Yeni bir vücut imgesine alışmak zordur, özellikle vücudunuzdaki değişiklik, benlik algılamanızda önemli yeri olan bir konuda gerçekleştiyse. Kadınlar, göğüslerini cinsel kimliklerinin, cinselliklerinin ve elbette bebeklerini doyurmanın güçlü bir duygusal aracı olarak görürler. Bu nedenle göğüs, kadın için hayli değeritbir organdır. Göğsünü kaybetmenin pek çok kadın için büyük bir darbe olması şaşırtıcı değildir ve bu kadınlar kendilerine verdikleri değerin odak noktasını değiştirmekte güçlük yaşarlar.
însanlann göğüs ameliyatına verdikleri tepkinin ve bu konudaki rahatsızlıklannın, yaş ilerledikçe ortadan kalkacağı genellemesini yapmak doğru değildir. Yaşı ilerlemiş pek çok kadın da, göğüslerini kaybetmekten ve vücudundaki değişiklikten dolayı sarsılır. Menopozla birlikte ‘kadın olma’nm belirtilerinden birinden zaten yoksun kalan bu kişiler için, göğüslerini kaybetmek ikinci bir darbe olur.
Molly de böyle bir örnek. Teşhis konulduğunda 62 yaşında olan Molly, lumpektomi operasyonu geçirmiş ve vücudunun ameliyattan sonraki görünüşüne alışmakta bir hayli zorlanmış: Göğüslerden birini kaybetmek, her yaştan kadın ve onun eşi için kabul edilmesi zor bir durumdur. Bu değişiklik, psikolojik nedenlerden ötürü bir süreliğine cinsel ilişkiyi durdurabilir. Bazen de erkek, kadının sağlığını düşünerek cinsellikten kaçınabilir. Oysa kadın, bunu reddedilme olarak görüp kendini daha da çirkin hissedebilir. Böylece, kimse ilk adımı atmak istemez. Bazen de, önceden iki ‘eşit ve sağlıklı’ insanken, ameliyattan sonra biri ‘hasta’, diğeri ‘bakıcı’ olan bir çifte dönüşmek düşüncesiyle, eşler cinsel duygularını bastırabilir. Kemoterapinin erken menopoza neden olduğunu belirtmiştik; bu da, göğüs kanseriyle ilgili diğer meselelerle birleşince kadının cinsel duygulanın ciddi bir biçimde etkileyebilir.
Zamanla pek çok çift bu türden sorunlan aşar. Her iki taraf da, kadının yeni görünümüne alışır ve cinsel duygulan normale döner. Ama yine de herhangi bir çatışma ya da yanlış anlama yaşanmadan profesyonel yardım almakta fayda vardır.
8 yıl önce mastektomi geçiren 44 yaşındaki Jill, hâlâ geçirdiği operasyonun etkilerine alışmaya çalışıyor çünkü mastektominin duygulan üzerindeki etkisinden henüz tam olarak kurtulamamış: Bildiğiniz gibi, erkekler de göğüs kanserine yakalanabiliyor ve bu hastalığın erkekler arasındaki seyrekliğinden ötürü kendilerini yapayalnız hissedebiliyorlar. Tıpkı kadınların, göğüs kanseri tedavisiyle cinsel kimliklerinin zedelendiğini hissetmeleri gibi, erkekler de genellikle kadınlann yakalandığı ve hormon dengesizliğiyle ilgili bir hastalığa tutulduklan için erkekliklerinin zedelendiğini düşünebilirler.
Neyse ki, Cardiff Üniversitesi’nde’yürütülen bir araştırma (Iredale-2003), göğüs kanseri teşhisi sonucunda erkeklerde ortaya çıkan utanç duygusunun çok fazla olmadığını göstermiştir. Ne var ki, pek çok erkek, kendi başına gelinceye kadar, bu hastalığın erkekleri de tehdit ettiğinin farkında değildir.
2000 yılının Mart ayında, 40 yaşındayken göğüs kanseri olduğunu öğrenen Philip’in vücudunun görünümüyle ilgili bir sorunu yok. Ama erkeklerin, kendilerinin de göğüs kanserine yakalanabileceklerinin farkında olmalan gerektiğine inanıyor:
Hastalığın nüksetmemesi için ne yapabilirim?
Göğüs kanserinin kontrol edilebilir bir nedeni olmadığı gibi, hastalığın tekrarlamasını engellemenin de kesin bir yolu yoktur. Ancak beslenme gibi bazı konularda dikkatli olmakta fayda vardır. Beslenme alışkanlığının bu hastalık üzerindeki önemine inanan araştırmacılar, göğüs kanserinin seyrek görüldüğü ülkelerde yaşayan kadınların beslenme alışkanlıklarını ortaya koyan çalışmalar yaparlar. Bol miktarda meyve ve sebzeden oluşan bir diyetin, kişiyi göğüs kanserinden bir nebze olsun koruduğuna; diğer yandan kırmızı et ve sosis, hamburger gibi işlenmiş et yönünden zengin diyetlerin hastalık riskini arttırdığına dair kanıtlar bulunmuştur. Norveç ve Amerika’da yürütülen araştırmalar, egzersiz yapan ve sürekli hareket halinde olan kadınlarda göğüs kanseri riskinin düşük olduğunu göstermiştir.
Bulgular, aşağıdaki önlemlerin göğüs kanseri riskini azaltmada etkili olduğunu göstermiştir:
• Bol miktarda egzersiz yapın.
• Bebeğinizi uzun süre emzirin.
• Bol miktarda taze sebze-meyve ve lifli yiyecek tüketin.
• Günlük multi-vitamin ve mineral desteği alın. Özellikle A, C, E vitaminleri ve selenyum gibi antioksidanlan tercih edin. (Fakat aşırıya kaçmayın. Aşın miktarda A vitamini zararlı olabilir, aşın miktarda selen de toksik etki gösterebilir.)
• Alkol tüketmeyin. (Alkolün karaciğerde oluşturduğu yük, östrojen hormonunun yıkım ve vücuttan atılma sürecini sekteye uğratır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder