25 Temmuz 2010 Pazar

İvegen Döl Yatağı Boruları İltihapları


Dölyatağı boruları iltihapları (salpenjitler) adı il tında toplanan üreme organları enfeksiyonları, dölyatağı borularında sınırlı kalmazlar; birbirleriyle kolayca ilişkide bulunan bütün üreme sistemine (dölyatağı, dölyatağı boruları, yumurtalıklar, hattâ karın zarı) yayılırlar.

Dölyatağı ve borularının enfeksiyonları, eskiden yaşamı tehlikeye sokarlardı. Antibiyotiklerdeki ilerlemelerden bu yana, durum değişmiştir; ancak, hâlâ ciddi bir sorun sözkonusudur, dölyatağı borularını etkileyen enfeksiyon, çok zor tedavi edilebilen bir kısırlığa yolaçma tehlikesi taşıyan geri dönüşsüz bozunlar oluşturur.

Nedenler

Birçok neden bilinmektedir:

— en sık görüleni kuşkusuz, çoğunlukla az ya da çok mikroplu koşullarda gerçekleştirilen düşük yapma girişimleridir; yasal olmayan düşükler, son derece ciddi, hattâ bedenin her yanına yayılan enfeksiyonlara yolaçabilir;

— aynı biçimde, doğum sonrası koşullan da enfeksiyonu kolaylaştırıcı bir etmendir; antibiyotiklerin bulunmasından önce, geleceği kötü olan lohusa humması, önemli bir tehlikeydi;

— dölyatağı boynu ve dölyolu iltihapları, dölyatağı ve dölyatağı boruları enfeksiyonunu kolaylaştırabilirler;

— dölyatağı, dölyatağı boruları filmi çekme, dölyatağı boruları üfürümü, hattâ dölyatağı boyunun yalın ölçümü gibi dölyatağı içinde yapılan işlemler, bir üreme organları enfeksiyonunu başlatmak ya da uyandırmak tehlikesi taşırlar;

— dölyatağı boynunun elektrikle yakılması, enfeksiyonu kolaylaştırabilir.

Bu yüzden, sözkonusu işlem ve muayenelerin dikkatle, kesin mikroptan arındırma önlemleri altında uygulanması gerekir.

Hastalığa yolaçıcı etmenler, 30 yıl önceye kadar, gonokoklar (günümüzde daha ender) ve streptokoklardı (düşüklerin ve doğum sonrası ihtilatlarının sorumlusu). Günümüzde giderek direnci artan mikrop köklerine raslanması, etkenin saptanmasını güçleştirmiştir; etkili antibiyotiklerin seçilebilmesi için, bu mikropların cinslerinin saptanması gerekir.

Teşhis

Burada, klasik dölyatağı borusu iltihabını ele alacağız.
Klinik belirtiler

Teşhis, 3 özgün belirtiye dayanır :

— karnın alt bölgelerinde (çatı bölgesi) yerleşen ağrılar,

— yüksek ateş;

— dölyolundan parmakla muayeneyle başlatılan şiddetli ağrı.

Sorgu

Değerlidir ve şunlar üstüne bilgi verir :

— çoğunlukla, apansız başlayan ilk belirtiler;

— hastalığı kolaylaştırıcı olası etmenler (yeni doğum, düşük, dölyatağı içinde bir işlem);

— cinsel ilişkiyle bulaşma olasılığı;

— olası yeni âdet kanaması bozuklukları. Sorguda ayrıca, irinli beyaz bir akıntı belirip

belirmediği araştırılır ve bir gebelik olasılığı ayırdedilir. Hastadan, ağrısının niteliğini (bıçak saplanır gibi ağrılı nöbetlerle giden sürekli ağırlık duygusu) ve yerini (çatı üstünde ya da kamın bütün alt bölgesinde ) belirlemesi istenir.

Sonra sidik torbası ağrısı, ishal ve göden barsağı ağrıları, bazen bulantılar, kusmalar, ender olarak da dışkı ve gaz çıkaramama gibi, birlikte bulunabilecek belirtiler araştırılır.

Ateşin yüksek olduğu (38°-40°C) öğrenilir. Nabız, ateşle bağlantılı olarak hızlanmıştır.

Bu dönemde, genel durum iyidir.

Klinik muayene
Hekimine inanmış ve kendini kasmayan bir hastada. yumuşak ve dikkatli biçimde yapılmalıdır.
Karnın elle muayenesi

Ağrılı. bölgeyi ortaya çıkarmak ve bir karın zarı iltihabı olasılığını elemek için, karın bölgesinin yöntemli biçimde elle muayenesi gerekir : Karın kaslarında kasılma yoktur. Sonra, dış üreme organlarının gözle muayenesiyle bu düzeydeki enfeksiyon ortaya çıkarılır: Kanlı akıntı ya da beyaz akıntı.

Sidik yolu, Skene bezleri ve Bartholin bezleri düzeyinden örnekler alınıp laboratuvarda incelenerek, belsoğukluğu bakterileri araştırılabilir.

Spekulum

Spekulum, hastaya dikkatle yerleştirildikten sonra, önce dölyolu, sonra da dölyatağı boynu incelenir. Bu düzeylerde, her zaman bir enfeksiyon vardır. Dölyatağı boynu, kızarmış ve tahriş olmuştur; beyaz akıntı, az ya da çok miktardadır ve çoğunlukla irinlidir. Bakteri incelemeleri yapmak amacıyla bölgeden örnekler alınabilir.

Dölyolundan parmakla muayene

Kadm doğum muayenesinin bu bölümü, son derece yararlı bilgiler sağladığı için mutlaka uygulanmalıdır. Özellikle her iki yan çıkmazda ağrı saptanması, dölyatağı boruları düzeyinde bir iltihap bulunduğunun belirtisidir. Dölyatağı boynunun hareket ettirilmesiyle ağrı uyandırılmaysa, dölyatağının da enfeksiyondan etkilendiğini gösterir. Ayrıca, yan çıkmazlar düzeyinde bir kalınlaşma, hattâ dölyatağımn her iki yanında çift yanlı ve ağrılı urlar algılanabilir.

Ağrının şiddeti değişkendir; bazen muayenenin sürdürülmesini engelleyebilir. Bu sonuncu durumda, bir apseden kuşkulanmıyorsa, göden barsağınm parmakla muayenesi uygulanmalıdır.

Yerleşme döneminde ivegen dölyatağı borusu iltihabı. M. Miyom, — Y. Yumurtalık. — B. Dölyatağı borusu.

Bu klinik muayenenin sonunda, dölyatağı borusu ya da dölyatağı, dölyatağı borusu iltihabı teşhisi konmuş olur ve tamamlayıcı muayenelerle kısa sürede doğrulanabilir.

Tamamlayıcı muayeneler

Bunlardan bazıları, fazla önemli değildir; ama teşhisi doğrulamak bakımından uygulanmaları gerekir. Sözgelimi, kan sayımında akyuvarlarda bir çoğalma olduğu ve kanın çökme hızının arttığı saptanır.

Bakteri incelemesi

İncelenecek örnekler iyi alınmışsa ve laboratuvar yakınsa, büyük yararlar sağlar. Bir antibiyotik çizelgesiyle birlikte besiyerinden pozitif bir sonuç elde edilmesi, tedaviye büyük ölçüde yardımcı olur.

Karın içine bakma muayenesi

Dölyatağı boruları bozunlarını (hacmi artmış, kırmızı renkli ve ödemlidirler; saçaklar kalınlaşmıştır ve birkaç damla irin fışkırtırlar), enfeksiyonun küçük leğene yayılışını, yumurtalıkların durumunu ve Douglas çıkmazında irinli bir sıvı bulunduğunu gösterdiğinden, dölyatağı borusu iltihaplarının teşhisinde son derece yararlıdır. Ayrıca, bakteri incelemeleri için irinli sıvıdan örnekler alınmasını sağlar ve eski bozunları ortaya çıkarabilir; karın zarı boşluğuna, hattâ enfeksiyon bölgesinin tam üstüne antibiyotiklerin verilmesine olanak sağlar; ivegen apandis iltihabı (acil girişim gerektirir) gibi başka bir karın boşluğu hastalığının ayırdedilmesini sağlar.

Ne var ki, hastanın cerrahi servisi bulunan tıbbi bir merkeze yatırılmasını ve uzmanlaşmış personel gerektirdiğinden, henüz yeterince yaygınlaşmış bir yöntem değildir. Bu nedenle, uygulama olanağı bulunmayan durumlarda, fazla beklemeden antibiyotiklerle saldırı tedavisine girişmek uygun olur.

Ciddi biçimler

Dölyatağı borusu ya da yumurtalık apsesi

Dölyatağı borusu apsesi, en çok raslanan hastalıktır. Çoğunlukla, yeterince tedavi edilmemiş ivegen dölyatağı borusu iltihabı ya da gizli kalmış bir üreme organları enfeksiyon sonrasında ortaya çıkar.

Klinik tablo, ivegen dölyatağı borusu iltihabı nöbetini andırır; ama tabloya inişli çıkışlı bir ateş eklenmiş, kanın çökme hızı çok artmıştır.

Teşhis, dölyolundan parmakla muayenede dölyatağmın yan taraflarında yumuşak ve çok ağrılı bir yumru algılanmasıyla konur.

Sol dölyatağı borusu irinli iltihabı. Dölyatağı borusu irinle dolmuş, karın zan içine uzanmıştır. Dölyatağı borusu iltihabından daha ciddi olan bu biçim, bir karın zarı iltihabına yolaçar. — 1. Sidik torbası. — 2. Dölyatağı. — 3. İrin.

Uygulama olanağı varsa, karın içine bakma muayenesi, teşhisi doğrular (genişlemiş dölyatağı borularının içinde fazla miktarda irin toplanmıştır); bozunların tam bir bilançosunun yapılmasını ve iğneyle girerek apsenin boşaltılmasını sağlar; apse bütünüyle boşaltılmalı ve apse cebi içine iğneyle antibiyotikler verilmelidir. Bakteri incelemeleri yapmak için, irinli sıvıdan örnek almak da unutulmamalıdır.

Leğen organları ve çevrelerindeki kann zarının iltihaplanması

Nedenleri, üreme organlarının dışına taşmış ve küçük leğeni etkilemiş şiddetli enfeksiyonlardır. Dölyatağı, dölyatağı borusu, yumurtalık, karın zarı, ince barsağm küçük leğende yeralan bölümleri, yapışıklıklar yaparak bir savunma sistemi oluştururlar (iltihap kökenli leğen uru).

Hastalığın klinik tablosu, ciddi bir leğen enfeksiyonu biçimindedir. Bütün genel ve işlevsel belirtiler artmıştır; klinik muayenede, özellikle iki belirti dikkati çeker:

— elle muayene sırasında, karında bir kas direnci, hattâ bir kasılma bulunması (kasılma, daha çok karnın alt bölgesindedir ve yukarı doğru göbeği aşmaz);

— dölyolundan parmakla muayenede küçük leğende ağrılı bir kütle.

Douglas çıkmazı apsesi

Karın boşluğunun en alt bölümünde bir irin birikmesiyle tanımlanır. Çoğunlukla, yetersiz tedavi uygulanmış ivegen dölyatağı borusu iltihabını izler.

Kadın doğum muayenesinde, özellikle de göden barsağınm parmakla muayenesinde, Douglas çıkmazını dolduran, yumuşak kıvamlı, az ya da çok hacimli, iltihap kökenli bir ur bulgulanır.

Teşhis, dölyolunun arka çıkmazı düzeyinden Douglas çıkmazına iğneyle dirilerek doğrulanır.

Tehlikeli biçimler Karın zarı iltihabı

Yaygın karın zarı iltihabına (peritonit), günümüzde çok ender raslanır; ama karın zarının leğen organları ve çevresindeki karm zarının iltihaplanmasının genelleşmesi, özellikle de bir dölyatağı borusu irinlenmesinin (apse) karın zarı boşluğuna yırtılması gibi ciddi biçimlerin ihtilatları olarak ortaya çıkabilirler.

Hastalığın klinik tablosu, giderek ciddileşen bir enfeksiyon görünümündedir:

— genel durum bozulması;

— her zaman yüksek ateş;

— sürekli ağrılar;

— sindirim sistemi belirtilerinin (bulantı, kusma, v.b.) ortaya çıkması.

Elle muayenede karın zarı iltihabının başlıca

belirtisi ortaya çıkarılır: Karın kaslarında giderilemeyen ve ağrılı bir kasılma. Bütün karın bölgesinde genelleşmiş bu enfeksiyon tipinde, nedeni saptamak ve tedavi etmek için acil cerrahi girişim uygulamak gerekir.
Asivegen biçimler

Asivegen biçimlere, günden güne daha çok rastlanmaktadır. Bazen, kesin teşhis konmadan uygulanmış ya da yetersiz dozlarda bir antibiyotik tedavisinden sonra gelişirler.

Belirtiler, niteleyici değildir. Klinik tabloya, yorgunlukla artan bir ağrı egemendir. Genellikle, ateş yükselmesi yoktur. Muayenede, önemli bozunlar bulunur: Leğen bölgesinde, çoğunlukla hareketsiz, elle muayenede az ya da çok ağrılı kütleler. Kanın çökme hızı artmıştır. Bozunları göstererek kesin teşhis koyduracağından, mutlaka karın içine bakma muayenesi uygulanmalıdır.

Ayırıcı Teşhis

Karın içine bakma muayenesinin uygulanmaya başlanmasından önce, teşhis son derece güçtü; antibiyotik tedavisi gerektiren bir dölyatağı borusu iltihabının mı, acil girişim gerektiren bir apandis iltihabının mı, bir dış gebelik (dölyatağı dışı) durumunun mu, bir yumurtalık kistinin mi sözkonusu olduğunu saptamak nerdeyse olanaksızdı.

Günümüzde iki olasılık vardır: Hastanın, tam donatımlı bir hastaneye yakın olduğu durumlarda karın içine bakma muayenesi uygulanır ve sorun çözülür; bu muayeneyi uygulama olanağı yoksa, tam bir teşhis konamaz.

Dölyatağı borusu iltihabının mı, yoksa apandis iltihabının mı sözkonusu olduğundan en küçük kuşkuda, cerrah, girişimde bulunarak apandisin durumunu incelemeyi yeğ tutmalıdır.

Koruyucu tedavi

Cinsel hastalıkların önlenmesinde çok önemli adımlar atılmış olmasına karşın, hâlâ yapılması gereken pek çok şey vardır :

— cinsel enfeksiyonlara karşı (özellikle, son zamanlarda belirgin bir artış gösteren belsoğukluğuna karşı) koruyucu önlemler alınması ve hastalıklar ortaya çıktığında elden geldiğince erken ve etkili tedavi;

— düşük ve doğumlardan sonra enfeksiyonlara karşı önlemler alınması ve koruyucu bir tedavi uygulanması.

İyileştirici tedavi

İyileştirici tedavinin ilkeleri şunlardır:

— tedavi her şeyden önce acildir; çünkü, hastayı iyileştirmek, özellikle de, elden gelen bütün olanaklara başvurarak geçirgenliklerini korumak amacıyla, dölyatağı borularının anatomilerine uygun olarak düzelmelerini sağlamak gerekir. Tedavinin erkenliği, hastalığın geleceğini büyük ölçüde etkiler ve izler bırakmasını önemli ölçüde engeller;

— genellikle ilaç tedavisidir; iltihap giderici ilaçlara ve antibiyotiklere dayanır. Antibiyotikler, bakteri incelemelerinin sonucuna göre saptanarak, erken dönemde ve etkin biçimde uygulanmalıdır.

Antibiyotik tedavisi çoğunlukla, ilacın en iyi biçimde yayılmasını sağlayan damar içi iğneler biçiminde sürdürülür ve yüksek dozlarda karma antibiyotikler biçiminde uygulanır.

Ama, tedavi sıkı bir denetim gerektirdiğinden, bu uygulamaların tıbbi merkezlerde yapılması yerinde olur. Haftalarca sürdürülmesi gereken bu tedaviye, dölyatağı borularında sertleşme ve yapışıklıkların oluşumunu önlemek amacıyla, kortizon türevleri tipinde iltihap giderici ilaçlar eklenmelidir.

Hastalığın, apseli ya da karın zarı iltihaplı biçimleri, irinli dölyatağı borusu iltihapları ve yumurtalık apseleri, cerrahi girişim gerektirir. Girişim çoğunlukla, bozunun çıkarılmasına dayanır; sonra, karın zarı içi temizlenmeli ve antibiyotik tedavisine başlanmalıdır.

Bozunlar, aşırı büyükse ya da başka bozunlar da varsa (miyom, v.b.), hastanın yaş durumuna göre, dölyatağı borusu ve yumurtalıkları da kapsayan bir dölyatağı çıkarma işlemine başvurmak gerekir.

Döl Yatağı – Döl Yatağı Borusu Enfeksiyonlarının İzleri

Tedavi, ne kadar erken dönemde başlarsa başlasın ve ne kadar etkili olursa olsun, bir dölyatağı, dölyatağı borusu enfeksiyonunun izler bırakma olasılığı çok fazladır. Böyle durumlarda dölyatağı borularında sıvı toplanması (hidrosalpenks) ya da dölyatağmm konumunda bir anormallik gibi çok çeşitli bozunlar ortaya çıkabilir. Bütün bu bozunlar, çatı bölgesinde ağrılara ve kısırlığa neden olabilirler.

İzler (ağrılar ve kısırlık) bırakmasını önlemek amacıyla, ivegen dölyatağı borusu iltihaplarının hızla tedavi edilmesi gerekir.

Hiç yorum yok:

Popüler Yayınlar

Related Posts with Thumbnails
Pasta Tarifleri

Uyarı

Bu site yayınlanan sağlık ile ilgili bilgiler , ziyaretçilerini bilgilendirmek amacıyla yayınlanmaktadır. Burada yayınlanan yazıların tamamı bilgilendirme amaçlı olup, hiçbir şekilde hekim muayenesi ve konsültasyonunun yerine konulmamalı, hastalık ve diğer sorunlara yönelik teşhis ve tedavi amaçlı olarak kullanılmamalıdır. Sağlığınızla ilgili acil durumlarda, bekleme süresi sağlığınızı olumsuz yönde etkileyebileceği için, zaman geçirmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmanızı öneririz.
Genel Kişisel Web