
AİLE ÜYELERİNİN TUTUMU
Aile bireyleri doğumu değişik biçimlerde algılarlar.
Anne, hafifleyeceğini düşünerek bir miktar rahatlar; son aylar geçmek bilmez ve yorucudur. Gebelik kadının bedenini de, ruhsal yaşamyıı da değiştirir; kadın eski görünümüne kavuşmayı özler.
Ama bu arada doğumdan korkmaktadır da. Doğuma kendini ne kadar iyi hazırlamış olursa olsun, acı duyma korkusu, iyi sonuçlanmamış doğumlarla ilgili işittikleriyle birlikte aklını kurcalar.
Doğum için ruhsal hazırlığı tamam değilse, korkuya kapıldığı ve sırf bu yüzden normal gidebilecek bir doğumu güçleştirdiği olur.
Çocuğun normal olup olmayacağı da kadın için bir kaygı kaynağıdır. Bu nedenle ister doğumevi, ister özel klinik, isterse hastane olsun, doğumun yapılacağı yerde hoş ve rahat bir hava esmesi gereklidir. Genç kadını hızla rahatlatmak ve kendini güven içinde hissetmesini sağlayarak korkusunu azaltmak gerekir.
Doğum tamamlanıp korkular ortadan kalktıktan  sonra anne, sevinçle  bebeğine bakarken her şeyi unutur. İsteyerek gebe  kalmış ya da  gebeliğini kolaylıkla kabul etmişse, gebelik bir kadının  kadınlığını tam  anlamıyla geliştiren bir ruhsal zenginleşme kaynağıdır.
   
Kardeşlerin tepkisi
Biraz duygulu bir çocuk için, yeni gelen kardeş büyük bir coşku kaynağıdır.
Ağabey ya da abla, doğumu, tanıdığı herkese ve okula gidiyorsa,  arkadaşlarına büyük bir sevinçle haber verir.
Bebekle aynı. cinstense, kendini bu yeni gelene oranla üstün görür.
Karşı cinsten bir bebek karşısında ise, abla ya da ağabey, her  bilinmeyen şey karşısında duyulan kaygıyı duyar.
Gelen,  tam olarak beklediği cinsten bir bebek olmayıp onu biraz şaşırtsa   bile, çocuk pek aldırmaz buna. Düş gücü sayesinde yeni bebeği   olduğundan farklı, hattâ kendisi gibi görme eğilimindedir. Doğumevindeki   annesiyle telefonda konuşan 3 yaşındaki küçük kız gibi o da:  «Kardeşimi  ver anne, onunla da konuşacağım!» derse, buna şaşmamak  gerekir. Abla(  ya da ağabey daha büyükse şaşkınlık ve kaygı fazla  şiddetli olmaz; hele  evde zaten birkaç kardeşseler, daha da zayıflar.
Çocuklar, kendileri açısından sakıncalarını bilmekle birlikte, bu önemli haberi öğrenmekten ve yaymaktan sevinç duyarlar. Kuşkusuz en başta gelen sakınca, annelerinden on gün kadar uzak kalmalarıdır.
Çok duyarlı  ve çekingen çocuklarda, yeni bir kardeşin doğması, büyük  ölçüde  rahatsız edici bir etken olabilir. Bazen de ana-baba, annenin   doğumevinde kalacağı süre için, çocuğu başka yere gönderirler. Yakın   ilgi görüp şımartılacağı için, aile içinde bu pek önemli değildir; ama   yabancı bir yere, sözgelimi aile dostlarından birinin evine   gönderiliyorsa, babası akşamları gelip onu alsa bile, bu geçici   uzaklaşmayı «papucunun dama atılması» biçiminde yorumlayıp, bir süre   rahatsız olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder