26 Kasım 2009 Perşembe

Şiddetli öksürük için elma çayı hazırlama

Kış aylarında, pek çoğumuzun sıkça karşılaştığı bir durum olan öksürük ve belgam atamama probleminden kurtulmanın pratik ve doğal bir yolu mevcut. Elma çayı.

Şiddetli öksürük için : 1 litre suyun içine, ince dilimlenmiş 1 adet adet elmayı kabuklarıyla birlikte atın. Haşladıktan sonra çay gibi sıcak olarak için.

Balgam söktürmek için : Elma kabukları ile yapılan çay, hem göğüsü yumuşatır, hem de, balgam söktürmek için idealdir. Tarifimize gelince; Elmanın kabuklarını soyun, İçine biraz tarçın, zencefil ve karanfil atılır. 10 dak demlendirdikten sonra, içilir.

Ahmet marankiden öksürük tedavisi

Uzun süren öksürükler bir hastalık olmayıp,çeşitli hastalıkların belirtisidir. Herhangi bir tıbbi hastalığa bağlı olmayan uzun süreli öksürüklerde bazı bitkisel tedaviler uygulanabilir.

Okaliptüs,nane, ıhlamur, zencefil, meyankökü hapları ve şurupları. c vitamini, ıhlamur, zencefil, şahtere, hibiskus, meyankökü öksürük için faydalıdır.

Ihlamur, zencefil, meyankökü birlikte kaynatılırsa etkisi büyük olur.Yulaf samanı çayı ile üzerlik tohumu da kronik bronşite ve öksürüğe iyi gelir.

Öksürük için pratik bitkisel formüller:

Malzemeler:
2-3 parça parmak ucu kadar zencefil,
iri bir tutam ıhlamur,
1 çay kaşığı hibiskus,
1 çay kaşığı şahtere otu

Uygulanışı: Malzemeler 1 su bardağı kadar suda 3-4 dakika kaynatılır.2-3 dakika demlendirildikten sonra içilir.

Şekeri fazla kullanmak doğru değildir. Çaya nöbetşekeri konulursa öksürüğü azaltır.

* Günde 2-3 kere meyankökü çiğnemek de yararlıdır.

* Zencefil, kekik ve alerjik kökenli olmayan öksürükte karabiber faydalıdır.

* Kronik öksürük için 2 adet karaturp,kabak oyacağı ile 5-6 yerinden oyulur.oyukların içine bal doldurulur ve sadece oyukların üstü turp parçaları ile kapatılarak 24 saat bekletilir.Sonra içindeki sıvı şişeye doldurulur ve günde 3 çorba kaşığı içilir.

* Kuşburnu, ısırgan, zencefil, şahtere ve hibiskus çaylarını içmek de yararlıdır.

* Ebegümeci kaynatılır,zeytinyağı ve limon katılarak bol bol yenirse göğsü yumuşatır.Öksürüğü hafifletir ve balgam söker.

* Toz zencefil ile bal karıştırılarak yenilirse öksürüğe iyi gelir.

19 Kasım 2009 Perşembe

Bebekleri Anlama Rehberi

‘Bebekleri anlama’ rehberi


Anneler bebekleri doğduğunda ne kadar kitap okurlarsa okusunlar, hatta anneleri, kayınvalideleri, arkadaşları ve kız kardeşlerinden bebek bakımı konusunda destek de alsalar, bebeklerini büyütürken onlarca soruyla karşı karşıya kalırlar.

Bu soruların yanıtlanmaması endişeye dönüşür. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. İbrahim Çelik, annelerin bebek bakımında artık halk efsanesine dönüşmüş bilgilerin doğrularını anlatarak, annelere bir mini rehber oluşturdu. İşte anneler için bebeklerini anlama rehberi:

1- Anne üşütünce kendi karnı ağrır, bebeğe bir şey olmaz!
Anne üşütürse en fazla kendi karnı ağrır, zira soğukta bağırsak hareketleri hızlanır, bu da karın ağrısı olarak hissedilir. Ancak bu durumun süt yoluyla bebeğe geçmesi söz konusu değildir.

2- Anne gazlı içecek tüketirse bebekte gaz olmaz
Gazlı içecekler, sıkıştırılmış karbondioksit içeren sıvılardır. Bunlar içildiğinde açığa çıkan serbest karbondioksit midede gaz baloncukları şeklinde şişkinliğe yol açar. Ancak bu gaz baloncuklarının süt yoluyla bebeğe geçmesi fiziksel olarak imkânsızdır. Benzer şekilde gaz yapan yiyecekler, annede gaz yapabilir. Ancak bu gazın da süt yoluyla fiziksel olarak bebeğe geçmesi söz konusu değildir.

3-Yeşil kaka yapıyorsa araştırmak gerekir
Bebeğin kakasının yeşil olmasına neden olan çok sayıda sebep vardır. En temel neden bağırsak pasajının hızlanmasıdır. Bağırsak hareketini artıran her türlü fiziksel ve kimyasal etken bebeğin kakasının yeşil olmasına neden olur. Bu, çoğunlukla da belirgin bir sebep olmadan olur.

4- Anne strese girince sütü de etkilenir
Bilimsel olarak süt salgısını artırdığı kanıtlanmış özel bir gıda ne yazık ki yok. Anne sütü üzerine etkili olan temel faktörler şunlardır: Annenin yapısal ve genetik özellikleri, emzirmeye olan arzu ve inancı, normal doğum sonrası en kısa sürede bebeğin anne memesiyle buluşması, annenin ağrı, sancı ve stresinin olmaması, doğru teknikle ve sık aralıklarla emzirmesi, bol sıvı alması ve dengeli beslenmesi.

5- Tırnak kesmek için kırkının çıkmasını beklemeyin
Bebeğin tırnakları, tırnak yatağını ne zaman geçerse o zaman kesilir, bunun için kırkını beklemeye gerek yoktur.

6- Hava sıkışınca hıçkırık olur
Bebeğin hıçkırmasının nedeni midede sıkışıp kalan bir hava cebininin mideden dışarı diyafram kasına doğru bir baloncuk oluşturup bu kası uyarmasıdır. Sıkışan bu hava kitlesi çıkıncaya kadar hıçkırık sürer.

7- Göz yaşarması, göz zarının tahriş olması demektir
Bebeğin göz yaşarması çoğunlukla mikrobik, alerjik ya da fiziksel bir etkenin göz zarını tahriş etmesine tepkisel olarak ortaya çıkar. Bazen de gözyaşı kanallarının doğuştan tıkalı olması nedeniyle gözyaşının buruna drenajındaki zorluk nedeniyle olur.

8- Yer yemez kaka yapmasından korkmayın
Tüm canlılarda var olan bir refleksin yenidoğandaki görünümü gastrokolik refleks, mideye bir gıda maddesi girdiğinde, eş zamanlı olarak kalın bağırsaklar da harekete geçerek bağırsak içinde bulunan dışkının dışarı atılması hadisesidir. Son derece sağlıklı ve fonksiyonel bir süreçtir; kesinlikle sindirim ya da emilim bozukluğunun işareti değildir.

9-Şekerli suya alışınca memeyi reddeder
Yenidoğan sarılığında bebeğin beslenmesinin rolü büyüktür. Anne sütü yetersiz olan bebeklerde sarılık daha erken ve uzun sürer. Önceki yıllardan kalma bir alışkanlık olarak, aç kalan bebeğin en azından şekerli suyla beslenmesi gereksiz, hatta zararlı bir davranır olabilir. Zira şekerli suyun tadına alışan bebek anne memesini reddedebilir.

10- İlk üç ay yalancı meme vermeyin
Bebeğin yalancı emziği tutmak için yaptığı dil-damak-dudak hareketleri anne memesini emerken yaptığından farklıdır. İlk günlerde bebekler yalancı emziği tutmakta çok başarılı olamaz Ancak bir kere bu işi başardıklarında bu kez de anne memesini kavramakta zorluk çekerler. Bu da memenin bırakılması ve biberonla beslenmeye geçiş anlamına gelir. Mümkünse ilk üç ay bebeklere yalancı meme verilmemelidir.

11- Ağlayan bebeği sık sık kucaklayın
Yenidoğan bebeğin kendini güvende ve huzurlu hissedeceği tek ortam olan anne kucağından şımaracağı gerekçesi ile mahrum kalması ne acı! Bebeğiniz her ağladığında kucaklayın.

12- Bebek memeyi bulunca rahatlar
Bebekleri hayata bağlayan, güçlü arama refleksleridir. Bu refleks sayesinde bebek, anne memesini arar, bulunca da emer. Böylece hem karnı doyar, hem de kendini güvende hisseder. Dolayısıyla karnı tok bile olsa yenidoğan bebek, sürekli doğru yeri bulana kadar aranır.

13- Sık hapşırması reflekstir
Yenidoğan bebekler genellikle doğum sırasında burunlarında bulunan salgı ve mukusu atmak için sık sık hapşırırlar. Bu tamamen refleks bir olay olup üşütme ile ilgili değildir.

14- Bebeğin memesinde süt toplanırsa korkmayın
Anneden gecen hormonların etkisiyle yenido-ğan bebeğin memelerinde süt toplanabilir, buna hiç el sürmemek en iyisidir. Bu, bir kaç hafta içinde zaten kendiliğinden geçecektir. Masaj, memede enfeksiyona yol açabilir...

15-Göbeğinde fıtık varsa kendiliğinden geçer
Göbek fıtıkları, portakal büyüklüğünde bile olsa genellikle kendiliğinden geçen oluşumlardır. Üzerine bağlanacak cisimlerin bu sürece olumlu ya da olumsuz etkisi olmaz.

16- Göbeği düşsün diye toz kullanmayın
Göbek tozu çok eski yıllarda kullanılan bir çeşit antibiyotik olup günümüzde kesinlikle kullanılmamaktadır. Göbeğe kullanılacak en iyi madde yüzde 70’lik alkol solüsyonlarıdır.

17-Gözündeki çapağa anne sütü damlatmayın
Evet anne sütü içindeki antimikrobial maddeler yüzeysel göz enfeksiyonlarında işe yarayabilir. Ancak en doğrusu hekimin görüp karar vermesidir.

18- Bitki çayı gazı gidermez
Bitki çaylarının ya da geleneksel gaz gidericilerin bilimsel olarak bir faydası kanıtlanmamıştır. Bu içeceklerin temelde zararı içlerinde bulunan şeker nedeniyle bebeğin anne sütünden soğuması ve biberona alışmasıdır.

19- Her gün yıkamak çok önemli
Bazı bebekler banyodan sonra çok rahatlar. Büyüme hormonu uykuda salgılandığından dolaylı yolla banyo, büyümesine katkı sağlayabilir.

20- Bebeği tuzlamanın ölümcül tehlikesi var
Anadolu’da halen yaygın olarak kullanılan yenidoğan bebeğin tuzlanması âdeti, son derece tehlikeli ve ölümcül sonuçları olabilecek çağdışı bir uygulamadır.

Odasını Hazırlaken Nelere Dikkat Etmeli

Odasını hazırlarken nelere dikkat etmeli?

Yeni bir anne adayı olarak dünyaya getireceğiniz bebeğiniz için hazırlıklara nereden başlamanız gerektiğini bilemiyorsanız bize kulak verin. İşte onun sağlığını kollayan bir oda için yapmanız gerekenler...

Doğrudan güneş alsın
İşe oda seçiminden başlayın. Öncelikle yatak odanıza yakın ve doğrudan güneş alabilen odayı seçmelisiniz. Mobilya ve perde tercihinizi de açık renk ve kolay temizlenebilenlerden yana kullanın. Aydınlatmada kullanılan lamba ise ışığı tavana yansıtanlardan olmalı. Odanın sıcaklığına gelince ibre, günün her saatinde 16-25 derece arasında olmalı.

Sert bir yatak tercih edin
Keskin ve sivri köşeleri olmayan, aralarında 6 santimetreden fazla mesafe bulunmayan parmaklıklı bir karyolanın içine oturtulmuş düz ve sert bir yatak tercih edin. Yumuşak yatak bel kemiğini eğriltebilir. Sıkı doldurulmuş pamuk ve yün yataklar istenilen sertliği sağlar. Yatağın sertliği sizi tatmin etmiyorsa, bir battaniyeyi birkaç kat katlayıp üzerine çarşaf geçirerek de kullanabilirsiniz.

Karyolası hazırlanırken yatağın üzerine büyük bir muşamba, üzerine de ıslaklığı emmesi için pamuklu örtü serin. Böylece bebeğiniz altını ıslatınca bütün yatağı ıslatmamış olur.

Kuş tüyü yorgan kullanmayın
Çocuklar için hazırlanacak bir yorgan hiçbir zaman kalın ya da kuş tüyünden olmamalı. Kuş tüyü fazla sıcak tutar ve terletir. Üstelik bebeğinizin tüylere karşı alerjisi de olabilir.

Yastık şart değil
Yastık bebek için gerekli değil. Bebeği yastıksız yatırmak, daha derin soluk almasını ve göğsünün genişlemesini sağlar.

Anneler İçin Emzirme Rehberi

Anneler için emzirme rehberi


Bu tarihlerde hem sivil toplum örgütleri, hem de Sağlık Bakanlığı emzirmeyi sürekli gündemde tutmak için etkinlikler ve kampanyalar düzenliyor

Bebekle en yakın temas emzirmeyle sağlanır
Emzirme, anne ile bebeğin baş başa kalabildiği, gözleri ile konuşabildiği çok özel bir süreçtir. Bebek ile en yakın temas, emzirme ile sağlanabilmektedir. Mükemmel ve eşsiz bir besin içeriğine sahip olan anne sütü, aynı zamanda bebeğin mikrobik hastalıklardan korunmasında önemli rol oynar. Son yıllarda yapılan çalışmalar, emzirmenin bebeğin beyin gelişimini desteklediğini; obezite, diyabet gibi hastalık risklerini de azalttığını göstermektedir.

Emziren annelerde doğum sonrası kanamalar daha az olmakta; meme ve yumurtalık kanseri, kemik erimesi gibi hastalıklar da daha az oranda görülmektedir. Başarılı bir emzirme süreci için doğru bir başlangıç yapılması çok önemlidir. Bebeğini besleyebilme içgüdüsü, bazen annelerde yoğun bir kaygıyı da beraberinde getirir. Bu dönemde anneye güven telkin etmek, olumsuz düşüncelerden uzaklaştırmak ve destek olmak çok önemlidir. Amerikan Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Hilda Çerçi Özkan konuyla ilgili bilgiler verdi:

Doğar doğmaz emzirilmeli

* Anneler, kendilerini psikolojik olarak emzirmeye hazırlamalı, emzirmenin bir sabır işi olduğunu bilmelidir.
* Sütün gelmesini beklemeden bebek doğar doğmaz ilk yarım saat içerisinde emzirmeye başlanmalıdır. Bu sürede bebeğe kesinlikle şekerli su verilmemelidir.
* Doğumdan itibaren her ağlama ya da süt isteme durumunda, saat sınırlaması olmaksızın bebekler emzirilmelidir. İlk haftalarda üç saatten fazla uyuyan bebekler, uyandırılarak da olsa, emzirilmelidir.
* Bebeğin memeye doğru şekilde yerleştiğinden emin olmalıdır. Bunun için bebek ağzını tam olarak açmalı ve meme ucu çevresindeki kahverengi bölgeyi tamamen ağzına almalıdır. Bebeğin çenesi memeye gömük, alt dudak hafif dışa kıvrılmış pozisyonda olmalıdır.
* Emzirmeden önce veya sonra bebeğe mama, şekerli su ve diğer besinleri vermekten kaçınılmalıdır.
* Emzirme döneminde bebeğe biberon verilmemeli ve hatta ilk haftalarda emme şaşkınlığını önlemek için emzik bile kullanılmamalıdır.
* Gebelikte olduğu gibi anneler kendilerine özen göstermeli, dengeli beslenmeli, günde 2-3 litre sıvı tüketmelidir. Anneler, ayrıca yeterince dinlenmeli, moralini yüksek tutmak için eşinden ve çevresinden yardım almalıdır.

Çalışan annelere önemli ipuçları

* Anne sütünü sağmak için iyi emen bir makine edinilmelidir.
* Eğer annenin sütü çoksa işe başlamadan önce günde en az bir kez süt sağarak, ufak bir depo oluşturmalıdır.
* İşyerinde süt sağmak için uygun bir ortam sağlanmalıdır. Bu konu için gerekli izinler alınmalıdır.
* 3-4 saatte bir sağılan süt, buzdolabında saklanmalı; eve götürülürken, buz kalıpları arasında özel soğutuculu bir çantada taşınmalıdır.
* Elde edilen sütler, saklama poşetleri içinde buzdolabında 24 saat, iki kapılı buzdolabının buzluğunda 3 ay, derin dondurucuda 6 ay saklanabilir. Süt saklama poşeti içinde bulunan sütler, bebeğe verilmeden önce ılık su dolu bir kap içerisinde ısıtılabilir.
* Isıtılan süt; kaşıkla, bu amaçla üretilen küçük plastik kadehlerle bebeğe verilmelidir. Bebek sütü bu şekilde almıyorsa, biberon da kullanılabilir.
* Yakınlık hissi için anneler, bebeğin resmi veya ona ait bir giysisini işyerine götürülebilir.
* Anneler, evden çıkarken ve işten döner dönmez bebeğini emzirmelidir.

Bebeği memeden kesmek sabır ister

Amerikan Hastanesi Yenidoğan Bölümü Emzirme Danışmanı Hemşire Beyhan Numan’ın, bebeğini memeden kesmek isteyen annelere önerileri var:
Bebeğin memeden kesilmesi için belirlenmiş bir zaman yoktur. Burada iki önemli faktör vardır. Hem bebeğin hem de annenin bu duruma hazır olması gerekir.
Bebeği memeden kesmek için çelik gibi sinir ve sabır gerekir. Bu dönemde annelerin kendilerini suçlu hissetmeleri normaldir. Bebeği memeden kesmek bir günde uygulanabilecek bir işlem değildir.
Memeden kesmenin bebeğin hasta olduğu dönemlere denk getirilmemesine dikkat edilmelidir.
Memeden kesme bir gün içinde gerçekleşirse bebek huzursuz olabilir. Annenin ise memeleri şişer ve ateşi çıkar. Memelerde dolgunluk ve tıkanıklık gelişip antibiyotik kullanımı gerekebilir. Tıkanıklıkların açılmaması durumunda ameliyata kadar gidilebilir.
Bebek, emzirme seansları azaltılarak ve emzirme süreleri kısaltılarak emzirmeden kesilmelidir. Dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biri önce gündüz seanslarını azaltmak, daha sonra gece seanslarına geçmektir. Eğer hiçbir şekilde başarılı olunmuyorsa bebeğiniz hazır değil demektir.

18 Kasım 2009 Çarşamba

Çocuk Beslenmesi

Çocuk Beslenmesi



Bebek ayına uygun olarak beslenmelidir!
Aşağıdaki bilgiler kesin bir kural olmamakla birlikte bebeğin ayına uygun beslenmesi konusunda fikir vermek amacıyla derlenmiştir.
Bebeklerin gelişim durumları her zaman burada bahsedilen sınırlara uymayabileceği gibi, bazılarının bir uzman tarafından değerlendirilmesi de gerekebilir.




0-6 ay arası beslenme

6-9 ay arası beslenme

9-12 ay arası beslenme

Daha detaylı bilgi için Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Merkezlerimize başvurunuz.

0-6 Ay Arası Beslenme

Anne sütü ilk 6 ay bebek için ideal bir besindir ve iyi beslenen bir annenin bebeği için tek başına yeterlidir.

Anne Sütü

Bakanlığımız Anne ve Çocuk Sağlığı hizmetleri kapsamında çocuk sağlığının korunması, hastalıkların azaltılması, ölümlerin önlenmesi anlamında 1987 yılından bu yana diğer çocuk sağlığı programlarına paralel olarak "Anne Sütünün Teşviki" programı uygulanmaktadır.

Program kapsamında Emzirme Haftası olan Ekim ayının ilk haftasında çeşitli sektörlerle işbirliği ile ülke düzeyinde aktiviteler yapılmakta ve mesajların geniş kitlelere ulaşması sağlanmaktadır.

Bebekler için en iyi besin anne sütüdür!

Anne sütü emen bebeklerde kansızlık görülmez, çünkü anne sütünde kansızlığa karşı yeterli miktarda demir vardır. Anne sütünde bebeğin büyümesi için gerekli olan maddeler inek sütündekinden daha fazladır.

Doğumdan sonraki ilk 24 saat içinde bebek emzirilmeye başlanmalıdır!

Doğumdan hemen sonra bebeği kucaklamak anne ve bebek arasında sıkı bir bağ oluşturur ve kucaklanan bebek doğal olarak memeyi bulur ve emmeyi öğrenir. Anne sütü alan bebeklerde güven duygusu gelişir, psikolojik olarak bebek daha huzurludur.

Anne sütü ve doğumdan sonra gelen ilk sarı süt (halk arasında ağız olarak bilinir) bebeği ishal, öksürük, soğuk algınlığı ve diğer hastalıklardan korur. Ağız, bebeğin ilk aşısıdır. İlk günlerdeki ağız sütü azdır, ancak bebeğin tüm ihtiyacını karşılar. Bu dönemde bebeğe şekerli su, mama, inek sütü veya başka gıdalar verilmemelidir. Bu gibi ek besinlerin verilmesi bebeği hastalandırabilir ve iştahını keser.

Bebeklere ilk 6 ay içinde mutlaka anne sütü verilmelidir!

Anne sütü bebeğin ilk 6 ayında ihtiyacı olan her türlü besin değerine sahiptir. 6. aydan sonra anne sütüne ilave olarak ek gıdalara başlanabilir. Anne sütünde yeterli miktarlarda vitamin, protein, yağ, demir ve benzeri maddeler vardır. Yeterli miktarda su içerdiği için, çok sıcak iklimlerde dahi ayrıca bebeğe su vermeye gerek yoktur.

Anne sütü alan bebeğe ayrıca inek sütü verilmez!

Ek gıda başlandıktan sonra anne sütü 1-1,5 yaşına kadar bebek için önemli bir enerji ve besin kaynağıdır. Özellikle bebeğin hasta olduğu dönemlerde anne sütü bebeğe rahatlık sağlar, sindirimi kolaydır ve daha iyi hazmedilir. İshal ve Üst Solunum yolu enfeksiyonu hastalıklarının daha kolay iyileşmesini sağlar.

Anne sütü daima taze, temiz uygun ısıdadır, hastalıklardan korur, doğal besinlerden içeriği en mükemmel olan gıdadır. Emzirme çene ve diş sağlığı için yararlıdır, konuşmayı kolaylaştırır.

Anne sütünün sindirimi kolaydır. Çünkü içinde inek sütünde ve hazır mayalarda bulunmayan lipaz enzimi gibi sindirimi kolaylaştıran enzimler vardır. Dolayısı ile anne sütü ile beslenen bebeklerde kabızlık ve gaz sancısı daha az görülür.

Anne sütü sterildir ve bebeğe doğrudan verildiği için mikroplarla karşılaşma olasılığı azdır.

Annenin bebeğini emzirmesi kendi sağlığı açısından da iyidir. Emzirmeye erken başlayan kadınlarda, doğumdan sonra uterus (rahim) küçülmesi çabuklaşır, kanama erken kesilir. Emziren kadınlarda over ve meme kanseri daha az görülür.

Eğer bebek anne sütü almıyorsa; 4. ayda yumurta sarısı başlanır. Katı pişirilmiş yumurtanın sarısının önce 1/8'i sütle ezilerek verilir. Miktar yavaş yavaş artırılır.

5. ayda; 4. ayda verilen ek besinlere ilave sebze çorbasına başlanır. Mevsimine göre, patates, havuç, kabak veya ıspanak bebeğe verilebilir. Bir süre sonra bu çorbaya bir tatlı kaşığı bulgur veya pirinç eklenerek pişirilebilir.

Ayrıca 5. ayda; acısız tarhana çorbası, pirinçli ve yoğurtlu çorbalar bebeğe verilebilir. Bir çorba kaşığı ile başlanıp yavaş yavaş miktarı artırılır. 5. ayda, meyve suyu yerine meyve püresi de tercih edilebilir.

6. ayda, 4 ve 5. aylarda verilen besinlerin yanı sıra tüm aile için acısız pişirilen mercimek çorbası bebeğe verilebilir veya bir çorba kaşığı mercimek sebze çorbasına katılarak pişirilebilir. Küçük bir miktar kıyma, çorbalara eklenir.

Daha detaylı bilgi için Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Merkezlerimize başvurunuz.

6-9 Ay Arası Beslenme

Bebeğinize anne sütü vermeye devam edin!

Genel olarak anne sütü ilk 6 ay için ideal bir besin kaynağıdır. Fakat 6 aydan sonraki bebekler yalnızca anne sütüyle büyümelerini sürdüremezler. Ek gıdalara başlanması gerekir.

Bebekler 6 aylık iken ağızları yarı katı gıdaları kabul etmeye uygun hale gelir. Dişler belirginleşir ve dil artık katı gıdaları dışarı atma refleksini kaybeder. Mide ve barsak sistemleri nişastayı daha iyi hazmetmeye başlar.

Ek beslenmeye bebek 6 aylık olduğunda başlayın!

6 aylık bebeğe ilk verilecek ek gıda yoğurttur!

Emzirdikten sonra bebeğe yoğurt verilebilir. 2-3 gün sonra yoğurda alışmış olan bebeğe bir tatlı kaşığı meyve suyu başlanır. Meyve suyunun miktarı yavaş yavaş artırılır.



Bebekler Neden Ek Gıdaya İhtiyaç Duyarlar?

1. Anne sütü miktarındaki azalma;
Yapılan çalışmalara göre eğer anne yeterince besleniyorsa, anne sütü bebeğe ilk 6 aya kadar yeterlidir. 6. aydan sonra bebek, anne sütünden ihtiyacı olan enerji, protein ve diğer besleyici faktörleri yeterince alamaz. 6. aydan sonra ek besinlere başlanmalı ve bebek 2 yaşına gelene kadar emzirilmelidir.



2. Bebeğin besin ihtiyacındaki artış;
Ek beslenme yapılmadan sadece anne sütü verilmeye devam edildiği takdirde demir eksikliği anemisi gibi bazı problemler ortaya çıkabilir.



3. Bebekler artık sıvı olmayan yarı katı gıda maddelerini kabul edebilecek duruma gelir;
Bebekler 6. aydan itibaren yarı katı gıdaları kabul edebilecek hale gelirler ve kaşıkla verildiğinde gıdaları geri çıkarmazlar.



4. Bebekler kendi bağışıklık sistemlerini geliştirmek zorundadırlar;
Bebekler yaşamlarının ilk aylarında, annelerinden aldıkları koruma faktörleriyle hastalıklara karşı korunurlar. Bu koruma 4-5. aydan itibaren kaybolur. Dış ortamdaki mikroplarla karşılaşmaları sonucu kendi bağışıklık sistemlerini geliştirirler.



5. Bebekler annelerinden daha bağımsız hale gelirler;
Ek gıda ile beslenme döneminde, bebekler daha bağımsız ve hareketli olurlar, bu onların çevredeki mikroorganizmalar ile temas etmelerini kolaylaştırır. Bu nedenle bebekler daha sık enfeksiyon hastalıklarına yakalanırlar. Bu hastalıklar arasında ishal önemli bir yer tutar.

Bu dönemde yetersiz beslenen bebekler daha kötüye gidebilir ve malnütrisyon (beslenme yetersizliği) görülebilir. Bu durum, bebeklerin yetersiz kilo alımı ve bazen de kilo kaybı ile birlikte büyüme ve gelişme tablolarının duraksamasıyla kendini gösterir.



6. Bebeklere değişik lezzetlerde ve tarzlarda yemekler sunmak, çocukluk çağındaki yemek sevmeme alışkanlığını önlemede yardımcı olur.
Bebeğin dişlerin çıkmaya başlamasıyla, katı ek gıdalar da verilmeye başlanır. Bilindiği gibi 6. aydan sonra anne sütündeki demir miktarı azalır. Bu açığı kapatmak için demir ihtiva eden ek gıdalar bebeğe verilmelidir. En iyi demir ihtiva eden gıda kırmızı ettir. Kırmızı et, bebeğe, kıyma şeklinde sebze çorbasına katılarak verilebilir. Kıyma yerine çorbaya iyice kıyılmış karaciğer de katılabilir. Bir çay kaşığı ile başlanan karaciğer daha sonra yavaş yavaş artırılarak verilebilir.

Eğer aile bütçesi et almaya uygun değilse; et yerine fasulye, nohut, mercimek, bezelye veya üzüm pekmezi gibi gıdalar verilebilir. Bu gıdalar da içlerinde yüksek oranda "demir" ihtiva ederler.

6. aydan itibaren kahvaltı başlanır. Haftada 2 kez yumurta sarısı verilebilir. Alerjik olabileceği için bir yaşından önce beyazı tavsiye edilmemektedir. Ek gıdalara alışan bebeklere, balık ve kıymalı yağsız sebze yemekleri de verilebilir.

Daha detaylı bilgi için Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Merkezlerimize başvurunuz.

9-12 Ay Arası Beslenme

Bebeğinizi 2 yaşına kadar emzirmeye devam edin!



Bebek 2 yaşına gelene dek anne sütüne devam edilmelidir.
9 aylık bebekler artık katı gıdaları çiğneyebilirler, evde herkes için pişen yemeklerden yiyebilirler.
Bu yaş gurubundaki bebeklere uygun yemekler şunlardır: Yoğurtlu ve sütlü, mercimekli çorbalar, iyi pişmiş nohut ve mercimek yemekleri, patates, kabak, taze fasulye, pazı, ıspanak gibi sebze yemekleri, balık, köfte, et yemekleri, etli veya mercimekli dolmalar.
Ekmek ve soyulmuş meyve parçaları bebeğin eline verilebilir. Bebeğe makarna ve pilav da verilebilir.
Çay, gazoz, çikolata, şeker v.b yiyecekler bebeklere verilmemelidir.
Bebek, kendi kendine yemek yemeye alıştırılmalıdır
1 yaşına gelmiş bebeğin yemekleri iyotlu tuz (ailede herkesin yediği yemekler) ile pişirilmelidir.

Emzirmenin Bebeğiniz İçin Faydaları

Emzirmenin bebeğiniz için faydaları


Emzirmenin asıl amacı bebeğin beslenmesidir.Ayrıca emzirmenin bir aile planlaması yöntemi olarak kullanılabilmesi,desteklenmesini sağlaması açısından önemlidir.Yaşamın özellikle ilk 6 ayı içinde bebeği beslenmenin en sağlıklı yolu emzirmedir.


İlk iki yıl içinde beslenmenin ana kısmını anne sütünün oluşturması önemlidir.

Emzirmenin bebek sağlığı açısından faydaları

· Bebeğin bağışıklık sistemi üzerinde olumlu etkisiyle bebeği hastalıklardan korur.Yenidoğan bağışıklık açısından olgun değildir.Bu görevi anne sütü yüklenir.İlk günlerde kolostrumla çok yüksek miktarda geçen antikorlar bebeği sistematik hastalıklardan korur.Bebeğin mide-bağırsak sisteminin emzirmeyle korunması daha da uzun sürelidir.Böylece yenidoğan yaşamını tehdit eden pnömoni,tüberkiloz,ishal,kızamık gibi hastalıklardan korunur.Ani bebek ölümleri önlenir.

· Anne sütü çocukluk çağı alerjilerine karşı koruyucudur.

· Bebeğin diş ve damak gelişimi için daha iyi olur.

· Anne sütü verilen bebeklerde ileriki zamanlarda şişmanlığa daha az rastlanır.

· Anne sütüyle beslenen prematüre bebeklerde zeka gelişiminin daha iyi olduğu saptanmıştır.

Emzirmenin anne sağlığı açısından faydaları

· Uterus kasılmalarını sağlar,involüsyon hızlanır.Uterus küçülüp eski haline gelir.

· Meme kanserinden korur.

· Endometriyum ve over kanserinden korur.

· Anne – bebek ilişkisi güçlenir.

14 Kasım 2009 Cumartesi

Okul Çağında Beslenme

Okul çağında beslenme

Okul çocuklarında beslenme hayatın ilk yıllarında oluşan yemek yeme alışkanlıkları daha sonrada sürüp gidecektir, baştan nasıl giderse sonradan da öyle gitmektedir. Süt çocukluğu döneminin sonlarında ortaya çıan büyüme hızının azalması, besin gereksinmesinde de azalmaya neden olur. Bu durum aileyi kuşkulandırır yemek seçme, psikolojik nedenlerle besinleri geri çevirme sıklıkla görlür.

Aile fertleri Anne ve Baba, bu durumlara hazırlık olmalı ve bunun doğal olduğunu bilmelidir. Çünkü gerçekten yemek yemeyen bu çocuklar, daha ileri yaşlarda şişman çocuk olabilmektedirler. Besinlere ilgisinin azalması, okul öncesi yıllara kadar sürebilir. Alınan besinlerde yeterli besinsel öğeler varsa, gelişim normal düzeyde ise, ilgi azalması önemli değildir.

Okul çocuklarında beslenme 6-11 yaş grubundaki çocukları kapsar. Bu çağdaki çocuklarımız büyüme ve gelişmenin hızlı olduğu, yaşam boyu sürebilecek davranışların büyük ölçüde oluşturduğu bir dönemdir. En hızlı büyüme kızlarda 10-12 yaşta, erklerde ise yaklaşık olarak 11 ile 15 yaşlar arasında başlamaktadır. Kızlarda vücut ağırlığı ve boy uzunluğunda artış menarştan yani ( ilk adet kanaması ) bir yıl öncedir. Vücut ağırlığındaki artış yaklaşık olarak 20 yaşına kadar devam eder. Boy uzunluğunda artış ise kızlarda 17 yaştan sonra genellikle durur; fakat erkeklerde yavaşta olsa devam eder.

Büyüme süreci önemli miktarda enerji ve yeni dokuların yapımı için daha fazla miktarda proteini, mineralleri ve vitaminleri gerektir. Tüm enerji ve besin öğelerinin yeterli ve dengeli karşılanabilmesi için 6-11 yaş grubu çocukların tüketmeleri gereke besinlerin iyi kaliteli ve yeterli miktarlarda olması önem taşır. Yetersiz ve dengesiz beslenen çocuk hastalıklara karşı dirençsiz olur, sık hastalanır, hastalığı ağır seyreder ve okula devamsızlık nedeniyle okul başarısıda buna bağlantılı olarak düşer. Bu nedenle okul başarı seviyesini arttırmak, sınıf tekrarlarını azaltarak, eğitim ve öğretimin maliyetini düşürmek gelecek nesillerimizin daha güçlü daha sağlıklı olmasını sağlamak için temel hazırlamak gerekir. Bu bakımdan cocuklarımızın beslenmesine ciddi anlamda özen göstermeliyiz

Okul Çağı Cocuk Beslenmesi

okul çağı cocuk beslenmesi

Bu konunun iki yönü vardır.

1) Okullarda öğle yemekleri ve ilave kahvaltılar,
2) Yatılı okullarda bütün günün yemeklerinin verilmesi.

1- Okullarda öğle yemekleri ve ilave kahvaltılar: Okulda çocuğa ilave yi­yecek vermenin yararları:

a) Çocuklar, evlerinde yeteri kadar beslenmeyebilirler.
b) İhmal yüzünden özellikle sabah kahvaltısı yapılmayabilir.
c) Öğleyin çocuklar evlerine gidemez, besleyici değeri düşük yi­yeceklerle yetinebilirler.

Bu bakımdan okulda öğle yemeği veya ilave yemek vermekle:

a) Evdeki diyetin eksikliği karşılanabilir.
b) İyi beslenme alışkanlığı kazandırılır.
c) Çocukların sosyal gelişmelerine yardımcı olunur.
d) Beslenme bilgilerinin çocuklar yolu ile ailelerine duyurulması sağlanır. Eğer okulda öğle yemeği veriliyorsa, yiyeceklerin miktarı asgari çocuğun günlük gereksinmesinin beşte ikisini karşılayabilmelidir. Ayrıca yemek fiyatlarının ucuz olması, kolayca hazırlanıp pişirilen, aynı zamanda çocukların sevdikleri yiyeceklerden olması; yiyeceklerin mümkün olduğu kadar besin değerlerini kaybetmeden, temizlik kuralları gözönüne alınarak, sağlıklı ve lezzetli olarak hazırlanması gereklidir.

Öğle yemeğinde 1 etli veya kuru baklagilli veya yumurtalı yemek yanına pilav veya makarna ile sebze garnitürü verilir. İçecek olarak süt veya ayran kullanılır.

Öğle yemeği verilmezse, kuşluk kahvaltısı verilebilir. Kahvaltıda 1 bar­dak ayran veya süt, sandviç, meyve vb. en kolay verilebilen yiyeceklerdir. Sandviç içine peynir, köfte, et, yumurta, ceviz içi, fındık içi gibi besinlerden biri konur. Böyle bir sandviç yanında meyve ya da havuç, salatalık, domates, marul gibi sebzelerden biri ve ayranla dengeli bir öğün oluşturulabilir.

Öğle yemekleri ve kahvaltılar çocuklara beslenme bilgisi öğretmek için, birer uygulama olarak ele alınmalıdır. Konu ile ilgili öğretmen, yemek sa­atlerinde öğrencilerle beraber bulunup yiyeceklerin besin değerleri hakkında öğrencileri sürekli uyarmalıdırlar. Gereğinde aile bilgisi, ev işi, sağlıklı bilgisi derslerinde menüler öğrencilerle birlikte yapılıp, uygulanması için de beraber çalışılmalıdır. Unutmamalı ki en iyi öğrenme, uygulamalı olandır

2- Yatılı okullarda beslenme: Sağlık bilgisi ve ev işleri dersleri, okuldaki çocukların iyi bir beslenme alışkanlığı kazanmalarını hedef almalıdır. Ço­cuklara beslenme ilkeleri öğretilip yemek listelerinin hazırlanmasında fi­kirlerinin alınması, artıkları önler. Verilen yemekler, çocukların ge­reksinmelerini karşılayacak miktar ve özellikte olmalıdır.

Dengeli ve yeterli yemek planlama ancak beslenme ve besin bilgisi olan kişiler tarafından yapılabilir. Beslenme ile ilgili öğretmen, bu hususta önderlik etmeli, gereğinde yemek planlama sorumluluğunu üzerine almalıdır. Yatılı okullarda çocukların çoğunlukla sebze yemeklerini sevmedikleri gö­rülmektedir. Bunun nedeni, öğrencilerin yiyeceklerin besin değerleri ve vü­cudun çeşitli besin öğelerine olan gereksinmesini bilmemeleridir. Ayrıca, yi­yeceklerin temiz olarak hazırlanmaması, dikkatsiz pişirme ile renklerin hoşa gitmeyecek durum alması da öğrencilerin yemekleri sevmemelerinin ne­denleri arasındadır. Aynı tip yiyecekleri hergün vermenin de artıkları artırdığı bilinmektedir. Artıkların önlenmesi için beslenme eğitimi ve yemeklerin iyi planlanıp hazırlanması zorunludur. Çocuğun büyüme ve gelişme ve öğrenim başarısı üzerinde beslenme mutlak eskisi olur

bebeklerde Beslenme Önemi

Bebeklerde beslenmenin önemi

Yeni doğan 3.0 – 3.5 kg ağırlıkta bir bebeğin normal büyümesi ve gereksinmesi büyük ölçüde beslenmesine bağlıdır. Vücudun yapı maddeleri, besin öğelerinin yeniden düzenlenmesi ve hücre yapısına dönüşmesiyle sağlandığına göre bebeğin beslenmeden normal büyümesi ve gelişmesi olanaksızdır.

Hücre çalışması ve yeni hücrelerin oluşması için gerekli olan enerji ve besin öğeleri yeterli miktarda ve düzenli olarak karşılanmazsa, çocukta büyüme ve gelişme bozuklukları seyreder

Çoçukların beslenmesinin; bedensel, ruhsal ve zihinsel yönden normal olmalarında, sağlıklı büyümeleri ve gelişmelerinde önemi büyüktür. Çocuklarına iyi beslenmesi; sağlıklı birey, aile ve toplum oluşmasında ilk adımdır. Bugünün çocuklarının iyi beslenmesinin gelecek kuşakların da iyi beslenmesi ve sağlıklı olmasının payı olacağı unutulmamalıdır.

Çocukların beslenmesi özel uygulamalar gerektirir. Çocuğun yaşı ne kadar küçükse, büyümesi o derece hızlıdır; sindirim sisteminin özellikleri nedeniyle getirilebilecek besinler sınırlıdır, beslenme yönünden de başkalarına bağımlıdır; hastalıklara ve dış etkilere dayanıksızdır. Büyümenin en hızlı olduğu ilk aylarda enerji ve besin öğeleri ihtiyacı, vücut ağırlığının kilosu başına en yüksektir. Bu nedenle, çocuğun yaşının özelliklerine göre beslenmesi, normal büyümesi gelişmesi , sağlıklı olmasında, ayrıca gelecekteki yaşamında da büyük önem taşır.

Büyüme ve gelişme, vücudun ölçü ve çalışma düzenindeki erişkinliğe doğru değişme ve olgunlaşma sürecidir. Büyüme ve gelişme, birbirini etkileyen tamamlayan olgulardır. Bu iki olgu, ayrı olarak tamamlanırsa, büyüme; vücutta ölçü yönünden olgunluğa yaklaşmada hücre ve dokuların gösterdiği değişmedir. Gelişme ise, hücre ve dokuların çalışma düzeninde değişmeler ve olgunluk yaklaşma sürecidir. Çocuğun büyümesii gelişmesi, sağlığı ve yaşamını ;beslenme yanında, kalıtım ve çok çeşitli çevre özellikleri etkiler.

Çocuk beslenmesinde amaç, çocuğun olabildiğince en üst düzeyde sağlıklı büyümesi ve gelişmesini sağlamaktır. Tek başına beslenmeyle, çeşitli çevresel etkileri tümüyle yenmek, kalıtsal özellikleri değiştirmek olanaksızdır. Örneğin, sosu kısa boylu bir çocuk iyi beslenmeyle uzun boylu olamaz, ancak iyi beslenmeyle boyunun olabildiğince en üst düzeyde uzamasına yardımcı olunur.

Çocuklar insanların atalarıdır. Çocukların, yapısal ve doğal özellikleriyle ihtiyaçlarına uygun beslenmesi, sağlıklı, güçlü, verimli kuşakların yetişmesinde önemli olduğu kadar sonraki kuşaklar için de ciddi anlamda önem taşır

13 Kasım 2009 Cuma

Anne Sütünün Bebeğe Yararları

Anne Sütünün Bebeğe yararları

Öğretmen, öğrenciye sormuş :
-Yeni doğan çocuklar için anne sütü niçin inek sütünden daha yararlıdır?
Öğrenci hiç duraksamadan cevabı yapıştırmış :
-Anne sütü bir ke daha lezzetlidir. Ekşime mekşime yapmaz. Kedi içip bitiremez. Taşınması daha kolaydır. Üstelik ambalajı da çok nefistir!
Fıkrada esprili bir şekilde özetlendiği gibi anne sütü; hem bebek için hem de anne için mükemmeldir. Anneler emzirerek kendi sağlıklarına katkıda bulundukları gibi ekonomik, hijyenik, zahmetsiz bir besleme şansı da yakalarlar. Bebekler içinse emmek, her yönüyle idealdir. Kendisi için gerekli bütün besinleri anne sütünden sağladığı gibi, annesinin sıcaklığını tensel temas yoluyla hisseder. Daha doğar doğmaz, dünyaya gözlerini açtığı ilk saatlerde ve daha sonraki aylardaki kendisi için gerekli olanları, anne sütünü emerek sağlayabilir. İşte bu yüzden her annenin bebeğine verebileceği en değerli armağan; anne sütüdür. Bu değerli ve ideal besin kaynağının niçin bu kadar önemli olduğunu biraz daha ayrıntılı olarak aktarmak istiyoruz.Aşağıda anne sütü ile beslenmenin etkinliğini değerlendiren yaklaşık 270 çalışmanın en çarpıcı sonuçlarını bulabilirsiniz.

Anne sütünün bebeğe yararları
Anne sütü alan bebeklerin ortalama I.Q. puanları daha yüksektir: Bu konuda çok sayıda çalışma yapılmıştır ancak en yenisi Yeni Zelanda’daki araştırmadır. 1000 birey üzerinde yapılan ve bu bireylerin 18 yıllık incelenmesinden oluşan bu araştırmada, bebekliklerinde anne sütüyle beslenmiş olanların hem zeka seviyeleri hem de öğrenim hayatındaki başarıları daha yüksek bulunmuştur.

Anne sütü mamadan daha kolay hazmedilir ve içeriği daha çok kana geçer: Anne sütü içerdiği bazı enzimlerle bebeğin bu sütü daha kolay hazmetmesini sağlar. Anne sütü inek sütünden daha az protein içermesine karşın, içindeki tüm protein bebeğin dolaşımına geçer. Ayrıca içerdiği demir ve çinko elementleri, bebeklerin bağırsaklardan kana daha kolay geçer.
Anne sütünde bulunan maddeler bebeğin enfeksiyonlara karşı daha etkili korunmasına yardımcı olur ve bebeğin kendi bağışıklık sisteminin gelişimini hızlandırır.

Anne sütü mekonyumun (mekonyum=bebeğin ilk dışkısı) daha kolay çıkarılmasına yardımcı olur: Nispeten kıvamlı ve yapışkan olan ilk dışkı, annenin ilk sütü olan kolostrumun bebeğin sindirim sistemi üzerindeki etkileri sayesinde kolaylıkla, hiç zorlanmadan çıkarılmaktadır
Anne sütü ile beslenen bebekler daha iyi bir sosyal gelişim gösterirler: Yaşamın 12. ayının sonunda, mamayla beslenen bebeklerle anne sütü ile beslenen bebekler karşılaştırıldığında anne sütü ile beslenenlerde psikomotor ve sosyal gelişimin belirgin olarak daha fazla olduğu bulunmuştur.

Anne sütü aşıların etkinliğini arttırır.
Anne sütüyle beslenen bebeklerin ilk üç yılda herhangi bir nedenle ölme olasılıkları nispeten daha düşüktür.
Anne sütü bebek için doğal bir sakinleştiricidir: Anne sütündeki bazı kimyasal maddeler bebek üzerinde belirgin olarak sakinleştirici etkiler gösterirler.
Taze anne sütü asla bakteri içermez: Dahası, anne sütünün bakterilere karşı koruyucu özellikleri de vardır.

Meme emmek bebeğin duygusal bir ihtiyacını karşılar: Bebekler dokunulmaktan ve kucaklanılmaktan hoşlanırlar. Çok sayıda çalışma, kucağa alınmayan ve bedensel temastan yoksun kalan prematüre bebeklerin ölme olasılıklarının daha yüksek olduğunu göstermektedir. Emzirme eylemi esnasında annesiyle yakın bedensel temasta olmak, bebeğin bu önemli ihtiyacını karşılamak açısından çok önemlidir.

Prematüre doğum yapan annelerin sütlerinin bileşimi bu bebeklerin zamanında doğan bebeklerden daha farklı olan besin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olarak daha farklıdır
Anne sütüyle beslenen bebeklerde görme kusurları daha az sıklıkta ortaya çıkar: Anne sütü bebeklerde görme fizyolojisinde önemli rolü olan A vitaminin en önemli kaynağıdır.
Anne sütü bebeği solunum yolu, idrar yolu, göz enfeksiyonlarından, ishalle seyreden enfeksiyonlardan, diş çürüklerinden korur.

Anne sütüyle beslenen kız çocuklarının ileride meme kanserine yakalanma riskleri nispeten daha düşüktür: Hem menopozdan önce, hem de menopoz sonrası ortaya çıkması muhtemel meme kanseri açısından, bebekliklerinde kısa bir süre de olsa anne sütü almış kız çocuklarında bu risk %25 daha düşük bulunmuştur.

Biberonla beslenen bebeklerin ileride Tip I şeker hastalığına (gençlerde görülen insülin kullanımı zorunlu şeker hastalığı) yakalanma riski daha yüksektir: İnek sütünde bulunan bazı maddelere karşı bağışıklık sisteminin ürettiği antikorlar muhtemelen Tip I diyabet gelişimini kolaylaştırmaktadırlar.

Anne sütü ile beslenmeyenlerde ileride multipl skleroz ortaya çıkma riski nispeten daha yüksektir: Her ne kadar nedeni tam olarak ortaya çıkarılmış bir hastalık olmasa da multipl skleroz, bebekliklerinde anne sütü alanlarda, almayanlara göre daha az görülmektedir.
Anne sütü ile beslenenlerde kasık fıtığı ortaya çıkma riski nispeten daha düşüktür: Bilinmeyen bir nedenle anne sütü kasık fıtıklarına karşı koruyucu bir etki göstermektedir.
Anne sütü çocuklarda ortaya çıkan juvenil (gençlik çağında ortaya çıkan) romatoid artrit hastalığı karşı koruyucudur: Anne sütü ile beslenmiş olma, riski %40 oranında azaltmaktadır.
Anne sütüyle beslenenlerde Hodgkin hastalığına yakalanma riski daha düşüktür.
Anne sütü almamış olanlarda bazı çocukluk çağı lenfoma türlerinin ortaya çıkma riski daha yüksektir.

Anne sütüyle beslenen bebeklerde egzama daha az görülür. Egzamaya karşı koruyucu etki özellikle 6 ay ve daha uzun süre anne sütü ile beslenen bebeklerde daha belirgindir.
Anne sütü ile beslenme alerjiye karşı korur ve bu koruyucu etki erişkinlik dönemine kadar sürer. Anne sütü ile bir ay ve daha uzun süreli beslenme hem gıda alerjilerine, hem de solunum yolunda ortaya çıkan alerjilere karşı koruyucudur. Hatta çalışmalar kalıtımsal olarak alerji gelişimine yatkın bireylerde bile anne sütünün koruyucu etkileri olduğunu göstermiştir.
Anne sütü ile beslenen bebeklerde reflü (mideden yemek borusuna gıda kaçağı) ve buna bağlı kusma daha az sıklıkla ortaya çıkar.

Anne sütü bebeğin astım hastalığına yakalanma riskini azaltır ve riskteki bu azalma ileri yaşlara kadar devam eder.
Anne sütü ile beslenen bebeklerde orta kulak enfeksiyonları daha az görülür.
Ani bebek ölümü sendromu biberonla beslenen bebeklerde daha sıktır.
Anne sütü bebeği bakterilerle oluşan menenjit (beyin zarı iltihaplanması) hastalığına karşı korur

İlk Ay Sadece Anne Sütü

İlk Ay Anne Sütü


Sağlıklı bir toplum yaratmanın ilk adımı, öncelikle bebeklerimize sağlıklı başlangıçlar sunarak atılır.

Nedir sağlıklı başlangıçlar?...
Birincisi, bebeklerimize anne karnında sağlıklı bir süreç yaşatmaktır.
İkincisi, onları sağlıklı koşullarda dünyaya getirmektir.
Ve üçüncüsü, doğduktan sonra ne olursa olsun onları anne sütünden mahrum bırakmamaktır.

Bebekler beslenme bozukluklarından ölüyor...
Araştırmalar, ülkemizde binlerce bebeğin sırf anne sütünden doğru bir şekilde yararlanamadığı için yaşamını yitirdiğini ortaya koymaktadır. Sağlık Bakanlığı’nın 2002 verilerine göre, ülkemizde canlı doğan her bin bebekten yaklaşık 38’i bir yaşına gelemeden yaşama veda etmektedir. Daha açık bir ifadeyle her yıl ülkemizde doğan yaklaşık bir buçuk milyon bebekten ortalama elli bini 1 yaşına gelemeden kaybedilmektedir. Bebeklerin ölüm nedenleri arasında beslenme bozuklukları ikinci sırada yer almaktadır. İlk bakışta bu olanaksız gibi gelebilir. Çünkü hepimizin de bildiği gibi, ülkemizde emzirme oldukça yaygın. Doğumdan sonraki ilk aylarda hemen her bebek anne sütü ile beslenmektedir. İstatistiklere göre ise, ülkemizde emzirmeye başlangıç oranı yüzde 95’in, ortalama emzirme süresi ise 12 ayın üzerindedir. Fakat yine de bebeklerimiz beslenme bozukluklarından ölebilmektedir. Neden? Uzmanlara göre bunun en önemli nedeni, ülkemizde emzirmenin yaygın ve süresinin uzun olmasına karşın, ek besinlere gerekenden çok erken ya da çok geç bir dönemde başlanmasıdır. Örneğin; bebeklerin ilk 6 ayda ‘sadece anne sütü’ almaları gerekirken bu dönemde gereksiz olduğu halde ishal riskini arttıran su ilavesi yapılabilmektedir. Ya da sindirim sistemlerinin henüz yeterli olgunluğa ulaşmadığı ilk altı aylık dönemde, onlara ek besin verilmeye başlanabilmektedir.

Her beş yılda bir gerçekleştirilen Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırmalarına göre ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenen bebek oranı 1998’de yüzde 1.3 iken 2003’te yüzde 21’ e çıkmıştır.

Araştırmalar, ‘ilk altı ayda sadece anne sütü alan bebeklerin’ oranının artmış olduğunu gösterse de sonuç yine de yeterli değildir. Peki bu yanlış beslenmenin bedelini, toplum olarak nasıl ödemekteyiz?

Ne yazık ki; bebeklerimiz hala yetersiz ya da yanlış beslenmeden dolayı ölebilmektedir. Hem de bunu önlemek son derece basitken. İlk altı ay yalnızca anne sütü, daha sonra ise ek besinlerle beraber emzirmenin 2 yıla kadar sürdürülmesi... Sadece bu kadar...

İşte bu bilincin yaygınlaştırılabilmesi ve beslenme bozuklukları nedeniyle bebek ölümlerinin yaşanmaması için 1-8 Ekim arası, tüm dünyada ve ülkemizde ‘Dünya Emzirme Haftası’ olarak kutlanıyor. Ve biz, bu hafta aracılığıyla bebeklerimiz için eşi bulunmaz bir besin olan anne sütü ve emzirmenin faydalarını bir kez daha vurguluyoruz.

İlk altı ay ‘mutlaka’ ve ‘sadece’ anne sütü...
Yaşamlarının ilk altı ay içerisinde bebeklerimize sunabileceğimiz en ideal besin maddesi anne sütüdür. Bunun birçok nedeni var. Birkaçını hatırlatacak olursak...

Anne sütü içerdiği koruyucu maddelerle, bebeklerimizin mikroplara karşı ilk aşısıdır. Onları birçok hastalıktan korur, bağışıklık sistemlerinin güçlenmesine de yardım eder. Bebeklerimizin gereksinim duyduğu tüm besin maddeleri, en uygun oranda sadece anne sütünde mevcuttur. Anne sütü mikropsuzdur, her an hazırdır ve ekonomiktir... İlk altı ay boyunca bebeklerimize anne sütü vermek onlara sunabileceğimiz en değerli armağandır.

Altıncı aydan sonra ek gıdalara başlanmasıyla beraber, emzirmenin iki yaşına kadar sürdürülmesi ayrı bir önem taşır. Çünkü büyüme ve gelişmelerinin çok hızlı olduğu bu iki yıllık süre zarfında onları emzirmek, sadece o andaki değil ileriki yıllardaki fiziksel ve ruhsal sağlıklarını da olumlu yönde etkiler. Onları olabildiğince uzun bir süre emzirmek, özellikle de beslenme bozukluklarının önlenmesinde önemli bir role sahiptir. Uzun süre emzirilen bebeklerin ilerde bazı hastalıklara karşı daha dirençli olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca, bu bebeklerin daha zeki olduklarına dair çeşitli araştırma sonuçları da mevcuttur.
Anneler emzirerek kendi sağlıklarına da katkıda bulundukları gibi ekonomik, hijyenik, zahmetsiz bir besleme şansı da yakalarlar.

Bebekler içinse emmek, her yönüyle idealdir. Kendisi için gerekli bütün besinleri anne sütünden sağladığı gibi, annesinin sıcaklığını tensel temas yoluyla hisseder. Bu temas, bebekte güven duygusunun gelişmesini destekler. Daha doğar doğmaz, dünyaya gözlerini açtığı ilk saatlerde ve daha sonraki aylardaki kendisi için gerekli olanları, anne sütünü emerek sağlayabilir. İşte bu yüzden;
Her annenin bebeğine verebileceği en değerli armağan; anne sütüdür.

12 Kasım 2009 Perşembe

Maranki'den domuz gribine karşı kara üzüm özü tavsiyesi

Anne Sütü Vermenin Kadına Yararları

Anne Sütü Vermenin Kadına Yararları

Kendi sağlınız için; Emzirin
Anne sütünün yalnızca bebekler için yararlı olduğunu düşünmeyin. Şüphesiz ki, annenin kendi sağlığı için de gerekli. Çünkü;

-Emzirme anne ile bebek arasındaki bağı güçlendirir
Emzirme annede oksitosin adı verilen hormonun salgılanmasını sağlar. Oksitosin hormonu, rahim kasılmalarının ve süt salgısının sağlanması dışında, annelik içgüdüsel davranışlarını yönlendirmeyle de ilgili bulunmuştur.

-Emziren annelerin kendilerine güvenleri ve annelikten aldıkları haz daha fazladır
Her geçen gün ve her geçen ay giderek gelişen ve büyüyen bir bebeği görmek ve bunun kendi verdiği süt sayesinde doyduğunu bilmenin verdiği bir anne için benzersiz bir duygu olsa gerek...

-Emzirme, doğum sonrası rahmin toparlanmasını hızlandırır
Emzirme sırasında salgılanan oksitosin hormonunun yardımıyla rahim gebelik öncesi büyüklüğüne (her ne kadar doğurmuş bir kadında rahim hiçbir zaman orjinal büyüklüğüne geri dönmese de) daha kolaylaşır. Bu da annenin doğum sonrası kanama riskini önemli ölçüde azaltır. Doğum sonrası emzirmeyen annelere de kanamayı azaltmak için sentetik oksitosin hormonunu veya rahmi kasılmaya sevk eden diğer bazı ilaçları daha yüksek dozlarda ve daha uzun süre kullanmak gerekebilir

-Emziren anneler daha kolay kilo verirler
Emzirme eylemi annenin günlük enerji gereksinimini yaklaşık 500 kalori arttırır. Bebeklerini tümüyle ya da kısman emzirmeyle besleyen annelerin doğum sonrası birinci ayda kalça çevresi ölçümlerini emzirmeyen annelere göre belirgin şekilde daha düşük bulunmuştur.

-Emzirme doğal bir gebelikten korunma yöntemidir
Eğer bebeğinize ek gıda vermiyorsanız emzirmenin gebelikten koruyucu özelliğinden faydalanabilirsiniz.

-Emzirmek anne için doğal bir sakinleştiricidir
Emzirmek gerçekten de hem sakinleştirici hem de uykuya dalmayı kolaylaştırıcı etkiler yaratır. Bu nedenle annelerin bebeklerini emzirirken uykuya dalmalarına sık rastlanır.

-Emziren annelerde demir eksikliğine bağlı kansızlık ortaya çıkma riski azalır
Emziren annelerde doğum sonrası kanama miktarı daha az olduğundan ve emzirmeye devam ettikleri sürece adet görme olasılıkları daha düşük olduğundan bu anneler, doğumda kaybettikleri demir depolarını daha kısa zamanda tekrar oluştururlar.

-Emziren annelerin meme kanserine yakalanma riski nispeten daha düşüktür
-Emzirme, şeker hastalığı olan annenin günlük insülin ihtiyacını azaltır.
-Emziren annelerde endometriyzis hastalığının ilerleme hızı daha düşüktür.
-Emzirmek, annenin ileride yumurtalık kanserine yakalanma riskini azaltır
-Emzirmek annenin ileride endometrium (rahim için tabakası) kanserine yakalanma riskini azaltır
-Emzirme anneyi ileride ortaya çıkacak kemik erimesinden korur
Anne sütünün özellikleri ve yararları hakkında pek çok araştırma devam ediyor. Ancak bugün elimizde olan sonuçlar bile tek başına anne sütünün öneminin anlaşılması için yeterli. İşte bu yüzden annelerin daha hamilelik döneminde kendilerini emzirmeye alıştırmaları ve doğum sonrası oluşabilecek sorunlara karşı hazırlıklı olması gerekiyor. Emzirmeye hazırım ama nelere dikkat etmeliyim diyorsanız işte sizin için derlediklerimiz…

Emzirmenin anneye pratik yararları
Annesütü her yerde ve her mekanda kullanıma hazırdır
Emziren anneler zamandan tasarruf ederler
Biberon kaynatmak, mama hazırlamak için ayrıca zaman ve enerji harcamalarına gerek yoktur.
Emziren annelerin biberon, kutu, şişe gibi yardımcı malzemeler almak için uğraşmaları gerekmez.
Emziren anneler doğa dostudur. Çünkü plastik kutular, biberonlar… doğada geri dönüşümü olan maddeler değildir.
Emziren annelerin temiz su bulma sorunu yoktur. Kullanılan suda kurşun ve alüminyum gibi bebeğin sağlığına zarar verecek maddelerin olmamasına dikkat etmek gerekmez.

Bebeğim Geceleri Neden Sık Uyanır

Bebegim Gecleri Neden Sık Uyanır

Üç aylık bebeğiniz geceleri devamlı olarak uyanıyor ve siz ne istediğini tam olarak anlayamıyorsunuz.. Onu kucağınıza alıp süt şişesini veriyorsunuz ama gerçekten bu durumu düzeltmek için ne yapacağınızı bilemiyorsunuz ve çaresizsiniz.
Bebeklerin gece uykuları yetişkinlerden daha hafif ve kısa süreli olabilirken, bebeğinizin en az sizin kadar uykuya ihtiyacı olduğunu unutmayınız. Bebeğiniz bir neden olmaksızın sık sık uyanmaz. Aşağıdaki şu olasılıkları değerlendiriniz:

Gece süresince ayrı olma endişesi: Bebeğiniz size yakın uyumak istiyor olabilir. Evdeki herkes iyi bir uyku düzenine kavuşana kadar farklı bir uyku düzeni oluşturunuz. Bebeğiniz yatağınızda size sokularak kendini güvende hissettiği en iyi biçimde uyuyabilir ya da yatağınızın yanına yerleştirdiğiniz beşik ya da karyolasında rahatça uyuyabilir. Bebeğiniz yanınızdaki odada uyumaya alışmış dahi olsa, bunu daha iyi düzenleyebileceğiniz bir deneme süreci geçirebilirsiniz. Bebeklerin gece süresindeki gereksinmeleri yeni yaş dönemlerine girmeleriyle değişiklik gösterir. Yukarıda bahsettiğimiz gibi yeni bir uyuma düzeni eskiden geçerli olsa da günümüzde çok fazla uygulanması uygun görülmüyor. Eğer ki bebeğinizin yatağınızda ya da yatağınızın yakınındaki bir karyolada aynı odada uyumasından rahatsız oluyorsanız, bebeğiniz büyümeye başladıkça ve daha derin uykuya dalıp uykusu düzene girdikçe onu yanınızdan yavaş yavaş uzaklaştırabilirsiniz.

Gastroesophageal Reflux: GER gece uyanmalarının en çok görülen ve gizli tıbbi nedenidir. Bebek GER ile düz yüzeye yattığında, mide asitleri yemek borusuna doğru akar ve kusma isteği verir ve neticede yetişkinlerin mide ekşimesi dedikleri bir ağrıya neden olur. Aşağıdakiler GER' i olan bebekteki bulgulardır.

Gün boyunca sıkça kusmak


Sadece huzursuz olmaktan daha önemli bir işaret olan ağrıyla patlak veren ağlama sonucunda uyanmak


Gün içerisinde sık sık gerçekleşen karınla ilgili kolik nöbetlerine bağlı ağrı


Bebeğin yiyecekleri boğazına doğru geri akmasındaki çıkardığı gırtlak sesleri


Beslemeden hemen sonra kalınbağırsakta ya da karın boşluğunda duyulan sancı (kolik) GER tıbbi tedaviyle başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir, bu nedenle böyle bir olasılık için çocuk doktorunuzla konuyu tartışınız.

Besin formülü alerjisi: Eğer bebeğiniz yemeklerden sonra özellikle mızmız ve huysuz ise, besinden alerji kapıyor olabilir ya da eğer ki emziriyorsanız bebeğiniz ana diyetindeki süte karşı alerjik reaksiyon gösteriyor olabilir (süt ve bunun gibi ürünler en çok görülen sorun yaratıclardır. ) Diğer bulgular; yanaklarında kırmızı isilik, makatlarında ortaya çıkan kırmızılık gibi unsurlar içermektedir. Eğer bebeğinizin uykusuz gecelerinin altında yatan faktörün yiyecek alerjisi olduğundan şüpheleniyorsanız, besin düzenini değiştirin ya da doktorunuzun ya da beslenme uzmanınızın tavsiyesiyle sorunlu yiyecekleri bebeğinizin diyetinden çıkarın.

Hava alerjisi: Bebeğinizin uyuduğu ortamdaki herhangi birşeye olan alerjisi burnunun tıkanmasına ve kulak zarının arkasında akışkan bir sıvının oluşmasına neden olabilir. Eğer bebeğiniz düzenli olarak tıkalı bir burunla uyanıyorsa, bebeğinizin uyuduğu ortam için mümkün olduğu kadar toza dayanıklı bir ortam yaratın. Doldurulmuş hayvanlar ve tüylü oyuncaklar çok bilinen toz toplayıcılar ve toz alerjisinin kaynaklarıdır. Bu tür oyuncaklar da düzenli olarak temizlenmeli ya da ortadan kaldırılmalıdır.

Ağlamak bir iletişimdir.
En iyi arkadaşlarınız ya da yakınlarınız size bebeğinizi bağırmaya terketmenizi söyleyebilirler. Bunu asla yapmayınız. Bebeğinizin gece uyanmasına neden olabilecek olasılıkları aramaya devam ediniz. En sonunda hepinizin iyi bir şekilde uyumasını sağlayacak doğru düzenlemeyi, dieti, uyuma pozisyonunu ve ortamı bulacaksınız.

5 Kasım 2009 Perşembe

Anne sütü kesilmesi bebek emzirme

Anne sütü kesilmesi bebek emzirme

Sütten kesilmenin birkaç sebebi vardır. Bunların önde gelenle­rini sıralayalım: Bebek Emmez İse: Yeni doğan bebeğin emmeyişi, ya rahimde yeterince gelişmediğinden ya da erken doğmasındandır. Her iki durumda da bebek zayıftır. Dudak kasları memeden süt emecek güçte değildir. Bebek aç olduğu halde ememez. Anne gerçek sebe­bi bilmediğinden telaşa kapılır ve üzülür. Eğer günlerce bebeğin emmesini bekleyecek olursa maalesef sütü kesilir. Ne Yapmalı • Bebeği zayıf veya erken doğan anneler, daha ilk günden em­mediğini gördükleri takdirde ya elle ya da eczaneden satın ala­cakları vakumlu bir "süt çeker" le memelerindeki sütü temiz bir kaba boşaltmalı; bunu kaşık veya deliği geniş açılmış bir biberon­la bebeğe vermelidirler. • Bebeği emmeye alıştırmak için yavaş yavaş biberon meme­sinin deliğini küçültmeli; yani deliği gittikçe küçülen başlıklar tak­malıdır.

DİKKAT: Bebek "pamukçuk" veya benzeri bir ağız içi yarasın­dan rahatsız ise; yine meme ememeyecek; rahatsızlığın uzun sür­mesi halinde anne sütten kesilecektir. Bu durumda ağız yarası te­davi ettirilmeli; iyileşinceye kadar yine elle veya süt çekerle me­me boşaltılmalı ve kaşıkla verilmelidir. Sütünüz Az İse: Bebeğiniz, muntazaman emzirdiğiniz halde, ki­lo almıyor; memeden sonra ağlamaya devam ediyor ise büyük ih­timalle sütünüz az geliyor demektir. Sütün az gelişi, beslenme ye­tersizliğinden kaynaklandığı gibi; ruhsal durumunuzla da yakından ilgilidir. Sağlığmız yerinde, beslenmeniz de normal ise; ailede ruhsal gerginliğe sebep olan bir geçimsizlik söz konusudur. Ne Yapmalı? • Anne beslenmesine dikkat etmeli, mümkün mertebe ruhsal gerginliklerden uzak durmalıdır. • Sütü az bile olsa, bebeğini emzirmeye devam etmeli; geriye kalan eksikliği sulandırılmış inek sütü ile tamamlamalıdır. İnek sütü, deliği küçük bir biberonla verilmeli ki, bebek rahat emişin­den dolayı biberonu tercih etmesin. • Bebeğin memeden vaz geçmemesi için en iyi usül, iki emzir­meden sonra bir biberonla takviye yapmaktır. Doğırmdan Hemen Sonra Süt Gelmezse: Normal şartlar altında, doğumun hemen arkasından memele­re süt gelmekte; ancak bazı durumlarda sütün gelişi 3-5 gün hat­ta iki hafta gecikebilmektedir. Doğumdan hemen sonra sütü gelmeyen anneler telaşa ve hele üzüntüye hiç kapılmamalı; sütü varmış gibi bebeğini emzirmeye devam etmelidir. Ancak bu arada, gayet tabii ki bebeğin gerekli gıdayı alabilmesi için, deliği küçük açılmış bir biberonla beslen­melidir. Çoğu anneler, "sütüm olmadığı halde, bebeğimi emzirmeye devam etmemin ne faydası .var" diye soracaklardır. Açıklaya­lım: Memedeki süt torbacıklarına sütün gelişi hormonlar tarafın­dan başlatılmakta ve devam ettirilmektedir. Hormon salgılayan bezler, meme uçlarındaki sinirlere bağlı olduklarından bu sinirler tarafmdan uyarılmayı beklerler. Bu uyarı haberi ise, ancak bebe­ğin meme uçlarını emmesi ile doğar. Bebek uzun zaman meme emmediği takdirde, hormon salgılayan bezler hiçbir uyarıcı haber alamayacaklarından hormon salgılamayacaklardır. Hormon sal­gısı olmadan meme içindeki süt torbacıkları süt imâl edemezler. İşte, ilk günlerde sütü olmadığı halde, anneye bebeğini emzirme­ye devam etmesini söylememizin sebebi budur.

Popüler Yayınlar

Related Posts with Thumbnails
Pasta Tarifleri

Uyarı

Bu site yayınlanan sağlık ile ilgili bilgiler , ziyaretçilerini bilgilendirmek amacıyla yayınlanmaktadır. Burada yayınlanan yazıların tamamı bilgilendirme amaçlı olup, hiçbir şekilde hekim muayenesi ve konsültasyonunun yerine konulmamalı, hastalık ve diğer sorunlara yönelik teşhis ve tedavi amaçlı olarak kullanılmamalıdır. Sağlığınızla ilgili acil durumlarda, bekleme süresi sağlığınızı olumsuz yönde etkileyebileceği için, zaman geçirmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmanızı öneririz.
Genel Kişisel Web