin yenilebilen dış yüzeyi besleyici o kadar maddeyle dolu ki gerçekten çenenizi biraz olsun yormaya değer diye düşünüyoruz.
ELMA
Cornell Üniversitesi arastırmacıları elma kabuğunun, içindeki tatlı beyaz bölgeye göre yüzde 87 oranda daha fazla kanser karşıtı fotokimyasal içerdiğini tespit etmiş.
İpucu: Eğer soyulmamış bir elmayı çiğnemek zor geliyorsa, dış yüzeyini kaplamak için kabuklarını yer fıstığı ezmesine batırabilirsiniz. Hem böylece güçlü bir protein karbonhidrat bileşimi elde edersiniz.
SALATALIK
Kendisinde neredeyse hiç kalori bulunmayan bu yiyeceğin kabuğu, deriyi dolgunlaştıran, kırışıklığı önleyen kolajen olan silisten meydana geliyor. Silis için uzmanların önerdiği minimum bir doz yok ama uzmanlar günde en az beş miligramı uygun buluyor. Bu da tek bir salatalığın kabuğundan alabileceğiniz miktara denk.
İpucu: Organik olmasına dikkat edin. Normal salatalıkların dış yüzeyi raf ömrü uzasın diye koruyucu maddelerle kaplanır. Ancak organik olanlar orijinal halde bırakılır.
PATLICAN
Bu mor renkli yiyecekten bir şerit sıyırdığınızda 300 miligram nasunin (beyin hücrelerinin hasar görmesini engelleyen bir antioksidan) elde etmiş olursunuz. Ayrıca 200 miligram kas kramplarını engelleme özelliğine sahip potasyum, 13 miligram bağışıklığı güçlendirici magnezyum ve üç gram lif kaybediyor olman.
İpucu: Eğer az yağlı peynir ve sosa yatırırsanız, (marketten satın alır almaz kullandığınız takdirde) kabuğunun soyulup soyulmadığını anlamazsınız bile.
KİVİ
İnce, tüylü kabuğunda bulunan kimyasal bileşenler staph bakteri ve kolibakteri ile savaşır.
İpucu: Tırtıl yiyormuş gibi hissetmek istemiyor musunuz? O zaman içeceğinizin içine toz haline getirip karıştırabilirsin veya kağıt kadar ince dilimleyip salatanıza koyabilirsiniz.
PORTAKAL
Kabuğun üst kısmında bulunan d-limonene UV ışınlarının ölümcül düşmanıdır. Arizona Universitesi'nde yapılan bir çalışmada haftada bir çay kasığı kadar portakal kabuğu yemenin deri kanseri riskini yüzde 30 azalttığı görülmüş.
İpucu: Dış kabuğu ısırmak yerine, somonun üzerine çesni yerine serpebilirsiniz. Ya da salatanıza sosla birlikte karıştırabilirsiniz, rendeleyelerek kullanabilirsiniz.

Parfüm kokularının anlamları

Kokular, çiçek, oryantal, baharatlı ve çiçek olmak üzere dört gruba ayrılır:
• Çiçek kokuların başlıca maddeleri, orkide, limon çiçeği, yasemin, zambak gibi çiçeklerdir.
• Baharatlı kokular, karanfil notalarını taşır. Daha çok esmer tenlilere yakışır.
• Meyve kokularının en çok kullanılan bileşenleri ise şeftali, portakal, mandalina ve limondur. Yaz için bu kokular idealdir.
• Oryantal kokular vanilya, misk ve amber içerir. Akşam saatleri için bu tarzdaki kokuların tercih edilmesi daha uygundur.
• Çilek kokusu aşkı temsil eder. Genelde karşı cins, çilek kokusundan etkilenir. Kavun ise arkadaşlığı temsil eder. Kavun kokan duş jellerini ve vücut losyonlarını daha çok genç kızlar tercih eder.
• Lavanta kokusunun rahatlatıcı özelliği vardır. Bu yüzden pek çok spa ve otelde lavanta kokusu kullanılır. Lavanta aromalı duş jellerinin, duşta rahatlamaya yol açtığı da bilinen bir gerçektir.
• Kokular tene göre değişiklik gösterir. Sarışınlar daha çok çiçek ve meyve kokularını, esmerler baharatlı kokuları tercih etmelidir. Kumrallar ise parfüm seçiminde daha geniş seçeneklere sahiptir.
• Koku seçimi mevsimlere göre de değişiklik gösterir. Kışın daha şekerli, vanilyalı ve baharatlı kokular ön plana çıkar. Yazın ise daha hafif, çiçek ve meyve kokuları tercih edilmelidir.

Kayısı yağının faydaları

Kayısı yağı deyip geçmeyin.O kadar çok faydası varki.Hem doğal cilt bakım ürünü hemde yaşlılılarda ortaya çıkan kırışıklığı azaltıyor.
İçerisinde bulunan A vitaminiyle cilde nemlilik kazandırıp,doğal bir parlaklık ve canlılık kazandırırken akneleri de temizliyor.
Kayısı yağı aynı zamanda kalsiyum,magnezyum,arotin ve betakaroten maddelerini içerdiğinden yaşlılıkta ortaya çıkan kırışıklıkların azalmasında büyük rol oynuyor.
Uzmanlar;cildin doğal güzelliği için haftada bir gün, kuru ciltlerde ise günde bir defa deriye kayısı yağı sürülmesinin tavsiye ediyorlar.

3 haftada 5 Kg. incelten diyet

Kilo vermek kadar gelinen kiloyu korumak da önemli. Dr. Murat Topoğlu'nun vermek istediğiniz kiloya uygun diyet reçeteleri ve yemek tarifleriyle bu mümkün...
Obezzite, çağımızın hem en büyük bir hastalığı olmanın yanı sıra 50'nin üzerinde değişik hastalıklara yol açtığı da artık biliniyor. Amerika'da şişmanlık oranı nüfusun neredeyse %60'ını oluşturuyor. Yapılan bir araştırmada Türkiye'de 25 yaşın üzerindeki kadınlarımızın yaklaşık %40 ı, erkeklerimizin ise %20 si fazla kilolu sınıfına giriyor.
Mutlaka üç öğün
İşin özü, belirli yiyecekleri diyetinizden çıkarmaktan ibaret. Her şeyden önce diyet süresince tek bir öğünü bile kaçırmamanız şart. Eğer "Ne olacak canım, yemeyiveririm" derseniz, metabolizmanız rotasından çıkar ve bir sonraki öğünde yağ rezervlerini artırmak için elinden geleni yapar. Bu nedenle günde mutlaka üç öğün yemelisiniz. Sabah ve öğlen hiçbir şey yemeyip, akşam yemeğinde bütün günü telafi etmek için karnınızı tıka basa doldurmamaya dikkat etmelisiniz.
3 haftada 5 Kg. incelten diyet
Pazartesi
Sabah : 1 dilim ekmek, bir parça yarım yağlı peynir çay, kahve, ada çayı, ıhlamur yoğurt (şekersiz)
Öğle : Bir kase salata; yanında yoğurt limon az tuz sirke nar ekşisi
Akşam : Bir tabak ıspanak yanında yoğurt
Salı
Sabah : Bir armut 10 adet light bisküvi
Öğle : Bir kase cacık (az tuzlu yağsız)
Akşam : 5 adet ekmeksiz hazırlanmış köfte
Çarşamba
Sabah : Bir adet greyfurt
Öğle : 100 gr haşlama veya fırında tavuk
Akşam : Bir tabak fırında mantar
Perşembe
Sabah : Bir dilim kepek ekmeği 3-4 siyah veya yeşil zeytin
Öğle : Bir tabak mevsim salatası
Akşam : Bir tabak yağsız menemen
Cuma
Sabah : 10 adet light çubuk kraker, Bir meyve suyu (sıkma)
Öğle : Bir tabak sebze musakka (tatlı kaşığı zeytinyağlı)
Akşam : 1 porsiyon bonfile ızgara
Cumartesi
Sabah : Peynirli sandviç
Öğle : 1 simit yanında çay (şekersiz)
Akşam : 1 porsiyon bonfile tavuk
Pazar
Sabah : 2 adet meyve
Öğle : Salata ve süzme yoğurt 1 kase
Akşam : 2 adet tavuk but veya 2 adet kanat yağda kızartılmayacak
Bu diyet sırasında haftada 3 kez yürüyüş veya egzersiz yapılmalı. Günde 2-3 litre(10-15 bardak) su mutlak içilmelidir. Diyete bu şekilde 3 hafta devam edilmelidir.

Popüler Yayınlar

Related Posts with Thumbnails
Pasta Tarifleri

Uyarı

Bu site yayınlanan sağlık ile ilgili bilgiler , ziyaretçilerini bilgilendirmek amacıyla yayınlanmaktadır. Burada yayınlanan yazıların tamamı bilgilendirme amaçlı olup, hiçbir şekilde hekim muayenesi ve konsültasyonunun yerine konulmamalı, hastalık ve diğer sorunlara yönelik teşhis ve tedavi amaçlı olarak kullanılmamalıdır. Sağlığınızla ilgili acil durumlarda, bekleme süresi sağlığınızı olumsuz yönde etkileyebileceği için, zaman geçirmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmanızı öneririz.
Genel Kişisel Web