Şifalı bitkilerle cilt bakımı ve güzellik kürleri. Ayrıca Uzmanlar tarafından Çeşitli kürler ve tavsiyeleri,Çocuk ve bebek sağlığı
25 Temmuz 2010 Pazar
Döl Yatağı Boynu Kanseri
Meme kanserinin yanısıra, dölyatağı boynu kanseri, kadınlarda en sık raslanan kanserlerden biridir. Teşhisin erken konabildiği hastalarda, tedavi edilme olasılığı yüksektir (erken dönemde teşhis konulan hastaların yüzde 80-85′inde iyileştirilmiştir) .
Tedavinin, öteki kanserlerden daha kolay olmasının nedeni, bunun dışa vurmuş bir kanser olması ve karmaşık muayenelere başvurulmadan erken dönemde teşhis edilebilmesidir. Ayrıca, özel kanser araştırma yöntemlerinden dölyatağı boynuna bakma muayenesi ve dölyolu salgısından alman örneğin mikroskopta incelenmesi, sözkonusu kanserlerin en erken dönemlerde teşhis edilmesini sağlamaktadır.
Dölyatağı boynuna bakma muayenesi: Dölyatağından alınan salgı örneğinde yapılan hücre incelemesinde kuşkulu belirtiler görülen 40 yaşlarındaki bir kadına dölyatağı boynuna bakma muayenesi yapılmış ve resimde görüldüğü gibi, asetik asit uygulaması sonrasında beyaz bir bölge ortaya çıkarılmıştır. Bu bölge epitel içi bir kansere (yani yüzey epitelinde sınırlı, başlangıç halinde bir kanser biçimi) ilişkindir.
Nedenler
Dölyatağı boynu kanseri, her yaşta ortaya çıkabilir; ama, en sık raslandığı dönem, 35-50 yaşlardır. Bu, sistemli kanser araştırmalarının, 30 yaşından sonra, yılda bir kez yapılması gerektiğini gösterir.
Dölyatağı boynu kanserinin raslanma derecesi, doğrudan doğruya cinsel etkinlikle orantılıdır. Hastalık, çocuk doğurmuş kadınlarda daha çok gömülür. Bu nedenle, doğum yapmış kadınlarda dölyatağı boynunun çok iyi incelenmesi gerekmektedir.
Hastalığı oluşturan başlıca iki neden, süreğen dölyatağı boynu enfeksiyonları ve gelişme kusuru biçiminde (dölyatağı boynu epitelinde mikroskopik anormallikler) dölyatağı boynu bozunlarıdır. Bu tür durumlarda, hastaların sürekli olarak gözlenmesi gerekir.
Teşhis
Dölyatağı boynu kanseri, genel olarak, yassı epitel hücreli kanser (yüzde 90-95) ve bazen adenokanserdir (yüzde 5-10). Epitel içi kanser tipi, yalnızca epitel dokusunda sınırlıdır. Yayılıcı kanserde ise bozunlar, epiteli aşarak alt dokulara işlerler.
Epitel içi kanser
Hastalıkta hiç bir işlevse.l belirti görülmez. Bu nedenle, teşhis, yalnızca dölyatağı boynunun sistemli muayenesiyle konabilir.
Dölyatağı salgısında hücre incelemesi ya da biyopside alınan parçanın laboratuvarda incelenmesi, kanseri ortaya çıkarır. Spekulum muayenesinde, normal görünüşlü mukozanın örtücü epitel tabakasının yerel kalınlaşmasına bağlı olarak, dölyatağı boynu üstünde küçük bir düğüm görünümü saptanabilir. Dölyoluna bakma muayenesiyse, kırmızı ve beyaz bozunları tanımayı sağlar ve biyopsiye yön verir.
Teşhis, boyanan bölümlerde hücre incelenmesi yapıldıktan sonra, sonuçların dölyoluna bakma muayenesi ve biyopsi sonuçlarıyla karşılaştırılmasıyla kesinleşir.
Kanserin yayılıcı bir özellik taşımadığını, yalnızca, dölyatağı boynunun bütünüyle çıkarılması doğrulayabilir.
Yayılıcı kanser
Klinik belirtiler
Günümüzde, dölyatağı boynu kanserlerinin teşhisinde, eskiden olduğu gibi, yalnızca, iki belirtiye (âdet kanaması dönemi dışında kanamalar ve beyaz akıntılar) dayanılmamaktadır. Bu belirtiler, çok önemli kanıtlar olmakla birlikte, bazen geç dönemlerde ortaya .çıktıklarından, sözkonusu kanserlerin çoğu, dölyatağı boynuna ya da üreme organlarının başka bir bölümüne dikkati çeken çeşitli olgular sonucunda bulgulanmaktadır/lar: Sözgelimi, bambaşka bir nedenle (miyom, ağrı, kısırlık, doğum kontrol araçları takılması) hekime başvuran kadınlarda, dölyatağı boynundan alınan salgı örneğinde hücre incelemesi uygulanması.
Âdet kanamaları dönemi dışında kanamalar
Bütün dölyatağı boynu kanserlerinin temel belirtisidirler. Tipik durumlarda, âdet kanamaları dışındaki dönemlerde ortaya çıkan, az miktarda ve kırmızı renkte bir kan yitimi biçimindedir. Kanamayı bir tahriş başlatır (cinsel ilişki gibi). Daha az tipik durumlarda, bu kanamalar, kendiliklerinden başlarlar ve bazı hastalarda kan, koyu bir renk almıştır. Aşırı kanamalara ender raslanır.
Dölyatağı bpynunun doku kesiti. Bölgede bir kanser vardır (yassı epitel hücreli kanser).
Yukarda anlatılanlara bağlı olarak, normalin dışında herhangi bir kanama durumunda, vakit geçirmeden bir hekime başvurmak gerekir.
Beyaz akıntılar
Âdet kanamaları dönemi dışında kanamalarla birlikte olduğunda, kanser bulunduğunun kesin kanıtıdır. İltihaba karşı bir tedavi uygulandıktan sonra, sistemli boyama yöntemleriyle kanser teşhisi doğrulanır.
Klinik muayene
Dölyatağı boynu kanserlerinin teşhisinde uygulanan başlıca yöntem, spekulum muayenesidir. Hastaların yüzde 88′inde, bir bozunu (tomurcuklanma; kenarları düzensiz, kanamalı yaralaşma) ortaya çıkarır. Bundan sonra, biyopsiye başvurulur.
Bozunlar kesin değil, yalnızca kuşkuluysa, alınan salgıda hücre incelemesi ve biyopsiyle iyice gözden geçirilmelidir. Ayrıca, kanser araştırması için özel yöntemler uygulanabilir.
Dölyolundan parmakla muayenede şunlar bulunabilir :
— dölyatağı boynunda düğümcüklü bir alan;
— yaralaşma;
— sertleşmiş bir taban;
— narin ve kolayca kanayan bir tomurcuklanma,
— anormal bir sertlik.
Muayene sonrasında, hekimin parmağı kana bulanmış olarak çıkar. Kanserin çevreye yayılma durumunu anlamak için, mutlaka göden barsağının parmakla muayenesi de uygulanmalıdır.
Tamamlayıcı muayeneler
Salgıda hücre incelemesi
Dölyolu, dölyatağı boynu ve dölyatağı boynu içinden alman salgı örneklerinde, hücre incelemesiyle teşhis doğrulanır.
Dölyatağı boynuna bakma muayenesi
En küçük kuşkuda bile uygulanmalıdır; çünkü, iyicil görünümleri ayırdetmeyi sağlayarak, yalnızca, kuşkulu görünümleri (beyaz bölgeler, kırmızı bölgeler, mozaik görünümü) saptar. Ayrıca, biyopsiye yön verir.
Biyopsi
Biyopsi, kesin teşhisin tek aracıdır. Schiller testiyle (lugol ile boyanan dölyatağı boynunun üstünde, kanserli bölüm iyodu almaz. Normal yassı epitel ise, ceviz rengine boyanır) ya da dölyatağı boynuna bakma muayenesinde saptanan bölgeden, bir doku parçası alınmasına dayanır.
Döl Yatağı Boynu Kanserinin Klinik Biçimleri
Yerleşime göre biçimler
Dölyatağı boynu kanalının kanserleri, aynı belirtileri gösterir. Yalnızca, kanal içinden alınan salgı örneğinde hücre incelemesi ve dölyatağı boynu mukozasından kazımayla alınan parçaların laboratuvarda incelenmesi teşhisi sağlar. Bu muayeneler, kanser kuşkusunu doğrulayan kanıtlar verirse, kanserin dölyatağı boynu, dölyatağı içi yayılmasını araştırmak için bir dölyatağı filmi çekilir.
İlerlemiş biçimler
Çok sayıda belirtiler gösterirler.
Dölyatağı boynu kanseri. Bütün dölyatağını kaplayan bir tomurcuk görülmektedir. Olay çıplak gözle, yalın bir enfeksiyon izlenimi verir.
— düzensiz, fazla miktarda, âdet kanaması dönemi dışı kanamalar;
— beyaz akıntılar;
— alt üyelerde ödemlerin yolaçtığı ağrılar;
— sidik çıkarma ve sindirim sistemi bozuklukları.
Yalın bir klinik muayene, teşhisi koymayı sağlar. Biyopsiyle alınan parçanın laboratuvarda incelenmesi, teşhisi doğrular.
Evrim
Tedavi edilmeyen kanser, hem bölgede, hem de uzak organlarda evrimini sürdürür.
Yerel olarak, komşu organlara dölyatağı gövdesi; göden barsağı, dölyolu bölmesi; göden barsağı) yayılır; sidik çıkarma bozukluklarına (sıkıştırma ya da sidik yollarına yayılma) ve sinirsel ihtilatlara yolaçar.
Uzak bölgelerdeyse lenf düğümlerine, karaciğere, kemiklere yayılır.
Ayırıcı Teşhis
Çıplak gözle yapılan teşhisin güçlüğü, kesin teşhisi koymak için biyopsi yapmak gerekliliğini ortaya koyar.
Bazı bozunlar, çeşitli dölyatağı boynu gelişme kusurlarıyla karıştırılabilir. Dölyatağı boynu içine bakma muayenesi, çoğunlukla kesin teşhisi sağlar.
Tomurcuklu bozunların bir bölümüyse, dölyatağı boynu polipleriyle karıştırılabilir.
Tedavi
Epitel içi kanser
Epitel içi kanser, mikroskop altında kanser yapısı göstermesine karşılık, hiç bir zaman, kanserin ilerleyici gücünü taşımaz: Bir kez çıkarıldı mı, asla tekrarlamaz. Tek sorun, kesinlikle, epitel içi olma özelliğinin saptanmasmdadır. Bunun için, dölyatağı boynunun çıkarıldıktan sonra, mikroskop altında bütünüyle incelenmesi gerekir. Teşhis doğruysa, tedavi burada kesilir; yayılıcı bir kanserin sözkonusu olduğu anlaşılırsa, uygun tedaviye geçilir.
Görüldüğü gibi, elden geldiğince, erken teşhis koyabilmek için, mutlaka sistemli kanser araştırmaları uygulanmalıdır.
Yayılıcı dölyatağı boynu kanseri
Bu kanserler, ışınlamayla ya da ışınlama ve cerrahinin birlikte uygulanmasıyla tedaviye çalışılır. Ama, cerrahi girişimin uygulanabilmesi, yalnızca urun yapısına değil, hastanın genel durumuna da bağlıdır. Bu nedenle, ameliyatın yolaçabileceği bütün tehlikeler ortadan kaldırıldıktan sonra, cerrahi girişimlere başvurulabilir.
Bilanço
Tedavi yöntemlerinin seçiminde, şu durumlar gözönüne alınır.
Yayılma
Klinik muayeneyle, yerel yayılmalar saptanır. Bölgesel yayılma tamamlayıcı muayenelerle belirlenir. Bunların başlıcaları şunlardır:
— hastalığın klinik evresi ne olursa olsun, mutlaka uygulanması gereken damar içine karşıt madde verilerek sidik yolları filmi çekme: Çünkü, kanserin bölgesel yayılması durumunda, ilk etkilenecek organ sidik yoludur,
— özellikle dölyatağı boynu kanalı kanserlerinde dölyatağı filmi çekme;
— hastalığın sidik torbasına yayıldığı hastalarda, sidik torbası içine bakma muayenesi;
— lenf yolları filmi, leğen ve bel aort lenf düğümlerindeki kanser yayılmasını ortaya çıkarır; ayrıca, girişimden sonra, bu organların kesin olarak temizlenip temizlenmediklerini gösterir.
Genel durum
Tedavi yönteminin seçimini etkileyen başlıca etmendir. Genel bir bilanço (kalp damar, dolaşım sistemi, akciğerler, biyolojik durum) yapıldıktan sonra, sonuca göre izlenecek tedavi kararlaştırılır.
Hastanın durumu, cerrahi girişime elverişliyse, ışın tedavisi ve cerrahi tedavi birlikte uygulanır; beden ameliyatı kaldıramayacak durumdaysa, yalnızca ışın tedavisi (buna ilaç tedavisi eklenebilir) uygulanır.
Cerrahi tedavi
Yumurtalıkların çıkarılmasını ve lenf düğümlerinin temizlenmesini içeren, tam dölyatağı çıkarma ameliyatı uygulanır. Ayrıca, hastalığın ilerleme evresine göre çevre dokuları da,. az ya da çok çıkarılır.
Işın tedavisi
İki biçimde uygulanır:
— radyum tedavisi: Dölyatağı boynuna ve dölyolu çıkmazlarına radyum uygulanarak, madde bölgede 8 gün kadar bırakılır;
— leğen çeperine dıştan ışın tedavisi. Hastalığın durumuna göre, değişik sıralarla ya da birlikte uygulanan bu yöntemler, erken dönemde teşhis edilmiş kanserlerde çok iyi sonuç vermektedir.
Dölyatağı Gövdesi Kanseri
Dölyatağı boynu kanserinden daha ender raslanır. (Burada, dölyatağı gövdesi kanserleri arasında en sık görülen dölyatağı mukozası kanserini inceleyeceğiz.) Hastalık, dölyatağı boşluğundan, dölyatağı iç deliğine kadar uzanan işlevsel mukozayı (andometriyum) etkiler.
Nedenleri
Hastaların yüzde 80 kadarı, yaşdönümüne girmiş (50-65 yaşlar) kadınlardır. Hasta, ne kadar genç olursa, teşhis o kadar güçtür. Dölyatağı kanserlerine daha çok şişman kadınlarda raslanması, tedaviyi güçleştiren bir etmendir; çünkü, kansere genellikle, atardamar yüksek basıncı ve şeker hastalığı da eklenir.
Progesteron tarafından dengelenmeyen bir östrojen salgısı (çoğunlukla, yaşdönümü sırasında görülür), dölyatağı mukozasında aşırı gelişmeye yol açar. Bu durum, herhangi bir tedavi uygulanmazsa, dölyatağı mukozası kanserine yolaçabilir. Buna örnek olarak, hormon yapan yumurtalık urları gösterilebilir.
Teşhis
Klinik belirtiler
Fazla belirti yoktur. En önemli belirti, yaşdönümüne girmiş bir kadında, bir kanama görülmesidir. Bu âdet kanamasıyla ilgisiz kanama, çoğunlukla kendiliğinden başlar. Âdetten kesilmemiş hastalarda, âdet kanamalarında şiddetlenme biçiminde bir belirti verir. Ayrıca, irinli ve pembe renkte akıntı da görülebilir. Ağrıya çok ender raslanır.
Belirtilerin fazla olmaması nedeniyle, yaşdönümü öncesi dönemde, hastalığın pek farkına varılmayabilir. Çünkü, bu dönemde, işlevsel kanamalara çok sık raslanır.
Klinik muayene
Spekulum muayenesinde, çoğunlukla, dölyatağı boynunun sağlam olduğu görülür. Bu nedenle, kanseri ortaya çıkarmak için, dölyatağı salgısından örnek alınarak hücre incelemesi uygulamak gerekir. Dölyolundan parmakla muayenede de, hastaların çoğunda hiç bir şey saptanmaz. Dölyatağı normal hacminde ya da çok az küçülmüştür; çıkmazlar, esnekliklerini korurlar. Yaşlı kadınlarda, kuşku verici bir belirti olan, yumuşak ve büyümüş dölyatağına çok ender raslanır.
Tamamlayıcı muayeneler
Hücre incelemesi
Dölyolu ve dölyatağı boynundan alınan salgılarda hücre incelemesine, dölyatağı mukozasından alınan örnekte hücre incelemesini de eklemek gerekir. İlk iki inceleme, yalnızca yüzde 30 oranında pozitif sonuç verir. Oysa, mukoza örneğinde hücre incelemesiyle, hastaların yüzde 75-90′ında kesin teşhis konabilir. Ama, yanılma olasılığı da vardır (yüzde 6,1-25 hastada, yanlış olarak negatif sonuç alınabilir). Bu nedenle, negatif sonuç alınsa bile incelemeleri sürdürmek gerekir.
Dölyatağı, dölyatağı borusu filmi çekme
Yukardakini tamamlayan bir yöntemdir. Ama, enfeksiyon ya da dölyatağı yumuşaklığı gibi durumlarda uygulanmamalıdır. Görüntüler, son derece niteleyici ve değişmezdir; her filmde çevresi düzensiz, türdeş olmayan (ekmek kırıntıları gibi) boşluklar saptanır.
Biyopsi amaçlı mukoza kazıma
Alınan parçaların laboratuvarda incelenmesi, teşhisi kesin olarak doğrular.
Evrim
Bu kanser, tedavi edilmezse, ölümle sonuçlanır. Gelişmesi yavaştır; uzun süre dışa vurmayarak, dölyatağı kasının içinde gelişir.
Kanser hücrelerinin lenf düğümlerine yayılması, lenf yoluyladır. Bu yayılma, geç dönemde olur ve hastaların, ancak yüzde 15 kadarında görülür.
Tedavi
Önce, bütün kanserlerde yapıldığı gibi, tedavi öncesi bir bilanço hazırlanmalıdır (özellikle şişman, atardamar yüksek basınçlı ve şeker hastası kadınlarda).
Damar içine karşıt madde verilerek, boşaltım sistemi filmi çekme, mutlaka uygulanmalıdır. Böbrek işlevlerinin etkilenip etkilenmediğini değerlendirmeyi sağlar.
Uygulanabilecek başlıca tedaviler şunlardır:
— ışın tedavisi: Dölyatağı içi ve dölyolu içi radyum tedavisi ya da dıştan ışın tedavisi;
— cerrahi girişim: Yumurtalıkların çıkarılmasını da kapsayan tam dölyatağı çıkarma ameliyatı ve bazı hastalarda lenf düğümlerinin de temizlenmesi.Genellikle bu iki yöntem birarada uygulanır:
— ya ilk dönemde cerrahi girişimde bulunulur ve yalnızca, dölyoluna radyum tedavisi uygulanır;
— ya da önce dölyolu içi ve dölyatağı içi radyum tedavisi uygulanır, sonra cerrahi girişime başvurulur.
Hastalığın dölyatağı boynu mukozasına kadar ilerlediği hastalarda, dölyatağı boynu kanserlerinde uygulanan tedavilerden yararlanılır.
Hastanın genel durumu, cerrahi girişime izin vermiyorsa, dıştan ışm tedavisi ve ilaç tedavisine başvurulur.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Popüler Yayınlar
-
Sistit, genellikle bir enfeksiyon sonucunda idrar kesesi (mesane)nin iltihaplanmasıdır .Prof.Dr.İbrahim Saraçoğlu Sistit için en faydalı ot...
-
Badminton , açık havanın olumsuz etkilerini önlemek amacıyla genellikle kapalı alanlarda oynanır. Kort 13.40 m uzunluğundadır. Genişlik tekl...
-
Kına Kleopatra zamanından bu yana saç boyamakta başarıyla kullanılagelmiştir. Her ne kadar zamanımızda kimyasal boyalar moda olmuşsa da, bir...
-
Bazı kimseler beden yapıları açısından veya bazı psikolojik ve sosyal sebeplerle şehvet arzularının azalmasını isteyebilirler. Dinimiz...
-
SEZARYEN Eskiden sonuçları anne için tehlikelerle dolu olduğundan çok ender başvurulan sezaryen, günümüzde ameliyat ye uyuşturma teknikler...
-
2009 yazının en moda saçları nasıl olacak? 2009 yazında dağınık topuzları, örgülü saçları, uzun kakülleri, dalgaları ve bukleleri göreceğiz....
-
Rektal kanama genelde tuvalet kağında veya dışkıda parlak kırmızı renginde kan ile kendini belli eder. Büyük abdestinizdeki koyu kırmızı re...
-
uzunluk: minimum 90 maksimum 120 m genişlik : minimum 45 maksimum 90 m uluslarası maçlarda, uzunluk: minimum 45 maksimum 90 m genişlik : m...
-
Böbrek taşını harekete geçiren kimyasal güç avakado yaprağında bulunan "Methhychavicol" dur. Avakado yaprağını kaynatarak elde ede...
-
Teninize uygun parfüm olduğu gibi burcunuza görede parfümünüz olduğunu biliyormusunuz...İşte burcunuza uygun parfümler SU GRUBU (Yengeç,Bal...
Uyarı
Bu site yayınlanan sağlık ile ilgili bilgiler , ziyaretçilerini bilgilendirmek amacıyla yayınlanmaktadır.
Burada yayınlanan yazıların tamamı bilgilendirme amaçlı olup, hiçbir şekilde hekim muayenesi ve konsültasyonunun yerine konulmamalı, hastalık ve diğer sorunlara yönelik teşhis ve tedavi amaçlı olarak kullanılmamalıdır.
Sağlığınızla ilgili acil durumlarda, bekleme süresi sağlığınızı olumsuz yönde etkileyebileceği için, zaman geçirmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmanızı öneririz.
Genel Kişisel Web
Genel Kişisel Web
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder