Güzellik
Eski Türk kaynakları kadınların güzelliğinden geniş olarak söz açmıyorlar. “Görklülük” Türklerde kadının yalnızca güzelliğini değil; soyluluğu, fazileti Tanrı yoluna ermiş ahlâkı ile ululuğunun da, bir tanıtmasıdır. Dede Korkut’ta “Ulu oğluna, görklü gelin getürdi” denirken, oğlanın ululuğu ve gelinin de görklülüğü söyleniyordu: “Kimse bilmez nicesin, görklü Tanrı”; “Tanrı dostu, dm serveri Muh’ammed görklü!” Görülüyor ki “görklülük” aynı zamanda Allah ve Muhammed’in de vasfıydı. “Âla gözlü görklü haklım, (yani helalimi, karımı) yüklü (hamile) kodum” derken, karısı da görklüdür. “Aydar arı, günden görklü kız kardeşin Bam Çiçek”; “Ev yanında dikilse, gerdek görklü”; “Ağ südün doya emzürse ana görklü”; “Sevgili kardaş görklü”; “Dizin basıp oturanda, halal (zevce) görklü”; “Alp yiğitler, beg yiğitler görklüsü”; “Gözün kakuban gönül alanın, görklüsü olur…” Görülüyor ki Dede Korkut’ta güzellik “bir ruh ve mana güzelliğidir.” Elbette ki yüz de ruhun aynasıdır. Görklüler, Allah, Muhammed, anne, zevce, evliliğin sembolü gerdek, kardeş ve kız kardeşlerdir. Türkler elin güzeline, dilberine görklü demiyorlardı.
“Güzel” veya güzel sözü, biraz daha geç zamanlarda görülür. Dede Korkut’ta güzel sözü 14 yerde geçer. Bunun ancak üç tanesi, kız ve kadınlarla ilgilidir. 6 tanesi “göksü güzel kaba dağlar” sözü içinde geçer ve tabiatla ilgilidir. “Güzeller serveri sarı donlu Selcen Hatun” ile “Güzeller şahı Banı Çiçek” ise yalnızca kendi kanlan için söylenmiştir. “Ne yerde güzel kopdrysa çeküb aldı” denirken de, yine kendilerine eş olarak alınanlardan söz açıyorlardı. “Gafillice.güzel başın”, “güzel yurdum” sözleri de ruh ve mana ile ilgili olan güzelliklerdir.
“Gözler” ile boy ve boyun, kız ve kadınların, hatta erkeklerin başlıca güzellik sembolleridir. “Kara kıyma gözleri kan yaş doldu”; “Ala kıyma görklü gözün açgıl, yiğit”. Bu sözlerde de ruh ve mana âlemi daha baskın gibi görünüyordu. “Gökçek” sözüyle de, yalnızca kızların güzelliğim tanıtmak istiyorlardı. Nitekim Dede Korkut’ta “Gözü gökçek kızların, gelinlerin canını çok almışım” deniyordu. Diğer iki yerde ise “Kuşun ala kanım, kumaşın ansım, kızın gökçeğini” söylemek yoluyla güzel kızlar için yalnızca “gökçek” sözü ile yetiniliyordu. “Cici bici” yani kızların güzellik ve süslülüğünü anlatmak için bugün bile söylediğimiz bu deyim Dede Korkut’ta “bir cici bici Türkmen kızı alasın” sözünde geçiyordu. “Çönge” ise fersiz, zayıf, nuru kalmamış gözler için söyleniyordu. Yoksa çönge göz bazılarının sandıkları gibi çekik, mongoloid bir göz değildir. Gözlerin çukurlaşmasından dolayı, içinde belki bu mana da vardır. Dede Korkut’ta oğlan yaralanıp, ölüm haline girince “kara kıyma gözlerin çöngelmeseydi” deniyordu. Deli Dumrul da Azrail’e “gökçugezi (yani gözleri) çönge koca” diyordu. Bu söz artık burada çukur bir göz demektir. Azrail de Deli DumruTa “mere delü kavat, gözüm çönge idügin ne beğenmezsin” diyordu. Bu da Oğuzların gözlerinin çönge, yani çukur olmadığım gösteriyordu. Zaten Deli Dumrul “gözçügezi çönge” demekle, Azrail’in gözlerinin küçük olduğunu söylemek istiyordu.
Boyu uzun Burla !Hatun’un boyu ile Oğuz’un “kaz boyunlu” kızları, Dede Korkut’un güzellik ölçülerinden biridir. Burla Hatun’un çevresindeki “kırk ince belli kız” da Oğuz ilinin güzelleri arasındadır. Gelin ile “gelincik” arasında da bir mana ayrılığı vardır. Gelincik, güzel gelin demektir. Biz de “gelin gelincik” derken bu sözden başka bir mana anlarız. Kırgız Türkleri de bunun karşılığı olarak “kelinçek” sözünü kullanırlardı.
Minyatürler ile Uygur fresklerindeki güzellik anlayışı ve ideali ise, o günün resim sanatı ve modalarına göre değişir. Türkler Çin’e yakın iken Çinli kadınlara benzemek isterlerdi. Şimdi ise kadınlarımız Batıklara yermiyor ve onlara benzemek istiyorlar. “Kızların bezendikleri çağ” düğün ve bayramlar ile sabahlandı» Nitekim Dede Korkut’ta büyük ve kalabalık Oğuz’un yani “Kalın Oğuz’un gelini kızı bezenen çağda” demekle, bu çağlan anıyordu. Türk kültür ve edebiyatının en büyük eseri olan Dede Korkut’un kitabı içinde böylece gezindikten sonra sözü yine onunla bitirelim. Kadını güzel yapan yüzü ve dişiliği değil; soyluluk ve erdemidir. “Övünmek ile avrat er olmaz, yorgan içinde!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder