22 Ocak 2010 Cuma

Emzirme Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Emzirme Hakkında Bilmeniz Gerekenler


Emzirme saatlerinin ayarlanması

Emzirmenin etkili bir şekilde başlayıp sürdürülmesi için en ideal ve doğal olan yöntem; doğumdan hemen sonra bebeğin çıplak olarak annenin çıplak göğsüne konarak tensel temasın sağlanması ve emmeye hazır olduğunu belli eder etmez emzirilmesidir. Bu mümkün değilse en geç 1 saat içinde anne göğsüne konarak aynı şekilde emzirilmesi sağlanmalıdır. Çünkü bebeğin emmeye en istekli olduğu ilk 1 saat geçirilirse bebek uzunca bir süre isteksizlik duyar ve ilk emzirme çok gecikebilir. Bazı bebekler daha çabuk hazmettiklerinden daha sık, bazıları da yavaş hazmettiklerinden daha aralıklı beslenme gereksinimi duyabilirler. Fakat hangisi olursa olsun bebekler istediklerinden fazlasını ya da azını emmezler.

Anne sütü çabuk hazmedildiğinden özellikle ilk haftalarda bebekler sıkça ve düzensiz olarak beslenmek isterler. Bu yüzden bebeğinizin düzensiz de olsa emme isteğini reddetmemelisiniz. Ancak bazı bebeklerde birkaç hafta sonra emme isteği daha düzenli aralıklar halini alır. İlk iki haftanın ardından bebekler genellikle 2-3 saat ara ile emmeye ihtiyaç duyarlar. Ancak bazı bebeklerde bu aralık daha kısa olabilir. Özellikle ilk aylarda emme saatlerinin mekanik olmadığını aklınızda bulundurmalı ve bebeğiniz istedikçe emzirmelisiniz.

Emzirmeye hazırlık
Bebeği emzirme kararı alındıysa; bu işin her şeyden önce sabır, direnme ve irade gerektirdiğini unutmamak gerekir. Çünkü, bebeği tam anlamıyla doyurmaya yetecek sütün, memelerden gelmesi bazen belli bir süre alabilir.
• Anne sütünün gelme süresi kadından kadına değişebilir.
• Doğum sonrasında asıl sütün gelmesinden önce memeden ‘kolostrum’ (ağız sütü) olarak adlandırılan kıvamlı, koyu, sarı renkte, az yağlı, bol proteinli ve antikorlu bir sıvı gelir. Bu sıvının yüksek besleyici niteliği ve antikor açısından zengin bir yapısı vardır.
• Başlangıçtaki ağız sütü bebek için yeterlidir. Sonraki günlerde emzirme belli bir düzene girince annenin memelerinden süt gelişi fazlalaşır.
• Anne emzirirken önce bir memesindeki sütün boşalmasını sağlamalıdır. Eğer bebek doymadıysa diğer memeye geçmelidir.
• İlk günler emzirme süresi, her meme için 10 dakikadır. Daha sonraları emzirmeler 15 ile 25’şer dakika sürecektir. İlk günlerde bebek, her emzirme seansında 10 gram kadar içerken on aylık bebeğin içtiği miktar yaklaşık 100 gramdır. Emzirme süresinin uzaması da bundandır ve gayet normaldir.

Emzirirken dikkat edilmesi gerekenler
Anne ile bebek arasında kurulan duygusal bağın bebeğin sağlıklı gelişimine katkısı sanıldığından çok daha fazladır. Emzirme seansları bu konuda önemli bir rol oynar. Çünkü meme emme anları bebeğin gevşediği, kendisini güvende hissettiği, zevk aldığı, annesi ile sıkı bir duygusal bağ kurduğu özel anlardır. Emzirme anlarının her yönüyle doyurucu olabilmesi ise emzirme tekniklerinin ne kadar bilindiğine ve uygulandığına bağlıdır.

• Öncelikle ilk emzirme seanslarının sakin bir yerde yapılmasına dikkat etmek gerekir. Daha sonra anne ve bebek alıştığında emzirme rahat edilebilecek herhangi bir yerde yapılabilir.
• Emzirmeye başlamadan önce, eller iyice yıkanmalı; göğüsler de dahil her şey tertemiz olmalıdır.
• Anne, rahat bir şekilde emzirmelidir. Özellikle sırtını yaslayacağı, emzirirken bebeği yatırdığı kolunun destek alacağı bir koltuk tercih edilmelidir. Annenin rahat etmesi çok önemlidir. Çünkü, anne iyi yerleşmemişse aşırı yorulur ve yorgunluğun nedenini emzirme zannederek bir an önce bitmesi için sabırsızlanır. Bu da her emzirme seansının bir külfet ve eziyet haline dönüşmesine yol açar.
• Oturarak emzirmek için ideal olan pozisyon, rahat bir koltuk ya da sandalyeye sırtın dayanarak oturulmasıdır. Bu şekilde bebeğin başı annenin dirseğinin iç tarafına, yüzü ise anne eğilmeden memenin hemen yanı başına rahatça gelebilecektir. Koltuk ya da sandalyenin kol dayama yerlerinin olması oldukça faydalıdır. Eğer yoksa (veya tam rahat edilemiyorsa) dirseğin dayanması için yan taraflara yastık yerleştirilebilir. Ayrıca gerektiğinde ön tarafta ayakların üzerine koyulabileceği alçak, küçük bir tabure bulundurulabilir.
• Emzirme anında bebek annenin kolu tarafından aynı düzlemde tutulmalı ve annenin kolunun iç yüzeyine başı ve gövdesi gelecek şekilde uzanmalıdır. Bebeğin sadece başı değil, tüm vücudu anneye dönük ve yakın tutulmalıdır.
• Bebek annenin göğsüne yakın olduğunda içgüdüsel olarak memeye yönelir. Ancak ilk zamanlarda meme ucunu kendiliğinden ağzına alamaz. Bunun için yardıma ihtiyacı olabilir. Bu noktada anne, meme başını bebeğin yanağına dokundurarak emme arama refleksini uyarmalı, bebeğin kendisinin meme başını bulmasını, tüm meme ucunu ve etrafındaki kahverengi kısmın tamamını ağzına alması sağlamalıdır.
• Anne gerekirse serbest olan elinin baş ve işaret parmağı üstte meme başını çevreleyen kahverengi kısmın kenarında diğer üç parmağı ise bu bölümün altında olacak şekilde tutarak memesini destekleyebilir ve ancak sıkı sıkı bastırmamalı ve makas hareketi yapmamalıdır.Çünkü sıkı bastırma ve memeyi makaslama, süt kanallarının akışını zorlaştırabilir.
• Bebeğin emmesinin etkili olup olmadığını şakak ve kulağından anlamak mümkündür. Etkili emmede, bebeğin şakağı ve kulağı oynar. Çektiği sütü yutması ise memeyi her bir iki çekişinin ardından olur.
• Emzirmenin başında, bebek açtır ve çok güçlü emer. Sonra doymaya başlar ve yavaşlar. En sonunda ise tatmin olduğundan dolayı uyuya kalır ya da kendisi emmeyi bırakabilir.
• Bebek düzgün yerleştiyse, emzirmenin anneye acı vermemesi gerekir; belki başlangıçta göğüslerde hafif bir batma olabilir fakat bu his bir iki çekişten sonra geçer. Eğer devam ederse bebeğin ağzından meme ucu geri çekilip düzgün olarak tekrar bebeğin ağzına yerleştirilmelidir.
• Bebeğin her emzirmeden sonra gazını çıkarması sağlanmalıdır.
• Emzirdikten sonra, meme uçları temiz bir mendil ile kurutulmalıdır. Emzirilmediği zamanlarda da memelerden süt geliyorsa, meme uçlarına göğüs pedi koyulmalı ve bunlar nemlendikçe de değiştirilmelidir.

İlk 6 Ay Sadece Anne Sütü

İlk 6 Ay Sadece Anne Sütü


Sağlıklı bir toplum yaratmanın ilk adımı, öncelikle bebeklerimize sağlıklı başlangıçlar sunarak atılır.

Nedir sağlıklı başlangıçlar?...
Birincisi, bebeklerimize anne karnında sağlıklı bir süreç yaşatmaktır.
İkincisi, onları sağlıklı koşullarda dünyaya getirmektir.
Ve üçüncüsü, doğduktan sonra ne olursa olsun onları anne sütünden mahrum bırakmamaktır.

Bebekler beslenme bozukluklarından ölüyor...
Araştırmalar, ülkemizde binlerce bebeğin sırf anne sütünden doğru bir şekilde yararlanamadığı için yaşamını yitirdiğini ortaya koymaktadır. Sağlık Bakanlığı’nın 2002 verilerine göre, ülkemizde canlı doğan her bin bebekten yaklaşık 38’i bir yaşına gelemeden yaşama veda etmektedir. Daha açık bir ifadeyle her yıl ülkemizde doğan yaklaşık bir buçuk milyon bebekten ortalama elli bini 1 yaşına gelemeden kaybedilmektedir. Bebeklerin ölüm nedenleri arasında beslenme bozuklukları ikinci sırada yer almaktadır. İlk bakışta bu olanaksız gibi gelebilir. Çünkü hepimizin de bildiği gibi, ülkemizde emzirme oldukça yaygın. Doğumdan sonraki ilk aylarda hemen her bebek anne sütü ile beslenmektedir. İstatistiklere göre ise, ülkemizde emzirmeye başlangıç oranı yüzde 95’in, ortalama emzirme süresi ise 12 ayın üzerindedir. Fakat yine de bebeklerimiz beslenme bozukluklarından ölebilmektedir. Neden? Uzmanlara göre bunun en önemli nedeni, ülkemizde emzirmenin yaygın ve süresinin uzun olmasına karşın, ek besinlere gerekenden çok erken ya da çok geç bir dönemde başlanmasıdır. Örneğin; bebeklerin ilk 6 ayda ‘sadece anne sütü’ almaları gerekirken bu dönemde gereksiz olduğu halde ishal riskini arttıran su ilavesi yapılabilmektedir. Ya da sindirim sistemlerinin henüz yeterli olgunluğa ulaşmadığı ilk altı aylık dönemde, onlara ek besin verilmeye başlanabilmektedir.

Her beş yılda bir gerçekleştirilen Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırmalarına göre ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenen bebek oranı 1998’de yüzde 1.3 iken 2003’te yüzde 21’ e çıkmıştır.

Araştırmalar, ‘ilk altı ayda sadece anne sütü alan bebeklerin’ oranının artmış olduğunu gösterse de sonuç yine de yeterli değildir. Peki bu yanlış beslenmenin bedelini, toplum olarak nasıl ödemekteyiz?

Ne yazık ki; bebeklerimiz hala yetersiz ya da yanlış beslenmeden dolayı ölebilmektedir. Hem de bunu önlemek son derece basitken. İlk altı ay yalnızca anne sütü, daha sonra ise ek besinlerle beraber emzirmenin 2 yıla kadar sürdürülmesi... Sadece bu kadar...

İşte bu bilincin yaygınlaştırılabilmesi ve beslenme bozuklukları nedeniyle bebek ölümlerinin yaşanmaması için 1-8 Ekim arası, tüm dünyada ve ülkemizde ‘Dünya Emzirme Haftası’ olarak kutlanıyor. Ve biz, bu hafta aracılığıyla bebeklerimiz için eşi bulunmaz bir besin olan anne sütü ve emzirmenin faydalarını bir kez daha vurguluyoruz.

İlk altı ay ‘mutlaka’ ve ‘sadece’ anne sütü...
Yaşamlarının ilk altı ay içerisinde bebeklerimize sunabileceğimiz en ideal besin maddesi anne sütüdür. Bunun birçok nedeni var. Birkaçını hatırlatacak olursak...

Anne sütü içerdiği koruyucu maddelerle, bebeklerimizin mikroplara karşı ilk aşısıdır. Onları birçok hastalıktan korur, bağışıklık sistemlerinin güçlenmesine de yardım eder. Bebeklerimizin gereksinim duyduğu tüm besin maddeleri, en uygun oranda sadece anne sütünde mevcuttur. Anne sütü mikropsuzdur, her an hazırdır ve ekonomiktir... İlk altı ay boyunca bebeklerimize anne sütü vermek onlara sunabileceğimiz en değerli armağandır. Altıncı aydan sonra ek gıdalara başlanmasıyla beraber, emzirmenin iki yaşına kadar sürdürülmesi ayrı bir önem taşır. Çünkü büyüme ve gelişmelerinin çok hızlı olduğu bu iki yıllık süre zarfında onları emzirmek, sadece o andaki değil ileriki yıllardaki fiziksel ve ruhsal sağlıklarını da olumlu yönde etkiler. Onları olabildiğince uzun bir süre emzirmek, özellikle de beslenme bozukluklarının önlenmesinde önemli bir role sahiptir. Uzun süre emzirilen bebeklerin ilerde bazı hastalıklara karşı daha dirençli olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca, bu bebeklerin daha zeki olduklarına dair çeşitli araştırma sonuçları da mevcuttur.
Anneler emzirerek kendi sağlıklarına da katkıda bulundukları gibi ekonomik, hijyenik, zahmetsiz bir besleme şansı da yakalarlar.

Bebekler içinse emmek, her yönüyle idealdir. Kendisi için gerekli bütün besinleri anne sütünden sağladığı gibi, annesinin sıcaklığını tensel temas yoluyla hisseder. Bu temas, bebekte güven duygusunun gelişmesini destekler. Daha doğar doğmaz, dünyaya gözlerini açtığı ilk saatlerde ve daha sonraki aylardaki kendisi için gerekli olanları, anne sütünü emerek sağlayabilir. İşte bu yüzden;
Her annenin bebeğine verebileceği en değerli armağan; anne sütüdür.

18 Ocak 2010 Pazartesi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın gençlik formülü


Ahmet MARANKİ ve KOBİK ekibiyle gerçekleştirilen İlkbahar Kozmik Beden Temizliğinin ikincisinin başarıyla tamamlandığı şu günlerde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da yorgunluğunu atmak için termal bir otelde sebze suyu tükettiği açıklanmış; konuyla ilgili yapılan haberlerde, Başbakan'ın Hatay'da kaldığı termal otelde en fazla havuç, maydanoz ve ıspanak gibi sebze sularını tükettiği, zindeliğini bu yolla koruduğu kaydedilmişti. Başbakan Erdoğan'ın otelde kaldığı süre içerisinde sebze sularından oluşan içecek menüsünü değiştirmediği ve başka yiyecek kullanmadığı da belirtilmişti.

Ahmet Marankiden Saç Dökülmesine Karşı Formüller

Her gün yaklaşık 50 ile 100 arası saç telinin dökülmesi normaldir. Saçların bunun üzerinde dökülmesi önemlidir. Dökülen saç tellerinizin sayısını bilemezsiniz fakat tarakta, lavaboda biriken, kıyafetlerinizin üzerinde görülen saç tellerinden saçlarınızın normalin üzerinde döküldüğünü anlayabilirsiniz.

Hastalıkların en büyük sebepleri bedendeki toksinler, mikroplar ve virüslerdir. Hastalıkların sebepleri ortadan kalkmadan düzelmez. Saç dökülmesi de vücutta oluşan bir rahatsızlığın habercisidir.

Kaniat Eczanesinden Bitkisel Formüller

Susamyağı, çam yağı, sarımsak yağı, ısırgan yağı, badem yağı ve zeytinyağından oluşan karışımı, gece yatmadan önce kafanızdaki noktaları uyararak masaj yapmanız tavsiye edilir. (Kafanızdaki masaj noktalarını bulabilmek için “Profilaktik Masajla Mucizevi Tedaviler” kitabımızdan faydalanabilirsiniz.) Daha sonra saçınızı boneyle kapatıp, yatın. Bu karışımın sadece saçınızı beslemekle kalmadığı, bedeninizi de beslediği bilinir.

Sabahları saçınızın durularken 1 litre suya 1 bardak üzüm sirkesi koyup saçınızı yıkamanız önerilir. Bu işlemleri 1 hafta boyunca her gün, ikinci hafta gün aşırı, üçüncü hafta ise 3 günde bir tekrarlamanız tavsiye edilir.

Daha geniş bilgi "Kozmik Bilim Işığında Şifalı Bitkiler" kitabımızda mevcuttur...

Yenibaharın Faydaları



Yenibahar
;
12 m'ye kadar boylanabilen,aromatik,yapark dökmeyen bir ağaçtır.Yaprakları oblong,çiçekleri küçük beyaz ve demetler halinde,meyveleri küçük yeşil olgunlaştığında ise kahverengidir.Olgunlaşmadan önce toplanıp kurutulmuş meyveleri ve meyvelerinden elde edilen uçucu yağı kullanılır.Ülkemizde Jamaika biberi olarak da bilinir.Orta ve Güney Amerika'da Karayibler'de yetişir.

Yenibaharın Kullanım Alanları;
Sağlıkta:Öjenol taşır.Bu nedenler kusu gibi etkisi de kazranfile benzer.Sindirim sistemini uyarır,hazmı kolaylaştırır ve gaz gidericidir.Ayrıca antiseptiktir.Diyarede kullanılır.İştah açıcı ve kuvvet verici karışımların içeriğinde yer alır.
Gıdada:Kuvvetli kokulu,baharlı lezzettedir.Gıda sanayiinde,baharat veya türevleri likör formülasyonlarında;ayrıca çiklet,şekerleme,dondurma,çorba,turşu ve içeceklerde kullanılır.

Zencefilin Faydaları



Zencefil;
Çok yıllık,150 cm'ye kadar boylanabilen,kamış görünümünde,otsu bir bitkidir.Yaprakları mızrak biçiminde,sivri uçlu ve tarçın kokulu;çiçekler turuncu sarı renkli ve birçoğu bir aradadır.Bitkinin kullanılan kısmı kökleridir.Kökleri basitçe toplanıp açık havada kurutulursa gri zencefil;özel bıçaklarla dış tabakası soyulur,suyla yıkanır ve güneşte kurutulursa beyaz zencefil elde edilir.Güneydoğu Asya'da doğal olarak yetişir.Kuzey ve Güney Yarıküre'nin tropikal bölgelerinde kültürü yapılmaktadır.Hindistan,dünyanın en büyük zencefil üreticisidir.Üretilen ülkelere göre ''Nijerya zencefili'',''Çin zencefili'',''Afrika zencefili'',''Koşin zencefili'' olarak isimlendirilen tipleri vardır.Bunlardan en makbulü '' Kalküta zencefili'' adı verilen Hindistan'da üretilen tiptir.
Zencefilin Kullanım Alanları;
Sağlıkta:Uyarıcı,midevi,terletici ve kızartıcı etkilidir.Taşıdığı şogaol ve gingerol zencefile bulantı giderici etkisini kazandırır.Bu nedenle zencefil taşıt tutmalarında etkilidir.Bğırsak kaslarının hareketini aktive eder,tükürük salgısını uyarır,mide salgısını artırarak sindirimi kolaylaştırır.Kuvvet verici,iştah açıcı,sindirimi kolaylaştırıcı ve gaz söktürücü özelliklerinden dolayı kullanılır.Ayrıca hafif gastritlerde olumlu etki gösterir.Halk ilacı olarak da midevi,balgam söktürücü olarak bilinir ve soğuk algınlığına kullanılır.
Gıdada:Genellikle şerbet,meşrubat ve likör yapımında kullanılır.Çeşitli pastalara,keklere,meyve salatalarına,dolmalara,pilava ve her türlü beyazpeynire ilave edilir.Hintlilerin ''kori'' adlı baharat karışımında yer alır.
Çok yıllık,150 cm'ye kadar boylanabilen,kamış görünümünde,otsu bir bitkidir.Yaprakları mızrak biçiminde,sivri uçlu ve tarçın kokulu;çiçekler turuncu sarı renkli ve birçoğu bir aradadır.Bitkinin kullanılan kısmı kökleridir.Kökleri basitçe toplanıp açık havada kurutulursa gri zencefil;özel bıçaklarla dış tabakası soyulur,suyla yıkanır ve güneşte kurutulursa beyaz zencefil elde edilir.Güneydoğu Asya'da doğal olarak yetişir.Kuzey ve Güney Yarıküre'nin tropikal bölgelerinde kültürü yapılmaktadır.Hindistan,dünyanın en büyük zencefil üreticisidir.Üretilen ülkelere göre ''Nijerya zencefili'',''Çin zencefili'',''Afrika zencefili'',''Koşin zencefili'' olarak isimlendirilen tipleri vardır.Bunlardan en makbulü '' Kalküta zencefili'' adı verilen Hindistan'da üretilen tiptir.
Zencefilin Kullanım Alanları;
Sağlıkta:Uyarıcı,midevi,terletici ve kızartıcı etkilidir.Taşıdığı şogaol ve gingerol zencefile bulantı giderici etkisini kazandırır.Bu nedenle zencefil taşıt tutmalarında etkilidir.Bğırsak kaslarının hareketini aktive eder,tükürük salgısını uyarır,mide salgısını artırarak sindirimi kolaylaştırır.Kuvvet verici,iştah açıcı,sindirimi kolaylaştırıcı ve gaz söktürücü özelliklerinden dolayı kullanılır.Ayrıca hafif gastritlerde olumlu etki gösterir.Halk ilacı olarak da midevi,balgam söktürücü olarak bilinir ve soğuk algınlığına kullanılır.
Gıdada:Genellikle şerbet,meşrubat ve likör yapımında kullanılır.Çeşitli pastalara,keklere,meyve salatalarına,dolmalara,pilava ve her türlü beyazpeynire ilave edilir.Hintlilerin ''kori'' adlı baharat karışımında yer alır.

Zerdeçalın Faydaları




1 m'ye kadar boylanabilen yeşil,tek yapraklı,uçuk sarı çiçekli,etli rizomlu çok yıllık bir bitkidir.Bitkinin kurutulmuş rizomları kullanılır.Bitki,yumurtamsı bir ana rizom,parmak şeklinde yan rizomlara sahiptir.Ana rizoma ''yuvarlak zerdeçal'',yan rizomlara ''uzun zerdeçal'' adı verilir.Rizomlar sarı renkli olup toz halde de koyu sarı renktedir.Drog çiğnendiği takdirde tükürüğü sarı renge boyar.Anavatanı Hindistan olan bitkinin tropik bölgelerde kültürü yapılmaktadır.Ülkemizde Hint safranı,safrankökü,sarıboya zerdeçav,zerdeçöp,kürküma adlarıyla da bilinir.

Zerdeçalın Kullanım Alanları;
Sağlıkta:Kürküminin safra artırıcı etkisi ispat edilmiştir.Safrakesesinde kasılmayı uyararak kesenin boşalmasını sağlar.Bu yüzden safra rahatsızlıklarında kullanılır.Aayrıca iltihap giderici etkisi de belirlenmiştir.Esas olarak hazmı kolaylaştırıcı ve gaz gidericidir.Peptik ülser ve ağrılarında,inflamasyon giderici etkisiyle romatizmal artritte diyarede ve haricen deri rahatsızlıklarında kullanılabilir.Halk hekimliğinde,astım,çıban,soğuk algınlığı,epilepsi,baş dönmesi,böcek sokmaları,sarılık ve mantara karşı ayrıca süt salgılanması için kullanılmıştır.
Gıdada:Tadı baharlı,portakalsı,zencefilsi ve çok hafif acı lezzettedir.Daha çok jelatin ve pudingler,çeşni maddeleri,hazır çorbalar,etler ve turşularda kullanılır.Gıdalar için uygun doğal renk katkılarının en önemlilerinden biridir.Ayrıca ipekli kumaşlar ve ince derilerin boyanmasında kullanımaktadır.

Doğal Tedavi Yöntemleri ve Çocuklarda Uyku Sorunu


Çocuklarda uyku sorunları ve psikolojik rahatsızlıklara karşı doğal tedavi yöntemleri

Dr. Ahmet TOPTAŞ - Çocukların psikolojik rahatsızlıklarında modern bitkisel sakinleştirici ilaçlar yaygın olarak başarıyla kullanılmaktadır. Hafif şikayetlerde kediotu kökü ( Valerianae radix), lavanta çiçeği ( Lavandulae flos), melisa yaprağı (Melissae folium), depresyonda ise sarı kantaron (Hyperici herba) kullanılmaktadır. Çok sayıda firma tarafından bu bitkilerden ilaç ( Baldorn, Sedonium, Alluna, Luvased, Helarium, Hyperforat, Euvegal, Moradorm vb.) üretilmektedir.

kediotu KöküKediotu kökü: 1 çay kaşığı kıyılmış kök fincana konur, üzerine 200 ml kaynar su ilave edilir, 15 dakika demlenir, süzülür, yatmadan 30 dakika önce içilir. İhtiyaç halinde günde 2-3 fincan çayı içilebilir. Kokusunu düzenlemek için çok az miktarda melisa yaprağı veya lavanta çiçeği ilave edilebilir.

Lavanta çiçeği: 1 çay kaşığı çiçek fincana konur, üzerine 150 ml kaynar su ilave edilir, ağzı kapalı olarak 10 dakika demlenir, süzülür. Günde 2 fincan çayı içilebilir.

Melisa yaprağı: 1 yemek kaşığı kıyılmış yaprak fincana konur, üzerine 150 ml kaynar su ilave edilir, ağzı kapalı olarak 10 dakika demlenir, süzülür. Günde, 2-4 yaşındakilere 1 fincan, daha büyüklere 3 fincana kadar içirilebilir.

Sarı kantaron: 1 çay kaşığı kıyılmış sarı kantaron fincana konur, üzerine 150 ml kaynar su ilave edilir, 10 dakika demlenir, süzülür. Günde, 3 yaşına kadar 1 fincan, 3 yaşından büyüklerde 2-3 fincan içirilebilir. Küçük çocuklarda farklı bir uygulama şöyle yapılır:

1- 500gr şerbetçiotu çiçeği çocuğun pamuk yastığının içine konur, her hafta değiştirilir.
2- 100 gr lavanta çiçeği bir kesenin içinde çocuğun yatağına yakın bir yere asılır, 4-5 günde bir değiştirilir.
Uyarı: Bu tedaviler sırasında hekim kontrolü şarttır.

* Devedikeni Tohumunun Faydaları
* Grip Çayı

Dr. Ahmet TOPTAŞ
BİTKİLERLE MODERN TEDAVİ

13 Ocak 2010 Çarşamba

Ömer Osman Korkmaz''Prostat için''

Lokman Hekim Ömer Osman Korkmaz 13.01.2010 tarihinde katıldığı programda erkeklerin en büyük sorunu olan prostat'dan 3 ayda nasıl kurtulacakları açıkladı .
Prostat için kür:
-50 gr. kereviz tohumu

-50 gr. ısırgan yalnız ısırgan erkek cinsi olacak
-50 gr. ardıç tohumu
-50 gr. ayrıkotu
-100 gr. arpa
-100 gr. eğrikökü
-1 tutam mısır püskülü
-3 litre su
Hazırlanışı: Tüm malzemeleri derin bir tencereye yıkayıp koyun. 1 saat kaynatın. Soğumaya bırakın.Şurup renginde olmasını sağlayın.Cam kavanozlara koyun. Prostatı olan olmayan herkes yapabilir. 3 ay kullanın her ay taze yapın. Sabah yarım çay bardağı aç karnına ve akşam yatarken yarım çay bardağı için.

kanal7

Bebeğimin Gözleri Çok çapak Oluyor

Bebeğimim Gözleri çok Çapak Oluyor

Doğal olarak oluşan göz yaşları gözü daima temizlediği için gözler sağlıklı olduğu sürece ayrıca göz temizliğine gerek yoktur. Gözün çapaklanması ise göz kapağı iltihabına (konjunktivit) bağlı olabilir.

Bu durumda bebeğin gözü kaynatılarak ılıtılmış suya batırılan temiz bir pamuk parçası ile göz pınarlarından dışa doğru,her bir göz için ayrı bir pamuk kullanılarak silinir. Kısa sürede geçmeyen çapaklanmalar doktor takibinde uygun ilaçlar ile tedavi edilir.

Bebeğim Cok Ağlıyor

Bebeğim Cok Ağlıyor

Ağlama bebeklerin çevresi ile tek iletişim kurma şekli olup, basit bir nedenden ya da bir hastalıktan da kaynaklanıyor olabilir. Ağlama anne babayı endişelendiren, sık sık doktora başvurmalarına neden olan bir durumdur. Başlıca sepebler aşağıdakiler olabilir

Açlık ve susuzluk

Beslenme problemleri

Hastalıklar

Anneye temas isteği

Ortamın çok sıcak ya da soğuk olması

Altının ıslak olması ya da kaka yapması

11 Ocak 2010 Pazartesi

EĞİTSEL OYUN NEDİR,NEDEN OYUN OYNARIZ ?

Öncelikle eğitim oyunu nedir, neden gereklidir ve dünyada ne gibi kullanılma yerleri var gibi konulardan bahsedip ardından temel prensipleri tek tek sıralayıp açıklayacağım.
Öncelikle oyun nedir bunu açıklamanın daha doğru bir başlangıç olduğuna inanıyorum.
OYUN NEDİR?
“Oyun, insan hayatının her evresinde var olan bir etkinliktir. Oyun, insan hayatının her evresinde var olan bir etkinlik olmakla birlikte yaşamın ilk yıllarında çocuğun yaşadığı dünyayı tanıması, sevgilerini, kıskançlıklarını, mutluluklarını, düşmanlıklarını, iç çatışmalarını, hayallerini, düşüncelerini ifade edebilmesi için en uygun “dil” olarak kabul edilmektedir.
Çocuk için işten kaçmak ve oyun dünyasına girmek, özgürlüğünü kazanmak, gelişmek ve yaratma sevincini duymaktır oyun.
Çocukların gelişimleri sırasında olgunlaşma ve sosyal boyutun erken gelişmesinde oyunun önemi büyüktür. Ayrıca içinde yaşanılan kültürün önemli etkilerinden olan araştırma duygusunun ve kurallara uymanın öğrenildiği, geliştirildiği yer de oyunlardır.
Bebek, çocuk, ergen ya da yetişkin bir kişinin neden oyun oynadığı sorusunun birçok yanıtı vardır. Birinci yanıtı, içten gelen enerjinin boşaltılması için oyun oynamaktır. İkincisi ise türe özgü davranışlarının çok uzun bir süredir aktarılmasına ve sürdürülmesine yardım etmektir. Bu görüşe örnek olarak, kedi yavrusunun fare yakalamadan önce bir şeylerle oynaması ya da kız çocuklarının bebeklerle oynayarak annelik alıştırması yapmasını verebiliriz”.
Yukarda da bahsettiğim gibi oyunun insan hayatında çok önemli bir yeri vardır. Oyun insanın her döneminde insanın gelişmesinde farklı etkilere sahiptir. Çocuklar için farklı, bebekler için farklı, ilköğretim çağı için farklı…
Fakat oyunu sadece çocuklar için düşünmemiz gerekli. Mesela üniversite öğrencilerini ele alırsak bilgisayarda oynadığı oyunlardan, basketbol, futbol oyunlarına kadar farklı türde oyunlar vardır. Kısaca oyunun şekli farklı olsa da insanın her döneminde insanın hayatına büyük etkisi vardır.
Neden oyun oynarız?

İnsan oyun oynarken hem rahatlamakta, hem sosyalleşmekte hem de zihinsel faaliyetleri en üst seviyeye gelmektedir. Yapılan araştırmalara göre oyun oynama süresince insanın zihin faaliyetleri çok üst seviyelere çıkmakta ve zihin sadece oyunla ilgilendiği için öğrenme en üst seviyeye gelmekte. Bunu bir örnekle açıklamak gerekirse:
İngiltere’de yapılan bir araştırma… Vücudunun büyük bir kısmı yanmış olan hastanın her gün sargıları değiştirilmesi ve yaralarının temizlenmesi gerekmektedir. Fakat yanıkların geç iyileşmesinden dolayı bu hastalara ağrı kesici verilemiyor. Bu yüzden de sargılarını değiştirmek çok zor oluyor. Bunu bir araştırma konusu alarak ele alan bir grup öğrenci 3 boyutlu gözlüğü bu hastaya takarak bir çeşit oyun oynatıp sargıyı değiştirmeyi hedeflediler. Ve gerçektende başarılı oldular. Bu hasta daha öncelere göre çok daha az bir acı hissetmiş ve tepkisi çok daha az olmuştur.
Yukarıda ki örnekten de anlaşılacağı üzere oyunun insanın zihin faaliyetlerine çok büyük katkısı var.

Eğitsel oyun nedir? Eğitimde oyunun yeri nedir?

Daha öncede bahsettiğim üzere oyunun bunca etkileri olduğu görüldükten sonra eğitimde de bunun denenmesi gerektiği kanısına varılmıştır. Klabip eğitimin yetersizliğini eğitsel oyunlarla gidermek ve eğitimi çok daha keyifli hale getirmek amaçlanmıştır.
Eğitsel oyunları gelişen teknolojiyle beraber bilgisayar ortamında hazırlamak ve sunmak hem kolay olmakta hem de daha az maliyetli olmakta. Aynı zamanda daha etkili olmaktadır.
Eğitsel oyunlar genelde ilköğretim çağındaki öğrenciler için hazırlanmaktadır. Bunun sebebi ise bu çağdaki öğrencilerin öğrendikleri soyut kavramları somutlaştırmakta zorlanmasını söyleyebiliriz. Mesela hacim kavramını anlatırken eğitsel oyun kullanarak şekillerle konuyu öğrencilere anlatırsak çok daha etkin olur. Aynı zamanda yaptıracağımız uygulamaları eğitsel oyun aracılığıyla yaptırırsak öğrenme çok daha kalıcı olacaktır.

Neden eğitsel oyun?

Eğlenceli olması
3D grafik desteği ile sanal gerçekliğin bulunması
Mobil olması
Çok kullanıcılı oyun ortamları sayesinde öğrenciler arasındaki işbirliğini desteklemesi
Değerlendirmenin oyun içinde olması
yaparak öğrenme" ye imkan sağlaması
Disiplinler arası öğrenme ortamı sağlamanın kolay olması
Dersi sıkıcı sınıf ortamlarında anlatarak ya da sadece belgesel tarzındaki videolarla öğretmek yerine eğitsel içerikli bir oyunla öğretmek hem ders içeriğini zevkli hale getirecek hem de daha kalıcı bir öğrenme sağlayacak olması
Dünya da eğitsel oyuna önem veren İngiltere’deki bir uygulamaya göz gezdirelim:
“Bilgisayar oyunlarının eğitimde kullanılması İngiltere’deki üç orta dereceli okulda test edilecek.
Eğitim kurumlarına destek veren Futurelab ve oyun sektörünün en büyük kuruluşlarından Electronic Arts (EA) tarafından finanse edilen proje 3 sene boyunca sürdürülecek. Gelecek ay üç okulda başlayan denemelerin programlı bir şekilde bütün Avrupa’ya yayılması planlanıyor.
Proje, bir yandan öğretmenlerin eğitimde video oyunları nasıl kullanabileceklerini görmeyi hedeflerken, diğer yandan da oyun geliştiricilerin ürünlerinin eğitim alanındaki potansiyel kullanım alanlarını öğrenmelerini amaçlıyor.
HEM EĞİTİM HEM EĞLENCE
Proje sadece okullarda geleneksel olarak kullanılan eğitim amaçlı multimedya oyun yazılımlarına değil, öğrencilerin evlerinde eğlence amacıyla oynadıkları ticari oyunların da sisteme dahil edilmesini öngörüyor.
Aslında bilgisayar oyunlarının okullarda kullanılması fikri yeni değil. İngiltere’de 1990’lı yılların başından bu yana eğitim amaçlı yazılım paketleri okullarda kullanılıyor. Ancak yakın zamana kadar eğitim amaçlı yazılımlar ve bilgisayar oyunları arasında kalın çizgiler çekilmesine önem veriliyordu.
EA Avrupa Pazar Geliştirme Müdürü Claus Due, destek verdikleri proje için zamanın artık uygun olduğunu savunarak “Bilgisayar oyunları beyni diğer bütün medyalardan daha yoğun olarak faaliyete geçiriyor. Çocukların bu oyunlar sayesinde çok fazla şey öğrenebileceklerine inanıyoruz” diyor.
Deneme sürecinin gerçekleşeceği okullardaki öğretmenler sınıflarda hangi oyunların oynanacağı konusunda tam kontrole sahip olacaklar. Futurelab ise öğretmenlere oyunlardan en fazla faydayı almak için eğitim metodlarını öğretecek.
Sınıflarda kullanılmaya aday oyunlar arasında Civilization ve Age of Empires gibi tarihi olaylara referans veren strateji oyunları ve gerçek hayat similasyonu olarak tasarlanan Sims gösteriliyor. Daha önce de şehir kurma ve planlama üzerine geliştirilen Sim City adlı oyun İngiltere’de ders olarak sınıflara girmeyi başarmıştı.”
Yukarıdaki örnekten de anlaşılacağı üzere eğitsel oyunlar artık bütün dünya da eğitim için vazgeçilmez olmaktadır. Peki, bu kadar önemli olan eğitsel oyunları hazırlarken nelere dikkat etmeliyiz, eğitime yönelik olması için neler yapmalıyız, kısacası bir eğitsel oyunda olması gerek özellikler neler olması gerekir. Bunları ilk olarak maddeler halinde yazdıktan sonra her birini tek tek açıklayacağım.

Eğlenerek Öğrenme
Problem Çözme
Kritik Düşünme
Kavram Öğretimi
Strateji Geliştirme
Olgunlaşma
Hedefe yönelik olma
Dikkat dağıtmama
Bireysel ve grup çalışmalarına uygunluk
Tasarım olarak yeterlilik
İçeriğe uygunluk
Öğrenci seviyesine uygun kullanım
Alıştırmaların özellikleri
Güncellenme özelliği

Şimdi belirtmiş olduğum maddeleri tek tek açıklayacağım:

Eğlenerek Öğrenme
Oyun nedir diye açıklarken oyunun insan hayatında önemli bir yeri olduğuna dikkat çekmiştim. Eğitsel oyunların çocuklara konuyu eğlenerek öğretmesi gerektiğini vurgulamıştım. Eğitsel oyunun yapılma amacı çocukların oyunlar aracılığıyla zihinsel faaliyetlerinin artırmak ve bu sayede eğitimi daha etkin hale getirmektir.
İşte eğitsel oyunun bu amacını yerine getirebilmesi için gerçek bir oyun gibi öğrencileri eğlendirmesi gerekmektedir. Fakat bu eğlendirme konuyu etkin öğretme hedefinden daha fazla olmamalıdır ki öğrencinin dikkati dağılmasın. Aksi takdirde öğrenciler konudan çok oyuna önem verecektir ve bu istediğimiz bir özellik olmayacaktır.

Problem Çözme

Eğitsel bir oyunda olması gereken bir diğer özellik ise öğrencilere problem çözdürme yeterliliğine sahip olmasıdır. Burada problem derken neyi kastettiğimi açıklamam gerektiğini düşünüyorum. Problem derken öğretmenin anlattığı herhangi bir konunun daha iyi anlaşılması için olması gereken alıştırmaların görsel olarak eğitsel oyunda yer almasıdır. Bir konunun daha iyi anlaşılması için öğrencilerin konu hakkında uygulama yapmaları gerekmektedir.
Fakat burada bahsetmem gereken bir nokta var. İlköğretim çağındaki öğrencilerine yönelik eğitsel oyunlarda oyun hazırlanırken çok da fazla yapıcı yaklaşmamak gerekir. Öğretmen kontrolünde konular açılmalı, öğretmen kontrolünde uygulamalar açılmalıdır. Öğrenciler yazılımın içinde kaybolmaması için bu özellik çok önemlidir.

Kritik Düşünme

Kritik-analitik düşünme, bir konuyu, sorunu ya da problemi alt başlıklarına ayrıştırıp tümden gelimle ve her bir başlığı ayrı ayrı irdeleyip eleştirerek ve her biri arasındaki bağlantıları gerçekçi kanıtlarıyla ortaya koyarak, yani tüme varımla düşünmek ve değerlendirmektir.
Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere kritik düşünme öğrencilere tüme varımla öğretmeyi hedeflemektedir. Eğitsel oyun bu özelliğe sahip olmalıdır ve konuyu alt başlıklarından tüm konuya olmak üzere ele almalıdır. Bu şekilde olması öğrencinin kritik düşünme özelliğini kazanmasında yardımcı olacaktır.

Kavram Öğretimi

Eğitimde önemli olan konuyla ilgili ne var ne yok öğrenciye yüklemek ve hepsini öğrenmesini beklemek değildir. Yıllarca yapılan eğitim yanlışlarından biri de maalesef budur. Öğrenciyi boş bir defter olarak gören öğretmenlerimiz onu olanca güçleriyle işe yaramayan bilgiler dahil doldurmaya çalışmışlardır. Oysaki eğitim konuyla ilgili olan ana kavramları öğretmek, konunun önemli noktalarını vurgulamak ve konunun hayatımızda ne gibi faydaları olduğunu anlatmaktan geçer. İşte bu sebepten ötürü bir eğitim oyunu kavram öğretimi noktasında yeterli olmalıdır ve öğrenciye boş bilgiler yerine gerekli kavramları öğretmeyi hedeflemektedir.

Strateji Geliştirme

Eğitsel oyun öğrencide öğrenme stratejisini öğrenmede model olmalıdır. Bir konu nasıl öğrenilmelidir, hangi noktalara dikkat edilmesi gerekir, hangi noktalarda neler yapılması gibi konularda yeterli olmalıdır bir eğitim oyunu. Aynı zamanda bu strateji kavratma özelliği öğrencinin gerçek hayatta da karışılacağı problemlere çözüm bulma noktasında çok faydalı olacaktır. Eğitim oyunu bir soruna karşı neler yapılmalı, hangi noktalara dikkat edilmeli gibi çocuğun bütün hayatı boyunca kullanacağı bir tekniği hayatına kazandırmada yardımcı olmalıdır.

Olgunlaşma

Bu alt başlığı açıklarken eğitsel oyunun iki özelliğini örnek olarak vereceğim. İlk olarak probleme karşı strateji geliştirme özelliği çocuğun olgunlaşmasında çok büyük bir yeri vardır. Çocuk bu özelliğe sahip olurken olgunlaşmasına da büyük derece de katkı sağlamış olacaktır.
İkinci olarak eğitsel oyunlarda yer alan grup çalışmalarını verebiliriz. Bu faaliyetlerde çocuk paylaşmayı, insanlara iletişimi, ortak bir iş yapmayı öğrenecektir. Bu sayede olgunlaşmasına katkıda bulunacaktır.

Hedefe yönelik olma

Eğitsel oyun gerek içerik, gerekse bütün özellikleriyle beraber eğitim hedefine yönelik olmalıdır. Gereksiz şeyleri içermemeli, alıştırma, uygulamaları hedefe yönelik olmalıdır.

Eğitsel bir oyun öğretmenin öğretmek istediği hedefe tam manasıyla hizmet etmelidir. Eğer öğretmenin anlattığı noktalar farklı eğitsel oyun farklı olursa öğrencilerin öğrenmesine çok büyük zarar vermiş olur.

Dikkat dağıtmama

Eğitsel bir oyun muhteva gereğince öğrencinin dikkatini dağıtmamalıdır. Eğer bir oyun çok aşırı dikkat çekici ve hedeften aykırı nesnelere sahip ise öğrencinin konudan çok oyuna odaklanmasına sebep olacaktır. Görsellik olarak eğitsel bir oyun çok aşırıya kaçmış ise öğrencinin dikkati dağılabilir ve oyun hedefe hizmet etmez.
Bu yüzden eğitsel oyun hazırlarken dikkat dağıtıcı nesnelere yer verilmemelidir ve gerek görsellik bakımından gerekse sesler bakımından aşırıya kaçılmamalıdır.

Bireysel ve grup çalışmalarına uygunluk

Eğitsel bir oyun özellikle uygulamalarında bireysel ve grup çalışmalarına yönelik olmalıdır. Öğrenciler bireysel olarak da grup olarak da çalışabilmelidir. Fakat bu özellik eğitsel oyunda yer alırken öğrencinin veya öğrencilerin uygulamalar içinde kaybolmaması gerekir. Bu açıdan da eğitsel oyun öğretmenin bütün öğrencilerin ne yaptığını görebileceği şekilde tasarlanmalıdır.

Tasarım olarak yeterlilik

Eğitsel bir oyunun bütününde tasarım çok dikkatli yapılmalıdır. Özellikle bu yaş grubu öğrencilerin dikkatleri hemen dağılabileceği için tasarımda aşırıya kaçırılmamalıdır. Renkler çok uyumlu kullanılmalıdır. Öğrencinin konudan çok oyunun tasarımıyla ilgilenmesini önlemek için çok dikkat edilmesi gerekir. Aksi takdirde eğitim hedefinden sapmış olacaktır.

İçeriğe uygunluk

Eğitsel oyun eğitimin içeriğine uygun olmalıdır. Özellikle bu yaş grubu öğrencilerde ne öğretilmesi hedeflenmiş ise içerik buna uygun olmalıdır. Fazla içeriklerle, gereksiz bilgilerle veya henüz öğrenmemesi gereken şeylerle muhatap olmamalıdır öğrenciler. Aksi takdirde öğrencilerin zihinleri karışabilir. Bu yüzden de eğitsel oyun faydalı olmaktan çok zararlı hale gelebilmektedir.

Öğrenci seviyesine uygun kullanım

Eğitsel bir oyun hazırlarken öğrencinin seviyesi hangi, yaş grubuna hitap edeceği iyi düşünülmelidir. Öğrenci oyunu kullanırken zorlanmamalı, nerelerde ne yapacağını karıştırmamalıdır. Gerekirse oyunun belirli yerlerinde kullanıma dair ipuçları konulabilir. En önemli nokta ise eğitsel oyunda mutlaka yardım kısmının olmasıdır.

Alıştırmaların özellikleri

Eğitsel bir oyunda yer alan alıştırmalar (gerek alt konulara yönelik, gerekirse daha büyük alıştırmalar) zorluk bakımından aşırı veya çok basit olmamalıdır. Öğrenciler eğer çok zor alıştırmalarla karşılaşırlarsa konudan kopabilirler. Veya çok kolay uygulamalar da zihinsel faaliyetlere hitap etmeyebilir. Bir diğer özellik ise alıştırmaların cevaplarının mutlaka verilmesi gerekliliğidir. Ya da bir konunun hepsine yönelik bir oyunda oyunun mutlaka nasıl oynanması gerektiği en sonda öğretmen kontrolünde veya programın belirlediği yanlış yapma sayısına bağlı olarak verilmelidir.

Güncellenme özelliği

Eğitsel bir oyun öğrenciye oyun oynatarak konuyu kavratmayı hedeflemektir. Eğer öğrenci sürekli aynı oyunla muhatap olursa sıkılacaktır. Bu yüzden öğretmen kontrolü sağlanarak güncellenme sağlanmalıdır. Bu sayede oyunun internet sitesinden veya başka yollarla yeni eğitsel oyunlar elde edilebilir. Bu da öğrencinin farklı oyunlar oynayabilmesini sağlayabilecek ve de sıkılmasını önleyecektir.

Dağcılık Sitilleri

Alpin Stil

Hafifliğin ve hızın ön plana çıktığı ve aynı zamanda teknik tırmanış içeren dağcılık sporunun esas ruhunu temsil eden tırmanış sitilidir. Ana ve ara kamp yoktur. Hızlı ve hafif olmak için tek kamp noktasından hareket edilir. 'Temiz tırmanış' diye tabir edilen ve tırmanış sonrası rotayı değiştirmeyen 'doğal' yöntemler kullanılır.
Yapay yöntemlerden tamamen uzak olan bu tırmanış stilinde tırmanıcılar bütün zorluklar ve risklerle kendi başlarına başa çıkarlar. Temelindeki bu yöntemlerden dolay'macera ruhu' ile beslenir

Trekking ve hiking

Türkçede Dağ veya doğa yürüyüşü olarak kullanılmasına karşılık dağ ve doğa yürüyüşünün tam karşılığı HIKING dir. Günü birlik olarak yapılır ve kamplı konaklama içermez. Eğer bu aktivite kamplı olacaksa adı Trekking olur.
Ekspedition

BGC. Uzun zaman gerektiren ve tırmaılan yükseklik bakımından vicudun klimaya uyum sağlayabilmesine olanak sağlamak amacı ile bol miktarda iniş çıkış içeren Yüksek İrtifa Tırmanışı'nın ingilizce adıdır. Tırmanıcılar zirveye çıkana kadar kendi kamp yüklerini bir üst kampa taşırlarken birden fazla gitgel yaptıkları faaliyettir.
Ferrata
Kayaya sabitlenmiş metal merdivenleri kullanarak tırmanma stilidir

Sportif tırmanış (Sport climbing)

Genellikle kaya üzerinde ya da yapay duvarlarda kullanılan tırmanma stilidir. Kendi içinde üç ana kısma ayrılır.
1-Kaya Tırmanışı

Önceleri dağcılığın bir kolu olarak tanınan kaya tırmanışı, uzun süredir rüştünü ispatlamış, bağımsız bir spor dalı. Bu spora, doğayla baş başa, fit ve sağlıklı kalmak, biraz da adrenalini damarlarında hissetmek için başlayanlara gore, tırmanmanın kısa süre sonra bir tutku halini alır.

Doğayla iç içe olmaktan, trekking gibi sporlardan hoşlanıyorsanız kendinizi biraz zorlamak için kaya tırmanışı iyi bir seçenek olabilir. Her ne kadar ekstrem bir spor olarak kabul edilse de gözünüz korkmasın. Kaya tırmanışı, heyecan duygusunun veriyor, stratejik karar verme yeteneğinizi geliştiriyor. Denge, estetik, esneklik ve gücü bir araya getiren bu sporda doğaya rağmen değil, ona uyum sağlayarak ilerleniyor. Fiziksel güç ve zekayı aynı anda kullanmak gerekiyor. Bir nevi insan kendi kendine meydan okuyor! Kaya tırmanışında, kol ve bacak kasları başta olmak üzere, vücudun hemen hemen bütün kasları çalışıyor. Kayaya yaklaşılan pozisyonlar ise karın kaslarına fayda sağlıyor. Doğa ile iç içe olmak ve temiz hava, tabii ki beden ve ruh sağlığımızı olumlu yönde etkiliyor. Kaya tırmanışı, sportif tırmanış(spor tırmanış) ve geleneksel tırmanış olarak ikiye ayrılıyor. Yeni başlayanlara sportif tırmanış tavsiye edilir.

Yıllardır kaya tırmanışı yapan, Wolftrack Doğa Sporları Merkezi eğitmeni Reşat Nuri Ülger, bu sporun kişinin özgüvenini geliştirmede faydası olduğunu söylüyor. Bir başka kaya tırmanıcısı Tuğba Belkayalı ise, kendini daha özgür hissettiği ve stres attığı için bu sporu yaptığını anlatıyor. Belkayalı'ya göre içinde az da olsa tehlikeyi barındırması bu sporu onun için daha zevkli hale getiriyor.

Geleneksel tırmanış daha onceden konulmus boltlar olmadan sadece yaninizdaki malzemeleri kullanarak tırmanma şeklidir.

Sportif tırmanış önceden yerleştirilmiş boltları takip ederek, üstüne ekspres yerleştirerek rota üzerinden tırmanma şeklidir. Geleneksel tırmanışa göre daha kolay ve daha güvenlidir.

2-Uzun duvar tırmanışı

Kaya tırmanma tekniklerini ve emniyet malzemelerini kullanarak bir ip boyundan daha yüksek olan kaya üzerinde yapılan tırmanış şeklidir.

3-Yapay duvar tırmanışı

Genellikle kapalı alanlarda (bazen açık havada) kimyasal malzemeler kullanılarak yapılan sabit veya ayarlanabilen duvar sistemlerine (genellikle yarışmalara yönelik olarak yapılmış farklı boyutlarda duvarlara) tırmanma etkinliğidir. Yapay duvarlar, farklı biçimlerde ve aralıklarda basamak ve tutamakları içerir.

Yapay duvar tırmanışlarında, duvara dagcılıkta kullanılan teknik malzemelerin yerleştirilmediği "top rope" (üstten emniyetli ip) tekniği de kullanılmaktadır.

Badminton Saha Ölçüleri


Badminton, açık havanın olumsuz etkilerini önlemek amacıyla genellikle kapalı alanlarda oynanır. Kort 13.40 m uzunluğundadır. Genişlik teklerde 5.18m, çiftlerde ise 6,10m’dir.Teklerde servis atış alanı çiftlerdekinden daha uzundur ve arka dip çizgiye kadar gider. Sahayı iki eşit parçaya ayıran filenin yüksekliği 155cm dir. Ağ gözenekleri 1.5 - 1.7cm kadardır.Ağı geren direkler oyun alanı içine dış sinir çizgilerinin üzerine dikilmelidir. Oyun alanı çizgileri beyaz, sarı renklerle belirgin olarak çizilmelidir. Kalınlığı 4cm olan bu çizgiler oyun alanının içinde sayılır. Uluslar arası müsabakalarda salonun korta olan tavan yüksekliği en az 7.8.m-9 m olmalıdır. Badminton alanının yan çizgilerinin duvara uzaklığı en az 90 cm, bitiş çizgilerinin uzaklığı ise en az 150 cm olmalıdır.
File koyu renkli ip yada plastik malzemeden yapılmış olup, file karesinin ölçüleri en az 1.5 cm en çok 2 cm olmalıdır. File direkten direğe iyice gerilmeli ve oyun alanı ortasında yüksekliği 1.524m direklerde ise 1.55m olmalıdır. Filenin eni, 76 cm olup her iki oyun sahası yönünde kalınlığı 3.75cm (toplam 7.5cm)olan beyaz bir bant ile üst kısım dan sarılıdır. Bu kısmın içinde metal tel veya iple file üst kısmından eşit yükseklikteki her iki direğe bağlanır.
DİREKLER
Çiftler oyunu alanı yan çizgileri üzerinde yerleştirilen file direklerinin yerden yüksekliği 1.55m olmalıdır. Direkler taşınabilir yada sabit olabilir. Çiftler oyun alanı yan çizgileri üzerine yerleştirilemeyen direkler için, yan çizgilere 4 cm genişliğinde bir bant fileye dikey olacak bir şekilde konularak oyun alanı genişliği tespit edilebilir.

TÜY TOP

Tüy top, tüy ve top olmak üzere iki kısımdan meydana gelir. Tüyler kaz yada ördek tüyünden toplam 14-16 adet olarak belirlenmiştir.(müsabaka topu) Bunun yani sıra antrenmanlarda kullanılan tüy kısmi sentetik maddelerden yapılmış olan toplarda mevcuttur. Tüylerin uç kısımlarında top üst kısmına olan uzaklıkları 6.4 cm ile 7.0 cm olmalıdır. Tüylerin top kısmına monte edildiği üst kısmın çapı 5.4 ile 6.4cm dir.Tüyler pamuk ipliği ile sıkıca birbirine tutturulmalıdır. Top kısmı ise çapı 2.5 cm den 2.8 cm e kadar olan mantardan oluşur. Mantar alt kısmından yuvarlaştırılmış, ince beyaz deri ya da benzer özelliklere sahip bir metaryal ile kaplanmıştır. Anlatılan özelliklere sahip tüy top müsabaka topu olarak kabul edilmektedir.

Hentbol Oyun Kuralları


OYUN SÜRESİ : Oyuncuların yaşları 18 ve daha yukarı olan Bayan ve Erkek takımların oyun süresi 2 x 30dak., Yıldız Bayan ve Erkek Takımları için 2 x 25dak., Küçükler için 2 x 20dak.dır. Devre arası bütün takımlar için 10dak.dır. Bu süre hiçbir şekilde kısaltılamaz. İkinci yarıda takımlar saha değiştirirler. Oyun süresinin durdurulmasına ve yeniden başlatılmasına saha hakemleri karar verirler. Hakemler sürenin durdurulduğunu ve yeniden başladığını saat hakemine bildirirler. Oyun süresinin durdurulduğu ( Mola ) saat hakemine üç kısa düdükle ve “T” (Mola) işaretiyle bildirilir. Aradan sonra oyunun yeniden başladığını belirten bir düdük çalınmalıdır. Sonucun alınması gereken bir müsabakanın normal süresi beraber biterse, 5dak. Bir aradan sonra oyuna kura atışı ile başlanır. Uzatma devreleri 2 x 5dak.dır. Uzatma devreleri arasında ara verilmez ve saha değiştirilir. Eğer sonuç yine bozulmamışsa bir kura ile tekrar 2 x 5dak. oynanır. Eşitlik yine bozulmazsa 7 m. atışlarıyla maç son bulur. Eğer 1. devre geç bitirilmişse, 2. devre aynı oranda kısaltılır.
GOL : Bir atışın gol olabilmesi için, atışı yapan oyuncunun ve takım
arkadaşlarının atış öncesi kural dışı hiç bir davranışta bulunmaksızın topun tümü ile iç kale çizgisini geçmiş olması gerekir. Bir savunma oyuncusu kural dışı davranışta bulunur ve bu arada top kaleye girerse gol sayılır.



Top, iç kale çizgisini geçmeden saha ya da saat hakemi düdüğünü çalmışsa buna gol kararı verilmez. Bir savunma oyuncusu tarafından kendi kalesine atılan top, daha önceden kale çizgisini geçmediyse gol sayılabilir.
Verilen bir gol kararından son başlama atışı yaptırılırsa, gol iptal edilemez. Ancak gol, oynamaya hakkı olmayan bir sporcu tarafından atılmış ise bu durumun tespit edildiği andan sonra atılan gol iptal edilir.
Gol atıldıktan sonra maçın bitiş düdüğü çalınmışsa, hakem başlama atışı yaptırmadan golü geçerli sayar. Daha fazla gol atan takım, galip takım olarak sayılır. Eğer her iki takımın gol sayısı eşit ise ya da maç sonuna kadar hiç gol atılmamışsa, maç beraber bitmiş sayılır.
OYUNCULAR: Bir takım 10’u saha oyuncusu ve 2’si de kaleci olmak üzere 12 oyuncu bulunur. Bu oyuncuların isimlerinin yazı cetvellerine geçmeleri gerekir. Oyun sahasında, aynı anda en fazla 7 oyuncu (6’sı saha oyuncusu 1’i kaleci ) bulunabilir. Oyuncunun oyunda oynayabilmesi için, maç cetvelinde ismi olması ve maçın başlatıldığı sahada olması gerekir. Maçta oynamaya hak kazanmış bir oyuncu her hangi bir zamanda takıma değişme çizgisinden katılabilir.
Yedek oyuncular yazı/saat hakemini haberdar etmeksizin her an oyuna girebilirler. Ancak, değişecek oyuncuların oyun sahası tamamen terk etmiş olmaları şarttır. Bu kural kaleciler için de geçerlidir.
Not: Eğer oynamaya hakkı olmayan bir oyuncu sahaya girerse, rakip takımın lehine bir serbest atış verilir ve bu oyuncu diskalifiye edilir.
Eğer oyun kurallarının dışında fazladan bir oyuncu oyun sahasına girerse, bu oyuncuya 2dak. zaman cezası verilir bir başka oyuncuda onun yerine 2 dakika süreyle oyun sahasından alınır. Eğer zaman cezası almış bir oyuncu cezası dolmadan sahaya girerse cezası 2 dakika daha arttırılır ve bu zaman süresince başka bir oyucu oyun dışı kalır. Hangi oyuncunun sahayı terk edeceğini takım yöneticisi karar verir.


ATIŞLAR: Başlama Atışı: Oyun başında kura sonucunda kazanarak topu seçen takımın rakibi olan takım tarafından uygulanır. İkinci yarının başındaki başlama atışını kullanan takım değil, diğer takım uygular. Her golden sonra, golü yiyen takım maça başlama atışıyla başlar. Atış yapılırken her takım oyuncusu kendi sahasında bulunmalıdır. Kenar Atışı: Top bütünüyle kenar çizgiyi aştığında ya da top dış kale çizgisini aşmasından, savunma oyuncularından biri en son topa dokunduğunda verilir. Hakem atışı, hakem düdüğü çalmadan topa kenar ya da dış kale çizgisini aşmadan önce son kez dokunmayan takım tarafından uygulanır.
Aut Atışı: Top kale çizgisi dışına çıkarsa, aut atışı verilir. Kale sahasından yapılan aut atışı uygulanırken hakem işareti beklenmez. Top kale sahasında kalırsa, kaleci topu tekrar oyuna sokar. Kaleci aut atışından sonra ancak topa başka bir oyuncu dokunduktan sonra dokunur. Serbest Atış : Hatanın yapıldığı yerden hakemin düdüğü beklenmeden kullanılır. Hücumdaki takım lehine verilen serbest atış, çizginin dışından uygulanır. Serbest atışı uygulayacak oyuncu top elinde atışa hazır durumda iken top süremez ya da yere koyup alamaz. Tip yapamaz.
7 metre Atışı : Bu atış hakem düdüğünden sonra 3 saniye içerisinde kale atışı olarak kullanılmalıdır. Atışı yapan oyuncunun dışında hiçbir oyuncu kale sahası çizgisiyle serbest atış çizgisi arasında duramaz. 7 metre atışı yapılırken savunma takımının tüm oyuncuları, atışı uygulayacak oyuncudan en az 3 metre uzaklıkta olmalıdır. Eğer, top atışı yapanın elinden çıkmadan savunan takım oyuncularından biri serbest atış çizgisinin üstünde yürür veya çizgiyi aşarsa, ya da 3 metre mesafeyi bozarsa, aşağıdakilerden uygun olana karar verilir.
· Top kaleye girerse gol geçerli olur.
· Top kaleye girmediği zaman 7 metre atışı tekrarlanır. Hakem Atışı : Saha hakemi düdük çalmaksızın topu oyunun kesildiği anda topun bulunduğu yerden havaya dik olarak atar. Eğer topun engellendiği bu yer kale sahasının üzerindeyse, hakem atışı, serbest atış çizgisinin dışındaki en yakın yerden yapılır. Hakem atışı sırasında her bir takımdan birer kişinin dışında diğer tüm oyuncular hakeme en az 3 metre uzakta olmalıdırlar.
Atışların Uygulanışı : Atış yapılmadan önce topun, atışı yapacak olanın elinde tutulması ve bütün oyuncuların kurallara uygun bir pozisyon almış olmaları gerekir. Top atış yapanın elinden çıkınca atış yapılmış sayılır.
Atış yapan oyuncunun, atıştan sonra topa tekrar dokunabilmesi için topun bir başka oyuncuya veya kale direklerine çarpması gerekir.


CEZALAR

İhtar şu durumlarda verilir;
· Rakibe karşı kural dışı davranışlarda
· Rakip atışını uygularken yapılan kural dışı davranışlarda
· Oyuncunu veya yöneticinin spor dışı davranışlarda
Maç süresince bir oyuncuya yalnız bir ihtar, bir takıma üç ihtar verilir. İstisnai durumlarda ihtar vermeksizin zaman cezası verilebilir. Eğer bir oyuncu üçüncü kez ihtar alırsa diskalifiye edilir.
Eğer zaman cezası almış bir oyuncunun cezası 1. yarı bitmezse, 2. yarıda cezasına devam edilir. Bu kural uzatmalar içinde geçerlidir. Oyun sahasındaki bir oyuncunun diskalifiye edilmesi, her zaman 2 dakikalık bir zaman cezasıyla bağlantılı olabilir.
Not: Sporculuk ruhuyla bağdaşmayan fiziki ve sözel ifadelerin kullanılması kural dışı ifadelerin içine girer. Eğer bir yönetici izinsiz sahaya girerse cezalandırılması gerekir.
Kartlar : İki çeşit kart vardır. Bunlar sarı ve kırmızı kartlardır. Sarı kart gösterildiğinde ihtar edilir. Kırmızı kart gösterildiğinde ise diskalifiye edilir.
HAKEMLER
Her müsabakada eşit yetkilere sahip iki hakem tarafından yönetilir. Yazı ve saat hakemi de bunlara yardımcı olur. Hakemler oyuncuların davranışlarını, oyun salonuna girdikleri andan oyun salonunu terk ettikleri ana kadar denetler.
Hakemler maçtan önce oyun alanını, kaleleri ve topu gözden geçirirler. Maç başlamadan önce baş hakem, yardımcıları ve her iki takımın kaptanlarının önünde kura atışı yapılır. Maç esnasında hakemler ara-sıra yer değiştirmelidirler. Her hangi bir durumdan dolayı hakemlerden biri maçı yönetemeyecekse diğer hakem maçı tek başına yönetir. Hiçbir kişi ve yetkili tarafından hakemin verdiği karar değiştirilemez. Siyah kıyafet yalnız hakemler içindir. Verilecek kararda iki hakemde farklı karar verirse daima en ağır ceza kullanılır.
YAZI ve SAAT HAKEMİ
Yazı hakemi, takım listelerini ve saat hakemi ile birlikte zaman cezası alan ya da maça geç gelen oyuncuların oynama hakkına sahip olup olmadıklarını ve saat hakemi ile birlikte oyuncuların oyuna katılmalarını denetler. Yazı hakemi yazı cetvelinin kurallara göre doldurulmasından sorumlu olup, yazı cetveline uygun notlar yazar.
Spor salonunda skorbord olmadığı durumlarda, oyunun kesilmesi durumunda, saat hakemi takım yöneticilerine maçın ne kadar süresinin oynandığı ve geriye ne kadar kaldığı konusunda bilgi verir.
Saat hakemi, zaman cezası verilmiş oyuncuya ya da sorumlu takım yöneticisine zaman cezasının başlangıç ve bitişini haber verir.
Eğer bir atışın sonucu bekleniyorsa saat hakemi şu durumlarda maçı veya devreyi bitirme işareti verir.
· Eğer top kurallarına uygun olarak kaleye atılmışsa, bu durumda topun kale direklerine, üst direğe, kaleciye ya da savunma takım oyuncularından birine dokunması bir şey ifade etmez.
· Eğer top kaleye girmezse ya da kaleye yönelmezse, serbest atış ya da 7m. atışının uygulanışından önce ya da uygulanırken kural hatası olmuşsa bu hatalı davranışlar cezalandırılmalıdır. Bu durumda bitiriş düdüğü ertelenir.

Futbol Saha Ölçüleri Nelerdir ?

uzunluk: minimum 90 maksimum 120 m
genişlik: minimum 45 maksimum 90 m
uluslarası maçlarda,
uzunluk: minimum 45 maksimum 90 m
genişlik: minimum 64, maksimum 75 m
Boyutlar : Oyun Alanı dikdörtgen şeklinde olmalıdır. Taç çizgilerinin uzunluğu kale çizgilerinin uzunluğundan fazla olmalıdır.
Uzunluk: en az 90 m. (100 yarda) - en çok 120 m. (130 yarda)
Genişlik : en az 45 m. (50 yarda) - en çok 90 m. (100 yarda)
ULUSLARARASI MAÇLAR
Uzunluk : en az 100 m. (110 yarda) - en çok 110 m. (120 yarda)
Genişlik : en az 64 m. (70 yarda) - en çok 75 m. (80 yarda)
ayrıca :
penaltı alanı 16.5 metre eninde (18 yard), 40.3 metre uzunluğunda olmalıdır.
ceza yayı, merkezi penaltı noktası olacak şekilde 9.15 metre yarıçaplı bir yaydır.
penaltı noktası kale çizgisinden 11 metre uzaktadır.
kalenin uzunluğu 7.32 metre, genişliği saha çizgileri dışına doğru 2.44 metredir.
sahanın ortasındaki merkez dairenin çapı da 9.15 metredir.
kalecinin aut atışını kullandığı çizgi de (neydi ki adı?) 5.5 metre eninde 18.32 metre uzunluğundadır.
köşe noktalardan yapılan korner atışları 1'er metrelik daire dilimleri içinde kullanılır.

KALE ÖLÇÜLERİ :
yerden yukseklik : 2 metre 44 santimetre
iki direk arasi uzaklik : 7 metre 32 santimetre

Basketbol Saha Ölçüleri

FIBA standardında bir basketbol sahası:
Basketbol, çoğunlukla kapalı salonda oynanır. Dikdörtgen biçimindeki basketbol alanının tabanı sert tahtadan yapılır. Alanın boyutları değişiklik göstermekle birlikte, ideal boyutlar 26 m x 14 m’dir. Oyun alanı bir orta çizgiyle ikiye ayrılır. Bu çizginin tam ortasında, orta yuvarlak denen bir daire çizilidir. Basketbol alanının karşılıklı olarak kısa kenar çizgilerinde birer pota bulunur. Pota, kenar çizgisinden 1,2 metre içeridedir ve 1,8 m x 1,2 m boyutlarında bir sac levhadır. Pota üzerinde, yerden 3,05 metre yükseklikte bir sepet vardır. Sepet, 45 cm çapında demir bir çember ile buna asılı, alt kısmı açık, beyaz bir fileden oluşur. Basketbol elle oynanır ve atılan top yukarıdan çembere girip fileden geçerek aşağıya düşünce sayı olur. Basketbol topunun çevresi yaklaşık 75-78 cm, ağırlığı 600-650 gram kadardır.


Voleybol Saha Ölçüleri


Oyun alanı, 18 x 9 m. ölçülerinde bir dikdörtgendir ve en az 3 m. genişliğinde olan bir serbest bölge ile çevrilmiştir.
Oyun sahasının üzerinde bulunan serbest oyun boşluğu, her türlü engelden arındırılmış olmalıdır. Serbest oyun boşluğu, oyun sahasının yüzeyinden ölçüldüğünde en az 7 m. yüksekliğinde olmalıdır.
FIVB’nin Dünya Müsabakaları’nda serbest bölge yan çizgilerden ölçüldüğünde en az 5 m. ve dip çizgilerden ölçüldüğünde en az 8 m. genişliğinde olacaktır. Serbest oyun boşluğu ise oyun sahasının yüzeyinden ölçüldüğünde en az 12.5 m. yüksekliğinde olacaktır.

File 1 m genişliğinde, 9.50 m uzunluğunda ve orta çizginin üzerinde zemine dik olarak yer alır. File kenarları 10 cm'lik karelerden oluşan siyah iplerden yapılmıştır. Filenin üst kısmında 5 cm genişliğinde yatay, beyaz bir bant vardır. Bu bant çadır bezinden yapılmıştır ve file boyunca iki kat dikilir. Bandın içinden elastiki bir kablo geçer. Bu kablo filenin direklerine bağlanmasını ve üst kısmının gergin olmasını sağlar. Filenin alt kısmında kareler arasından geçerek onu direklere bağlayan ve filenin gergin olmasını sağlayan bir ip vardır.

5 cm genişliğinde ve 1 m uzunluğunda iki adet beyaz bant her iki yan çizginin üzerinde yer alacak şekilde fileye dik olarak bağlıdır. Bu bantlar filenin bir parçası olarak kabul edilirler. Anten 1.80 m boyunda, 10 mm çapında esnek çubuktur. Fiber glas veya benzeri bir maddeden yapılmıştır. İki adet anten yan bantların dış tarafına bağlanır ve karşılıklı olarak filenin ters yönlerine yerleştirilir. Antenlerin 80 pp'lik kısımları filenin üzerinde devam eder. Bu kısımlar 10 cm'lik birbiri ile zıt iki ayrı, (tercihen kırmızı ve beyaz) renkte işaretlenir. Antenler filenin bir parçası sayılır ve geçiş boşluğunun yan sınırlarını belirler. Filenin yüksekliği erkekler için 2.43 m, bayanlar için 2.24 m'dir ve oyun alanının ortasından bir ölçü çubuğu ile ölçülür. Filenin iki (yan çizgilerin üzeri) oyun alanının yüzeyinden aynı yüksekliktedir. Buradaki yükseklik kuralda belirtilen yüksekliği 2 cm'den fazla geçemez.

Filenin bağlandığı direkler, düzgün, yuvarlak ve 2.55 m yüksekliğindedir. Direkler iki yan çizgiden 0.50 m ile 1.00 m mesafede yerleştirilmiştir. Direklerin yere tel ile tutturulması ise yasaktır.

Top, içinde lastik veya benzeri maddeden bir kese bulunan, küresel ve dış kısmı esnek bir deriden yapılmıştır.

Renk : Tek ve açık
Çevresi : 65-67 cm.
Ağırlığı : 260-280 gr
İç basıncı : hPa (0.40-0.45 kg/cm) veya 392-444 m bar'dır.

Bir müsabakada kullanılan tüm toplar çevre genişliği, ağırlık, basınç ve cins olarak aynı özellikte olmalıdır. Uluslararası resmi müsabakalar FIVB tarafından onaylanan toplarla oynanır.

Uluslararası resmi müsabakalarda üç top kullanılır. Bu durumda altı top toplayıcı bulunur. Bunlardan dört tanesi serbest bölgenin dört köşesinde, birer tanesi ise baş ve yardımcı hakemlerin arkasında yer alır.

9 Ocak 2010 Cumartesi

Bebeğimin Genel Bakımı Yeni doğanda Cilt Bakımı

Bebeğimin Genel Bakımı Yeni doğanda Cilt Bakımı

Deri birçok rolü ve fonksiyonu olan yaşamsal bir organdır. Toksin ve infeksiyonlara karşı bariyer, ısı dengesi, su ve elektrolit dengesi, yağ deposu, yalıtım ve dokunma duyusunu sağlar. Bu fonksiyonlar doğumdan itibaren bazı değişikliklerle sağlanır. Değişikliklerin en yoğun olduğu dönem doğumdan sonraki ilk iki yıldır. Aköz fakat steril atmosferden patojenlerden zengin kuru ortama geçiş yenidoğan derisinde dramatik bir değişim oluşturur. Epidermal bariyerin bütünlüğü su kaybı ve mikroorganizma direnci için önemlidir. Temel deri bakımının amacı travmatik yaralanmaları azaltmak, olgunlaşmamış bariyer fonksiyonunu korumak, deri bütünlüğünü sağlamaktır.

VERNİKS KAZEOZA

Verniks kazeoza anne karnındaki dönemde fetusu koruma görevinin yanısıra antioksidan, yara iyileşmesini kolaylaştırma, su geçirmezlik özellikleri de olan fizyolojik bariyerdir. Doğumda deri verniks kazeoza ile kaplıdır. Bu beyazımsı yağlı tabaka tüm vücudu örtebilir veya sadece kıvrım bölgelerinde var olabilir. Doğumu izleyen saatlerde kurur ve dökülür. Rengi anne karnındaki dönemdeki problemleri yansıtabilir.
Verniks kazeozanın kaldırılması: Genellikle doğumdan hemen sonra bebek yıkanmadan önce temiz bir havlu ile silinir.

ISI DENGESİ

• Zamanında doğan bebeklerde ilk üç gün içinde ısı dengesinin sağlanmasına yönelik işlemler başlar.
• Terleme ilk olarak alında başlar ve daha sonra gövde ve ekstremitelerde ortaya çıkar. Preterm bebeklerde yaşamın ilk günlerinde ısıya karşı terleme görülmez.
• Deri vücudun ısısını kontrol etmede yardımcı olur. Çok küçük çocuklarda, aşırı sıcak ya da soğukla başa çıkmada ısı kontrolü daha zordur.
• Üşümemesi için ne kadar giydireceğinize gelince; yetişkinlere göre bir kat fazla giysi giydirilmesi, uykusu sırasında üzerinin örtülmesi yeterlidir.
• Çok küçük bebeklerde el ve ayaklar soğukta mavi benekli bir görünüm alabilir. Bu önemli bir sorun değildir. Ancak, soğukta el ve ayakları örtmek bu durumu önleyecektir.
• Giyimli olduğu halde elleri soğuksa üşüyor olabilir, kolayca terliyorsa fazla giydirilmiş olabilir. Koltuk altından derece ile ölçülen vücut ısısı 36-36.5°C ise üşümüyor demektir.
• Bebeğinize kundak yapmayınız. Kundak doğumda normal olan bebeğin kalçasında çıkıklığa yol açabilir. Bunun yerine bebeğinize onlar için yapılmış zıbın, tulum, pijama şeklinde giysileri giydiriniz. Bazen bebeklerin kaburga kemiklerinin batmaması için göğüs çevresine sıkı sıkıya bir sargı yaparlar. Bunu da yapmayınız, bu sargılar bebeğinizin nefes alıp vermesini güçleştirir. Bebeğiniz için çarşıdan aldığınız giysileri paketini ilk siz açsanız bile yıkamadan giydirmeyiniz. Pamuklu, yumuşak dikişli, rahat ve kolay yıkanıp ütülenebilen, tüylü olmayan kumaşlardan yapılan bebek giysilerini ve battaniyelerini tercih ediniz. Bebeğinizin giysi ve battaniyelerini, havlu ve nevresimlerini sabun veya sabun tozu ile yıkayınız ve ütüleyiniz. Çamaşır makinesinin son durulama işleminde suya herhangi bir kimyasal madde ilave etmek gerekmez.

SAÇ VE TIRNAK BAKIMI
Lanugo: Prematürelerde özellikle sırt, omuzlar ve yüz lanugo denilen kıllarla kaplıdır. Bu kıllar normalde doğumdan bir ay önce anne karnındayken dökülür ve yerine zamanında doğanlarda görülen daha kısa lanugo çıkar. Saçlar gibi bunlarda ilk aylar içinde yerlerini vellus kıllara bırakırlar. Kalıtsal bir hastalık olan konjenital hipertrikozis lanuginozadan ve hipertrikoz ile seyreden hastalıklar ayırt edilmelidir.

Bazı bebekler fazla saçlı olarak doğarlar. Bu saçlar, tekrar yumuşak ve ince yeni saçlar çıkmadan önce ilk birkaç ay içinde dökülebilir. Bebeklerin yumuşak olan saçları, daha kuvvetli, uzun ve kalın olan yetişkin saçlarından farklıdır.

Bazı bebekler çok az saçla doğarlar. Bu saçlar giderek normal büyüme düzenine döner ve ilk bir ya da ikinci yılda dökülürler. Çocuk ve küçük bebeklerin saçlarının kesilmesi gerekmez.
Sırtüstü yatan ve hareket eden bebeklerin başlarında saç derisinin yatak çarşaflarına sürtündüğü yerlerde saçlarda seyrelme olabilir.

Küçük bebeklerin çoğunun saçlarını şampuan ile yıkamaya gerek yoktur. Eğer şampuan kullanılacaksa, olabildiğince az miktarda ve sıklıkta çok hafif bir şampuan kullanmak uygun olur. Çocuklarda, saçlı derideki yağ bezlerinin çalışma bozukluğu sonucu oluşan kabuklu deri iltihabı oldukça yaygın olup, çoğu zamanla geçer. Kabuklar, baş derisine bebe yağı ya da nemlendiriciler ile masaj yaparak çıkarılabilir.

Bebeklerde saç rengi oldukça çeşitlilik gösterir. Bazı bebeklerin saçları doğduklarında koyudur. Bu saçlar daha sonra dökülerek yerlerine açık renkli saçlar çıkar. Tersi daha az yaygındır. Kızıl saç, saçların normal büyüme düzenine girdikleri altı ya da dokuz aya kadar belirgin olmayabilir. Ayrıca, saç rengi, bebek büyüdükçe de değişebilir. Bu bağlamda, sarışın çocukların saçları genellikle sekiz yaş civarında koyulaşır.

Bebeğin tırnağını, ona özel bir bebek tırnak makası ile kesebilirsiniz. Uzamış tırnaklarıyla bebek, yüzünü ve gözünün kornea tabakasını çizebilir. Bebek tırnak makasıyla tırnağın keskin ve sivriköşeleri de ince bir törpüyle yumuşatın. Bu işlemi yaparken yanınıza bir yardımcı almalısınız.
Bazen tırnak altındaki deri tırnağın ilk gelişimi sırasında yeterince düz olmayabilir. Bu durumda tırnak deriye batar ve el ya da ayak parmağının ucunda şişlik veya kızarıklık oluşabilir. Bu, tedaviye gerek kalmadan tırnak büyüdükçe zamanla geçecektir.
GÖZ BAKIMI:
Doğumu takip eden günlerde gözlerde çapaklanma, akıntı ve kızarıklık ile kendini gösteren konjonktivit (göz iltihaplanması) ile de sıkça karşılaşılır. Bunun nedeni yeni doğan bebeklerde üretilen göz yaşını burun içine akıtan kanalın drenajının bazen yeterli olmamasıdır. Doğum sonrası göz bakımını yaparken günlük kaynamış ılınmış su ile ıslatılmış lokmalar halinde pamuk parçalarını kullanabilirsiniz. Önce ellerinizi sabunlu suyla yıkayıp temiz havlu ile kurulamayı unutmayınız. Islattığınız pamuk lokması ile bebeğin gözünü pınarından başlayıp kuyruğuna kadar yumuşakça bir kerede siliniz. Diğer göz için yeni bir pamuk lokması kullanınız. Bu bakıma rağmen bebeğinizin gözü çapaklanıyor, sulanıyorsa doktorunuza başvurunuz.
KULAKLAR VE BURUN BAKIMI:
Temizlik ve bakım için pamuklu çubuk ve benzeri şeyler kullanmayınız. Bunlar bebeğin kulaklarını ve burnunu tahriş edebilir. Bir parça kaynatılmış ılık su ile ıslatılmış pamuk veya yumuşak bir peçete ile kulakların ve burunun giriş delikleri silinebilir.

DİĞER
Miliarya (İsilik): Derideki küçük ter bezi kanalları olan gözeneklerin sıcak ve nemli havaya ve yüksek ateşe bağlı aşırı terleme sonucu tıkanması ile oluşur. Sıcak ve nemin fazla olduğu ortamlar, geçirgenliği olmayan giysiler miliarya oluşumunda önemli rol oynar. Aşırı nemlendirici kullanma, sabun ve deterjanlar sorunu daha da artırabilir. Tıkanıklık düzeyine göre farklı döküntüler gelişir. Daha hafif olan isilik küçük ve kolayca patlayıp ince pullar oluşturan su kabarcıkları halinde görülür. Daha ağır vakalarda, kaşıntılı ve su toplayan kırmızı döküntüler oluşabilir. Bu döküntüler sıcakta karıncalanma veya kaşınma hissi yaratabilir. En yaygın olarak alın, yanaklar, gözkapakları ve bazen de burunda oluşur. Ayrıca, bel lastikleri gibi giysi malzemelerinin ter bezlerini tıkadığı yerlerde de görülebilir.

İlk iki hafta içinde sık görülür.
Sıcak havada bebeği serin tutmak önemlidir. Bezler sık sık kontrol edilmeli ve ıslak olmaları halinde değiştirilmelidir. Bel lastiği sıkı naylon kilotlar kullanmaktan kaçınmak gerekir. Nemlendirici kullanılıyorsa, çok sık olmamak şartıyla hafif bir şekilde sürülmelidir. Sıcak havalarda koyu nemlendirici kullanmaktan kaçınınız. Cildi, ılık suyla yıkanmalıdır. İnfeksiyon şüphesi varsa antibiyotik başlanmalıdır. Kalamin veya lanolin içeren losyonlar, şeklinde zayıf etkili kortikosteroidli losyonların geçici kullanımı yararlıdır. Tekrarlayabilir.

Yenidoğan aknesi: Yenidoğanın baş boyun bölgesinde yerleşir. Anneden geçen hormonların etkisiyle ortaya çıkar. Genellikle 3-6 ay içinde kendiliğinden iz bırakmadan geçer. Bazı bebeklerde devam edebilir; bu durumda ilaç kullanmak gerekebileceğinden mutlaka dermatoloji uzmanına başvurmak gerekir.

CİLT LEKELERİ
Çiller: Normal olarak doğumdan sonra oluşur. Pigmentlerin ürettiği boya maddeleri ile renkleri koyulaşır. Çiller, çocukluk döneminde yanaklar, ellerin üst kısımları ve dirsekle bilek arası gibi vücudun en fazla güneş gören yerlerinde normal ile aşırı güneş ışınlarına maruz kalma sonucu oluşmaktadır. Çil oluşumu iyi bir güneşten korunma yöntemi ile önlenebilir. Güneşli havada ince giysiler giydirme, şapka takma, çocuk arabasına gölgelik takma dışarıda gölgede durma güneşin morötesi ışınlarına (UV) karşı en iyi korunma yöntemleridir. Gerekli olduğunda, koruma faktörü 15 ya da daha fazla olan koruyucu bir güneş kremi, giysilerle korunmayan yüz,ellerin üst kısmı ve ayaklara az miktarda sürülebilir. Çok küçük çocuklar için, hafif bir losyon ağır bir kremden daha yararlıdır. Çocuğun derisinin çok kuru olması durumunda, krem losyondan daha etkili olabilir.

Doğumsal benler: Yenidoğanların yaklaşık %1’inde doğumsal benler vardır. Küçük ve orta büyüklükteki benler klinik fotoğraflarla izlenir, yapısındaki değişikliklere göre çıkartılabilir.
Yaşam boyu malign melanom riski %4.6-8 arasında değişmekte bunların yarısı ilk beş yaş içinde ortaya çıkmaktadır. Habis dönüşüm en çok puberte öncesi dönemde gelişmektedir. Dev doğumsal benler olabildiğince erken dönemde büyüklüğü ve yeri uygun olduğu durumlarda tamamen çıkartılmalıdır.

Hemanjiomlar (Kırmızı benler/damar benleri):
Yenidoğanların %1-2.6’sında rastlanır, kız çocuklarda erkeklerden dört kez daha fazladır ve özellikle prematüre doğanlarda sıktır. Yaklaşık yarısı doğumda vardır. Diğerleri ilk ay içinde ortaya çıkar. En çok baş ve boyun bölgesinde yerleşir. On yaş civarında çoğunda tamamen geriler, ancak yerlerinde iz ya da renk değişikliği kalabilir. Çok sayıda hemangiomun bir arada oluşu iç organ tutulumu ile giden ölüm oranı yüksek hastalıkların habercisi de olabilir.

Mongol lekesi: En sık görülen pigmenter değişikliktir. Doğulu siyah ırka mensup olanlarda daha sık görülür. Sakral bölge veya sırt alt kısım en çok yerleştiği alanlardır. Mavi-siyah tonda birkaç milimetreden 10 cm veya daha büyük çaplara uzanan yapılardır. Hemen hemen bütün mongol lekeleri puberte öncesi kaybolur.

Café-au-lait makülleri: Yuvarlak veya oval, açık kahverengi lekelerdir. Çapları birkaç mm.den 20mm’ye ulaşabilir. Sağlıklı yenidoğanda en çok gluteal bölgede tek lezyon olarak görülür. Seyrek olarak beyaz ırka mensup çocuklarda üç, diğer ırklarda beşten fazla cafe-au-lait makülü bulunur. Puberte öncesi altı veya daha fazla sayıda 0.5 cm. ve daha büyük puberte sonrası ise 1.5 cm veya daha büyük maküllerin varlığı tip 1 nörofibromatöz lehinedir
DİKKAT!
Bebeğinize bakım yapacağınız zaman ellerinizin temiz olduğundan emin olunuz.
İlk haftalarda karşılaşabileceğiniz döküntü veya sarılık gibi renk değişikliği şeklindeki cilt sorunlarınız olabilir. Cilt değişikliklerinin ne olduğunun tanımlanmasının en iyi görülerek yapılacağını unutmayınız ve dermatoloji uzmanı ile bağlantı kurunuz.

Bebeklerde Beslenme Ve Babanın Yeri

Bebeklerde Beslenme Ve Babanın Yeri


Anne-babasıyla yakın, sevecen ilişkisi olan bebek çok şanslıdır. Bebeklerin fiziksel yakınlığa ihtiyaçları vardır ve emzirme dışında, bebeğin bulunabileceği en şahane yer babasının sevecen kollarıdır. Bebek ile sıcak ve bağlı (düşkün) bir ilişki kurmak için babanın onu beslemesi gerekmez. Sarılarak, severek, oynayarak onunla bu ilişkiyi kurabilir. Babasının omzunda sallanmak veya göğsünün üzerine yatmak bebeğin çok hoşuna gider.

Bırakın beslenmesi bitmiş bebeğinizi babasının göğsüne, onunla kalsın, babası onu sallasın kollarında. Bebeğin altını değiştirmek, yıkamak, ağladığı zaman yatıştırmaktan başka babanın onunla paylaşabileceği şeyler vardır, biraz hayal gücü yeterlidir. Hatırlanması gereken en önemli şey de bebeğin hem anneye hem babaya gereksinim duymasıdır.

Bebeğin ihtiyaçlarının her ikisi tarafından da karşılanacağını bilmesi çok önemlidir. Babanın, anne ile olan bağlılığı bebekle bağlılığını pekiştirir. İlk aylarda babanın asıl görevi anneyi rahatlatmaktır ki o da rahat rahat emzirsin, bunu da evdeki bazı işlerin yükünü üstünden alarak ve yardımcı olarak sağlar

8 Ocak 2010 Cuma

Emziren annenin beslenme rehberi

Emziren annenin beslenme rehberi

Emzirme süreci (laktasyon) genellikle meme büyümesi, süt salgılanmasının başlaması ve başlayan süt salgılanmasının devamı olmak üzere üç döneme ayrılır. Başarılı bir emzirme bebeğe günde, 20-30 gram kilo alımı sağlar. Peki emzirmenin başarısını neler etkiler? Annenin beslenmesi önemli midir? Emzirme döneminde nasıl beslenilmeli? İşte bu soruların yanıtını Prof. Dr. Gülden Koksal veriyor:

İyi duygu beslenmeden önemli
Başarılı bir emzirme için yeterli ve dengeli beslenme gerekli. Ancak, bebeğini büyütmek, sağlıklı olmasını sağlamak ve yaşatmak amacı ile uyarılmış, beslenmesi dengeli ve yeterli olmayan bir anne bile başarılı bir emzirme dönemi geçirebilir. İyi duygular, bebeği ile mutlu olmak, sevgi ile onu düşünmek, çocuğunu görebilmek, ona dokunabilmek, bebeğini yanında hissetmek, sütünün onun için en iyi besin olduğunu bilmek, anneyi emzirme hazırlar.

Destek gerekli
Anne sütüyle beslenme, kültürlere göre değişmektedir. Aile çevresi ve yakın akrabaların tutumu, güven duyulan sağlık personeli, annenin duygularını etkileyebilmekte süt verimini arttırmaktadır. Bebeği ile ilgili kaygılar hastalık veya sakat doğumlar baba ve yakın ve güvenilir kişilerden destek görmemek, sağlık personelinin hatalı tutumu, annede kaygı yaratarak süt verimini azaltabilir.

Önce hazırlık
Emziren kadınların doğumdan önce ve sonra meme uçlarını özel yöntemlerle emzirmeye hazırlamaları gerekir. Memedeki herhangi bir bozukluk veya rahatsızlığı önleyebilmek için günde bir veya birkaç kez özel egzersizler yapılabilir, meme ucu uyarılmalı ve doğum öncesi bakım ünitelerinde ayrıntılı eğitim verilmelidir.

Uyarılma şartSüt salgılanmasında emme uyarılarının büyük etkisi vardır. Emzirme başladıktan sonra emme uyarılarına göre anne sütünün yapımı değişkenlik gösterir. Memenin içinde süt salgılama hücre kümelerinden oluşan ve alveol adı verilen küçük kesecikler vardır. Prolaktin adlı hormon bu hücrelerden süt salgılanmasını sağlar. Alveollerin çevresinde, kasıldıklarında sütü meme ucuna doğru sağan kas hücreleri vardır.

Oksitosin adlı hormon bu kas hücrelerinin kasılmasını sağlar. Küçük tüpler ya da kanallar sütü alveolden dışarı taşır. Küçük ve büyük memeler yaklaşık aynı miktarda salgı bezi dokusuna sahiptir ve ikisi de yeterince süt üretebilir. Başarılı bir emzirme bebeğin emmesi ile başlar. Emme emzirmenin başlamasında en önemli uyarıdır.

Fazla emme sütü arttırır
Bebek meme emdiğinde meme ucundan duyusal ileti beyine giderek süt salgısını uyarır. Yanıt olarak da beyin tabanında bulunan hipofiz bezinin ön lobu prolaktin salgılar. Prolaktin kan dolaşımına karışarak memeye gider ve süt salgılayıcı hücrelerin süt salgılamalarını sağlar. Fazla emme, fazla süt yapar. Bu doğaı bir bilgidir. Ekonomide sunu (arz) ve istem (talep) olarak adlandırılan denge, anne ve bebek arasında da vardır. Normal bir emzirme döneminde, bebekteki açlık giderme uyarısı annede süt salgılama etkisi yaratır. Midenin boşalma zamanı çocuklara göre farklılıklar gösterdiğinden, anne sütü alanlarda ilk aylarda bir beslenme programı yapmak, saat aralıkları koymak sakıncalıdır.

HUŞA ZAYIFLAMA DİYETİ UYGULAMAMALI

? Anneler, eski vücut ağırlıklarına için acele etmemeli. Bu süre 6 ay ya da daha fazla sürebilir. Bebeklerini emziriyorlarsa harcadıkları enerji nedeniyle eski formlarına daha kolay dönebilirler.
? Gebelik sırasında önerilenden fazla kilo almışsa her ay iki kilo kaybetmek normaldir. Bu kilo kaybı ağır diyetlerle değil emzirerek ve dengeli beslenerek sağlanmalıdır.
? Lohusalarda zayıflama diyeti uygulanmamalıdır. Ancak unlu, yağlı ve şekerli besinleri aşırı yememeye dikkat edilmelidir.
? kalsiyumdan zengin süt, yoğurt ve peynir miktarlarda düzenli tüketilmelidir.
? Her gün 1 adet yumurta ve 1 porsiyon sebze yemeği veya kurubaklagil yenilmelidir.
? Kuru fasulye, nohut, mercimek ve bulgur karışımı yemekler, C vitamini yönünden zengin sebze ve meyvelerle birlikte tüketilmelidir.
? Vitaminlerden zengin sebze ve meyveler diyette her öğün olmalıdır.
? Salam, sosis, sucuk gibi katkı maddesi içeren diğer hazır besinler mümkün olduğu kadar yenmelidir.
? D vitamini ancak güneş ışınlarının doğrudan cilde yansıması ile sağlanır. Emziren anne güneşlenilmelidir.
? Yemeklerde mutlaka iyotlu tuz kullanılmalıdır. Besinlerle yeterince alınmayan iyot, anne sütünden bebeğe geçer.
? Kuru meyveler ve kuru yemişler demir ve kalsiyum gibi minerallerden de zengindir. Ağırlık kontrolü de yapılarak bu besinler tüketilebilir.
? Kansızlığa neden olduğundan yemeklerle birlikte çay içilmemelidir.
? Sebzelerin, makarna ve eriştenin haşlama suları dökülmemelidir.
? Hazır meyve suları, gazoz ve kolalı içecekler yerine taze sıkılmış meyve suları, ayran veya limonata tercih edilmelidir.
? Pekmez kan yapıcıdır, Şeker boş enerji kaynağıdır. Şeker yerine pekmez yenmesi kansızlığı önler.
? Eller sık sık sabunlu su ile yıkanmalıdır.
? Sigara ve alkol kullanılmamalıdır.
? Doktora danışılmadan ilaç kullanılmamalıdır.
? Emzirme süresince bebeğin hep memede olması ve emerken uykuya dalması emzirmenin iyi gittiğinin bir işaretidir.
? Anne dinlenmiş ve rahat olmalıdır, uzun süre oturmaktan yorulan annelere yatar şekilde emzirme pozisyonu öğretilmelidir.
? Başarılı bir emzirme için bebek rahat olmalı, yorgun ve tok olmamalıdır. Burun delikleri temiz olmalı rahat soluk alması sağlanmalıdır.

2.5 Yaş Çocuk İnadı

2.5 Yaş Çocuk İnadı

Geçen kış, yani kızım 22 aylıkken gece ağlama nöbetleri başlamıştı ve yaklaşık iki ay boyunca sürmüştü. Bu durumu nasıl yaşadığımızı ve çözümlerimizi sizinle paylaşmıştım.
Şimdi tam da herşey yoluna girecekken "2.5 yaş inadı" çıktı.
Bizim zamanımızda var mıydı bunlar?

Üst kattaki çocuk niye böyle yapmıyor? gibi sorular kafamızdan geçmiyor değil.
Eşim de ben de çocuğumuza kaliteli zaman ayıran, onun mantıklı isteklerini yerine getiren, ona yalan söylemeyen ve sevgimizi gösterebilen ebeveynleriz.
Ama bunlar çocuğun "hayır" demesini, anlamsız isteklerini ve inatlarını engellemiyor.
Hatta bazı kaynaklara göre bu kadar ilgi bile çocuğun inadını tetikleyebiliyor.
Ben bu durumda ne derim biliyor musunuz!

Bu çocuk büyütme işi çok karmaşık bir iş
Bu günlerde kızım, eskiden yapmaktan zevk aldığı şeyleri istemiyor, olmadık şeylere ağlıyor, onu giymem, bunu istemiyorum, sen git sen gel gibi elimizi kolumuzu bağlayan isteklerde bulunuyor.
Ne yapmalı ne etmeli?

Çocuklarımızı Grip Virüsünden Nasıl Koruruz

Çocuklarımızı Grip Virüsünden Nasıl Koruruz



• Okulda, çocukların birlikte oynadığı oyunlar yerine daha az temas kuracakları oyunlara yönlendirilmeleri gerekir.

• Okuldaki arkadaşlarıyla, zorunlu olmayan yakın temastan (sarılma, öpüşme, beraber oynanan oyunlar vs…) kaçınmaları gerekir. Unutmamalı ki grip, hastalıklı birine bir metreden daha yakın olduğunda insandan insana bulaşır. Öğretmenlerin çocukları bu konuda uyarmaları gerekmektedir.

• Ellerini sık sık, özellikle öksürdükten veya hapşırdıktan sonra su ve sabun ile yıkamaları gerekmektedir.

• Öksürürken veya hapşırırken ağızlarını kağıt mendil ile kapatmaları gerektiği öğretilmelidir. Mendil kullanımını özendirmek gereklidir.

• Öksürdükten veya hapşırdıktan ya da hasta olma ihtimali olan birisi ile temasta bulunan çocuklara, ellerini yıkayıncaya kadar; göze, burna veya ağza sürmemeleri gerektiği anlatılmalıdır. Virüs bu yolla bulaşabilmektedir.

• Eğer çocukta kağıt mendil yoksa veya çıkarıp kullanmaya fırsat bulamadıysa, öksürürken veya hapşırırken ağzını eliyle kapatmalı ve hemen elini su ve sabunla iyice yıkaması gereklidir.

• Hasta kişilerle yakın temastan uzak tutulmalılar. Temas zorunlu ise maske ve eldiven kullandırılmalı, temas sonrası hemen ellerini su ve sabun ile yıkamaları gerekmektedir.

• Grip belirtileri olursa hemen doktora veya hastaneye başvurun. ‘Çocuktur, soğuk algınlığına yakalanmıştır’ demeyin. İlk belirtiler griple aynı olacağından hastalığın Domuz gribi olup olmadığını anlamak için bir uzmana görünmek gerekir.

• Eğer çocuk hasta ise okuldan geri kalacak düşüncesi ile okula göndermeye çalışmamalı ve çocukların diğer kişilerle temasını sınırlandırmalıdır.

Suya sabuna dokunmayı özendirmeli; ellerin su ve sabun ile yıkanması mikroplardan korunmanın en etkili, en ucuz ve en kolay yoludur. Ancak etkili olabilmesi için en az yarım dakika süreyle ve parmak araları da dahil olmak üzere her yerin iyice yıkanması gerekmektedir. Su ve sabun yerine alkol bazlı el dezenfektanları da kullanılabilir

5 Ocak 2010 Salı

İbrahim SARAÇOĞLU'ndan Adet düzensizliğine karşı bitkisel kürler



Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu, adet düzensizliğine karşı testere dişli arslanpençesi bitkisiyle uygulanan bu iki kürü tavsiye ediyor.

Testere dişli arslanpençesi

Arslanpençesi (Allcemilla vulgaris, Lady’s mantle, Frauenmantel)
Özellikleri:

● Bayanlarda tüylenmeye karşı
● Östrojen hormonu yükseltici
● İltihaplı eklem romatizmasına karşı
● FSH hormonu yüksekliğine karşı
● Adet düzensizliğine karşı

Kürleri Uygulamadan Önce Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

1) Testere dişli arslanpençesi yaprak ve sapları beraberce kullanıldığında ishale karşı etkili olabilmektedir. İshal olmayan birisi onun çayını içtiğinde kabız olurum endişesine de kapılmamalıdır. Çünkü kabızlık yapmaz. Bağırsağın perisaltik hareketlerini yavaşlatır ve kontrol altına alır. Hareketli bağırsak sendromu (irritable bowel syndrome, ibs) şikâyeti olanlara iyi bir yardımcıdır.

2) Zor kapanan yaralarda veya ameliyat sonrası ameliyat yaralarının hızlı bir şekilde kapanmasında iyi bir yardımcıdır.

3) Sık sık anemi (demire bağlı kansızlık) yaşayanlara haftada en az beş-altı kez bu bitkinin çayını içmelerini tavsiye ederim.

4) Erken menopoza girme yatkınlığı gösteren bayanların yardımcısıdır. Genç kızlar ve kadınlar adet düzensizliği yaşıyorsalar, testere dişli arslanpençesi mükemmel bir yardımcıdır. O, aynı zamanda kadınlık hormonlarının dengelenmesinde de yardımcıdır. Rahimde oluşmuş miyom veya miyomların neden olduğu ara kanamaları da durdurabilme ve kontrol altına alabilme gücüne sahiptir.

5) Adet dönemlerinde fazla kan kaybına uğrayan veya adetleri uzun süren bayanlara bu bitkiyi öneririm.

6) Testere dişli arslanpençesinin ebter ve/veya GOD tohumların tarımının yapıldığı alanlara yakın bölgelerde yetişenlerin kullanılmaması gerektiğini önemle belirtmekte fayda görüyorum. Ülkemizde, GOD tohumlarla her ne kadar tarım yapılmıyorsa da, ne acıdır ki, sebzede %95 ebter tohum tarımı yapılmaktadır.

7) Oniki yaş altı çocukların herhangi bir kürü hekimlerine danışmadan uygulamalarını kesinlikle önermiyorum.

Kür 1: Adet düzensizliğine ve tüylenmeye karşı
Üç-dört gram (bir tatlı kaşığı) kurutulmuş testere dişli arslanpençesi kaynamakta olan bir bardak (150-200 ml) klorsuz suya atılır. Kısık ateşte on dakika kaynatmaya devam edilir. Daha sonra soğumaya bırakılır ve ılıyınca süzülür. Bir ay boyunca her gün bir su bardağı içilir. Bir aydan sonra bir hafta ara verilir. Bir hafta aradan sonra aynı şekilde bir aylık kür tekrar edilir. Ve kür sonlandırılır. Kürün en uygun içim zamanları sabah kahvaltısından iki saat sonra veya öğleden sonra aç karnına içmektir.

İleride adet düzensizliği tekrar ederse, kür 1 aynı şekilde tekrar edilir.

Kür 2: FSH hormonu yüksekliğine karşı
Üç-dört gram (bir tatlı kaşığı) kurutulmuş testere dişli arslanpençesi kaynamakta olan bir bardak (150-200 ml) klorsuz suya atılır. Kısık ateşte beş dakika kaynatmaya devam edilir. Daha sonra soğumaya bırakılır, ılıyınca süzülür. Bir ay boyunca her gün iki defa bir su bardağı içilir. İlki kahvaltıdan iki saat sonra, ikincisiyse akşam yemeğinden iki saat sonra içilir. Her defasında taze hazırlanması şarttır. Bir aydan sonra bir hafta ara verilir. Bir hafta aradan sonra aynı şekilde bir aylık kür tekrar edilir. Ve kür sonlandırılır.

İbrahim Saraçoğlu zayıflama kürü

Göbek yağlarınızdan kurtulmak için Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu’nun çok etkili olan bu tarifi aynı zamanda selülitlerinizden kurtulmanızı da sağlıyor.

Malzemeler:

• 4 lahana yaprağı

• 25 dal maydanoz

• 1 limon
Hazırlanışı: 1/2 litre kaynar suyun içine lahana yapraklarını içine attıktan sonra 3 dakika kaynatın. Ardından maydanozları ilave ederek 3 dakika daha kaynatın. Soğuyunca süzün ve içine limon sıkarak günde 2-3 kez aç veya tok karnına içmek yeterli olmaktadır.

Her gün taze olarak hazırlanmalıdır.İçmesi kolay olsun diye içine başka bir şey ilave etmeyin.

3 hafta uygulayabilirsiniz.

İbrahim Saraçoğlundan Boy Uzatma Kürü

Boy uzatmak için uygulanacak boy uzatma kürü yaşları 12 ile 22 arasındaki gençler için geçerlidir. Boy uzatmanın yaşa göre uzatılabilme ortalaması aşağıda belirtilmiştir. Boy uzatmanın üst sınır yaşı 22 dir. Boy uzatma kürü 6 ay ile 2 yıl uygulanabilir.

Boy uzatma kürü ile ortalama yaş dağılımı
Yaş aralığı Ortalama uzama [cm] 21 yaşa kadar

12 - 14 9 - 7

14 – 15

7 – 6

16 – 17

6 – 5

18 – 19

5 – 4

20 – 21


4 – 3

21 – 22

2 – 1

Boy uzatma kürünün uygulamasında iki kural vardır.

Birinci kural, Torik, palamut,uskumru veya kefal balıklarından birisini haftada en az 3 defa 200-250 gr buğulama veya ızgara olarak tüketmektir. Bu balıkların sırt kısmındaki siyah etli kısım boy uzatmada etkili olan kısımdır.

Çocuğunuza 12 yaşına kadar haftada 3 defa 250 gram dört balıktan birinin özellikle palamut balığının ızgara ya da buğulaması yapıldıktan sonra derisini kaldırıp sırt kısmındaki siyah etli kısmını yedirirseniz çocuğunuzun boyunun daha hızlı uzamaya başladığını hayretle göreceksiniz.12 yaşından sonra bu kür yeterli olmayıp bitkisel desteğe ihtiyaç duyulmaktadır.

İkinci kural ise, hiç bir yan tesiri olmayan bitkisel bir çayın 6 ay müddetle haftada 1 kere demlenip içilmesi gerekiyor.Bu bitki çayı Prof. Dr ibrahim saraçoğlu'nun web sitesinden sipariş edilebiliyor

Not: Önerilen besin maddesi ve bitkisel çay hormon içermemektedir.

Boy uzatma kürünün satış fiyatı 250 YTL. olarak belirlenmiş.

Daha geniş bilgi almak ve sipariş vermek için için dilerseniz Prof. Dr ibrahim saraçoğlu'nun http://www.saracoglu.at/ sitesindeki "sipariş" bölümünden sipariş edebilirsiniz.

4 Ocak 2010 Pazartesi

Bebeğin Davranışları Beyin Gelişimini Gösteriyor

Bebeğin Davranışları Beyin Gelişimini Gösteriyor

Türkiye'de yeni kullanılmaya başlanılan ''General Movements yöntemiyle, bebeğin 28. haftadan 56-58. haftaya kadar yaptığı hareketlerin özel bir teknikle takip edilerek, beyin gelişiminin sağlıklı olup olmadığını tespit edilebiliyor...

Eskiden iki yaşına gelinceye kadar çocuğa kesin tanı konulamazken, yeni yöntem sayesinde erken tanı ve erken rehabilitasyon tedavisi sayesinde çocukların motor-mental gelişimleri destekleniyor.

Dr. Sami Ulus Kadın Doğum, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Kıymet İkbal Karadavut, çocuklarda serebral palsi (SP) diye tanımlanan gelişimsel bozuklukların erken yaşlarda tespit edilmesinin çok zor olduğunu, ilk aylarda gelişim bozukluğu tanısının konamayacağını ve hatta iki yaşına kadar kesin tanı yapılamadığını söyledi.

Gelişim bozukluğunda erken tanının, erken dönemde rehabilitasyona olanak verdiği için önemli olduğuna işaret eden Karadavut, erken başlayan rehabilitasyonla spastik çocukların motor-mental gelişimlerinin daha iyi olduğunu bildirdi.

-''YÖNTEMLE, HAREKETLERİN KALİTESİNE BAKIYORUZ''-

Bebeklerde nörolojik sorunlar açısından gebelik takibinin çok önemli olduğunu vurgulayan Karadavut, ikiz gebelik, erken doğum, sağlık durumunun riskli olabileceği öngörülen bebekler ile doğumda gelişebilecek komplikasyonların bebekte nörolojik bozukluklara yol açabileceğini anlattı. Karadavut, bu bebeklerin ilerleyen yaşlarda yürüme, oturma sıkıntıları, beyin felci, el ya da ayakta tutukluk sorunu yaşayabileceklerini, spastik hareketler gösterebileceklerini belirterek, riskli görülen bebeklere ''General Movements'' isimli yeni bir yöntemin uygulanarak erken dönemde tanı ve tedavi imkanının sağlandığını bildirdi.

Yöntemin Avrupa'da çok sık kullanıldığını, ancak Türkiye'de yeni olduğunu anlatan Karadavut, ''Yöntem, Türkiye'de ilk defa Dr. Sami Ulus Kadın Doğum, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesi'nde uygulanmaktadır'' dedi.

General Movements yöntemiyle ilgili olarak eğitimini Hollanda'da tamamlayarak Türkiye'de uygulamaya başlayan Karadavut, 28. haftadan 56-58 haftaya kadar bebekler tarafından yapılan motor hareketlerin kalitesinin değerlendirilmesini sağlayan yöntemle, risk öngörülen bebeklerin hareketlerinin doğum sonrasında ilk günden itibaren takip edildiğini anlattı.

Kimi sağlık sorunları olan gebelerin, erken doğum ihtimali olanların, ikiz gebelikleri olanların, daha önce spastik bir çocuğu olan hamilelerin bebeklerinde gelişim bozukluğu riskinin bulunduğuna dikkati çeken Karadavut, erken dönemde nörolojik bozukluk tanısına olanak veren yöntem hakkında şu bilgileri verdi:

''Tıbbi literatüre göre, bir bebeğe 2 yaşına kadar spastik ya da özürlü olup olmayacağına ilişkin kesin bir tanı yapılamıyor. Bu çocuklarda, her türlü tahlil yapılmasına karşın ancak yüzde 60'lık bir öngörüde bulunulabiliyor. Ancak yeni tanı yöntemiyle yüzde 98 oranında bebeğin ilerde bir sorun yaşayacağı saptanabiliyor. Tüm canlıların beyninde 4 aya kadar devam eden bir nöron ağı vardır. Bu ağ, 4. aydan sonra yok oluyor. Nöron yumağı, 4 ay boyunca bebeğin yapması gereken bazı hareketleri tetikliyor. Bu hareketlerin de sağlıklı çocuklar da birbirine benzer kalitede olması gerekiyor. Bizler de bu yöntemle, hareketlerin kalitesine bakıyoruz.''

-''REHABİLİTASYON İLE BEBEKTEKİ ÖZÜR ORANI AZALTILIYOR''-

Dr. Sami Ulus Kadın Doğum, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Karadavut, anne babaların bebeklerinin vücut hareketlerine karşı doğumdan itibaren duyarlı olmaları gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

''Örneğin, erken doğan (prematüre) bebekler, kafalarını tutamayacakları için bir yatırıldığında kaba, yılan gibi kıvrılır şeklinde hareket etmelidir. Bunu yapamayan bebeklerin nörolojik gelişimi takip edilmelidir. 40. haftadaki bebeklerin ise kolunu, ayağını kendine çeker gibi ve içe dışa döndürerek hareket ettirmesi uygundur. Göbeğini ve kalçasını kabaca oynatması gereklidir. 2 ve 4 aylık bebeklerin ise ellerini, parmaklarını ve bileklerini dans eder gibi oynatması, kıvırması uygundur. Bebeklerin hareketlerinin 4. aydan sonra amaca yönelik olmalıdır. Çıngırağı tutmaya, anneye uzanmaya çalışmalıdır.''

Sağlıklı bir bebeğin başını tutabildiğini, oturma dengesini tutturabildiğini ve emekleyebildiğini ifade eden Karadavut, ''Spastik olan bir bebek ise bu tür eylemlerin hiçbirini yapamaz. Çünkü, bebek başını tutamadığı için beyni de bir süre sonra bunu doğru olarak kabul eder ve başı dik tutmayı öğrenemez. General Movements yöntemiyle, sorun olacağı tahmin edilen bebeğe normal duruş ve pozisyon öğretilip, beynin anormali öğrenmesine izin vermeden doğruyu öğrenmesi hedefleniyor'' diye konuştu.

Karadavut, çok belirgin anormal tanısı konulan bebeklerin, hastanede yattıkları süre boyunca rehabilitasyon programına alındığının altını çizerek, rehabilitasyon ile bebekteki özür oranının azaltılmasına çalışıldığını, doğru hareketleri yapması öğretilen bebeklerin, ileride daha kolay beceri kazanabildiklerini sözlerine ekledi.

Popüler Yayınlar

Related Posts with Thumbnails
Pasta Tarifleri

Uyarı

Bu site yayınlanan sağlık ile ilgili bilgiler , ziyaretçilerini bilgilendirmek amacıyla yayınlanmaktadır. Burada yayınlanan yazıların tamamı bilgilendirme amaçlı olup, hiçbir şekilde hekim muayenesi ve konsültasyonunun yerine konulmamalı, hastalık ve diğer sorunlara yönelik teşhis ve tedavi amaçlı olarak kullanılmamalıdır. Sağlığınızla ilgili acil durumlarda, bekleme süresi sağlığınızı olumsuz yönde etkileyebileceği için, zaman geçirmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmanızı öneririz.
Genel Kişisel Web