
Göğüs kanserini teşhis etmek bazen kolay olmaz. Çünkü hamilelik   süresince kadının göğsünde meydana gelen değişiklikler, kanser   belirtilerini gizleyebilir. Ayrıca bu sırada, mamogram gibi bazı   standart teşhis araçları bebeğe zarar verebileceği için kullanılmaz.
Kadının,  başka zamanlarda olduğu gibi, hamilelik süresince de göğsünün  normal  olduğunu bilmesi önemlidir. Nadir de olsa, hamilelikte göğüs  kanseri  görülebilir. Dolayısıyla kuşku uyandıran her kitle, başka  zamanlarda  olduğu gibi, hamilelik sırasında da araştırılmalıdır. Bebeğe  zarar  vermekten kaçınmak için, gerekirse genel anestezi yerine lokal   anesteziyle biyopsi yapılması en iyi yöntemdir.
Göğüs kanseri  teşhis edildiğinde, hamile olan bir kadın için  verilmesi gereken bazı  zor kararlar vardır. Acilen şiddetli bir  tedaviye alınması gereken  kadınlann bebekleri bundan zarar görebilir.  Tabii, bu kararda bebeğin  kaç haftalık olduğu kadar, kadının olaya  bakışı da belirleyici  olacaktır. Kadın, bebeği koruyup tedaviyi  hamileliğine uygun hale  getirmeyi seçebilir. Bu durumda daha etkili bazı  tedaviler, bebeğin  doğumundan sonraya ertelenmiş olur.
   
Hastanın  kanseri erken aşamada (I veya II. Aşama), hamileliği ise ilk 3  ayında  ise, doktor büyük olasılıkla, lokal anesteziyle biyopsi  yapılmasını  önerecektir. Genel anestezi, bebeğe zarar verebileceği için  önerilmez.  Eğer mastektomi ve kemoterapi gerekirse, hamileliğin 3-6  aylık  döneminde ya da son üç ayında uygulanabilir. Ancak bebeğe  hamileliğin  her aşamasında zararlı olan radyasyon tedavisi, doğuma kadar  verilmez.
İleri aşamada kanseri olan kadınların vermesi gereken çok daha zor bir karar vardır. Böyle bir hasta, hamileliğinin ilk üç ayı geçinceye kadar tedaviyi ertelemeyi, daha sonra bebeğe zarar verecek kadar şiddetli olmayan ama kanserin tedavisinde de pek etkili olmayan bir kemoterapiyi seçebilir. Tedaviyi bebek doğuncaya kadar tümüyle erteleyebilirse de, bu karar, hastanın hayatını da tehlikeye atabilir. Hasta hangi karan verirse versin, bu koşullarda çok büyük bir manevi desteğe ihtiyaç duyacaktır. Son karar, hastaya aittir.
Tedavi bittikten sonra emzirme hakkında
Hamilelik  süresince veya hemen ertesinde kendisine göğüs kanseri teşhisi  konan  bir kadın, kemoterapi almaya başlayınca bebeğini biberonla  beslemek  zorundadır çünkü aldığı ilaçlar süte geçip bebeğe zarar  verebilir.
Ancak  kadının kanser tedavisinden sonra bebeğini emzirip  emziremeyeceği,  tümörün boyutuna ve seçilen tedaviye bağlı olarak  değişir. Küçük  boyutlarda ve erken aşamadaki tümörlerin, kadına emzirme  için ihtiyaç  duyduğu yapıları bırakması ihtimali, büyük ve ileri  aşamadaki  tümörlere göre daha fazladır. Radyoterapi, hasta göğüsteki  lobüllere  ve süt kanallarına kalıcı bir zarar verebilir. Yine de  tedaviden  etkilenmeyen göğüs sağlıklı emzirme için kullanılabilir.
Göğüs kanseri tedavisinden sonra hastalığın nüksetme tehlikeleri
Göğüs  kanseri olduktan sonra hamile kalmak, kanserin yayılmasına yol  açmaz.  Ancak hamileliğin, kanserden geriye kalan mikroskobik hücreleri  daha  hızlı büyütüp büyütmeyeceği bilinmemektedir. Eğer kanser çok  şiddetli  idiyse, pek çok lenf düğümüne geçmiş olabilir veya bazı  faktörler mikro  metastaz riskinin artmasına neden olabilir. Bu riskler,  kanserden  sonra bebek yapıp yapmama kararının içindedir.
Doğurganlık ve tedavi
Kemoterapi,  erken menopoza dolayısıyla kadının doğurganlığını  kaybetmesine yol  açabilir. Hasta tedaviye başladığında menopoz dönemine  ne kadar  yakınsa, aldığı kimyasalların âdet döngüsünü durdurma riski o  kadar  fazladır. Ortalama menopoza girme yaşının 51 olduğunu kabul  edersek,  kullanılan ilaçlara bağlı olarak, 45 yaşındaki bir kadın için   kemoterapinin hızlandırdığı menopoz riski % 80-90, 35 yaşındaki bir   kadın için ise % 15-20′dir.
Kemoterapinin sonucunda hangi kadınların menopoza gireceğini öngörmek kolay değildir, ancak tedaviye başlamadan önce bu ihtimal düşünülmelidir. Karar verme aşamasında, kemoterapinin kanserin nüksetmesini önlemede ne kadar etkili olduğunu bilmek önemlidir. Doktorun, kemoterapinin kanserin nüksetme riskini yarıya indireceğini söylemesi oldukça inandırıcıdır. Ancak hastalığın nüksetme riski sadece % 4-5 ise, bu durum, kemoterapinin riski % 2-2,5′a indireceği anlamına gelir. Risk oranındaki farklılık, kemoterapinin bazı kadınlar için neye mal olacağını belirlemez.Kay, kendisine I/II. Aşama göğüs kanseri teşhisi konulduğunda 31 yaşındaymış ve teşhisin ardından gelen mastektomi, kemoterapi ve radyoterapi süreçleriyle oldukça iyi başa çıkmış. Ancak tedavisi yüzünden bir daha hamile kalamayacağı düşüncesi onu çok rahatsız etmiş:
Hastalığım süresince bir defa çok fazla üzüldüğümü  hatırlıyorum,  Göğüs rekonstrüksiyonu için plastik cerrahla görüşmeye  gitmiştim.  Cerrah bana bundan sonra çocuk doğuramayacağımı söyledi. Bir  süredir bu  konuyu araştırıyorum; göğüs ameliyatımı gerçekleştiren  doktor,  çocuğumun olabileceğini söyledi. Bana kalırsa doktorlar  kendilerini  koşullandırıyorlar. Kemoterapinin hastayı mutlaka  kısırlaştıracağını  düşünmek doğru değil…*
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder